Turkrock Sinema Kulübü

lenin.jpg

http://www.imdb.com/title/tt0301357/

Bunu nasıl gözden kaçırmışım diye beni üzen filmlerden biri daha. Konusundan bahsederken ne kadar detay vereceğimi bilemedim. O yüzden imdb'de alenen yazılı olanlarla sınırlı kalacağım. Gene de okumak şart değil. Peşin söyleyeyim bence şahane film :)

1990, Doğu Almanya'da İki çocuğuna tek başına bakan bir anne kalp krizi geçiriyor ve komaya giriyor. Kadıncağız idealist, sosyalizme derinden inanıyor ve güveniyor (Doğu Almanya Rusya'nın etkisiyle sosyalist, Batı Almanya Amerika'nın etkisiyle kapitalist). O komada yatarken Berlin duvarı yıkılıyor ve rejim değiliyor, doğu-batı ayrımı ortadan kalkıyor. Uyandığında doktor her türlü heyecandan uzak tutun, kalbi dayanmaz diye uyarıyor aileyi. Oğlu da kadını evine götürüyor. Hala doğu Almanya'da yaşıyormuş gibi davranmaya devam ediyorlar. Detaylar şahane, gıdaların ambalajlarını eskileriyle değiştirmeler. Vhs kasetlere çakma haber bültenleri hazırlamalar. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim gerçekten.
Farklı bakış açılarıyla izlendiğinde farklı mesajlar çıkarılabilecek çok güzel bir film bu. İster duygusal bir aile filmi olarak algıla. İster çok başarılı bir sistem eleştirisi olarak düşün (kadın sosyalizme gönülden inanıyor, kendince güzelliklerini vurguluyor. diğer yandan polis sokaktaki düzen karşıtı göstericilere kaba kuvvet uyguluyor. kadın da polis de aynı sistemin savunucuları ama sonuçta). Her iki kalıbı da dolduruyor. Yaşı yetenler hatırlar, o yıllarda Berlin duvarının yıkılışını haberlerden izlemiştik. Dışarıdan yüzeysel olarak şahit olduğumuz bu tarihi olayın merkezinde neler yaşandığı hakkında da fikir sahibi oldum mesela izleyince.
 
Bu film olmuş. bunun gazıyla iron man ve captain america nın solo filmlerini de izlicem.

Filmi sinemada izledikten sonra geçenlerde 1080 indirip tekrar izledim, çok güzel film hakikaten. Bu arada Iron Man 1 çok güzel film, Captain America'da idare eder. Iron Man 2'de 1'deki tadı alamamıştım ben.

En son Man In Black III'ü izledim, eh fena değil bu da. Sırada Letters From Iwo Jima var :)
 
Hawkeye ve Natasha'nın yok tabi filmleri. Şovenist Hawkeye karakteri olmasa da olur da bir Black Widow filmi çok şahane olabilirdi. Ayrıca Scarlett Johansson çok güzel bir kız olabilir ama o karakter için uygun oyuncu değil bence. Black Widow dediğin kedi gibi panter gibi hatun olmalı. Alman Bavyera köylüleri misali al yanaklı dolgun Scarlett değil de Milla Jovovich olsa tadından yenmezdi. Milla demişken şu Resident Evil serileri de bitsin artık. Yeterince itibarsızlaştırdılar koskoca oyunu.
 
Avengers'da solo filmi olan karakterlerin filmlerinin serilerini sirayla izleyip en son finali avengers ile yapsaydin über olurdu aslinda (y)

kaptan amerikanın eski filmlerini izlemiştim çocukken. hani b sınıfı gibi duran 70 li yıllar filmini.yani onun hakkında fikrim vardı. iron man in se çok reklamını yaptılar zamanında.izlemeden izlemiş gibi olmuştum. ama avengers ta anladım ki robert downey jr. abiyi seviyorum ben.

şimdi dark knight rises çıksın bekliyorum.
 
En sonunda ben de Avengers'ı izledim, hakikaten olmuş. Marvel artık X-Men First Class ve bu filmle adam olma yoluna girmiş bulunuyor bence.

Filmi yaparken en eski klasik seriyi değil de 2000'lerin başındaki The Ultimates'i model almışlar ki bu devirde modernize olmasalar olmazdı zaten. Çizgi romanları sevip bu filmi beğenmeyen yoktur sanırım. Film boyunca ilk hikaye için seçtikleri düşman şu olsa olma mıydı diye düşündükten sonra cevabımı finalde aldım. Finaldeki detay için devam filmleri adına allah diyorum.

