Muzik nereye gidecek?

Degerli forumdaşlar! Malumunuz! 2012 den beri bir maya kehaneti ve bir duman tonu arasinda gidip geliyoruz.

Kimi insanlar "hangi solo en iyisi?" Kimi insanlar "hangi riff en iyisi?"
Kimi insanlar "Duman tonunu nasil elde ederim?" Gibi gerekliligi tartisilir sorularla gundemi mesgul etmekte...


Ben ise;

""""MÜZİK KULTURUNVE ALGISI NEREYE GİTMEKTE! GELECEKTE GİTAR İLE NE YAPABİLECEGİZ?
MUZİKALİTENİN BİREYSEL YORUMU VE GENC NESİLİN GİTARDAN BEKLENTİSİ?"""""

GİBİ sorulari sormak uzere bu konuyu aciyorum!

On gorusu kuvvetli muzisyenlerin, degerli yorumlarini merak ediyorum...


Çünkü; mantik zeminine oturmayan bir muzikalite, amator muzisyenler icin gerek ekonomik, gerek psikolojik bir travma, en sonunda ise stratejisi belirlenemeyen hazlarin tatmini hususunda on goruleneyen hazlarin yarattigi boslugu dolduramayan bireylerin varolus felsefesinden uzak urunlerine mahkum olacak ürünlere sebep olacak;

Ve bi tozu dumani tartismaya devam edecegiz....


Kapitalizmdeb uzak, kuralli ve dogaclamadan uzak, gercekci temellere dayanan her turlu fikrin degerli oldugunu dusunuyorum...


Kendinizi ifade etmek istediginiz, fakat gerekli degeri gormeyecegini dusunugunuz her turlu kuskunluguzu kenara birakip;

Sizlere ve dusuncelerinizr deger veren benim gibi insanlari dusunerek, "DOGRUSU VE YANLİSİYLA ELESTİRİDEN KORKMADAN, HER TURLU MUZİKAL TARZ VE FELSEFE İLE..." belirtmenizi rica ediyorum...
 
Harika sorular, güzel düşünceler derken şurada şakkadanak kaldım "kuralli ve dogaclamadan uzak" kuralsız doğaçlama zaten olmaz aslında yani serbest doğaçlama diye bir şeyler yediriyorlar bize ama burada kastedilen manayı anlıyorum ama doğaçlamayı bu kadar doğru düşünen birinin bu noktaya gelmesi beni felsefi olarak üzdü.

Müzik endüstrisi ya da ilgili konularda daha önceki tartışmaları hatırlayarak çok fazla buraya dokundurmak istemiyorum ama gün geçtikçe olaylar sadece daha çok maddi boyuta indirgeniyor, sadece istatistik, tıklanma ve para, bundan başka bir yere gideceğini pek sanmıyorum.

Diğer taraftan bunun tüketicisi olan yığınların bunu umursadığını da hiç sanmıyorum. O yüzden çok sınırlı bir azınlık bunu kafaya takıyor ve bu konuda bir şeyler yapmak istiyor olabilir ama onlar da kendi aralarında anlaşamıyor, bunu çeşitli ortamlarda gözlemliyorum.

Çünkü aslında müzik aslında boş :D Tepki çeksin diye en sert ifade ile söyledim. Boş bir sayfa gibi, bir araç, içine ne anlam koyduğunuzla ilgili. Bu üreten için böyle ama işin daha kötüsü "tüketen" (aslında yanlış tabir) için de yine bir şekilde kişisel olarak yüklediği anlamla ilgili. Müziği mevcut yaklaşımlarla bunun ötesine götürmemiz mümkün değil. Bir şarkıyı, bir sanatçıyı tartışırken bunu her zaman gözlemliyorum. Bu konudaki dokundurmaları da not ettim yani, haklılık payı var...

Bir de yine bir süre önce müziğin bir inanç sistemi olduğu konusunu açmış ve ağzımın payını almıştım. Bunu da her fırsatta söylemek istiyorum, şimdi tam yeri...

Yani keşke müzik buraya gitse esas işlevini yerine getirmiş olur ama bunun olması mümkün değil çünkü şu an müzik değil internet ortamında üreteceğiniz herhangi bir içerik bu lanetten uzak kalamıyor. Resmen ruhların lanetlendiği bir çağda yaşıyoruz, bu açıdan bakınca içim kararıyor.

