Şehir Efsaneleri.....

Emilim bir yana, sesin dağılmasını isteme nedenimiz (en azından kontrol odasında) duran dalgaları engellemek/kontrol altına almak. Oda'nın yapısı dahil mesela mixer veya başka objeler yerleştirildiğinde bu etki doğal olarak oluşur.

Dörtgen form'un dağıtıcı özelliği olmadığını idda etmek (malzemesi belki tartışılabilir) yanlış olur ama bütün odayı duvar kağıdı gibi bunlarla kaplamak halihazırdaki problemin yerini/şekilini değiştirir, problemleri minimize etmez.

Ben açıkçası bu yumurta kabı kaplayanların duran dalganın ne olduğunu bile bildiğinden şüpheliyim :)
Ben de bir ara merak etmiştim bu işi, daha doğrusu düz mantıkla önce toplamaya başlamış daha sonra lan ben napıyorum deyip araştırmıştım. Akustik düzenleme yapılabilir, sesi dağıtarak yankıyı azaltması mümkün fakat sesi yalıtması ya da emmesi pek mümkün değil. Ev stüdyonuzda davul vs. varsa ya da 2 amfili bir yerde bol yankı, feedback sorunu vs. oluyorsa belki işe yarayabilir. Çok da denemeye gerek yok, 2014 yılındayız, yalıtım dışındaki ev ortamındaki akustik düzenlemeler aslında uygun fiyata hallolabilir. Önemli kısım yalıtım maliyat açısından.

Birkaç efsane de benden, çok çalan çok bilir.
İyi gitarist, hızlı gitaristtir.
Metallica çok bozdu.
O gitar bende olsun ben de çalarım.
Petrucci sahnede ip kullanıyor.
Misha Mansoor anne taraftan Venüs' lü.
 
Ben de bir ara merak etmiştim bu işi, daha doğrusu düz mantıkla önce toplamaya başlamış daha sonra lan ben napıyorum deyip araştırmıştım. Akustik düzenleme yapılabilir, sesi dağıtarak yankıyı azaltması mümkün fakat sesi yalıtması ya da emmesi pek mümkün değil. Ev stüdyonuzda davul vs. varsa ya da 2 amfili bir yerde bol yankı, feedback sorunu vs. oluyorsa belki işe yarayabilir. Çok da denemeye gerek yok, 2014 yılındayız, yalıtım dışındaki ev ortamındaki akustik düzenlemeler aslında uygun fiyata hallolabilir. Önemli kısım yalıtım maliyat açısından.

Birkaç efsane de benden, çok çalan çok bilir.
İyi gitarist, hızlı gitaristtir.
Metallica çok bozdu.
O gitar bende olsun ben de çalarım.
Petrucci sahnede ip kullanıyor.
Misha Mansoor anne taraftan Venüs' lü.
hepsi süper. ama metallica hakikaten iice sıktı ve kalitesini kaybetti bence. şahsen sevdiğim parçalarından bile soğudum sayelerinde...
 
hepsi süper. ama metallica hakikaten iice sıktı ve kalitesini kaybetti bence. şahsen sevdiğim parçalarından bile soğudum sayelerinde...
Bu biraz kişisel zevk, ben hala seviyorum. Geçen bi' muhabbet vardı "gitaristten tondan bahsedeceksek son adı geçecek kişi Kirk" diye, soluksuz izledim korku filmi gibi. Sonra bastım kahkahayı. Popüler olmak ve aynı zamanda en büyük metal grubu olmaz zor iş, aynı kaliteyi korumaya kalkarlarsa en büyük metal grubu olamayabilirler, popülerliklerini kaybedebilirler ki bu hiç isteyecekleri bir şey değil sanıyorum.
 
Ankara Pan Müzik elemanlarından bir efsane:
4000 tl'lik Gibson ve 1000 TL'lik Cort'u karşılaştırıp yapılan yorum:
-Fiyatına bakma abi Cort'un işçilği daha iyi bence...Gibson diye abartıyorlar...

Bacınoğlu Müzik:
-Gitar dediğin tahtadan başka bişey değil, hepsi aynı, gitarda tek farkeden şey manyetiktir....

Zuhal Müzik:
-Epiphone gitara manyetik tak Gibson'dan daha iyi olur...

Genel efsanelerden:
-Karakedi gördün saçını tut, tek ayağın üstünde dur.
-Bozulmak üzere olan yemek malzemesinin, bozulmasın diye pişirilip buzdolabında pişmiş olarak 2 gün daha bekletilmesi...
 
Ankara Pan Müzik elemanlarından bir efsane:
4000 tl'lik Gibson ve 1000 TL'lik Cort'u karşılaştırıp yapılan yorum:
-Fiyatına bakma abi Cort'un işçilği daha iyi bence...Gibson diye abartıyorlar...

Bacınoğlu Müzik:
-Gitar dediğin tahtadan başka bişey değil, hepsi aynı, gitarda tek farkeden şey manyetiktir....

Zuhal Müzik:
-Epiphone gitara manyetik tak Gibson'dan daha iyi olur...

Genel efsanelerden:
-Karakedi gördün saçını tut, tek ayağın üstünde dur.
-Bozulmak üzere olan yemek malzemesinin, bozulmasın diye pişirilip buzdolabında pişmiş olarak 2 gün daha bekletilmesi...
Zuhalde çoluk çocuk duruyor genelde ortam bokuna, hiç şaşırmadım bu geyiğin döndüğüne. Pan müzik de aynı şekilde, müzik evlerinin tamamında aslında aynı olay var, sırf ortamına muhabbetine çoluk çocuk dolu içerisi. Bacınoğlu müzik zaten cehalet kokuyor maalesef. Çok üzücü ama böyle.
 
Emilim bir yana, sesin dağılmasını isteme nedenimiz (en azından kontrol odasında) duran dalgaları engellemek/kontrol altına almak. Oda'nın yapısı dahil mesela mixer veya başka objeler yerleştirildiğinde bu etki doğal olarak oluşur.

Dörtgen form'un dağıtıcı özelliği olmadığını idda etmek (malzemesi belki tartışılabilir) yanlış olur ama bütün odayı duvar kağıdı gibi bunlarla kaplamak halihazırdaki problemin yerini/şekilini değiştirir, problemleri minimize etmez.

