Alaister Atatürk Crowley

Ünlü bir okültist vardır.Alaister Crowley diye.Rock dünyasında çok sözü geçer.

Jimmy Page bunun evini almıştır(boleskine house).En büyük koleksiyoncusudur.Ozzy osbourne buna şarkı yazar Mr.Crowley diye.Biraz daha araştırın bilgi alırsınız adam hakkında.Adam masondur bayağı bayağı tarikat falan kurar nüfuzludur vs.Aşırılıklarıyla ünlüdür.

Gel gelelim bu adam tam bir Atatürk hayranıdır ve oğlunun adını Alaister atatürk crowley koyar ve atatürk e ve oğluna bir şiir yazar şiir şöyledir ki:

Gidenler Hayaletler ve Tanrılardır

Gidenler, tanrılar ve hayaletlerdi,
Korkunun bastırılmış tümörleri,
Düşüncenin örümcek ağları;
Korkak kardeşlikler artık ölü;
Hakikat asil fedakarlıklar ister ,

Özgür insanlar cüret ederler.Kendi kendizin kurtarıcısı olun.
Aptal ve boş inançlarla
Vaktinizi ve enerjinizi boşa harcamayın
Düşmanınıza zekice yaklaşsanız
İyi edersiniz

Onları doğru yola sokun
Baskıcı inançlardan kurtarın,
Utanç ve suçluluktan doğan,
Yanlış korkular
Kendinize olan saygınızla yükselin,
Kuralına uygun yaşayın:
İstediğinizi yapın

Oğlu sonradan ismini değiştiriyor ve sanırım 2002 de de trafik kazasında ölüyor.Yani tesadüf olarak değil adam Atatürk hayranı.Çok düşündüm de sebebi nedir diye.Bu adam Atatürk e ne açıdan hayran olmuş olabilir ki? Okültist ve ezoterizm ile ilgilenen hatta güncel satanizmin babası kabul bile ediliyor.

Arkadaşlar satanizmi de kötü bir şey olarak görmeyin hiç bir satanist kurban vermez,hayvan öldürmez.Cihad yapmazlar yani :D Kendi hallerinde takılma üzerine kuruludur.Ben çok araştırmıştım ama mistik şeylere inanmayan biri olduğumdan şeytana da inanmıyorum.Ha bide satanistler şeytana tapmazlar.Onun varlığını kabul ederler sadece.

Neyse satanizmi boşverin de bu adam neden Atatürk hayranı olabilir? Var mı bir fikri olan?
 
Bu ne la? Mübarek aylarda başka konu mu bulamadın kefere!!! :D

Alaister, pek çok doğu inancının yanında Gnostik İslam'ı da (Bektaşilik, tasavvuf öğretileri gibi) incelemiş bir insan. Her ne kadar okültisyen tarafında (bence) bir üçkağıtçı (hatta şarlatan) olsa da entelektüel tarafı güçlü birisi. Çağ açan birine saygı duyması normaldir ama, tüm İngilizlerin hele o dönem nefret ettiği birine bu derece saygı duyması da, İngilizliğine rağmen dünyaya ne derece tarafsız bakabildiğinin göstergelerinden biri olsa gerek.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #3
Bu ne la? Mübarek aylarda başka konu mu bulamadın kefere!!! :D

Alaister, pek çok doğu inancının yanında Gnostik İslam'ı da (Bektaşilik, tasavvuf öğretileri gibi) incelemiş bir insan. Her ne kadar okültisyen tarafında (bence) bir üçkağıtçı (hatta şarlatan) olsa da entelektüel tarafı güçlü birisi. Çağ açan birine saygı duyması normaldir ama, tüm İngilizlerin hele o dönem nefret ettiği birine bu derece saygı duyması da, İngilizliğine rağmen dünyaya ne derece tarafsız bakabildiğinin göstergelerinden biri olsa gerek.

abi saolasın :) Zındık olarak açacak konu sıkıntısı çekiyordum abi şimdi satanizm olayını çoh garıştırdılar. ha aralarında bir farg vardı o fargınan çok güzel oldu.

Herkesin bir inancı var meselam kimse kimseye garışamaz. sen şu şekil inanırsın bu bayan şu şekil inanır şu şekil inanır.Kimsenin kimseye karışmaya hakkı yoh özgürlüğü bidir. Ha pentagram gurban olduğum lucifer tarafından gelebilir amma lakin ki öyle değildir eyyorlamam bu gadar.

Abi gerçekten incelemiş mi tasavvufu.Ben bu adamın bektaşiliğe girdiğini bilmiyordum şaka yapmıyorsan :D Abi bide ruhumu şeytana satıcam çok para varmış. :DD (Tabii ki biliyorum satanizmde böyle olayların olmadığını :D )
 
Çok ters düşüncelerim var bu konuda, sataşmak olarak algılamayın lütfen, malum yazı ile iletişim sıkıntılı bu konularda.

