Nesnel Gerçeklikleri Hiçe Saymak

ka : anlaşılmayan bir yer yok konuda. Bazılarının işine gelmiyo olabilir. Lakin genele baktığımızda konu anlaşılmıştır, şart değil bizimle aynı fikirleri paylaşmaları. Ayrıca Aşk'ın ya da duygu'nun madde mi oldukları sorularıda saçma değildi. Nesnelciler, nedense evet maddedir demiş gibi görünüyor bana. Bunlara cevap verebildiğimizi düşünüyorum, en azından kendi adıma...
 
önemli olans sadece cevap vermek değil.bir kırılma noktası oluşturmak.

derken gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.bu ülke reform ve rönesansı yaşamadı.
ama bireysel çabalarla toplumda bazı jetonların düşmesine yardımcı olmak gerekli.gerek sanat , gerek düşünce gerekse bilim konusunda bu şart.
 
ka demiş ki:
bu başlıkta bile saçma sapan , "aşk da mı madde?,duygu nedir?" gibi sorular soruldu.cevapları bu forumun sayfalarında mevcuttur...
Eeeeeh!Demek ki ben bu cevapları yeterli bulmamışım ki tekrar sordum.Bu tavırlar da ne böyle.Başlığı senin açman seni moderator yapmıyor.Sana ister saçma gelsin ister gelmesin insanlar açtığın başlıkla ilgili konuları özgürce tartışır,tartışmayı sen sınırlayamazsın.Birisi saçma bir soru sorarsa kimse onu dikkate almaz ya da alaylı cevap verir.İki kişi tartışıyorsa demek ki ortada bir mesele var.

Söylenen şuydu,her şey maddedir.Duygular da bir "şey" olduğuna göre duygular da maddedir.Ben de buna itiraz ettim.Senin benim bu itirazımı saçma bulman da bana göre saçmalığın daniskasıdır.Zira ortada büyük bir ifade hatası var .
 
1000mirrors demiş ki:
ka demiş ki:
bu başlıkta bile saçma sapan , "aşk da mı madde?,duygu nedir?" gibi sorular soruldu.cevapları bu forumun sayfalarında mevcuttur...
Eeeeeh!Demek ki ben bu cevapları yeterli bulmamışım ki tekrar sordum.Bu tavırlar da ne böyle.Başlığı senin açman seni moderator yapmıyor.Sana ister saçma gelsin ister gelmesin insanlar açtığın başlıkla ilgili konuları özgürce tartışır,tartışmayı sen sınırlayamazsın.Birisi saçma bir soru sorarsa kimse onu dikkate almaz ya da alaylı cevap verir.İki kişi tartışıyorsa demek ki ortada bir mesele var.

Söylenen şuydu,her şey maddedir.Duygular da bir "şey" olduğuna göre duygular da maddedir.Ben de buna itiraz ettim.Senin benim bu itirazımı saçma bulman da bana göre saçmalığın daniskasıdır.Zira ortada büyük bir ifade hatası var .
Bunlar daha önce açıklandı zaten, demek ki iyi okumamışsın. Tekrar aynı şeyleri yazınca da hep aynı şeylerden bahsediyorsunuz, söyleyecek fazla bir şeyiniz yok diyorsunuz. Şimdi burada tekrar açıklansa birkaç sayfa sonra yine biri aynı şeyi soracak. Ayrıca senin saçmalığın daniskası dediğin şey bilimseldir.
 
beyefendi demiş ki:
sevgili refikim ka ...


metafizik deyipte çalışmak istemeyen senin de deyiminle bir nesne var mıdır?


yada sen nerelsin ....

bizm dünyada yokta o baabdan (kapı demektir )

sen hiç parapsikoloji hakkında bişiler biliyonmu.. böyle konusmaktansa biraz okumak lazım derim... hitleri oku ama ezoterik bilgilerini .. konfiçyüs de aynı şekilde.. ergun candan bu konularda ( parapsikoloji ve ezoterizm ) cok ilgiç ve gercek bilgiler var.. dünyada görünmeyen o kadar cok varlık var ki..

mesela quantum: quantum lar birleşerk fotonları onlarda birleşerek atomları oluşturur. ışınlama yapılırken atomlar kontrol altına alınır fakat quntumlar alınamaz. ama quantumların olduğu bir gercek ve atom üzerinde olmasa eğer kopyalama yapılamaz.. ( kopya koyun doly nin sağlıksız oluşu quantumların çözülemiyşindendir.)