Ben açıkçası bu yumurta kabı kaplayanların duran dalganın ne olduğunu bile bildiğinden şüpheliyim :)
Piramit biçimli yüzeyin bir faydası da, toplam yüzey alanını artırmasıdır. Böylece ses dalgalarının enerjisi daha çok azalır. 1 m2 düz yüzeyi, yüksekliği 5 cm olan 4 x 4 cm eşkenar piramitler ile doldurursanız toplam yüzey alanınız 10.000 cm2'den yaklaşık 25.000 cm2'ye çıkar
 
Tübitak akustik lab.ı mesela full kaplamadır ama dağıtıcı gibi görünen aslında emicidir;

akustik_2.jpg


Kayıt falan yapıyorlarmış galiba burada (muhtemelen araştırma vasıflı) ama asıl amaç sıfır yankılı oda yapmak, mesela ciddi hoparlör üreticilerinin vardır böyle odaları böylece hoparlörün tepkimelerini kaydederken odaya bağlı değişkenler olabildiğince elimine edilir. Stüdyo beklentileri farklı elbette, baz alınan frekans dengesi (şiddeti kadar zamanı da dengelemek).

Pro iş yapanlar yanlız bundan önce emilimi olabildiğince dengeli halleder sonra gerekirse dağıtıcı yüzey eklerler, çoğu durumda dağıtıcı kullanılmaz hatta.
 
Çooook uzunca bir mesaj olacak, o yüzden rahatlıkla okumadım kardeş durumumuz yoktu diyebilirsiniz, serbest :D

Bir başka şehir efsanesi

Abonoz gece gibi kapkara bir ağaçtır.

Macassar abanozu haricinde gördüklerim genelde gerçekten kapkara olurlar, hatta "ebonize" denilen bir terim var, bazı ağaçların işlemden geçirilip abanoz benzeri sertlik, pürüssüzlük ve koyu renge kavuşturulması olayı. :)

"Gül ağacı dediğin zift gibi olacak aga"

Bu nedir şimdi?Efsane avcıları el atın bi zahmet şuna.:)

Yanlış biliyorsam lütfen benden daha iyi bilenler düzeltsinler, gül ağacının koyu renklisi makbul olmaz mı? Yani bakımları temizliği yağlanması b.ku püsürü özenli ve düzenli yapılmış gül ağaçları genelde siyaha çok yakın bir renkte olurlar. Benim kız gibi baktığım '95 Bass Collection marka bas gitarımın klavyesini görenler abanoz sanıyordu, modifiye yaptığıma iddiaya girenler bile vardı...

(@BLACKHELL baahsettiğim şarap rengi Bass Collection'ı Bas Gitarist forumlarından hatırlayacaktır.)

Hazır, kurumuş oturmuş ağaçlar konusu açılmışken bi soru sorayım
Gövde nin fırınlanması ile ilgili bişeyler duymuştum.

...

Ayrıca; Çam, Gürgen, Kavak vsvs gibi inşaat ve mobilya larda kullanılan ağaçlar kuruyunca, çok belirgin çatlamalar oluşur. Bazı gitarların klavyelerinde de bu çatlamalara çok kez şahit olmuşumdur. Ama gövde de hiç görmedim.

Yoksa klavyedeki çatlamalar tamamen ağacın damarlarından veya yapısından mı kaynaklanıyor ??

Evet bazı firmalar ağacı fırınlıyor ama detaylarına çok hakim değilim. Ama fırınlanan ağaçların doğal kurumaya maruz bırakılmış ağaca göre daha kötü ton verdiği iddia ediliyor. Doğru ya da yanlış olabilir, bilemeyeceğim.

Tuşe üzerindeki çatlamalar genelde ağacın cilalanmamasından kaynaklanır. Cilasız ağaç hava alır, nem alır, rüzgara maruz kalır ve bu her türlü duruma sebep verebilir. Cilasız ağaç her an "babalara" gelebilir...

90larda, Rage Against the Machine döneminde Tom Morello, Guitar Player dergisi röportajında albüm kayıtlarının bi kısmını garaj satışından 60 Dolara aldığı markasız gitar ve markasız 10 watt amfiyle yaptığını anlatıyodu.

İki yıl kadar önce, zamanında Kazım Koyuncu'nun konser gitaristliğini yapmış, şimdilerde İsmail Türüt'le çalan bi abimizin pembe Fender -paisley- Strat'ını almaya gitmiştik evine, adama dedik ne alacaksın bu gidince, arkada duran Squier'i gösterdi. "Abi" dedik "ton, gain kem küm" adam "amaan salla" dedi, "gitarın sesini kim duyacak da tonunu anlasın o gürültüde"... Yarım saat güldük haliyle. Nedense bu işe iş olarak bakanlar, amatörler kadar önem vermiyo ekipmana, TRT Müzik'te türkülere eşlik eden basçı amcada Cort Action gördüm geçenlerd mesela. Ben olsam kendi gitarlarım da yetmez, eş dosttan ne bulursam dizerim arkaya.

Bi de, bi gün Zuhal Müzik'e gidip bi amfi, bi kaç gitar deneyin; bu neymiş diye sorun elemanlara, efsanenin dibini görürsünüz.

Bu durum çoğu profesyonel gitarist için geçerli evet, ama benim bizzat tanıştığım bazı profesyonel gitaristler ekipmana karşı aşırı titizlik sahibiydiler. Örneğin Cihat Akyıldız, kendisi ben tanıştığım zamanlarda - Hafızam beni yanıltmıyorsa - Custom Shop Fender gitarlar kullanıyordu, tabii bu kendisi solak olduğundan da kaynaklanıyor olabilir, istediği gitarı piyasada bulamamışsa Custom Shop yoluna başvurmuş olabilir.

Başka bir başlıkta daha denk gelmiştim, birisi TRT'de çalan gitaristlerde Cort X1, Cort Action bas filan gördüğünü yazmıştı. :) Sonuna kadar doğru, bizler TRT'de çalışan ses mühendisleri ile ve o ekipmanlarla programa çıksak S.B. Dreams marka gitarla bile güzel ton alırız. Sonuçta bir ülkenin resmi kanalında çalışan profesyonel adamlar bunlar, işlerini çok çok iyi biliyorlardır muhakkak.