Keşke'si şu... Müzik, ses titreşimlerinin belli oranda birbiri ile karıştığı ve bu oranların beynimizce algılanmasıyla bize bir şeyleri aktaran etkileşimli yapı, bize aslında toplam hikayeyi anlatıyor. Belli oranları ve titreşimleri yakaladığınız zaman tekillikten çıkabilirsiniz diyor, seslerin arasındaki bu etkileşime odaklandığınız zaman hayata bakışınız değişebilir ve bunu algılayarak müzik dinlediğinizde artık o tüketilecek bir ürün olmaktan öte bir zihin durumuna geçirici bir aygıt olabilir, diyor.

Keşke müzik bu noktaya gelebilse ama dediğim gibi yaygın olarak bu hale gelebilse dünya bildiğimiz dünya olmaktan çıkar, tıklamanın para ettiği bir dünyada, bunun için "içeriğin" güya bir meslek olduğu yerde bunu aktarmamızın imkanı yok. Bir taraftan bu ruhsuz dünya modeli böyle ilerlemek zorunda bunu yaratan şartlar gelişerek devam edecek, bundan kaçamayız.

Ama bundan rahatsız olan, içinde bir yerde bu yalıtılmışlığı aşmak isteyen insanlar olduğunu umuyorum, birçoğu ile karşılaştığımı hissediyorum, bazıları ile sohbet etme imkanı bile buluyorum ama tabii ki şu an geldiğimiz nokta pek iç açıcı değil, şu sözlerim bile birçoğunuz tarafından aman sen de falan diyerek geçiştiriliyor, farkındayım.

Yukarda söylediğim biraz gelişime uzak ya da geçmişin ozanları tarzı bir şey oluyor, gelişimin ve tarihin seyrinin önünde bu yüzden duramayız ona şüphe yok ama işlerin daha az gelişmiş modunda insanların bir araya gelip müzik vasıtası ile bu zihin durumuna geçtiklerini tahmin ediyorum. Müzik işlevi buydu, bunu yapabilen insanların kazançları şimdilerin starları gibi elbette değildi, kendi endüstrisi olmadığı gibi kendine ait uçaklarla oradan oraya koşturmuyorlardı. Daha ne diyebilirim ki?

Baştaki doğaçlama meselesine tekrar geleyim, kurallı derken belli çerçeve ile bir anlamı taşıyan, müzikle cümleler kuran, o an aynı zihin durumuna geçtiğiniz insanlarla aynı zamanda müzikle konuşabildiğiniz ortam bu bahsettiğim ilkel durumun en yalın halini oluşturuyor. Sürecin bu şekilde gerçekleştiğinden eminim. Başka türlü, dinleyenleri de şöyle etkileyelim böyle çarpalım ya da şurada şöyle efekt şöyle temizlik basalım ki delirsinler diye bin tane işlemden geçmiş, yani endüstri ürünü içeriklerle gideceğimiz yer maalesef belli. Ne kadar çok bu konuda ara birim oluşursa o kadar ruhdan parçalar azalarak bitiyor. İlk elde gerçekten bir ruhu taşıyan bir riff'in son geldiği noktada sadece bir dinleyenin spor yaparken tükettiği bir ürün haline gelmesi (bazı müzikler sadece eğlencelik ya da deşarj için ona lafım yok ama yine de vurgulamak için diyorum) kaçınılmaz.

O yüzden tüm yazılanlara doğaçlama vurgusu haricinde katıldım, hani belki bunda anlaşamadıysak tüm yazılanları tamamen kendime göre anlamış da olabilirim çünkü en temel görevi bu, seslerin en yalın hali ile aktarımı ancak doğaçlama ortamı ile mümkün olabiliyor. Eğer kurallı derken bunları belli bir ürün formatına getirmeyi kastediyorsanız, tamam işte o şu an müziğin geldiği nokta. Çünkü bu kaçınılmaz bir süreç, bir ürün elbette ister istemez tüketilecektir, her anlamda üstelik...
 