"Türklerin atası" ismine layık bir o kalmıştı zaten. :D

Satanizmi ben her türlü falso bir şey olarak görüyorum. Tamamen egoist bir altyapı üzerine kurulu bu "modern, fantastik olmayan" versiyonu.
Kendilerine satanist ismi vermeleri de bana komik gelmiştir, tamam kendilerince şeytanı tanımlamışlar ama;

-Ben Tanrıcıyım.
-Ooo ne güzel.
-Ama tanrıya inanmıyorum.
-Oldu o zaman.

Diyaloğu gelir aklıma. :D Bari başka bir isim bulaydınız.

Bu adamın varsa eğer, bilmiyorum, yazdıklarından yola çıkarak, muhtemelen ağır müslüman olan ve dönemin avrupasına göre "ortaçağ karanlığında olan" bir coğrafyada gerçekleştirebildiği devrimlerdendir diye düşünüyorum. Ama mutlaka dini açıdan kendince yorumlamıştır, adamın üstüne çalıştığı konu o. Yoksa @antbalci nın geçenlerde bahsettiği "Güneş Dil" teorisi gibi mevzulardan etkilendiğini düşünmek zor benim için. :)
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #6
"İncelemiş" dedim "intisap etmiş" demedim :) Sadece tasavvuf ve Bektaşilik ile de kalmamış ki. Eski Mısır, Sümer, Babil, o günkü Tibet, Hint vb. tüm inançları incelemiş.
yok hocam mistır kırovlinin bektaşiliğe dahil olacak hali yok biliyorum ehehehe :D ama incelediğini bilmiyordum.Bir ara kitaplarını okumayı düşünüyorum.Herkes farklı bir şey söylüyor hakkında.En iyisi kitaplarını okumak olur sağlıklı bilgiler için.De Türkiye de nerde satarlar bi bakmak lazım
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #7
Çok ters düşüncelerim var bu konuda, sataşmak olarak algılamayın lütfen, malum yazı ile iletişim sıkıntılı bu konularda.

"Türklerin atası" ismine layık bir o kalmıştı zaten. :D

Satanizmi ben her türlü falso bir şey olarak görüyorum. Tamamen egoist bir altyapı üzerine kurulu bu "modern, fantastik olmayan" versiyonu.
Kendilerine satanist ismi vermeleri de bana komik gelmiştir, tamam kendilerince şeytanı tanımlamışlar ama;

-Ben Tanrıcıyım.
-Ooo ne güzel.
-Ama tanrıya inanmıyorum.
-Oldu o zaman.

Diyaloğu gelir aklıma. :D Bari başka bir isim bulaydınız.

Bu adamın varsa eğer, bilmiyorum, yazdıklarından yola çıkarak, muhtemelen ağır müslüman olan ve dönemin avrupasına göre "ortaçağ karanlığında olan" bir coğrafyada gerçekleştirebildiği devrimlerdendir diye düşünüyorum. Ama mutlaka dini açıdan kendince yorumlamıştır, adamın üstüne çalıştığı konu o. Yoksa @antbalci nın geçenlerde bahsettiği "Güneş Dil" teorisi gibi mevzulardan etkilendiğini düşünmek zor benim için. :)


hocam sen yanlış biliyorsun satanizmi.Sataşmak için demedim.Satanistlerin satanizm diye adlandırmasının sebebi dikkat çekmek.Normalde kendileri(asıl satanistler) biz satanistiz demezken,onları satanist olmakla suçlayan insanlarla dalga geçmek,ti ye almak için satanizm ismini kullanıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam.

Ben bi ara bayağı okuyordum ezoterik şeyler ökültist şeyler hakkında aklımda kalanları anlatırım zaten.
Ama açıkçası bana pek mantıklı gelmiyor şeytan falan.Ben direkt Agnostik sayılırım aslında.Ama bazı açılardan da saldım.Koy d*tüne banane diyorum
 
Valla dediğim gibi Crowley hakkında pek bir bilgim yok, ben LaVey denen adamın kurduğu şu satanik kilisesi hakkında okumuştum biraz, ona göre yorum yaptım. Bu adamların direk ana sayfasında;

"Man—using his brain—invented all the Gods, doing so because many of our species cannot accept or control their personal egos, feeling compelled to conjure up one or a multiplicity of characters who can act without hindrance or guilt upon whims and desires. All Gods are thus externalized forms, magnified projections of the true nature of their creators, personifying aspects of the universe or personal temperaments which many of their followers find to be troubling. Worshipping any God is thus worshipping by proxy those who invented that God. Since the Satanist understands that all Gods are fiction, instead of bending a knee in worship to—or seeking friendship or unity with—such mythical entities, he places himself at the center of his own subjective universe as his own highest value.

