Altyapı üzerine solo çalmak/emprovize yapmak: Temel ve pratik bilgiler

Armonik ritm (bir ölçüde akorların payına kaç vuruş düştüğü...) popüler müzik açısından önemli bir unsur. Şarkı formunun farklı yerlerinde farklılaştırmak, monotonluğu kırmayı sağlıyor ve şarkının hikaye anlatma" çabasına yardımcı oluyor. Örneğin A kısmında her bir akor ölçü başına iki kere çalınıyorsa, B veya nakarat için bunu 1 veya 4 yapmak vs... düşünülebilir. Elbette "noktalı" vs olarak da bölünebilir o ritm.
Eğer şarkı boyunca hem akorlar hem de armonik ritm aynı kalırsa, çok büyük ihtimalle son derece sıkıcı bir şarkı ortaya çıkmıştır. Bunun istisnaları var elbette (mesela All Along the Watchtower...), ama genellikle sonuç Fabrika Kızı veya Akdeniz Akşamları oluyor:) Herkes Bob Dylan olamaz çünkü.
İnsanlar ne yaptığını bildiğini müddetçe sıkıntı yok aslında, ama genellikle tecrübesizlikten dolayı farkında olunmadan yapılıyor bu hata. İsteyerek öyle yapmıyor kişi, ne yaptığını bilmiyor zaten:)
Klasik müzikte bu sık sık kırılabiliyor tabii, o ayrı bir mesele.
Kesinlikle katılıyorum, armonik ritim konusunda özgürüz ama bir noktaya kadar. Bir ölçü içindeki akor değişim noktalarını Melodik ritimle uyumlu olarak bölmek lazım. Buna dikkat edilecek şekilde dilediğin kadar akor sıkıştırmak mümkün. Öte yandan, Melodiyi bir sürü akor doldurup boğmamak da lazım bazen minimalist yaklaşımlar daha iyi sonuç veriyor. Bazen de minimal yaklaşayım, her ölçüye bir akor yazayım derken o ölçü illaki akor değiştirmeye itiyor ve birden fazla akor kullanmak gerekiyor.(aslında bu da aşılabilir daha geniş akorlara). Genelde kulaktan anlıyorum. Tabi benim bu düşüncelerim jazz'a göre çok basit kaçar.
 
Son düzenleme:
All Along the Watchtower, tam dersliktir. "Hep aynı şeyi çalıyor adam" tuzağı.

İlk mesajda bahsi geçen, modlarla ilgili yaygın tuhaf anlayış gerçekten de sirayet edici idi, yani ben de 2005'lerde böyle bir şeyi farketmiştim. Sonradan anladım ki bunun sebebi temelde caz gitar çalışmayı bilmemekle ilgili ve şarkı çalıp söyleyenler içinde de varsa bu sorun, onlar açısından da iyi müzik dinlemekle ilgili olabilir. Şarkıları dinlersin, dinleyerek anladın anladın, yoksa gidip durduk teori filan öğrenmek kimseyi besteci yapmaz. Tecrübem de bu yönde açıkçası.

İşin enstrumancı kısmında ise, cazla ilgili gördüğüm için şunu söyleyebilirim, bir standart alırsın onu melodik yapısı ve akorlarını forma ve ritme uygun şekilde çalıp meseri öğrenir, improvizeleri de bunula beraber çalışırsın. Böylece, hangi mod hangi akor gibi yapay sorular doğmamış olur. Veya en azından çok daraltılmış tarzda bir soru haline gelmez de konseptin içinde bir ayrıntı olarak belki düşünülür. Ama öyle olmamış ki, hap bilgi ile müzik üretme merakı olsa gerek bu mod işi moda olmuş. Mod ve moda, ikisi de temelde aynı kelimeler bir yandan işin enteresanı.
Modlar ve caz emprovizesi meselesi tam anlamıyla gitar eğitimi sektörünün başa sardığı bir bela.
Mod-moda işi enresanmış bak, düşünmemiştim.
Rahmetli Mick Goodrick "mode" ve "mood" ("ruh hali") benzeşmesine dikkat çekmiş ve modların ruh halleri olduğunu söylemişti. Bu, modları anlamak açısından iyi bir benzetme gibi.
Ama ne yazık kiartık kendisinin de geleneksel fonksiyonel armoniyi hor gördüğünü anlıyorum. Kitabı mod saplantılı çünkü.
 
Geri
Üst