Sanat ve sınırları...

Sanatta sınır yoktur ama belirli kalıplar vardır. Her dönem ve akım bu kalıpları içerisinde sanatını ortaya koymuştur.

Kalıplar ise bir yere kadar sanatçıya özgürlük sunmaktadır. 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başı ile özgürleşen sanatçı fotoğraf makinesi ve video kamera gibi buluşların ışığında sanatını icra etmiş ancak bu sefer de sansür kalıbına takılmıştır.

Empresyonistlerin kalıbı ışıktı, ışık yoksa onlar için sanat da yok demekti. Bu dönemde sanatın sınırı(?) ışık olmuştu.

Aynı dönem Türk sanatında ise sınır tamamen sarayın belirlediği kurallardı. - kaldı ki bu bile minyatürden tuval resmine geçen bir kültür için fazlaca özgür bir yaklaşımdı.-

20. yüzyılda savaşla beraber Dadaistler ve Sürrealistler sahneye çıktı. Sürrealistlerin sınırı hayal gücüydü. Onların sanatı gerçekliği olmayan boyutların sınırlarıyla örtüşmekteydi. Dadaistler ise kural tanımaz bir şekilde, anarşi ve karşı çıkmanın sınırlarının dahilindeydiler. Reddedilenler salonundan da reddedildiler ama yine de demeç verme zorunluluğu duydular. Başlarına buyruk bir iş yapamadılar.

Soyut sanatlar ortaya çıktığında artık birebir nesne ve figür yok oldu ama yine sanatın sınırı çizgilerde kaldı.

Post modern sanat ise hiç tartışmaya gerek yok. Gözlerimizin önünde hala çoğu engel...

Sanatçı hiç bir dönemde özgür olmadı. İnsanların normları her konuda olduğu gibi sanat konusunda da üretenin önüne set koydu. Ama buna sınır diyebilir miyiz? Bilemem. Bencesini bilmek isterseniz, HAYIR.

Not: Kullanmış olduğum "Sınır" kelimesi başlıkta geçen anlamıyla değil, "Engel, Set" gibi bir anlamdadır.
 
yazı için teşekkürler anarchist, söylediklerin çok doğru şeyler,
başlıktaki sınır kelimesiyle ilgili olarakta, muhtemelen hatırlarsın emenuella filmi üzerine yapılan tartışmanın sanat tartışmasına dönmesi sonucu açılmıştı başlık ve bahsi geçen sınır, sanatı veya sanatçıyı sınırlandıran değil sanat ile sanat olmayanı ayıran anlamındaydı, tabii üzerinden yıllar geçti konu zaman aşımına uğradı bizim sınır sanatı kapsamaya çalışan kavanoza döndü, böyleyken böyle oldu yani.
birde söylediklerine ek olarak zorluklardan ziyade etkileşim kökenli bir uğraşta(ki sanat oluyor bu), yönetim, halk vs. haricinde zamanın varolan değerleri de etkiledi sanatçıları, zaten bu nedenle sanat tarihide kronolojik olarak,bahsi geçen yıllarda geçerli olan akımlara göre sınıflandırma yapabilmektedir, velev ki 17. yy barok döneminde sürrealizm eserlerinin olmayışının nedeni yeteneksiz sanatçılar değil bu akımı ortaya çıkaran etkenlerin yokluğudur ki günümüzde olmayan etkenlerde bizim için bir miktar sınırdır aslında...
 
aslen sınırların pek işlemediği bir kavram olduğundan ''sanat'' denmiştir kanımca fakat bu ''kime göre?'' ''neye göre?''..
her türlü sanat kıstasının barındığı insan beyninden yine bir başka insan beynine nakledilen düşünce pıtırcıkları nedeniyle oluşuyor sanat denilen şey işte.alışveriş oluyor iki beyin arasında.yalnız birbiri gibi düşünenler anlayabiliyor çoğuna ''saçmalık'' olarak gelen bu doğallığı..
işte sınır denilen şey de o insanların beynine ulaşınca oluşuyor ki bu çok kötü bir durum.
 
Geri
Üst