Ahanda arşivlik, 2002 yılında yayınlanmaya başlayan The Ultimates'in 4. sayısı. Karakterler film çekilse kimi hangi aktörün oynayacağını tartışıyorlar aralarında. Samuel Jackson fikri ilk kez orada ortaya çıkıyor ama Iron Man için Robert Downey'i düşünememişler. Johnny Depp fikrine rağmen gene de Robert diyorum :D

The Ultimates - 04 - Thunder - 13.JPG
The Ultimates - 04 - Thunder - 14.JPG
 
Bu arada, öve öve bitirilemeyen bir Incendies var. Fransız filmi olsa gerek. Artık dayanamayarak izleyeceğim bakalım neymiş. Şu ikisini izledikten sonra tekrar görüşürüz.

Incendies, yani nasıl desem, olabilir mi lan böyle bir şey... Çok adice bir hayat bu. İki kardeşin annelerinin vasiyeti doğrultusunda aile köklerini ararken kendilerini Ortadoğu'da bulmaları üzerine bir film. İzlerken bir noktada olayı anlar gibi oldum ama ihtimal veremedim, belki de kendime itiraf etmek istemedim resmen. Otel odasında kız durumu fark ettiği an bir iç çekişi var ki yerimden zıpladım. İzleyin derim, gerçekten korkunç bir hikaye...

Crazy Heart ise beklediğim gibi çıktı, fazla bir beklentiyle oturmamıştım başına. İzlenir yani bir sıkıntı yok. Bowling salonunda benim de aklıma direkt Big Lebowski geldi, bu herif ayyaş karakterleri iyi oynuyor gerçekten. Ayrıca şarkıları kendi söylüyor orası kesin de, gitarları da mı kendi çalmış onu anlamadım, bazı yerlerde kendi çalıyor gibi gözüküyor. Lynyrd Skynyrd'ın akustik kayıtları topladığı Endangerad Species albümü geldi aklıma bol bol izlerken, o havada müzikler var. McClures viski deneyelim tez vakitte.

Bu ikisiyle birlikte kendime 10-11 filmlik bir liste yapmıştım, şu ana kadar izlediklerimden bahsedeyim kısaca;

21 Jump Street - Çerez komedi. Jonah Hill oynuyor. Yalnız elemanı takdir ettim, öyle bir zayıflamış ki yarısı gitmiş. Tankard'dan Gerre'yi görmüştüm daha önce bu kadar zayıflayan... Liseden sonra polisliğe adım atan, sonrasında genç görünümlerine istinaden uyuşturucu satılan bir liseye gizli görev şekli öğrenci kılığıyla sızdırılan iki arkadaşı anlatıyor. Esasında vasat bir film diyebilirim ama tuvalette bir kusma sahnesi var orada gözümden yaş geldi.

Immortals - Şu konudan çok daha iyi bir film çıkardı ama görüntüler hariç öylesine ufak bir hikaye girişi ve ardından kavga-gürültü şekli ilerlemeyi tercih etmişler. Tudors'dan kralın kankası Henry Cavill, uzun zamandır sesini duyup kendisini göremediğimiz John Hurt, Mickey Rourke ve Slumdog Millionaire'deki şeker Hintli genç kızımız oynuyor. Antik bir hikaye, Zeus/Titanlar, kötü savaşçı krala karşı gider yapmalar filan. Vasat diyorum.

Battleship - Yakın zamanda sinemadaydı, bu eğlenceli film işte. Yani tamam Amerikalılar yine dünyayı kurtarıyor ama efektler filan çok güzel. Uzaylı istilasına karşı denizde ve karada verilen mücadele desek ortalama bir tabir olur, Rihanna filan oynadı hatta. Güzel hatunlar var diyecekken başka bir film girdi araya, o yüzden hatun övme işlemimi hemen aşağıda okuyabileceğiniz paragrafta bulabilirsiniz. Bir tanesi hepsini sildi geçti, o derece.

Wayne's World - Bu 1992 yapımı aptal bir film aslında. Bill & Ted havası da var. Evlerinin bodrumunda geyiğine program yapıp rocker kankaları ile çanak üzerinden yayınlayan iki kafadar ve olayın daha büyük sahneye geçiş süreci filan. Ama bu filmde konu hakikaten önemli değil, Tia Carrere denilen bir gerçek var. Evet 30 yaşıma geldim ve halen izlerken 20 sene önce çekilmiş filmde oynayan hatuna aşık olabiliyorum ama lütfen siz de bir izleyin, siz de aşık olacaksınız. Hatun filmde Crucial Taunt diye bir grubun bass/vokalinde, 3-4 performansları var film boyunca ve kendi söylüyor. Tanrım bir kadın sahneye bu kadar mı yakışır, bu kadar mı güzel söyler. Tamam screamlerde kötü ama durun şimdi, tekniğe filan gireni vururum yani o derece aklımı başımdan aldı.