Sanata değer veren gençler yetiştirmek lazım. Başka türlü olmaz. Ibıdı ıbıdı şarkılar, kendini sanatçı zanneden fakat müzik namına hiç bir fikri olmayan insanlarla dolu şu an müzik piyasası. Basit matematikle şarkı yazılmazsa halkın IQ'su yetmiyor. Müzik öğretmek lazım. Müzik bilen insanlar lazım. Sanatçı yetiştirmek lazım. Bir de bol para lazım. Maalesef.
 
Sanata değer veren gençler yetiştirmek lazım. Başka türlü olmaz. Ibıdı ıbıdı şarkılar, kendini sanatçı zanneden fakat müzik namına hiç bir fikri olmayan insanlarla dolu şu an müzik piyasası. Basit matematikle şarkı yazılmazsa halkın IQ'su yetmiyor. Müzik öğretmek lazım. Müzik bilen insanlar lazım. Sanatçı yetiştirmek lazım. Bir de bol para lazım. Maalesef.
müzik artık maalesef kurtarılcak gibi değil sizin nesil kaliteli zamanına denk geldi ama forumdaki en küçüklerden biri olarak artık nirvana dinleyen birini bile bulmam zor, herkes ne popülerse onu dinliyor 20-30 yıl sonra enstrüman bulmak bile zor olur bence.
 
Son düzenleme:
Herşey gittikçe daha kötüye gidiyor malesef. Türkiye ekonomisi ne kadar daha kötü olabilir dedikçe daha kötüsünü gördük, görüyoruz. Müzik piyasası da Türkiye ekonomisi ve siyaseti gibi...
Türkiye müzik bağlamında hiçbir zaman bir Avrupa, Amerika veya UK olamadı tabii ki, ama yine de 80 ve özellikle de 90'lı yıllarda çok kaliteli sanatçılar, gruplar, gitaristler yetiştirdi. 2000 sonrası hep daha kötüye gidiyor, son 5-10 yıldan bahsetmek bile istemiyorum. Dünya genelinde de bir gerileme var muzikalite bakımından ama Türkiye'de bu kat be kat fazla, hem ekonomik hem de siyasi ortam, sanata ve sanatçıya yapılan baskılar, engellemeler, zaten sayıca çok az olan rock festivallerinin malum kişilerce yasaklanması, iptal edilmesi... böyle bir ortamda sanatçı sanatını nasıl duyursun? Dinleyicileriyle nasıl buluşsun? İçinde bulunduğumuz coğrafyadaki baskın din zaten müziği kötü, şeytan işi görüyor. Anadolu Rock diye birşey çıkmış ortaya, arabesk ve türkü kültürüne hapsolmuş bir müzik ortamı. Şimdi de ne idüğü belli olmayan kekolar çıkmış ve malesef Z kuşağını da bir şekilde peşinden sürüklemiş.
Enstrüman fiyatları uçmuş (yurtdışında dolar bazında bile birkaç kat artmışken), bir konser bileti binlerce liraya ulaşmışken insanlara anca YouTube ve Spotify kalıyor.
Spotify gibi platformlara gelince, sanatçıları hapsediyor, ekonomik yönden bitiriyor maalesef, özellikle de az tanınan veya yenileri albümünü nerede ve nasıl satsın. Dinleyici açısından belki olumlu, "legal" olarak nerdeyse sınırsız müziğe erişme. Diğer yandan da negatif yanları, erişmek ne kadar kolay olursa değeri de o kadar dusebiliyor bazen. Eskiden harçlığımızı toplayıp kasete verirdik, saatlerce dinlerdik albümleri. Şimdi ulaşmak çok kolay evet, ama kaçımız oturup baştan sona dinliyor bir albümü? Spotify gibi platformlardan... Müzik kalitesi gittikçe düşüyor, artık bilgisayarda yazılmış birkaç beat üstüne autotune vokal, "club"ımsı, hiphop'umsu şeyler kalıyor. Bunları gördükçe insan diyor ki eski hiphop gruolari gerçekten kaliteliymiş (ben şahsen dinlemiyorum tabii).
Demek istediğim, eskiden şikayetçi olduğumuz noktalar şimdi çooook daha kötüye gidiyor. Eski günleri özlüyor insan.
Neyse ki hâlâ sağlam müzik yapan birkaç grup var, sayıları gittikçe azalsa da kaliteden ödün vermeyen sanatcilarin varlığı az da olsa insanı rahatlatıyor. Onlar da zar zor ayakta durabiliyor ekonomik sebeplerden dolayı, müziğini icra edemez, para kazanamaz hale gelmiş ne yapsın.