We Satanists are thus our own “Gods,” and as beneficent “deities” we can offer love to those who deserve it and deliver our wrath (within reasonable limits) upon those who seek to cause us—or that which we cherish—harm."

yazıyor mesela. Bir nebze anlaşılabilir, fakat yine kanıtlanamaz bir görüş her din gibi.

http://www.churchofsatan.com/

Bu adamın kitapları amazonda satılıyor, ama para vermeyin bunlara, okuyacaksanız torrentten indirin. :)

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir de kafama takılan şey;
Din dediğimiz şeyden ibadet ve inanç kısmını çıkardığımızda bir kurallar silsilesi kalıyor. Günah-sevap, ceza-mükafat hep bu kurallara uydurmak için bir havuç-kırbaç görevini üstlenmekte, bu kurallar da genel olarak bir etik-ahlak sınırları çiziyor. Şeriatı geçtim, hukuk ülkesindeyiz, hepimiz biliyoruz ki hırsızlık kötü bir şey, ceza almadan kurtaracak olsak bile (gerçi bu kaideye uymayan insanlar tabi ki var :) ) hırsızlık yapmaktan çekiniriz. Peki, ibadet etmiyoruz, bir şeye de inanmıyoruz, kalan bu kuralları, etik-ahlak anlayışını kaldırıp yerine egomuzu, kendi evrenimizi, istek ve arzularımızı herşeyin önüne koyarsak nasıl bir dünya oluşacak? Ateizmden bahsetmiyorum, zira din olmasa dahi etik-ahlak-hukuk kurallarına uyulacaktır sonuçta. :) Ha yok bu satanizm zaten ateizm ise, ne bu yakarış ayin mayin. :D
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

En iyisini sen yapmışsın, teisti de cins ateisti de bu dünyanın, iki dakika konuşulmuyor kimseyle. :D

Edit: Konu benim yüzümden satanizme kaymasın, olmadı özelden devam edelim. Mr. Crowley devam etsin. :)
 
Son düzenleme:
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9
Valla dediğim gibi Crowley hakkında pek bir bilgim yok, ben LaVey denen adamın kurduğu şu satanik kilisesi hakkında okumuştum biraz, ona göre yorum yaptım. Bu adamların direk ana sayfasında;

"Man—using his brain—invented all the Gods, doing so because many of our species cannot accept or control their personal egos, feeling compelled to conjure up one or a multiplicity of characters who can act without hindrance or guilt upon whims and desires. All Gods are thus externalized forms, magnified projections of the true nature of their creators, personifying aspects of the universe or personal temperaments which many of their followers find to be troubling. Worshipping any God is thus worshipping by proxy those who invented that God. Since the Satanist understands that all Gods are fiction, instead of bending a knee in worship to—or seeking friendship or unity with—such mythical entities, he places himself at the center of his own subjective universe as his own highest value.

We Satanists are thus our own “Gods,” and as beneficent “deities” we can offer love to those who deserve it and deliver our wrath (within reasonable limits) upon those who seek to cause us—or that which we cherish—harm."

yazıyor mesela. Bir nebze anlaşılabilir, fakat yine kanıtlanamaz bir görüş her din gibi.

http://www.churchofsatan.com/

Bu adamın kitapları amazonda satılıyor, ama para vermeyin bunlara, okuyacaksanız torrentten indirin. :)

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir de kafama takılan şey;
Din dediğimiz şeyden ibadet ve inanç kısmını çıkardığımızda bir kurallar silsilesi kalıyor. Günah-sevap, ceza-mükafat hep bu kurallara uydurmak için bir havuç-kırbaç görevini üstlenmekte, bu kurallar da genel olarak bir etik-ahlak sınırları çiziyor. Şeriatı geçtim, hukuk ülkesindeyiz, hepimiz biliyoruz ki hırsızlık kötü bir şey, ceza almadan kurtaracak olsak bile (gerçi bu kaideye uymayan insanlar tabi ki var :) ) hırsızlık yapmaktan çekiniriz. Peki, ibadet etmiyoruz, bir şeye de inanmıyoruz, kalan bu kuralları, etik-ahlak anlayışını kaldırıp yerine egomuzu, kendi evrenimizi, istek ve arzularımızı herşeyin önüne koyarsak nasıl bir dünya oluşacak? Ateizmden bahsetmiyorum, zira din olmasa dahi etik-ahlak-hukuk kurallarına uyulacaktır sonuçta. :) Ha yok bu satanizm zaten ateizm ise, ne bu yakarış ayin mayin. :D
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

En iyisini sen yapmışsın, teisti de cins ateisti de bu dünyanın, iki dakika konuşulmuyor kimseyle. :D

Edit: Konu benim yüzümden satanizme kaymasın, olmadı özelden devam edelim. Mr. Crowley devam etsin. :)


kaysın hocam satanizme nolucak :D LaVey Ateistik Satanizmin öncülerindendir.Ki bana kalırsa kendi dediğini bile uygulayamayan bir adam.Bu işten para kazanmıştır(belki de sadece amcı oydu).Pek sevmem lavey i :)

Buradan tüm satanizm,paganizm hakkında doğru bilgi almak isteyen insanlara şu blog u öneriyorum :http://amdusias.blogspot.com.tr/

bu yazan kişi tamamen objektif ve satanizmin aslında ne olduğunu bana öğretmiştir.Şöyle diyeyim, mantıklı okuduktan sonra eğer bir yaratıcıya inanacak olsaydım ya pagan olurdum, ya da yine vazgeçemeseydim böyle inançlardan ateistik satanizmi benimserdim.Ama size şunu diyim arkadaşlar.Türklerin mis gibi bir dini varmış Paganizm.Bizi kılıçtan geçire geçire müslüman yaptılar.Talkan ve Curcan Katliamlarına bakabilirsiniz.Hani zaten kimse size Paganken(bu kadar barışçıl bir dininiz varken) biri size dese hoop birader islam çok benziyor doğru yol bu,gider misiniz gitmezsiniz? Bence bariz bir kılıçtan geçirme var.İnsanlar bu kadar barışçıl bir inanıştayken onlara islamın hoşgörü dini olduğunu söylemek yetersiz kalırdı.Dediğim gibi üşenmezseniz http://amdusias.blogspot.com.tr/ blog unu okuyun.Her b*ku anlatıyor.İşte kaça ayrılır.Diğer dinlerden mantıklı tarafları nedir.

