Alakası yok, elektrik temel prensiplerinden biraz anlasan bu işin hiçbir sakıncası olmadığını görürsün. Voltaj santralden çıkıp evlerimize ulaşana kadar defalarca indirilir, yükseltilir, farkında bile olmayız.
Elektrik Santral'in jeneratörlerinden çıktığında her faz ile nötür arası 454,000 V AC'dir . Bu belli bir mesafe sonra bir step-down trafo aracılığı ile 254,000 V AC'ye indirilir, trafo girişindeki akım gerilim dengesi ile çıkışındaki akım gerilim dengesi birbirine uyumlu olacak şekilde sarıldığı için hiçbir cihaza birşey olmaz.
Sonra o 254,000 VAC belli bir mesafe sonra yine aynı şekilde hesabı yapılmış bir trafo aracılığı ile 154, 000 Volta iner. Yine birşey olmaz.
O 154,000 Volt sonra 54,000 Volta iner, yine birşey olmaz.
Mahalle köşelerinde gördüğünüz kare kutu şeklindeki trafo binalarının içine 10,000 Volt gelir, 220/380 V AC çıkar, hiçbirşey olmaz.
O 220V zaman zama 250V'a çıkar, zaman zaman 190 V'a iner şebekenin çektiği yük oranında, yine birçok cihaza birşey olmaz, çünkü bütün hepsinin AC devreleri belli tolerans aralıklarında çalışabilsinler diye uygun olarak hesaplanmıştır.
220V yerine 110V çıkmasını istersen sarımı ona göre yaparsın, döngü sayısını azaltırsın, tel kalınlığını arttırırsın, sekondere indüklenen potansiyel (voltaj) düşer ama tel kalınlığı yüzünden akım yükselir. Sonuçta sekonder gücü sabit kalır.
Tutarsın sonra o 110 Voltu başka bir trafoya beslersin, o ikinci trafonun sekonderini öyle bir sararsın ki spin sayısı yüksek olduğu için uçları arasında 220V verir. Değişen yine hiç birşey olmaz.
Universal Adaptör denen, hani bu laptoplarla beraber gelen 90V ile 250V arasında ne verirsen ver çalışan "Switch Mode" güç kaynakları bile aynı prensiple çalışır: Gelen AC voltajı direkt DC'ye çevir, yani 220 VAC geliyorsa onu 220VDC yap, voltaj DC olduğu anda elektronik olarak o voltajı kontrol edebilmen mümkün, sabit sarımlı bir trafoya ihtiyacın kalmadı artık, sonra o voltajı bir osilatör yardımı ile tekrar AC forma çevir, istediğin voltaj seviyesinde stabil bir çıkış al, onu sonra ister düzelt DC yap kullan, ister AC olarak kullan. Girişteki voltaj düşmüş çıkmış hiç farketmez, içindeki elektronik devre hep aynı voltajı verir.
Hadi "Switch Mode" olayını bir kenara bırak, konvansiyonel metodla bir deneme yap, AMA DİKKATLİ OL, 220V ÖLDÜRÜCÜDÜR, git iki adet 220V giriş 9 Volt çıkış trafo al, birinin girişine 220V ver, çıkışından 9V alırsın, o 9V'u diğer trafonun 9V çıkışlarına bağla, ikinci trafonun 220V uçlarından yine 220V okursun. Değişen hiçbirşey olmaz. 220V gelir, 9V olur, sonra o 9V gider ikinci trafodan tekrar 220V olur çıkar. Arada sadece trafoların kendi iç kayıplarının toplamından oluşan bir verim kaybı olur o kadar.
Benim burada dev gibi filtre devrelerim var stüdyomun şebeke voltajını temizleyen, kendim yaptım, içinde birbirinin aynısı iki trafo var, biri 240V giriş 72V çıkış, diğeri 72V giriş, 240V çıkış. 240V şebeke voltajı geliyor, ilk trafoda 72V'a iniyor, o 72V bir takım kondansatör filtre devrelerinden geçiyor, sonra temizlenmiş olarak ikinci trafonun 72V sarım uçlarına gidiyor, ikinci trafoda tekrar yükseltilip gerisin geriye 240 VAC'ye yükseliyor ve cihazlarımı besliyor.
Şimdi, orada ilk gelen voltaj 100V olmuş, 110V olmuş, 220V olmuş, 240V olmuş hiç farketmez. Yeter ki trafonun 110V'a bağlanan kısmı 110V için sarılmış olsun. Bir taraftan 110V girer, öbür taraftan 220V çıkar. Ama eğer trafonun girişi 110V için sarılmamış da 220V için sarılmışsa, o uca 110V verdiğin anda aşırı akım çekilmesi sebebiyle ya sigortayı attırırsın, ya da trafoyu yakarsın, hangisi daha hızlıysa.
Sonuçta özetlersek, voltajları birbirine dönüştürmekte hiçbir mahsur yoktur, yeter ki çevirimlerde kullanılan hesaplar ve değerler o sisteme bağlanacak cihazlarınkilerle uyumlu olsun.