Ronnie James Dio'nun bir sözü vardı, "MTV killed heavy metal"
Eskiden VH1 kanalında kaliteli rock müzik dinlerdik izlerdik, şimdi VH1 da bozuldu çoktan. TRT'de death black.metal yayınlandığı dönemler çok geride kaldı. Şimdi anca yandaşlık, mafyacılık, Osmanlı dizileriyle milletin beyinlerini yıkasınlar.
Uzun lafın kısası gidişat kötü
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #7
@barrios , @solidute, vb forumun gediklilerinden ozellikle fikir belirtmelerini rica ediyorum... ayrica fikrini ve felsefesini yukarida belirten arkadaslara tesekkur ediyorum. Hepsini okuyup, analiz edip karsit tezler ileri surerek tartismayi genisletmek istiyorum. Sanirim sabah 0600 a kadar bol bol vaktim var.
 
Müzik galiba çok uzak olmayan bir gelecekte büyük ölçüde yapay zekânın eline düşecek.

Hem üreticinin hem de tüketicinin yenilikten pek hazzetmediği ve işlerin aşağı yukarı seri üretimle yapıldığı bir noktadayız epey bir süredir. En açık fikirli geçinenimiz bile 70 yıl önce icat edilmiş aletlere, 50 yıl önce yapılmış müziklere takılıp kalmış durumda düşününce. Bu durumun geçerli olduğu tek yer müzik de değil aslında, sanatın her türlüsü belli şeyleri ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyor biz de oturup afiyetle yiyoruz. Resim mi çizilecek? Koca gözlü japon kızı çiz. Oyun mu yapılacak? Otuz yıl öncesinin oyunlarını hortlat. Film mi çekilecek? Bas 1939 doğumlu Batman'i. Hiç mi yeni bir şey yok? Var ama bunların da çoğuyla haklı ya da haksız olarak dalga geçiyoruz. Mevcut yapay zekâ teknolojisinin bu kadar rahat beslenip üstümüze bir şeyler kusabilmesinin sebebi de burada yatıyor zaten. Sürekli aynı şeyin varyasyonlarını talep ediyor veya üretiyoruz. Eline bu kadar malzeme verdiğimiz bilgisayar da eşek olmadığı için bunların ortalamasını alıp bize "yeni" eserler sunabiliyor.

Seri üretimin bu kadar rağbet gördüğü bir ortamda makinelerin zamanla insana yetişip konuyu devralacağını düşünmek bana çok da tuhaf gelmiyor açıkçası. Keza teknoloji, sanat gibi duygusal bir şey değil. Yeniliğe kendini kapatmak gibi huyları yok.

Fabrikadaki tütünü artık fabrika kızının sarmadığı gibi, zamanla radyodaki müziği de muhtemelen birtakım İsveçli arkadaşların yazması gerekmeyecek.
 
Müzik galiba çok uzak olmayan bir gelecekte büyük ölçüde yapay zekânın eline düşecek.

Yapay zeka konusunun çok abartıldığını düşünüyorum. Yani detaylı şekilde incelemedim ama popüler örnekleri dil işleyicileri ile analiz edip harmanlamaktan ibaret, öğrenmesi, düzeltmesi falan gerçekten çığır açıcı şeyler ama kendini ifade ediş biçimlerine geçiş için bir bilincinin olması gerekiyor. Bunla uzaktan yakından alakalı bir yerde değiliz.

Aniden bilinçli oldu bu derlerse tabii yapacak bir şey yok, onu da dahil ederiz :)

O zamana kadar bence yapay zekanın yapabileceği şeyler pek yok. Derleyip öğrenip ortaya bir şeyler çıkarabilir ama bu aynı metinlerdeki durum gibi olur, sıfırdan bir şeyler üretmesi için bilince ve duygulara ihtiyacı olacak, tabii ki bunlar da farklı kombinasyonlar ya da kimyasal süreçler ama bir dil işleyicisinin pat diye bu seviyeye geleceğini sanmıyorum, en azından yakın zamanda değil.
 