Bu Tenacious D ya da Rock Star filmlerinde, filmlerde performansı sergilenen şarkıların mp3leri filan dolanıyordu etrafta. Buna daha hiç bakmadım, acaba bulabilir miyiz? Savarain seni görevlendiriyorum bu konuda. Glam/hard'n'heavy tarzı bir şeyler çalıyorlar ama dediğim gibi sahnede böyle bir duruş yok. Şimdi tabii abla konumunda; ama biraz daha akran olsak, yatı-katı satıp 1967 Hawaii doğumlu ablamızın groupiesi olabilirdim. Bunun haricinde hiç olmayasıca : ) 90'lara dair bir çok gönderme de var elbette filmde. 5 pileli pantolonlar tek başına yetiyor. :D Wayne'i oynayan adam Inglorious Basterds'da İngiliz subayına harita önünde brifing veren abi, viski filan içiyorlar hani. Ha bu arada OZ'daki Beecher (Lee Tergesen)'da filmde oynuyor, hatta arabada giderlerken Bohemian Rhapsody dinleyip kafa salladıkları sahne güzel.

Yoruldum lan daha fazla yazmıyorum... Önümüzdeki günler için sırada çokça övülen Noviembre başta olmak üzere; Jaime Lannister'ın başrolünde olduğu İskandinav işi suç filmi Headhunters ve Hereafter var.
 
Happy Accidents : Marisa Tomei için izleyelim dedim ama film güzel çıktı. Film romantik komedi gibi başlıyor ama azıcık farklı devam ediyor spoiler vermeyeyim.
HP Deathly Hallows 1-2 : 1. filmi gereksizdi ama 2. si güzel bir fantastik film olmuş. Gerçi kitabı okuyanlar memnun değil ama ben okumadım ve okuyacağımı sanmıyorum. Ama yüzüklerin efendisi kadar da katledilmiş olamaz.
The Conversation : Güzel bir film. Paranoya dolu , vicdan hesaplaşması dolu The Lives Of Others'ın atası.
The Outlaw Josey Wales : İlk başta ölüm sahnelerine takıldım çünkü hiç gerçekçi değildi ama devam edince epik bir western izlediğiniz anlıyorsunuz. Sergio Leone trio'sundan çok da aşağıda kalır yanı yok.
The King Of Comedy : Muhteşem bir Robert De Niro performansı ama kesinlikle komedi filmi değil.Çok sağlamından bir dram. İzlediğim en güzel sonlardan biri bu filmdeydi.
 
Purgatory

dayı o wayne's world aslında "saturday night live" adlı bir çok ünlü oyuncunun yıldızının parladığı bir skeç şovunun karakteriydi. çok tutunca 2 film çektiler. önemli rock müzik filmlerinden dir. 2.filmi daha bulamadım.

21 jump street ise çok kötü bir altyazılı versiyonunu buldum,geri verdim hemen. dvd çıkmış,ordan çekim bulurum artık.
 
Saturday Night Live ile alakası olduğunu görmüştüm de, nasıl bir alakaydı onu bilmiyordum. 2. filmini ben de arayacağım, dediğin gibi müzik için izlenir işte. Tatlı da bir Fender Stratocaster beyaz var filmde, onu söylemeyi unuttum.
 
mov196506.jpg


Eric-Bana-as-Chopper-Reid-6099833.jpg


Avusturalya yapımı gerçek bir hikaye.mark brandon read adlı gangsterin hayatını anlatan eğlenceli ve sert bir film. Eric Bana nın meşhur olmadan önce ki işlerinden. yazmasam muhtemelen tanımayacaksınız. hadi bir de bir şekilde Türkler ve Türkçe konuşmalar da var diyeyim ilginizi çeksin.


young-adult-poster.jpg


büyük stüdyo yapımı olup bağımsız film kafasında olan son dönem filmlerini seviyorsanız izleyin. charlize her şekilde dünyanın en güzel kadını...
 
ACAB'ın altyazısı çıkmadı sanırım hala. Onu bekliyorum.

@illnino'nun bahsettiği Charlize Theron filmi "büyük stüdyo yapımı olup bağımsız film kafasında olan son dönem filmlerini seviyorsanız izleyin" cümlesinden daha güzel anlatılamaz. Biraz empati kuran biri bunalımlara yelken açar Charlize ile birlikte.
 
Var, var cikti alt yazisi.



*Goodbye Lenin! guzel filmmis. Sade senin yorumuna dayanarak izleme karari aldim, pisman olmadim. Sonunda biraz mala baglamis ama anlattigin uzere cocugun verdigi ugras ve alttan verilen mesaj filmi guzel kiliyor. Ben begenmem genelde Avrupa-bagimsiz-sanat yapmak icin sanat kastıran-2. sinif festivallerde yarisma ugrasi veren filmleri. Bu filmi de oyle saniyordum fakat yanilmisim. Benim gibi dusunenler varsa ben de tavsiye ederim :)
 
Woody Allen, Roma filmi yapmış. Bu hafta vizyona giriyor sanırım. Merak ediyor insan... Ne güzel yahu adam sevdiği şehirleri merkeze koyarak böyle filmler yapıyor.
 
Geri
Üst