yani: quantum fiziksel olarak acıklanamıyo ama var. bunu acıklamak ve kanıtlamak biraz zor biliyorum.

ka nın niyeti nedir bilmiyorum ama hersey fiziksellikten ibaret değildir.
cok önemli bir konuya değinmek istiyorum.

tanrı yoktur diyenler in tezleri hep yaratılış tezlerinin anti si dahilinde gelişmiştir. darwin ve marx dahil hiç kimse bağımsız ve anti olmayan bir tez öne sürememiştir. ilkleri başlatan her zaman başlangıcı savunanlardır..
 
herşey fizik yasaları üzerinedir.

yaradılış tezinin aksine "tanrı kavramına" karşı bir tez demek daha doğru olur.
sonuç olarak dünyada egemen ilk düşünce , yıldırım ,güneş derken tanrıya ulaşan , yaratancılıktır.varolan sistemin sorgulanması üzerine çıkan sonuç da tanrının olmadığıdır.bu düşünce böyle ortaya çıkmıştır.
 
tamam düşüncen işte dediğin gibi antitez.

psikanalizm okudunmu bilmiyorum. sigmund freud kitaplarında hep yanılgı içindedir. insan ın tanrıdan bağımsız olduğunu iddia eder. ama insan nedense biliçaltını kontrol etmekte cok zorlanır. çünkü burda ezoterik bir güç saklıdır. yani insandan bağımsız olan bir güç..

cvp ?
 
darwish demiş ki:
mesela quantum: quantum lar birleşerk fotonları onlarda birleşerek atomları oluşturur. ışınlama yapılırken atomlar kontrol altına alınır fakat quntumlar alınamaz. ama quantumların olduğu bir gercek ve atom üzerinde olmasa eğer kopyalama yapılamaz.. ( kopya koyun doly nin sağlıksız oluşu quantumların çözülemiyşindendir.)

yani: quantum fiziksel olarak acıklanamıyo ama var. bunu acıklamak ve kanıtlamak biraz zor biliyorum.
Kuantum fiziği sorununun senin dediklerinle pek alakası yok! Kuantum fiziği dedim, çünkü; bu sorun iken, çözüme ulaştırılıp yeni bir bilim dalı ortaya konulmuştur, bunada kuantum fiziği denilmektedir! Yani açıklanamıyor ya da kanıtlanması zor dediklerin tamamen asılsız!

Konunun özeti şu: " Parçacık fiziğinde yıllarca hüküm süren tartışma, foton ve elektron gibi atomaltı parçacıkların parçacık mı yoksa dalga mı olduğu sorunu nihayet, atomaltı parçacıkların hem bir parçacık hem de bir dalga gibi davranabileceğini ve davrandığını ortaya koyan kuantum fiziği tarafından çözüme kavuşturuldu. Işık, tıpkı bir dalga gibi, girişim yapar, ama bir ışık fotonu aynı zamanda tıpkı bir parçacık gibi atomdan elektron da söker." kaynak link: http://www.marksist.com/kitaplik/onlineKitap/AI/bolum5.htm#b2

darwish demiş ki:
ka nın niyeti nedir bilmiyorum ama hersey fiziksellikten ibaret değildir.
cok önemli bir konuya değinmek istiyorum.

tanrı yoktur diyenler in tezleri hep yaratılış tezlerinin anti si dahilinde gelişmiştir. darwin ve marx dahil hiç kimse bağımsız ve anti olmayan bir tez öne sürememiştir. ilkleri başlatan her zaman başlangıcı savunanlardır..
Anti-tez olarak sunulmuştur, çünkü; Marx ya da Darwin yeni bir din ya da dogmalar toplamı değil, bilimselliği öngörmüşlerdir. ;)
 
darwen demiş ki:
tamam düşüncen işte dediğin gibi antitez.

psikanalizm okudunmu bilmiyorum. sigmund freud kitaplarında hep yanılgı içindedir. insan ın tanrıdan bağımsız olduğunu iddia eder. ama insan nedense biliçaltını kontrol etmekte cok zorlanır. çünkü burda ezoterik bir güç saklıdır. yani insandan bağımsız olan bir güç..

cvp ?

bunun cevabını tanrıda aramak yerine bilgilerin saklandığı hücrelerin bilinç kontrolü dışında da çalışabildiğini görüp ,bu noktadan arayışa başlamak daha faydalı olacaktır.
 