Derin mevzu... müzik ölmese de can çekişiyor ... şimdi yazacam 2 satır naçizane fikrimi de sonra Queen'i savunduk diye fırça yer duruma düşmeyelim :)

Müzik de sanatın çoğu dalı gibi sanatı sanat yapan özelliklerini kaybediyor veya o özellikler (ihtiyaçlar) artık geçersizleşiyor

İlk insan neden mağara duvarına av sahnesi veya bizon resmi çizmiş? Olayı başkalarına da aktarmak üzere kalıcılaştırmış yani bir nevi tarihçi, belgeselci olmuş. Tasvir ve bilgi aktarımı diye başlamış olay. Bu taa matbaa ile kitap basılması ve Wikipedia'ya kadar böyle uzar gider. Yazını kuvvetli olmadığı dönemlerde görsel şekilde palazlanmış iş. Bir noktada görsellik veya başka duyguları da tetikleyecek forma girdikçe insanın estetik tarafına da hitap etmiş, hani bakmaktan zevk almışız, dinlemekten keyif almışız vs.

Müzik dersek de yine benzer şeyler... taşa vuran mağara adamı belki av öncesi cesaret toplamak için 4/4 AC/DC riff yapıyordu kendince ya da Afrika'lı gençler av partisi öncesi mid-tempo thrash perküsyonları ile nabız yükseltip konsantre oluyordu - Sepultura'nın amazon kabile müziği etkileşimli Roots albümü mesela. Sonra bir noktada müzik primal değil diğer duyguları da tetikledi...
Ha bu arada tabi hem müzik hem resim en kuvvetli iki sanat kolu dersek siyaset ile de ayrılmaz bir bütün oldular.. buna Shakespeare döneminde kralı eleştiren ozanlardan, Guernica'yı çizen Picasso, Zappa, Rage against the Machine'e kadar binlerce örnek verebiliriz. Başka bir başlıkta buna değindik diye atar gider fırça yedik ama olsun, gerçekler bakidir.

Bir noktada yine bu iki sanat toplumsal olarak da ayrışmaya başladı. Medici'lerden başlayan sanat "hami"ciliği işi sarayın veya soyluların beslediği sanatçı ve halkın sanatçısı diye yürüdü gitti... hatta bugün de tam tabiri caizse saray sanatçıları farklı bir anlamda hala var :) .... bugün Medici'ler yok ama Spotify var veya benzeri şirketler, sanatçı ne kadar özgür olabilir ki o kadar orijinal eserler yaratsın. "Tutacak" şarkı yapmaktan başka şansları var mı?

Neyse laf dağılıyor... demek istediğim sanat ya da en temel anlamda görsel ve işitsel sanat üstte anlattığım yolun dışına çıkmaya başladı veya o yol artık yol değil. Bugün ProCreate ile inanılmaz resimler çizip bedava dağıtabilirken mesela neden Paris'te bir müzeye gidip de bir sanatçını resmine bakasın. Veya sana ne anlatacak o, savaşın vahşetini görmek için Guernica değil 10 dakika twitter'a baksan anlarsın zaten. Müzik de benzer şekilde mesaj anlamında olmasa bile icra anlamında tüketildi bitti. Her şey fazla teknik ustalık ve teknolojik üstünlük eksenine evrildi - rock ve metal özelinde en azında beni ilgilendiren.

Bu arada forum ruhuna uygun olarak artık tekdüzeleşen rock ekseninde konuşuyorum, mesela jazz da dinlerim çokça ve epey iyi şeyler çıkıyor son yıllarda. Belki daha emprovizasyona açık bir tür olduğu için bilemem...
 
Yani detaylı şekilde incelemedim ama popüler örnekleri dil işleyicileri ile analiz edip harmanlamaktan ibaret, öğrenmesi, düzeltmesi falan gerçekten çığır açıcı şeyler ama kendini ifade ediş biçimlerine geçiş için bir bilincinin olması gerekiyor.