Arkadaşlar satanisler kurban vermez,kedi kesmez, insan öldürmez, kendi halinde takılırlar.En büyük günlerinde yaptıkları tek şey aile ile toplanıp şarap içip yemek yiyip aynı masada bulunmaktır.Ha derseniz günah la günah ne şarabı töbe estafrullah müslüman adamı şarap mı diyon bre zındık derseniz o başka :D

Günümüzde o kadar şey varki insanların atıp tuttuğu bilmeden.Sistemin işleyişi,satanizm,din vs. bunlar hepsi buna dahil.Hayatınızda ne görürseniz görün içine bakmadan yargılamamanız dileğiyle :)
 
Hayat zor.

Geyik değil. Doğada hayat çok zor bir şey. Bunu ucundan görebilmek için kendi kendinize bir deney yapabilirsiniz. Bu yazıyı okuduğunuz bilgisayarı kapatıp, üzerinize sadece bir şort ve gömlek geçirip, ayakkabı ve çorap da giymeden yaşadığınız yere en yakın 'doğal ortama', yani çevrede insanların ürettiği hiç bir yiyecek ve barınma olanağı olmayan yere gittiğinizi düşünün. Diyelim Karadeniz'in dağları. Orada kendinize yiyecek, barınak, ve eş bulacak, avlanıp kendinize soğuktan korunmak için giysi, ağaçlardan dal koparıp taşla yontarak silah yapacaksınız filan. Ateş yakmayı da çözeceksiniz artık.

Çekilmez değil mi?

O çekilmez diyeceğiniz yaşam doğa şartlarında sarayda yaşamak gibi. Çünkü siz yeryüzündeki en akıllı ve yetenekli yaşam türüsünüz. O yaşam bir fil, aslan, veya kertenkele için hayal bile edilemeyecek bir lüks. Sizin dışınızda zeki bazı başka türler var. Yunuslar gibi. Onlar da kendi ortamlarında 'lüks içinde' yaşıyorlar.

Doğanın lüksü bundan ibaret. Kronoloji konusunda atış serbest ama, diyelim bir milyar yıldır yaşam, 650 milyon yıldır da karmaşık organizmalar olan bir gezegende hamam böceğinden saksağan kuşuna sayısız yaşam türünü 'devam etmeye' ikna eden şey, öylesine bir şey. Ortada akıl yolu ile varılacak bir sonuç yok. Madem buradayız takılalım'dan ibaret.

Efenim, filler hortuma yatırım yaparken pek çok insan türü içinde biz, yani homo sapiens-sapiens, beyne yatırım yapan bir tür olup çıkmışız. Bu sayede diğerlerinin atlatamadığı badireleri atlatıp bugünlere gelmiş, gezegenin keyfini sürer, enerji kaynaklarını sömürür, ve gezegenin dışında başka ne yapabiliriz diye kafa çalıştırır durumdayız. Hadi en azından bir kısmımız o durumda diyelim.

Ancak bu günlere gelinceye kadar doğal tarihimizin çok büyük kısmını, neredeyse tamamına yakınını, timsahlar ve papağanlar ile aynı şartlarda geçirdik. Onlar başka marifetle neslini sürdürdü, biz kafa çalıştırarak.

Biz çok sıkı ekip çalışması yapıyoruz. Kafamızın çalışması da o bakımdan. Kendi aramızda işbirliği ve işbölümü yapmak üzere doğa standartlarında süpermen düzeyinde becerilerimiz var. Bunu becerebilmemiz ise bazı katı davranış kurallarına dayanıyor.

İnsan ekip çalışması dışında çok zayıf. Bizde pençeler, sivri dişler, kanatlar, güçlü bacaklar yok. Ancak üç-beşimiz bir araya gelince bir numara çevirebiliyoruz. O nedenle ekip çalışması yapabilmek için birbirimizin çıkardığı seslere 'anlam' verebilecek, birbirimizi belli kurallara göre programlayacak sosyal yetenekte olmak zorundayız. İcad ettiğimiz kurallara uymayanı da fena cezalandırırız. Küçük çocukların ikide bir 'küsmesi' mesela, çok 'ciddi' bir oyundur. Gruptan dışlanmak, doğada ölüm anlamına gelir.

Neyse. BU 'hayat badiresinden' geçerken hayatta kalmak uğruna geliştirdiğimiz toplu yaşam araçlarından biri de inanç. Bu gezegende yaşamış, yaşayan ve yaşayacak homo sapiens-sapiens'lerin istinasız her biri bir şeylere inandı, inanıyor ve inanacak. Bunun ne olduğunun çok da önemi yok saptama açısından. Bugün dahi ilkel akrabalarımızın 'kargo dini' diye bir şey icad ettikleri biliniyor. Merak eden 'cargo cult' diye baksın arama motorundan.