Yukarıdaki mesajımla azıcık olsun alakalı olduğunu düşündüğüm için burada bir başka alını yapıyorum:

Ankara Pan Müzik elemanlarından bir efsane:
4000 tl'lik Gibson ve 1000 TL'lik Cort'u karşılaştırıp yapılan yorum:
-Fiyatına bakma abi Cort'un işçilği daha iyi bence...Gibson diye abartıyorlar...

Bacınoğlu Müzik:
-Gitar dediğin tahtadan başka bişey değil, hepsi aynı, gitarda tek farkeden şey manyetiktir....

Zuhal Müzik:
-Epiphone gitara manyetik tak Gibson'dan daha iyi olur...

...

O gitarın 4000 Liraya satılan bir Gibson olması gerçekten 4000 lirayı hak ettiği anlamına gelmiyor bence, 1000 liralık Cort ile de gayet güzel işler çıkarılabilir. :) Sonuçta işçiliğin aşırı derecede konuştuğu bir piyasa enstrüman piyasası.

Bacınoğlu Müzik simülasyonuna da yarıldım diyebilirim okurken :D Müziğe yıllarını vermiş insanlar bile söyleyebiliyor bunları, gerçekten yazık...

Modifiye ile başka bir marka ve modele yakınlaşma hadisesi bence tamamen efsane değil. Yukarıda da hakkında yazdığım Bass Collection markası - ne yazık ki artık orijinal üreticisi tarafından üretilmiyorlar - bas gitar camiasında gerçek bir "efsane" oluşturur, temizini güzelini bulursanız amacına uygun bir modifiye ile istediğiniz tona ulaşabilirsiniz. :) Epiphone markaasının üst modellerini de bence yabana atmamalıyız, Gibson'a 5000 lira vereceğime Epiphone alırım daha iyi. :)

İyi bir ses kartın yoksa hiç bir halt yiyemezsin. Keza 1990'a kadar bir dünya müzisyen oturup ses kartının icad edilmesini beklemişti.

Michael Jackson'ın "Thriller" albümü şimdiye kadar duyduğum en güzel gitar ve bas gitar tonlarına sahip bana kalırsa, o zamanlar ses kartı desen bir müzisyene büyük ihtimalle kendsine küfür ettiğini filan sanardı... :D Hatta ve dahi dayak yemek işten bile sayılmazdı... :D

Yıllar önce bi muhabir James Hetfield'e "konserlerinizde arkada başkaları çalıyomuş doğru mu" falan gibi bi geyik yapmıştı, adam da "bu tarz şeyleri nedense sadece Türkiye'ye geldiğimizde duyuyoruz" gibi bi şeyler dedi. Efsane üretmekte iyiyiz
baya. O değil de İsmail YK üstadın bi şarkısında -sanırım Allah Belanı Versin olacak- Slash'ın öldüren soloları tarzı bi şey vardı. "Oha" dedim "tuşe desen burda, ton falan almış başını gidiyo..." Arkadaşa diyodum süper diye, eleman "o çalan klavye ya, geçen bi düğün salonu klavyecisi aynısını çalıyodu heh heh" deyince lanet ettim bu düzene.

Şimdi abartmak gibi olmasın ama aslında İsmail Yurtseven çok çok iyi bir müzisyendir, birçok enstrümanı büyük ustalıkla çalabilmektedir. TV programlarından birinde piyanoda Chopin prelüdü çaldığını gördüğümde deyim yerindeyse "Güven Özveri Tecrübe" olmuştum. Kaldı ki kendisinin çok çok iyi bir şekilde bağlama ve gitar çalabildiğine de başka TV programlarında şahit oldum. Hakkını teslim etmek gerek.

"Analoğa gerek yok prosesörde hepsi var" ne kadar şehir efsanesiyse de "Analog iyidir, prosesör kakadır" da bir o kadar şehir efsanesidir.Kullanım alanı ihtiyaca göre değişir, prosesörde ne kadar dezaavantaj varsa analoğunda prosesöre göre dezavantajları vardır.Bir konteyner mal taşıman lazım atıyorum 500 bin lireya spor arabamı alırsın yoksa aynı paraya bir TIR mı alırsın?Ama tır alıp "ya bu da 250 basmıyo" demeyeceksin.Eğer bu işi üst düzeyde yapma fırsatınız yoksa iş bitirme adına prosesör kullanmak bir yerde daha mantıklı oluyor;üst düzeyden kastım TR çapında bilinen, konserlerden programlardan iyi bir gelir elde ediyorsanız istediğiniz kadar anfi pedal rack kullanın, ama rodi yoksa, yer kısıtlıysa, benim gibi belden sıkıntı varsa program konserlerde prosesör hayat kurtarıyor, kötü de olsa anfi simülasyanları bir nebze iş görüyor,(tabi ton konusuna haiz olmak lazım),ayrıca analog setup anfi olmadan ciyak ciyak oluyor.Bu dediklerim profesyonel durumlar için, ev kullanıcıları içinde prosesör makul oluyor fiyat açısından ama günümüzde vst pluginler bence prosesörlerden daha iyi, eğer canlı müzik yapma durumu yoksa prosesör yerine bilgisayar demek çok yanlış olmaz.

...

Acaba Steve vai ibanez gitarları çok sevdiği için mi hala kullanıyor?bu soruya şöyle bir cevap vereyim, konserlerinde kullandığı JEM 'i acaba hangi firma üretmiştir?Doğan görünümlü şahin olayı :).Çok ciddi paralar dönüyor, tv' daki yarışma programlarını izleyipte gerçek sananlar gibi bu adamlarında keyfine bu markaların reklam yüzü olduğunu sananlar var malesef.

...

Ayrıca
sevgili satiwa ,prosesörler hakkındaki görüşünüz doğru ama verdiğiniz örnekle üzgünüm ki yanlış, compressor- anfi simülasyonu vs. prosesörlerdeki efektlerin kalitesi-yoğunluk derecesi kesinlikle düşük olabilir ama görevler aynıdır, anfinin cızırtısını niye simüle ettiniz düşüncesi çok talihsizce olur.cızırtının sebebi distortiondur zaten frekansı bozmaktan gelir temelde, en alt frekanslarından itibaren bozduğunuz bir sesin temiz gelmesi demek yoğurtsuz ayran gibi bir şey olur.Kompresör konusundaki görüşlerinizde ne anlatmak istemişsiniz anlayamadım fakat yanlış bir düşünce.