Hakkınızda varsayımda bulunmak istemiyorum ama şunu görünce konuya düşündüğünüz kadar hakim olmadığınızı düşündüm açıkçası.

Şu anda insanlar yapay zekâ kullanarak illüstratörleri ağlatacak kalitede resim çizebiliyor (cidden insanlar aylardır ağlıyor böyle giderse iş alamayacağız bir daha diye). Video hazırlıyor. Hazırlanmış videonun üstüne binbir türlü efekt ekliyor.

Hatta James Hettfield'a Eagles söyletebiliyor.

Aşırı basite indirgeyeceğim ama bir Pakabelden bin şarkı yazılan bir ortamda, yapay zekâya "radyoda en sevilen progresyonlar şunlar gibi duruyor hacit bi el atsan mı?" demek aşırı uzak bir gelecek değil gibi.

 
ha bir de şu var.. müzik özellikle dediğim gibi ayrışarak gitti hep... yani hep diğerine tepki... mesela beyaz adamın klasik müziğine karşı (masraflı) tarladaki zencinin (masrafsız) blues'u veya beyaz adamın caddedeki büyük klüte çalan big band gece eğlencesine karşı köşedeki barda çalan jazz trio'su.... 80'lerin klüp ve disko ortamında palazlanan pop'una karşı, merdivenaltı ve hatta sokaklarda doğup büyüyen rap ve hip-hop sektörü (buna ırkçılık benzini dökmek de alevi büyüttü tabi)
şimdi bugün bakınca özellikle rahat ekonomi ve bol para dönemi olan 2000'lerin ilk 20 yılı kim kime ne tepkisi versin... sosyal ve refah farklılaşmadan öte taraflar artık emperyalizm (bal tutan parmak yalar) ve savaşlarla ezilen bitik ülkeler (bal değil de başka şey tutan) diye ayırlıyor... yani tepki oluşamıyor, yeni sanat ortaya çıkamıyor...yok demiyorum, ivmesi düştü diyorum
hani bizde de efsane 90'lar pop ve rock'ın zirvesi derler ya... neden çünkü orada gençler batı kültürüne ve yaşam tarzına erişim sağladılar, bir önceki jenerasyon ve arabesk kültürel varoşlaşmaya tepki verdiler, siyasi olarak duruş sergilediler... bugün ekonomik imkanlar bir yana hangi babayiğit çıkıp muhalif bir duruşla şarkı söyleyebiliyor....e buna ortam olmayınca da yaratılcık ve orijinallik köreliyor
 
Hakkınızda varsayımda bulunmak istemiyorum ama şunu görünce konuya düşündüğünüz kadar hakim olmadığınızı düşündüm açıkçası.

Varsayımda bulunmuş kadar olmuşsunuz zaten, forumun en hasta olduğum özelliği de bu ya, bunu bir tarafa bırakmak lazım. Teknik detayları araştırmadığını zaten söyledim. Mevcut örnekler ve merakımı çektiği ölçüde çalışma prensiplerini inceledim ve sizin verdiğiniz örneklerle aynı şekilde, mevcut yapılmış işleri analiz edip birleştirmekten ibaret, bu yüzden insanlar yapay zeka emeğimizi çalıyor gibilerinden ayağa kalkıyor.

Tartışmayı bu yöne götürmek pek mantıklı olmaz çünkü bu sadece işin fütüristik bir yönü. Ayrıca eğer ömrümüz yeterse ve yakın gelecekteyse zaten hep birlikte buralarda bu dediğinize şahit olmamız gerek, vakti gelince beni etiketleyip ahanda ben demiştim derseniz, benim de yüzüm kızarır, şaşırırım. Yani keşke böyle bir şey gerçekleşse ama bunun gerçekleşmesi dil işlemenin ötesinde araçlara ihtiyaç duyuyor. Görselleri ya da notaları işleyip onlardan belli parçaları birleştirip üretmek ile seslerin arasındaki oranları anlayıp bunu bilincinizle bir noktaya yöneltmek (burada mesaj ve yaratım süreci giriyor, tabii ki kısıtlı alanlar hiçbirinin sonsuz olduğunu sanmıyorum ama olsun öyleymiş gibi hissediliyor çünkü zihnin çalışma prensibi böyle) şu an yapay olarak mümkün değil. Olduğunda yer yerinden oynayacak zaten, umarım yakın gelecekte mümkün olabilir, merakla ilk teması bekliyorum.
 
