Valla ben pes ediyorum. Şu konudaki durum tamamen modern çağ hastalığı olarak hayatın her alanında karşılaştığım "odaklanamama" sorununa işaret ediyor. Müzikle uğraşan insanların bu bir çeşit hastalığa daha az yakalandığını gözlemliyordum ama burada öyle değil gibi. Bilemiyorum gerçekten yazılanları tane tane okudum, pek bir anlam veremedim.
Metodolojik bir hata var zaten. Bir kere konunun kapsamı çizilmiyor. Söylenilmeyen bir argüman söylenilmiş gibi cevaplar yazılıyor. Herkes kendi kafasındaki yazıp dağılıyor. Tane tane okuyan yok gibi.
Yukarda yapılan açıklamalarda benim konu hakkında söylediğim tezleri doğrular örnekler ve açıklamalar da yapılıyor. Bu bile fark edilmiyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Sadece tamamen yanlış anlaşılma olduğundan şunu tekrar söylüyorum. Bas sesler için söylenen şeyler bir "sınırlama" değil, buna büyülü hava derseniz o büyülü havayı yaratan meseleyle ilgili olduğunu görebilirsiniz. Her enstrümanın belli karakteri zaten var. Her sesle her şey yine çalınır, bunlara şüphe yok ama burada tartışılan bu "karakter" seslerin yeri ve önemiydi.
Konuyu açan arkadaş zaten bunu bir şekilde anlatmaya çalıştı, belki arada forumdaki tepkilerden de çekindiği için hatalı tasvirler yapmış olabilir ama bunun haricinde bas gereksiz ya da sizin anladığınız anlamda "sınırlı" fikri buradan anlaşılmamalı.
Tekrar ediyorum zaten bas seslerini överken ortaya koyduğunuz argümanlar, zaten benim de anlatmaya çalıştığım. Oktav, üst üste sesler ve seslerin sönümlenmesi meselesiyle örtüşüyor. Bas sesinin karakteristik özelliği ve tabii ki frekanslar içinde belli alanı kaplaması tüm mevzuyu gayet net açıklıyor. Bu gitar için, piyano için de geçerli. Bu aletler daha çok kullanılan frekans aralıklarına sahip oldukları için zaten belli başlı türlerin karakterlerini kendileri şekillendirmiş. Tabii burada tavuk-yumurta olayı olabilir. Müzik türü enstrüman seçimi ya da belli enstrümanların yaygınlaşmasının sebebi ayrı bir mevzu.
Neyse pes ettim dedim yine 6 paragraf yazmışım, tutamadım kendimi, benden bu kadar 🙂 İyi forumlar olsun herkese 🙂
Metodolojik bir hata var zaten. Bir kere konunun kapsamı çizilmiyor. Söylenilmeyen bir argüman söylenilmiş gibi cevaplar yazılıyor. Herkes kendi kafasındaki yazıp dağılıyor. Tane tane okuyan yok gibi.
Yukarda yapılan açıklamalarda benim konu hakkında söylediğim tezleri doğrular örnekler ve açıklamalar da yapılıyor. Bu bile fark edilmiyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Sadece tamamen yanlış anlaşılma olduğundan şunu tekrar söylüyorum. Bas sesler için söylenen şeyler bir "sınırlama" değil, buna büyülü hava derseniz o büyülü havayı yaratan meseleyle ilgili olduğunu görebilirsiniz. Her enstrümanın belli karakteri zaten var. Her sesle her şey yine çalınır, bunlara şüphe yok ama burada tartışılan bu "karakter" seslerin yeri ve önemiydi.
Konuyu açan arkadaş zaten bunu bir şekilde anlatmaya çalıştı, belki arada forumdaki tepkilerden de çekindiği için hatalı tasvirler yapmış olabilir ama bunun haricinde bas gereksiz ya da sizin anladığınız anlamda "sınırlı" fikri buradan anlaşılmamalı.
Tekrar ediyorum zaten bas seslerini överken ortaya koyduğunuz argümanlar, zaten benim de anlatmaya çalıştığım. Oktav, üst üste sesler ve seslerin sönümlenmesi meselesiyle örtüşüyor. Bas sesinin karakteristik özelliği ve tabii ki frekanslar içinde belli alanı kaplaması tüm mevzuyu gayet net açıklıyor. Bu gitar için, piyano için de geçerli. Bu aletler daha çok kullanılan frekans aralıklarına sahip oldukları için zaten belli başlı türlerin karakterlerini kendileri şekillendirmiş. Tabii burada tavuk-yumurta olayı olabilir. Müzik türü enstrüman seçimi ya da belli enstrümanların yaygınlaşmasının sebebi ayrı bir mevzu.
Neyse pes ettim dedim yine 6 paragraf yazmışım, tutamadım kendimi, benden bu kadar 🙂 İyi forumlar olsun herkese 🙂