İlk paragrafta yazdıklarınızın hepsinin altına imzamı atarım. Mesela ben bir hobi müzisyeni olarak evimde 3 wattlık uyduruk Orange Micro Crush amfi ve yine bu forumdan 150 liraya satın aldığım Line 6 Pocket POD ile anlatamayacağım kadar çok mutluyum. :) Çok canım isterse kafama göre bir overdrive pedalı alırım o kadar. Gerisi teferruat...

(Kaldı ki Line 6 markasının çok çok güzel üst seviye prosesörleri var, çok güzel bir şekilde konserde filan kullanılabilir.)

Steve Vai'nin "JEM" serisi imzalı gitarlarını hep Ibanez firması üretmiştir... :) JEM gitarlarının hikayesini okumuştum eskiden internette.

Hatta alın buradan da vereyim:

"So when Ibanez approached me I gave them the chance I gave every other company: handed them my prototype and said 'here's the guitar I want - make me one exactly like it' And I got a guitar back in three weeks that was just great. I thought that it would have potential in the marketplace, and they were interested in marketing it; I wasn't gonna make it a Steve Vai guitar, 'cause who'd be interested in buying a Steve Vai guitar unless I actually played it? So I told them that if they made me these guitars and supplied me with them, then they could make them for other people as well. And so when I walk into any music store and pick up one of these guitars and play it, it feels great. It took a while to perfect it, but every time they send me one it feels just like all the others. I have no problem going from one guitar to another, whether it's green or blue or yellow or floral or whatever; I know they're gonna sound basically the same, with their DiMarzio pickups, that the feel is the same on all of them. So that solved the problem of duplicating the one guitar I really like. (GW- 5/88)"

Link:

http://www.jemsite.com/jem/origin/

Bazı diğer firmalar tarafından modifiye edilen JEM modelleri var, örneğin True Temperament firması Steve Vai'ye kendi perde sistemleri ile modifiye edilmiş bir JEM hediye etmiş, YouTube'da bir videoda anlatıyordu Steve Vai bu gitarı. YouTube resmi olarak engelli olduğu için buradan paylaşmıyorum o videoyu. isteyen bulabilir.

(Hatta Steve Vai'nin gitarları konusunda aşırı derecede hassas olduğunu da belirtelim, gitarının orijinal manyetikleri söküldüğü ve çöpe atıldığı için bütün ekibe kosner alanı çöplerini arattırdığı ve bu manyetiklerin gitara geri takılmasını sağladığı da bilinir.)

Signature ürünlere fazla güvenmeyin, alırken büyük beklentiler içinde olmayın. O idol olmuş adamların soundları gitar, manyetik, pedal, amfi vb. unsurların sadece birine değil, hepsine birden bağlı. Hatta çoğunun kullandıkları bazı ürünler (amfiler, pedallar gibi), iş bilen kişiler tarafından o gitaristlerin kendi ölçütlerine, zevklerine göre modlanıyor. Sonuçta bu adamlar idolleşene, soundlarını oturtana kadar bu signature ürünlerin hiçbirini kullanmıyorlar. Ne zaman dünya çapında tanınıyorlar, şirketler hemen signature ürünlerini yapıp fanlara satmak için peşlerine düşüyorlar. O yüzden, bir gitaristin soundunu yakalamak yolunda signature ürünlerin peşinden gitmektense, dönem dönem hangi ekipmanları kullandıklarını araştırmak daha verimli olur bence.

Yukarıda verdiğiim JEMsite linkini okursanız size hak verdiğimi göreceksiniz. Steve Vai'de gitar sinyalini envai çeşit efekt ve amfiden geçiriyor zaten. :)

Dijital şöyle iyidir, dijital böyle kötüdür, analog aslandır, lambalılar kaplandır vs. Dijital sinyal işleme konusunda izzzyy kadar teknik ve teorik bilgi sahibi değilim. Sanırım çoğumuz da bu konuda allame-i cihan değilizdir. Bu yüzden burada kulak, zevk, renk unsurları devreye giriyor. Her fırsatta elimdekilerden iyi lambalı amfi, gerektiği ölçüde de analog pedal falan bakınırım ama, Line6 POD V.2 fasulye prosesörüm de hala elimin altındadır. Gayet analoga yakın tınladığını ve pratik, kurtarıcı bir çözüm olduğunu kabul ve dahi hakkını teslim ederim.

Katılıyorum, +1. "Thumbs up!" :D

Devamı aaaaazzzzz sonra!!!!
 
valla benim mesajı alıntıladığın yer hariç okumadım :D. Sadece 1 tek soru ile anlattıklarının aksi iddia edilebilir.
"Madem bu kadar yakın ton alınabiliyor da neden insanlar illa Gibson tercih ediyor ve madem Cort bu kadar kral gitar yapıyorsa neden Gibson kadar yüksek fiyata satmıyor?" Bende Cort kullanıyorum ama Gibson ve Fender'i diğer markalar ile karşılaştırmak birincisi saygısızlıktır ikincisi boş konuşmaktır. Adamların kalitesi ortada ve eğer bir malın aynı kalitede olduğunu iddia ediyorsanız bir de aynı fiyata satmayı deneyin. O zaman işte gerçekten bu işi bilen adam eline sizin Gibson derecesinde kaliteli gitarınızı alır ve tüm eksikliklerini tespit eder, markayı yerden yere vurur ve o marka bir daha iflah olmaz.
 