Ancak inanç konusu insan sayısı kadar çeşitli. Evet, kurumsal inanç sistemleri ortak kavramlar sağlıyor ama o ortak alanda da epey çeşitlenme ortaya çıkıyor.

İnançta farklılık kendi başına insanların toplu yaşamına bir tehdit değil. Çünkü biz varlığımızı sürdürmek için binlerce, milyonlarca olmaya ihtiyaç duymuyoruz. Üç, beş, biemedin yirmi otuz yeterli. O kadar sayıda toplanmakla işimizi rahatça görebiliyoruz. Diğer benzer sayıda topluluklarla da alışveriş yapabiliyoruz. Toplu yaşam kuralları, o küçük sayıda grupların içinde geçerli. Diğer grupların ne kuralı olduğu, bize bir zararı olmadıkça bize bir önem ifade etmiyor.

Buraya kadar takip etti iseniz, şimdi başka bir 'deney' yapalım.

Diyelim Antartika'yı siz keşfettiniz. Kimse umursamadı. Buralar benim dediniz, al senin olsun penguanlerle takıl orda dediler.

Ama sonra orada zızoryum diye bir maden buldunuz. Bu maden dehşet bir şey. Sınırsız enerji kaynağı gibi. Hangi makineye koysanız çalıştırıyor. Isınmak, yemek pişirmek mesele değil.

Bunu öğrenen ahali Antartika'ya gelmeye başlıyor. Orası sizin tapulu malınız ya, orada yaşamak için size kira da ödüyorlar. Üç, beş derken sayıları milyonları buluyor. Siz de topladığınız kira (vergi) ile devlet dediğimiz organizasyonun yaptığı şeyleri yapmaya başlıyorsunuz.

Topraklarınızda yaşayanlar dünyanın her yerinden. Zızoryum herkesin işini gördüğü ve refahı sağladığı için herkes kendi işinde gücünde. Herkesin tabi kendi inancı da var. Siz Antartika hakimi olarak buna karışmak bir yana, teşvik bile ediyorsunuz. Dünyaya reklam yapıyor, Antartika'nın nasıl bir özgürlükler diyarı olduğunu anlatıyorsunuz. Çünkü ne kadar çok kişi sizin mekanınıza göç ederse size o kadar yarıyor.

Şimdi, bir gün onbeş kadar kişi toplanıp geldi, kapınızı çaldı. İçlerinden biri sözcüleri. Oturdu size 'satanizm' diye bir dinleri olduğunu, çok barışçı ve sevgi dolu elemanlar olduklarını, filanca sokaktaki arsaya ibadethane yapmak istediklerini anlattı.

...

Satanizm her şeyin tıkırında olduğu bir diyarda bu kadarlık bir mevzu olurdu.

Ama o diyarda kimse çıkıntılık olsun diye inancının adını 'satanizm' koymazdı tabi. Her şeyin tıkırında olmadığı gerçek dünyada bu gibi 'aykırı duruş' bizatihi bir reklam yöntemi oluyor.
 
Hayat zor.

Geyik değil. Doğada hayat çok zor bir şey. Bunu ucundan görebilmek için kendi kendinize bir deney yapabilirsiniz. Bu yazıyı okuduğunuz bilgisayarı kapatıp, üzerinize sadece bir şort ve gömlek geçirip, ayakkabı ve çorap da giymeden yaşadığınız yere en yakın 'doğal ortama', yani çevrede insanların ürettiği hiç bir yiyecek ve barınma olanağı olmayan yere gittiğinizi düşünün. Diyelim Karadeniz'in dağları. Orada kendinize yiyecek, barınak, ve eş bulacak, avlanıp kendinize soğuktan korunmak için giysi, ağaçlardan dal koparıp taşla yontarak silah yapacaksınız filan. Ateş yakmayı da çözeceksiniz artık.

Çekilmez değil mi?

O çekilmez diyeceğiniz yaşam doğa şartlarında sarayda yaşamak gibi. Çünkü siz yeryüzündeki en akıllı ve yetenekli yaşam türüsünüz. O yaşam bir fil, aslan, veya kertenkele için hayal bile edilemeyecek bir lüks. Sizin dışınızda zeki bazı başka türler var. Yunuslar gibi. Onlar da kendi ortamlarında 'lüks içinde' yaşıyorlar.

Doğanın lüksü bundan ibaret. Kronoloji konusunda atış serbest ama, diyelim bir milyar yıldır yaşam, 650 milyon yıldır da karmaşık organizmalar olan bir gezegende hamam böceğinden saksağan kuşuna sayısız yaşam türünü 'devam etmeye' ikna eden şey, öylesine bir şey. Ortada akıl yolu ile varılacak bir sonuç yok. Madem buradayız takılalım'dan ibaret.