Biten şey müzik veya müzik dinleme ihtiyacı değil. Pazarlanabilir bir hadise olarak müzik bitti. Amerika'daki sinema krizi -yazar grevine bakın. Streaming ile tamamen şoku çıkan seri üretim en sonunda iflas etti. Kabiliyetsiz soytarı enflasyonu var çünkü. Ve yapay zekaya senaryo yazdirdiklari da biliniyor. Popüler müziğe bakınca en cok aglayanlarin en piyasacilar olduğu görülüyor. Çünkü caz blues tayfasi zaten alışıkti sınırlı ilgi görmeye. Kriz ana akımın krizi yani. Evet yapay zeka şarkı yapacak. Serdar Ortaç yerine yapacak ama. "Serdar Ortaçi"aşamaz bence. Çünkü öyle bir talep yok.
Bir tutam söz de yaratıcılık meselesi için söyleyeyim. Kalıcı sanat akımları, kendinden öncekini iyi bilen ve onu aşmayı başaran insanların ürettiği şeylerdir, ben farklı bir şey yapayım diye geleneği hiçe sayanların ürettiği şeyler genellikle çağdaş sanat denilen soytariliklardir. Bu soytarılar da aslında ana akıma muhtaçtır, çünkü ana akım denilen şey olmadan bunlar da kendini bir yere koyamaz.
Geleneğe sahip çıkanlara sahip çıkmak lazım. Ozeti bu. Müzik bir endüstri, bir Show business olunca ici bosaliyor. 80lerde bunu yaşadık biz.
 
mevcut yapılmış işleri analiz edip birleştirmekten ibaret

En büyük sorun bu zaten. İnsanlarca yapılan popüler müzik de tam olarak bundan ibaret bir süredir. :)

Birkaç yazı:

 
Aslında müzik ölmüyor. The Beatles ilk albümünü yapmak için gittikleri müzik şirketinden "Artık kimse bir gitar bir davul bir bass çalarak popüler olamaz, geçti o işler" diyerek red yemiştir mesela.
Sosyal medyayla artık işler boyut değiştirdi. 50 yıl önce en çok dinlenildiği sanılan sanatçılar, evin aile babasının parasını vererek kasetini satın aldığı sanatçılardı. Niye? Çünkü 3 yaşındaki bebeğin 10 yaşındaki çocuğun para vererek kaset alma imkanı ya imkansızdı ya kısıtlıydı.
Ama bugün 1 yaşındaki bebeğin bile sevdiği şarkılar youtube'da dinlenebiliyor ve tık alabiliyor. Neden? Çünkü herşeye ulaşım kolaylaştı. Şu anda, bize saçma gelen ama 5 yaş altındaki çocukları eğlendiren şarkıların milyonlar dinlendiğini gördükçe, müziğin öldüğünü zannediyoruz. Hayır, o tarz müzikler eskiden de dinleniyor ya da yapılıyordu ama şimdiki kadar ulaşımı kolay değildi ya da gözardı ediliyordu. Satılmayacağı bilindiğinden belki kasetlere alınmıyordu ama halk arasında dilden dile dolaşıyordu.

Hiç kimse gidip "Ceviz adam şipşapşop" tarzı kasetler almıyordu ama Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses kasetleri evleri dolduruyordu. Çünkü evin babası onu dinliyordu, parasını verip alıyordu. Aynısını rap veya hiphop için de düşünebilirsiniz. Gerçi rap ve hiphop tarihi Türkiye'de henüz çok yeni ama olsun. 90'lı yıllarda üniversitelerin ve kontenjanların artmasıyla pop müziğe ilgi başladı. Sebep? Gençlerin bir önceki kuşağa baş kaldırısı, artık arabesk gibi öldüm bittim eridim değil de, pop gibi geleceğe umutla bakan şarkılar mutluluk saçan melodilerin artışa geçmesi. 2000'li yıllarda rock müzik yükselişteydi Türkiye'de ama bizim rock arabesk görünümlü rock olmaktan pek öteye geçemedi. (Elbette daha önceden de Rock icra ediliyordu ama en büyük büyümeyi maalesef çok geç yaşadık, 2000'lere kadar sabretmek zorunda kaldı Rock müzik.) Rockçılarımızın çoğu sonradan ya türkücülüğe heves saldı ya da arabeskçiliğe. Ama tabii ki Mor ve Ötesi'nin ya da Teoman'ın oduğu rock camiası Türkiye'yi bu alanda çok ileri düzeye taşıdı.