dediklerin doğru ama gitar da kötüyse ses çıkışı aldığın ekipman da kötüyse istediğin kadar iyi çal pek bir sonuç çıkmaz.elektro gitara yeni başladığımda 10 wattlık yerli yağım bir as audio amfim vardı(drive tuşuna basınca bildiğin topraklama gürültüsünü yapıyordu sadece keza telleri neredeyse 1 cm havada vic gitarım. neden çoğu şeyi yapamadığımı ilk squier gitarımı aldıktan sonra anladım. şimdi satriani'nin "searching " şarkısını düşünelim boss ps5 ve digitech whammy I olmadan bu şarkıyı nasıl çalarız.yada vainin bad horsie şarksını yine bad horsie olmadan nasıl çalarız. keza artık prosesörlerle çalımda tuşe oldukça geri plana itilmekte.boss gt ve line 6 x serisini hatta zoomun en üst modellerini kullandım.istedikleri kadar iddia etsinler tuşe hassasiyeti hepsinde zayıf. ha süper tonlar kayıtlar yapılmaz mı yapılır. tuşe tabiki çok önemli ama bir kamyon alet kullanıp "tone is in the fingers" demek garip geliyor.misal sweep picking kötü gitarda hayatta yapılmaz güzel klavye ister. harmonikler güzel manyetikler yoksa çıkmaz çıksa bile duyulmaz v.s. şimdi çin malı gitarı 15 wattlık boston amfisi olan biri " abi bu ses nasıl çıkıyor " diye sorsa " tone is in the fingers" dersen başından sallamış olursun.

Joe Satriani'nin oğlunun bir arkadaşının 100 dolarlık gitarı ile çaldığı bir video vardı, sonunda "it was a pain in the ass" dediğini hatırlıyorum :D Bu mesajını görünce aklıma o video geldi Harun Abi :D

Bu ton parmaklardadır hadisesini biraz açmak isterim. Yıllarca uğraşıp binlerce TL para harcayıp sonunda elde ettiğim sonuç şu oldu : Farzı-ı misal Satriani tonu parmaklardadır evet. Zira Satriani'nin bir şarkısını aynen onun tonuna benzer çıkarabilmek için, adamın neredeyse birebir tuşesini ve tekniğini ve hatta zamanlamasını kopyalamanız gerekiyor. Satriani bir şarkıda diyelim perdeye sert basıyor, ama o şarkıyı çalmak isteyen birisi de, aynı perdeye daha az basınç uygulayarak çalıyor. Buyrun şarkıdaki vurgu değişti. Hadi onu geçelim ya zamanlama? Diyelim yine aynı şarkıda, Satriani belli bir notaya parmağıyla 4 saniye kadar vibrato yapıyor. Ama vibrato için her parmak salınımı, farzı misal 1 saniyede bir. Hadi gel de aynısını çal.:) Milisaniye bile farklı çalsan, iyi bir kulak dinlediği şarkının Satriani tonu gibi olmadığını düşünebilecek. Zira cover yapan kişi birebir Satriani tuşesine sahip değil. Ve evet Satraini şarkısı için Satriani tuşesi lazım. Zira ton derken herşey birbirine giriyor.

Bir örnekle açıklamak gerekirse, örneğin bir komedyen, Yıldız Tilbe taklidi yapıyor. Sesin birebir kendisini kopyalamak yerine, komedyen taklid edeceği kişinin aksanını ve konuşma uslubunu taklid ediyor. Farklı oktavdan, farklı bir yerden taklid yapsa bile, dinleyene aynı Yıldız Tilbe sesi gibi geliyor ve sanatçının taklidi başarılı bulunuyor. Bu aslında yukarıda sevgili dthakankoca'nın verdiği güzel örnekte, "sisteme bağlamadan çalınan gitarlarda bile sesin iyi/aynı çıkması" şeklinde duyuluyor tarafımızca. Zira çalan kişinin tuşesi, tekniği, zamanlaması aynı olduğu için çalan kişi kendi parçalarını çaldığında, hep aynı ton gibi gelecek ve hatta adam gitarı eski radyoya girse bile güzel çıkacaktır. Çünkü güzel amfilerle nasıl çalıyorsa, adam aynı teknik zamanlama ve tuşeyle çalmaktadır şarkı ve rifflerini.

Benim kendimce edindiğim bu sonuç, şu düşünceye sevketmiştir beni her zaman : "Güzel ton, tuşesi düzgün adamdan çıkar düşüncesi yanlıştır. Bir sanatçının tonu, o sanatçının tuşe, teknik ve zamanlamasını en iyi taklid edebilen kişi tarafından en başarılı şeklide elde edilir. Ama bu taklid eden kişinin kopyalama yeteneğine bağlıdır. Zira kendi orjinal tuşesini çalmayıp, başkasının tuşesini kopyalamaktadır. Satriani ton parmaklardadır dediyse, bunu "kardeşim benim şarkılarımı çalacaksanız, benim şarkılarımdaki tonlarım benim kendi parmaklarımdan çıkıyor. Aynı tuşeyi vb taklid et, sen de aynı sesi çıkar" demeye getiriyordur. Yoksa iyice pişin tuşeniz güzelleşsin, benim tonlarımı kafadan çalarsınız dediğini düşünmüyorum. Buraya kadar hep ton parmaklardadır ı savunmaya çalıştım. Ama işin diğer yüzü ise efektler.

Satriani ton derken bence efektlerden oluşan ses zincirini değil, malum şarkılarındaki ve riff stilindeki tuşe, teknik ve zamanlamaya işaret ediyor. Zira bu üçlüyü iyi kopyalamış bir çok insanın gerçekten rp-50 den bile harika satriani tonları duyuyorum. Ama çalınan şeyin vurgusal, tekniksel ve zamansal benzemesi ile, efektlerden oluşan zincirin benzemesi bambaşka bir hadise. İşte herşeyy burada birbirine giriyor. 15-20 yıldır Satriani'nin Time Machine albümündeki o odunumsı kalınlıktaki sesini, kendi bestelelerimi çalarken bir türlü elde edemedim. Ne tonlar çektim ne aletlerle neler yaptım yok yok. Yeni albümlerindeki şarkılara benzer sesler elde ediyorum ama, ilk albümlerinde bir enteresan tonları var adamın. Ne yapsam geleneksel prosesörlerle, lambalı amfilerle vb elde edilmiyor. Yani işin özü bence "ton" kavramı burada binbir anlama yükleniyor. Bu da yok ekipman önemli, yok parmaklar önemli gibi karmaşalara sebep oluyor. Bir adam bir şarkı besteler, her yerde çalar, her kes dinler öğrenir. Aynı adam, aynı şarkıyı hep aynı zamanlama, tuşe ve teknikle çaldığı için kendi tonu kendi parmaklarındadır mantıken.