Efenim, filler hortuma yatırım yaparken pek çok insan türü içinde biz, yani homo sapiens-sapiens, beyne yatırım yapan bir tür olup çıkmışız. Bu sayede diğerlerinin atlatamadığı badireleri atlatıp bugünlere gelmiş, gezegenin keyfini sürer, enerji kaynaklarını sömürür, ve gezegenin dışında başka ne yapabiliriz diye kafa çalıştırır durumdayız. Hadi en azından bir kısmımız o durumda diyelim.

Ancak bu günlere gelinceye kadar doğal tarihimizin çok büyük kısmını, neredeyse tamamına yakınını, timsahlar ve papağanlar ile aynı şartlarda geçirdik. Onlar başka marifetle neslini sürdürdü, biz kafa çalıştırarak.

Biz çok sıkı ekip çalışması yapıyoruz. Kafamızın çalışması da o bakımdan. Kendi aramızda işbirliği ve işbölümü yapmak üzere doğa standartlarında süpermen düzeyinde becerilerimiz var. Bunu becerebilmemiz ise bazı katı davranış kurallarına dayanıyor.

İnsan ekip çalışması dışında çok zayıf. Bizde pençeler, sivri dişler, kanatlar, güçlü bacaklar yok. Ancak üç-beşimiz bir araya gelince bir numara çevirebiliyoruz. O nedenle ekip çalışması yapabilmek için birbirimizin çıkardığı seslere 'anlam' verebilecek, birbirimizi belli kurallara göre programlayacak sosyal yetenekte olmak zorundayız. İcad ettiğimiz kurallara uymayanı da fena cezalandırırız. Küçük çocukların ikide bir 'küsmesi' mesela, çok 'ciddi' bir oyundur. Gruptan dışlanmak, doğada ölüm anlamına gelir.

Neyse. BU 'hayat badiresinden' geçerken hayatta kalmak uğruna geliştirdiğimiz toplu yaşam araçlarından biri de inanç. Bu gezegende yaşamış, yaşayan ve yaşayacak homo sapiens-sapiens'lerin istinasız her biri bir şeylere inandı, inanıyor ve inanacak. Bunun ne olduğunun çok da önemi yok saptama açısından. Bugün dahi ilkel akrabalarımızın 'kargo dini' diye bir şey icad ettikleri biliniyor. Merak eden 'cargo cult' diye baksın arama motorundan.

Ancak inanç konusu insan sayısı kadar çeşitli. Evet, kurumsal inanç sistemleri ortak kavramlar sağlıyor ama o ortak alanda da epey çeşitlenme ortaya çıkıyor.

İnançta farklılık kendi başına insanların toplu yaşamına bir tehdit değil. Çünkü biz varlığımızı sürdürmek için binlerce, milyonlarca olmaya ihtiyaç duymuyoruz. Üç, beş, biemedin yirmi otuz yeterli. O kadar sayıda toplanmakla işimizi rahatça görebiliyoruz. Diğer benzer sayıda topluluklarla da alışveriş yapabiliyoruz. Toplu yaşam kuralları, o küçük sayıda grupların içinde geçerli. Diğer grupların ne kuralı olduğu, bize bir zararı olmadıkça bize bir önem ifade etmiyor.

Buraya kadar takip etti iseniz, şimdi başka bir 'deney' yapalım.

Diyelim Antartika'yı siz keşfettiniz. Kimse umursamadı. Buralar benim dediniz, al senin olsun penguanlerle takıl orda dediler.

Ama sonra orada zızoryum diye bir maden buldunuz. Bu maden dehşet bir şey. Sınırsız enerji kaynağı gibi. Hangi makineye koysanız çalıştırıyor. Isınmak, yemek pişirmek mesele değil.

Bunu öğrenen ahali Antartika'ya gelmeye başlıyor. Orası sizin tapulu malınız ya, orada yaşamak için size kira da ödüyorlar. Üç, beş derken sayıları milyonları buluyor. Siz de topladığınız kira (vergi) ile devlet dediğimiz organizasyonun yaptığı şeyleri yapmaya başlıyorsunuz.

Topraklarınızda yaşayanlar dünyanın her yerinden. Zızoryum herkesin işini gördüğü ve refahı sağladığı için herkes kendi işinde gücünde. Herkesin tabi kendi inancı da var. Siz Antartika hakimi olarak buna karışmak bir yana, teşvik bile ediyorsunuz. Dünyaya reklam yapıyor, Antartika'nın nasıl bir özgürlükler diyarı olduğunu anlatıyorsunuz. Çünkü ne kadar çok kişi sizin mekanınıza göç ederse size o kadar yarıyor.

Şimdi, bir gün onbeş kadar kişi toplanıp geldi, kapınızı çaldı. İçlerinden biri sözcüleri. Oturdu size 'satanizm' diye bir dinleri olduğunu, çok barışçı ve sevgi dolu elemanlar olduklarını, filanca sokaktaki arsaya ibadethane yapmak istediklerini anlattı.

...

Satanizm her şeyin tıkırında olduğu bir diyarda bu kadarlık bir mevzu olurdu.