Bir kaç senedir neredeyse müzik alt yapısı loop'tan ibaret, hatta belki müziği bile olmayan türlerin artışa geçtiğini görüyoruz. Ama genel dinleyici rakamlarına bakarsak hala kaliteli müzik alt yapısı olan gerçek müziklerin dinlenme oranının onlardan kat kat fazla olduğunu inkar edemeyiz. Ki bence zevkler ve renkler tartışılmaz eğer insanlar onu dinlemekten keyif alıyorsa, bu zevklerini ellerinden de alamayız.

Bence toplumun müzik zevkine ve gerçekten müziğe haksızlık ediyoruz. Müzik ölmüyor sadece biz bazı olumsuzlukları gözümüzde fazla büyütüyoruz. Çünkü o olumsuzluklar, sosyal medya sayesinde önümüze daha çok düşüyor.

Konudan bağımsız, Müge Anlı örneği vereyim. Sizce anadolu insanı (ki ben de Anadolu'nun tam ortasında doğup büyümüş biri olarak söylüyorum) Müge Anlı programları başlayınca mı böyle oldu yoksa Müge Anlı bunları gözümüze sokunca biz mi toplumun ne olduğunu daha iyi tanımaya başladık?
İnsanımız ahlaksızlaşmıyor, zaten önceden de bu yaşananlar vardı biz görmüyorduk.

İçiniz rahat olsun, müzik üretmeye devam edelim, gerisi hallolur...
 
Son düzenleme:
Konudan bağımsız, Müge Anlı örneği vereyim. Sizce anadolu insanı (ki ben de Anadolu'nun tam ortasında doğup büyümüş biri olarak söylüyorum) Müge Anlı programları başlayınca mı böyle oldu yoksa Müge Anlı bunları gözümüze sokunca biz mi toplumun ne olduğunu daha iyi tanımaya başladık?
İnsanımız ahlaksızlaşmıyor, zaten önceden de bu yaşananlar vardı biz görmüyorduk.
oo derin mevzu... kadim Anadolu kurnazlığı... bugün yaşadığımız belki tüm krizlerin ve açmazların doğuş noktası o şark kurnazlığı, esnek ahlak anlayışı ve köşedönücü kafa yapısıdır... evet hep vardı ama biraz olsun utanma sıkılma vardı belki daha gizli saklı dönüyordu o işler... şimdi b*k medyasının gazı vermesi, hukuki yaptırımların caydırıcı olmaması, siyaseten sırt sıvazlanması ve her şeyden önemlisi artık güç bizim kafa yapısı ile bu ahlakı tartışılır kitle arsızlığı iyice ele aldı, gamsız kedersiz ensestten tut, hırsızlığa, rüşvete, doktor dövmeye her şeyi kendilerine hak görüyor ve yadırganamaz olduğuna inanıyorlar.
ha burada tabi tüm Anadolu insanı kötüdür anlamı çıkmasın, bu iş USA'nın orta eyaletlerinde de böyle ... hayatımın en güzel ağırlanmalarını Urfa, Antep gibi yerlerde yaşadığım gibi, en büyük alenen kazıklanma girişimini de Samsun'da yaşadım... iyis var kötüsü var ama kötü olan yürüdü gitti diyorum kontrolsüzce... bunun da sebebi belki kalben kötü olduklarından olduğu kadar 600 senedir köle gibi yaşayıp, savaşlarda ölüp, aç kalıp tamamen survival moduna geçmeleri, aman günü kurtarayım cebimi doldurayım da yemişim ahlak, kültür, saygı vs demeleri olabilir
 
Geri
Üst