Benim naçizane ekonomik tavsiyem şu : örneğin Satriani cover ediyorsanız ve basit bir prosesörünüz var ve temel efektlerinizde tamamsa, öncelikle adamın birebir ekipmanını temin etmeye değil, tuşesini ve saydığım zamanlama ve tekniğini kopyalamaya öncelik verin. Dinleyen herkes Satriani tonlarına sahip olduğunuzu düşünecektir. Ama "benim kendi bestelerim var, ama aynı Satriani'nin Time Machine albümündeki gibi tonlarım olsun bestelerimi o tonlarla çalıp kaydetmek istiyorum" diyorsanız tuşeyi kopyalamayın, direkt adam ne ekipman kullanıyorsa, onu temin etmeye çalışın. Zira, kendi tuşenizle kendi parçalarınızı çalarken, muhtemelen aslında, çaldığınız (farz-ı misal prosesörünüzdeki satch boogie) tonunun hiç Satriani tonuna benzemediğini göreceksiniz. Çünkü alakasız, yani kendi tuşe, zamanlama ve tekniğinizle çalınca kel görünecektir.

Bence tuşe de önemli ekipman da. Sıralama da şu şekilde kendim için :

Cover için büyükten küçüğe temin etme önem sıram : Temel gereksinim ekipmanlarım (prosesör veya amfi vb) >Sanatçının tuşesi, tekniği ve zamanlamasını taklid etme > Sanatçının Orjinal kullandığı ekipmanları temin etme

Kendime ait şarkılarda bir sanatçının tonuyla çalmak istiyorsam önceliğim : Direkt sanatçının orjinal kullandığı ekipmanları temin etmek

Önemli not : Yukarıda anlatığım herşey kendi deneyimlerimden türetilmiştir, başkalarına empoze etmeye kararlı olduğum kesin sonuç ve yargılar değiller. Sadece paylaşmak istediğim kendi içimdeki inandığım sonuç ve yargılardır. Ton, ses vb gibi terimlerin kullanımında yanlışlarım olduysa şimdiden affola.

Herkese bol ekipmanlı günler diliyorum. :)

O yapilanlarin alayini drive'i kapatip veya cok az acarak yapin, yapmaya calisin. Yaparsaniz zaten bad horsie kullaninca Vai olursunuz, whammy kullaninca Satriani olursunuz. (Hafif abarttim kabul) Bu gitaristler o pedallari makyajlamak ve sarkiyi ucurmak icin kullaniyorlar. Hicbiri cocukken half/full stack'lerle, signature/custom gitarlarla, set set pedallarla baslamadilar. Gidiyorlar baba bana bu gitari al diyorlar sonra oturup omurlerini adiyorlar. O yuzden pedal, amfisiz de zaten gitari kucaklarina aldiklarinda (klasik, akustik, elektrik) konusturuyorlar. Bu noktada bence olay ama asıl olarak "gitari guzel calabilmeyi" konusuyorsak beyin ve parmaklardadir. Ustte de dendigi gibi McLaughlin ayni zamanda akustik gitari da otturen bir gitaristtir. Ee hani nerde wah, nerde whammy, nerde amfi?
Yeteneginiz varsa uzerine gunde 3-5 saat calisin. Yetenegi olup da calisan herkes cok guzel calabilir. Bu isin sihri buyusu yok. (Ha bazi ozel yetenekler var Blackmore, Page, Malmsteen, Holdsworth vb. bunlar istisnai durumlar zaten.)

Ekipman tabii ki çok önemli ama pek tabii ki de ekipmanla ulaşılamayacak şeyler var. Ton parmaklardadır ve tuşededir, ama tuşe demek sadece tele ne kadar güçle ya da hızla vurduğunuz da değildir. Daha önce de yazılmış, tuşe demek ne kadar baskı ile çaldığınız, hızınız, bend zamanlamanız, ekipmandan elde edebildiğiniz suatin vs. bir sürü şeyin bir araya gelmesinden oluşuyor.

Steve Vai'yi kişisel olarak daha çok sevdiğim ve beğendiğim için daha sıkı takip ederim, şunu söylemek lazım, Steve Vai'nin asıl olayı harmonizer kullanımında yatıyor bence, bir de gitarının üzerinde yapılan Fernandez Sustainer ya da piezo köprü gibi ayrıntılar var.

Sonuçta her ne kadar ekipman edinirsek edinelim Steve Vai, Joe Satriani ya da ne bileyim işte X gitar virtüözünün tonuna ulaşmak çok da mümkün değil, çünkü bu adamlar aşırı derecede "nev-i şahsına münhasır" adamlar ve dünyada belki de milyonlarca gitarist arasından sıyrılabilmeyi başarabilmiş insanlar. (Adı-sanı duyulmamış yine milyonlarca züppper gitaristi tabii ki aklımda bulunduruyorum.)

Bence bunlara kafa yormak yerine daha çok gitar - ya da enstrümanımız her neyse - ve müzik çalışmalıyız. Böylece daha iyi müzisyen oluruz.

Sevgiler,

Salih
 
valla benim mesajı alıntıladığın yer hariç okumadım :D. Sadece 1 tek soru ile anlattıklarının aksi iddia edilebilir.
"Madem bu kadar yakın ton alınabiliyor da neden insanlar illa Gibson tercih ediyor ve madem Cort bu kadar kral gitar yapıyorsa neden Gibson kadar yüksek fiyata satmıyor?" Bende Cort kullanıyorum ama Gibson ve Fender'i diğer markalar ile karşılaştırmak birincisi saygısızlıktır ikincisi boş konuşmaktır. Adamların kalitesi ortada ve eğer bir malın aynı kalitede olduğunu iddia ediyorsanız bir de aynı fiyata satmayı deneyin. O zaman işte gerçekten bu işi bilen adam eline sizin Gibson derecesinde kaliteli gitarınızı alır ve tüm eksikliklerini tespit eder, markayı yerden yere vurur ve o marka bir daha iflah olmaz.