Ama o diyarda kimse çıkıntılık olsun diye inancının adını 'satanizm' koymazdı tabi. Her şeyin tıkırında olmadığı gerçek dünyada bu gibi 'aykırı duruş' bizatihi bir reklam yöntemi oluyor.
her şey tamam da yazının sonunda islamın tarihini mi anlattın acaba diye düşündüm.Çok uzun tutmuşsun.Uğraştıysan eline sağlık ama kendini bu kadar yormana gerek yoktu.Kargo dinini öğrenmem falan ilginç oldu ama yunuslara bağlaman cidden olayı çok uzun tutmuş.
Satanizm şuraya ibadethane açacağız demiyor ki zaten.Bu dediklerinin aynısını müslümanlar paganlara yaptı.Gidip ben de o kargo dinine inanan varsa ve onların boğazlarına kılıç dayarsam kargo dini falan kalmaz ve gelecek kuşaklara kendimi çok barışçıl anlatabilirsem bir hoşgörü timsali olurum.

Ha belki benimle aynı şeyleri söylemeye çalışmışsındır.Belki de seni anlayamadım.Biraz karışık yazmışsın.
 
Yok abi, o dediğin teistik versiyonunda. Bunda şeytan sadece özgürlük, gurur, aydınlanma v.s. nin bir sembolü olarak tanımlanmakta. Müslümanlıktaki gibi, "ateşten yaratılmış, itaat etmemiş bir cin" tanımı yerine sadece bir kavram.
 
şeytan tanrıya başkaldırdığı için önemli bir figür, kendi özgür iradesini kullanmayı tercih etmiştir.
şeytan var mıdır, tabi ki yoktur. herkesin körü körüne nefret ettiği bir şeyi yüceltme düşüncesi bu cahil insanlara karşı bir bakıma güzel bir alay yöntemi. çoğu zaman işin en eğlendirici tarafı alay edildiklerinden haberlerinin "olamaması".
insan böyle bir durumda insanlıktan ümidini kesiyor :D
 
Ateistik satanizm nasıl oluyor? Şeytan inancı öncelikle Tanrı inancını gerektirmez mi?
hocam son zamanlarda şeytana inanan geleneksel satanistler yok. Felsefe gibi düşün budizm vs.Adam öldür falan demiyor tabii.Çocuklara ve hayvanlara zarar vermek katiyen yasak.Açıkçası ben paganları daha çok seviyorum.Eğer bir şeye inansaydım pagan olurdum.
 
Yok abi, o dediğin teistik versiyonunda. Bunda şeytan sadece özgürlük, gurur, aydınlanma v.s. nin bir sembolü olarak tanımlanmakta. Müslümanlıktaki gibi, "ateşten yaratılmış, itaat etmemiş bir cin" tanımı yerine sadece bir kavram.
aynen hocam doğru diyorsun ben açıklamadan söyledin.İnsanların satanizm hakkında bilgili olması ne kadar güzel.Aslında temiz ve başkaldırı unsurudur.Eskiden tabii ki paganlıktan esinleneceklerdi.Herkes öncekilerden esinlenir müzik, dinler hepsi böyledir.

100 de yüz agnostik/ateist insanlığa doğru hep beraber :)
 
Paganların boğazına kılıç dayama bölümü ilginç. Oradan güzel konu çıkar.

Lucifer, Hristiyanlarda şeytanın adlarından biri. Latince bir sözcük. Türkçe 'ışık getiren' demek. Aydınlatan da denebilir.

Sözcük aslında antik Roma'da Venüs gezegeninin adı. Roma devleti resmi olarak pagan inancının koruyucusu idi. Venüs gezegeni gün doğumundan hemen önce doğu ufkunda yükseldiği için, güneşin habercisi, 'ışık getiren' deniyordu. Romalılar Yunanlıların ana tanrıçası Artemis'i kendilerine Venüs olarak uyarlayıp, mitolojilerinde ateş tanrısı Vulcan ile evlendirmişlerdi (Mr. Spock'ın kulakları çınlasın). Bu tanrıçanın işi Yunan mitolojisindeki örneğine benziyor: Doğum, bereket tanrıçası. Hristiyanlar 3 üncü yüzyılda Lucifer adını alıp şeytanın adı yapıyorlar.

Julius Ceasar, köklü ve soylu bir aileden gelmekle, atalarından bu yana Venüs kültüne aidiyet ve koruyuculuk ilan ederdi. Politikacı olmadan önce Roma'nın Pontifex Maximus'u olarak görev yapmıştı. O zaman için diyanet işleri başkanı gibi bir iş. Venüs için tapınak da inşa ettirmişti.

İşte o Ceasar daha sonra Roma için büyük fetihler yapan bir komutan oldu. Askeri dehası bugün de takdir edilecek düzeydedir. Galya'nın Fethi diye kitap yazıp (o zamanki Galya bugünkü kuzey Fransa, Belçika, Hollanda gibi bir alan), seferinde iki milyon kadar Galyalının öldüğünü, iki milyon kadarının da köle yapılıp Roma'ya getirildiğini kayda geçer. Köleler o zaman ekonomisi için bugün petrol ne ise öyle bir zenginlik kaynağı.