Demek istediğim Cort illa ki Gibson'u eze eze döver değildi, elbette Gibson bir dünya markası ve ürettiği modellerle kendisinden sonraki üreticilere ilham ve "esinlenme" kaynağı oldu ama bu Gibson'un (zaman zaman) çok abuk işler ya da özensiz üretimler yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. :) (Bu konu başka başlıklarda hal-i hazırda zaten tartışılıyor.) Cort'un gerçekten "çok kral" modelleri de var bence, ama bu illa ki Cort - aynı mantıkla tersten gidersek Gibson markasını tercih etmemiz gerektiği anlamına gelmez, gelmemeli. Parası olan Gibson isteyen elbette Gibson alsın çalsın, ama ben - sadece ben, kimse böyle düşünmek zorunda değil - kimseye çaktırmadan millete neredeyse hollowbody gitar kakalayan, üretimlerinin belli bir kısmı özensin olan (yine bu konu başka başlıklarda şu anda tartışılmakta ve elbette bu konu diğer büyük enstrüman üreticileri için de geçerli) bir gitara o kadar parayı vermem, daha doğrusu veremem. O kadar param yok çünkü :)

Yanlış anlamazsanız bir şey soracağım amacım kesinlikle saygısızlık etmek değil, Cort'u Gibson, Fender, Ibanez, ya da atıyorum Abdülrezzak marka gitarlarla karşılaştırmayacaksak neyle karşılaştıracağız? Boş konuştuğumu düşünmüyorum, saygısızlık ettiğimi de düşünmüyorum. Bence yanlış demeniz daha doğru olurdu. :) Bu işin acemisi ve hobistiyim, benden çok daha iyi bilen birisi benim gitarımı eline alıp çalsın, eksiklerini tespit etsin hatta ağzına s.çsın benim için hiç sıkıntı değil, icabında ellerinden öper, görüşlerini birebir uygulamaya çalışırım. (Zamanında bolca yaptım.)

Sevgiler,

Salih
 
Dur şimdi de ben sana bir kusur bulayım da ortam şenlensin, gerginliği atalım. Kurban da sensin Salih. Madem sayıma 236. kez itiraz eden belediye başkanı adayı gibi boy gösterdin, senden uygunu yok şu anda :)

Yukarıda verdiğiim JEMsite linkini okursanız size hak verdiğimi göreceksiniz. Steve Vai'de gitar sinyalini envai çeşit efekt ve amfiden geçiriyor zaten. :)

Bak bak bak! Buu ne buuu? Ben sanki "Sümme haşa! Steve Vai hazretleri sürü sepet pedal kullanıyor, inanmayan kafirdir" mi dedim? Aksine özetle:

bir gitaristin soundunu yakalamak yolunda signature ürünlerin peşinden gitmektense, dönem dönem hangi ekipmanları kullandıklarını araştırmak daha verimli olur bence.

demişim. Yanii, been efekt demediiim! Efendim dedim, efendim! :) Beeen signaçur da demedim! Singapur dedim :)

Bir efsane de ben yayıyorum o hal. Salih aslında insanları gaza getirip kendi ürünlerini pazarlamaya çalışan biir tükkan sahibidir. Esnaf lobisidiiir esnaaaf!! Hatta yaptığı (veya sattığı) gitarların hiçbirinde nitro selüloz boya olmadığı için kendisi poly üretan lobiciliği de yapmaktadııır!! :D

Hatta Salih aslında Serter Bağcan'dır :D Bir ihtimalle de Hasan Cihat'tır :ROFLMAO:

Sürç-ü lisan ettiysek, affola :)
 
Dur şimdi de ben sana bir kusur bulayım da ortam şenlensin, gerginliği atalım. Kurban da sensin Salih. Madem sayıma 236. kez itiraz eden belediye başkanı adayı gibi boy gösterdin, senden uygunu yok şu anda :)



Bak bak bak! Buu ne buuu? Ben sanki "Sümme haşa! Steve Vai hazretleri sürü sepet pedal kullanıyor, inanmayan kafirdir" mi dedim? Aksine özetle:



demişim. Yanii, been efekt demediiim! Efendim dedim, efendim! :) Beeen signaçur da demedim! Singapur dedim :)

Bir efsane de ben yayıyorum o hal. Salih aslında insanları gaza getirip kendi ürünlerini pazarlamaya çalışan biir tükkan sahibidir. Esnaf lobisidiiir esnaaaf!! Hatta yaptığı (veya sattığı) gitarların hiçbirinde nitro selüloz boya olmadığı için kendisi poly üretan lobiciliği de yapmaktadııır!! :D

Hatta Salih aslında Serter Bağcan'dır :D Bir ihtimalle de Hasan Cihat'tır :ROFLMAO:

Sürç-ü lisan ettiysek, affola :)

Abi İngilizce Öğretmeniyim ben.... :) :) :) :) :) :)

Ama bir gün gitar yapma hayalim saklı duruyor :devil:

Fotoğrafımı yükledim Serdar benim kadar yakışıklı mı acaba? :D:p
 

Dosyalar

  • image.jpg
    image.jpg
    47.9 KB · Gösterim: 202
valla benim mesajı alıntıladığın yer hariç okumadım :D. Sadece 1 tek soru ile anlattıklarının aksi iddia edilebilir.
"Madem bu kadar yakın ton alınabiliyor da neden insanlar illa Gibson tercih ediyor ve madem Cort bu kadar kral gitar yapıyorsa neden Gibson kadar yüksek fiyata satmıyor?" Bende Cort kullanıyorum ama Gibson ve Fender'i diğer markalar ile karşılaştırmak birincisi saygısızlıktır ikincisi boş konuşmaktır. Adamların kalitesi ortada ve eğer bir malın aynı kalitede olduğunu iddia ediyorsanız bir de aynı fiyata satmayı deneyin. O zaman işte gerçekten bu işi bilen adam eline sizin Gibson derecesinde kaliteli gitarınızı alır ve tüm eksikliklerini tespit eder, markayı yerden yere vurur ve o marka bir daha iflah olmaz.
Üretim yerine bağlı değişiklik vardır elbet dediklerinizin bir kısmına katılarak bunu derim.Sizin bunu demeniz kısmen http://www.ebay.com/itm/Aria-Pro-II...n-/161087258282?pt=Guitar&hash=item25818c7eaa bu ilandaki gitarın markası Aria niye buna bu parayı vereyim demeniz gibi olmuş.Her şeyden önce Cort Kore menşeili bir Kore markasıdır. Şimdiye kadar Kore'den çıkmış hiçbir marka pahalı olmaz olamaz.Bu biraz da bu ülkedeki gümrük politikalarıyla ve yakınlık-uzaklıkla da açıklanabilir,tıpkı Amerika Cort satış rakamlarının Türkiye'dekinden tuzlu olması gibi.

Ayrıca Pan müzikte bunu diyen elemanı da iyi bilirim.Adamlar orada Gibson vs de satıyor, eğer Gibson Les Paul studio ya da Melody Maker ile karşılaştırma yaparak dediyse oradaki eleman bunu(iki gibson ürününü de satıyor burası) mantıklı demiş gerçekten.Açıkçası bunu da Amerikan menşeili ekipman kullanmama rağmen ve Cort markasına genel üzere önyargıyla yaklaşmama rağmen itiraf edebiliyorum.

Lakin dediğim gibi Kore'den çıkmış bir markayı çok pahalıya satamazsınız, @Tutatsuta nickli Salih size bunu daha güzel anlatabilir,elinde Kore üretim bir Swing bass gitar vardı, fiyatları çok tuzlu değil fakat üzerindeki donanım,ekipman ve çalım olarak emin olun Fender'in çoğu jazz basına değişmem.
 
Dur şimdi de ben sana bir kusur bulayım da ortam şenlensin, gerginliği atalım. Kurban da sensin Salih. Madem sayıma 236. kez itiraz eden belediye başkanı adayı gibi boy gösterdin, senden uygunu yok şu anda :)



Bak bak bak! Buu ne buuu? Ben sanki "Sümme haşa! Steve Vai hazretleri sürü sepet pedal kullanıyor, inanmayan kafirdir" mi dedim? Aksine özetle:



demişim. Yanii, been efekt demediiim! Efendim dedim, efendim! :) Beeen signaçur da demedim! Singapur dedim :)

Bir efsane de ben yayıyorum o hal. Salih aslında insanları gaza getirip kendi ürünlerini pazarlamaya çalışan biir tükkan sahibidir. Esnaf lobisidiiir esnaaaf!! Hatta yaptığı (veya sattığı) gitarların hiçbirinde nitro selüloz boya olmadığı için kendisi poly üretan lobiciliği de yapmaktadııır!! :D

Hatta Salih aslında Serter Bağcan'dır :D Bir ihtimalle de Hasan Cihat'tır :ROFLMAO:

Sürç-ü lisan ettiysek, affola :)
Abouuvvvvvvv ortalık velveleye veriliyor, kardeşi kardeşe deştirecekler :D
 
@BLACKHELL konuyu o noktaya taşıdığın için teşekkür ederim kardeşim Selim ;)

Swing markası ülkemize şans eseri girmiş bir marka, ben de beş yıl önce Swing'in Türkiye'ye girişinde ve isim yapmasında etken bir rol oynadım. Markanın ne olduğu hakkında uzun uzun yazmayacağım, çok ufak bir Google araştırmasıyla marka hakkında aşırı detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Ben Swing ve bununla ilintili olarak Cort markasıyla ilgili görüşlerimi belirtmek istiyorum müsaadenizle. :)

Bendeki bas gitar tam olarak şu linkteki gitarın siyah olanı:

http://www.mydukkan.com/urunler_detay.asp?id=12275&gid=1771

Hatta şu an satmaktan vazgeçmek üzere olsam da satışta, buyrun bu da buradaki ilan linki:

http://turkrock.com/konu/47011/

Ben niye Swing markasını seçtim onu anlatayım. O zamanlar afedersiniz bok gibi param vardı, istesem Fender Deluxe Jazz Bass bile alabilidirdim; ki neredeyse alıyordum da. :) Limon. Müzik'in sahibi sevgili abim, yoldaşım ve dostum Ersin Topkarcı beni zar zor vazgeçirdi, dur sakın yapma bir iki ay içerisinde bizim marka memlekete giriş yapacak çok pişman olursun sonra dedi. Ben de kendisine inandım ve gitarın gelmesini bekledim. Hatta çok net hatırlıyorum gitarın geldiği gün işyerimdeydim, derse girmeyi unutup gitara dalmışım patronum öğretmenler odasına gelmese saatlerce takılacaktım yani :D

Peki ben o basta ne buldum da bu kadar, markayı "endorse" edecek kadar müptelası oldum? Karşıma 2009 yılının parasıyla 600-650 lira eden (o zamanlar bir aylık maaşım 500 liraydı, asgari ücret de 540 lira civarı filan olması gerek) ama neredeyse birkaç bin dolarcık vermeye dünden hazır ve razı olduğum gitarı tekme tokat dövebilecek bir gitar çıktı. O zamanlar elimde bir adet Bass Collection marka, japon yapımı ve kalitesiyle nam salmış bir bas gitar daha vardı, Swing kalite olarak Bass Collection ile nerdeyse eşitti; hatta elektronik olarak Bass Collection'ın fersah fersah ötesindeydi... (abartmıyorum valla bak) 2009 yılında bir asgari ücretin 100 lira üzerinde 3 band aktif ekolayzırlı, pasif ton kontrollü, aktif/pasif switchli, ortalamanın ziyadesiyle üzerinde işçiliğe ve kaliteye sahip bir bas gitar almaktan bahsediyoruz arkadaşlar bu az şey değil. Perdeleri, perde sonları -İngilizce öğretmeni olmama rağmen perde sonlarının Türkçesi nedir bilemiyorum, ecnebiler fret ends ya da fret corners filan derler, karşılığını bilen birisi varsa aydınlatsın - nut işçiliği bazı öve öve bitiremediğimiz markanın - hatta birçok Cort marka gitarın çok çok ilerisindeydi.

(İsteyen gelip Aliağa'da bahsettiğim bas gitarı deneyebilir.)

Şimdi az biraz işim var arkadaşlar, devamını bir 15-20 dakika kadar sonra yazacağım, beklemede kalın.

Salih
 
Geri
Üst