Sonra köprünün altından çok su aktı ve Hristiyanlar paganların boğazına kılıç dayadılar tabi. Fakat bu azınlık paganlara yapıldı. Merak eden Laeticia diye aratsın. Filmi de var kadını nasıl katlettiklerinin.

Hristiyanlar hiç bir pagan ülkeyi kılıç zoru ile fethetmediler. Orada başka bir incelik var. Hristiyanlık servetin miras yolu ile babadan oğula kalmasını yasaklıyordu. Zengin toprak ağaları ölünce malları kiliseye kalıyordu. Zamanında pek çok pagan ülke fakir ahalinin zenginlerin düşüşünü görmek isteyerekten yarattıkları kamuoyu baskısına yenilerek Hristiyanlaşmıştı. Tabi o fakirler yine fakir kaldılar, ayrı mesele. O dönüşümden sonra da elbette o diyarlarda pagan azınlıklara ortadan kalkıncaya kadar her türlü baskı ve eziyet yapıldı.

Diyeceksiniz ki bunlardan bize ne? Haklısınız.
 
Paganların boğazına kılıç dayama bölümü ilginç. Oradan güzel konu çıkar.

Lucifer, Hristiyanlarda şeytanın adlarından biri. Latince bir sözcük. Türkçe 'ışık getiren' demek. Aydınlatan da denebilir.

Sözcük aslında antik Roma'da Venüs gezegeninin adı. Roma devleti resmi olarak pagan inancının koruyucusu idi. Venüs gezegeni gün doğumundan hemen önce doğu ufkunda yükseldiği için, güneşin habercisi, 'ışık getiren' deniyordu. Romalılar Yunanlıların ana tanrıçası Artemis'i kendilerine Venüs olarak uyarlayıp, mitolojilerinde ateş tanrısı Vulcan ile evlendirmişlerdi (Mr. Spock'ın kulakları çınlasın). Bu tanrıçanın işi Yunan mitolojisindeki örneğine benziyor: Doğum, bereket tanrıçası. Hristiyanlar 3 üncü yüzyılda Lucifer adını alıp şeytanın adı yapıyorlar.

Julius Ceasar, köklü ve soylu bir aileden gelmekle, atalarından bu yana Venüs kültüne aidiyet ve koruyuculuk ilan ederdi. Politikacı olmadan önce Roma'nın Pontifex Maximus'u olarak görev yapmıştı. O zaman için diyanet işleri başkanı gibi bir iş. Venüs için tapınak da inşa ettirmişti.

İşte o Ceasar daha sonra Roma için büyük fetihler yapan bir komutan oldu. Askeri dehası bugün de takdir edilecek düzeydedir. Galya'nın Fethi diye kitap yazıp (o zamanki Galya bugünkü kuzey Fransa, Belçika, Hollanda gibi bir alan), seferinde iki milyon kadar Galyalının öldüğünü, iki milyon kadarının da köle yapılıp Roma'ya getirildiğini kayda geçer. Köleler o zaman ekonomisi için bugün petrol ne ise öyle bir zenginlik kaynağı.

Sonra köprünün altından çok su aktı ve Hristiyanlar paganların boğazına kılıç dayadılar tabi. Fakat bu azınlık paganlara yapıldı. Merak eden Laeticia diye aratsın. Filmi de var kadını nasıl katlettiklerinin.

Hristiyanlar hiç bir pagan ülkeyi kılıç zoru ile fethetmediler. Orada başka bir incelik var. Hristiyanlık servetin miras yolu ile babadan oğula kalmasını yasaklıyordu. Zengin toprak ağaları ölünce malları kiliseye kalıyordu. Zamanında pek çok pagan ülke fakir ahalinin zenginlerin düşüşünü görmek isteyerekten yarattıkları kamuoyu baskısına yenilerek Hristiyanlaşmıştı. Tabi o fakirler yine fakir kaldılar, ayrı mesele. O dönüşümden sonra da elbette o diyarlarda pagan azınlıklara ortadan kalkıncaya kadar her türlü baskı ve eziyet yapıldı.

Diyeceksiniz ki bunlardan bize ne? Haklısınız.

Salem Cadı Mahkemelerinde atalarımızı yaktılar :D ahahahahha
Şaka bi yana tam emin değilim de bu Salem olayı paganlara yönelikti hatırladığım kadarıyla daha doğrusu Wicca'lara.
Bundan banane demedim bu bilgiler güzeldi teşekkürler :) Devamını bekliyorum.İlgiyle okuyorum çünkü
 
biraz geç kaldım galiba ama olsun :D
aleister crowley bildiğim kadarıyla teistik satanizmle ilgilenmiştir, bir de ateistik satanizm vardır ki bu daha sonra ortaya çıkmıştır ve ruhsal varlıkları reddeder şeytanı sadece bir sembol olarak alır
teistik satanizmde de şeytanı(lucifer) yaratıcı olarak kabul edip insanlara yol gösterdiğini kabul eden kesim ve lucifer ile tanrının rekabet içinde olduğunu düşünüp luciferin tarafında olanlar vardır. İslamdaki şeytana tapanlar ise iblis tapardır ve satanist değillerdir.
mr. crowley şarkısının solosu da ayrı güzeldir
 
Geri
Üst