Praxis bir sayfa önce yazdıklarınla ilgili; aslında yeni bir başlık olabilir, açabiliriz. Bi de matematiksel mantığın işlememesi gibi bi durumdan bahsedilmiş, bu konu ile ilgili açar mısın? Atomaltı parçacıklarla ilgili olarak buna uymayan nokta nedir? Açarsan sevinirim.
Ka gene bir sayfa önceyle ilgili; GArip bişey sölemişsin. Ben zaten doğru ve yanlışın olaylara göre değişebileceğinden bahsettim. Yani senin şu cilt sorunlu insan örneğin de bi olaydır ve doğru buna göre de değişir. Ben de bunu söledim. Ama değişmeyecek olan hakikattir dedim. Yani bizim yaşadığımız evremde tüm koşullar altında doğruluğu yadsınamayacak şeylerdir dedim. Yani burada nerede kendimle çeliştim anlmadım aksine beni doğruladın sağol :)
 
nbvma5 demiş ki:
Praxis bir sayfa önce yazdıklarınla ilgili; aslında yeni bir başlık olabilir, açabiliriz. Bi de matematiksel mantığın işlememesi gibi bi durumdan bahsedilmiş, bu konu ile ilgili açar mısın? Atomaltı parçacıklarla ilgili olarak buna uymayan nokta nedir? Açarsan sevinirim.
Bu konuyu burda açmak uygun değil gibi, bilgi edinmek için sana link vereyim incele, istersende başlık aç. link: http://www.marksist.com/kitaplik/onlineKitap/AI/bolum4.htm
Bu linkte Özdeşlik Yasasının Sınırları, Mantık ve Atomaltı Dünya, Modern Mantık başlıklı konuları incelemen yararlı olacaktır.
 
Siteye göz attım. Hoca zaten bu durum söle ifade edilir. Matematik önce herşeyin sabit olduğu ve diğer değişkenlerin dikkate alınmadığı durumlar için hesap yapar. Eğer evrendeki bütün fonksiyonları, ve bunların çözüme etkisini dikkate alarak çözüme gitmeye çalışsaydık ve çözümü bulsaydık bu da zaten bize evrenin matematiğini verir. Ve evrendeki herhangi birşeyin evren içindeki matematik formulünü ve bu şeyin matematiksel olarak ne olduğunu biliriz. Yani bir nevi tanrı olmak gibi bişeydir bu. Bir iktisat fonksiyonu bile içinde petrol fiyatlarından tut ulaştırma da kullandığın arabanın bakım giderlerine kadar birçok değişkeni içerir her bir değişken fonksiyonun çözümünü bulmamız ve bunları iktisat çözümü fonksiyonu içine dahil etmemiz ve çözümü bulmamız gerekir. Ki iksisat fonksiyonun da dahil olacağı belki de yaşam seviyesi fonksiyonu vardır ve bu iktisat fonk. bu fonksiyonun sadece bi değişkenini oluşturacaktır. Ayrıca bir önce bahsettiğim petrol fiyatları fonk. içinde bile bir sürü fonksiyon yer alacaktır. Böle bakarsak zaten evrendeki herşeyin mutlak olarak birbirine etki ettiğini ve birbirini tamamladığını anlarız. Bu durumda da zaten evrenin bir matematiksel fonksiyonu vardır sorusu ortaya çıkar. Zaten bilim de buna çalışır. Bu formule her geçen gün biraz daha yaklaşmayı. Enstein da yaptığı budur. Genel görellilikle özel göreliliğin yani atomu ele alan fizikle uzayı ele alan fiziğin birleştirilmesi.
Ama bu matematiği ve matığı hiçbir zaman yadsıyamaz. Her yöntem bi varsayıma dayanır. Eğer varsayamasaydık, bilimi de bulamazdık. Varsaydık ki o varsayıma göre bazı sonuçlara ulaştık. Eğer varsayım gerçeğe ne kadar yakınsa bulacağımız sonuçlar da o kadar yakın olacaktır.
Diyalektiği biliyoruz zaten burada diyalektiğin yasalarından Hiçbir şeyin 1sn den küçük bi zaman sonra bile aynı kalmayacağını söler. Bu da sonuna kadar doğrudur ki, eğer biz bütün ortamları sıfırlayıp (örneğin A maddesinin sürtünmesi, tepkime yapması, maddelerin bozulması, vb... sabit tutarak ya da sıfırlayarak) bu maddeyi incelersek A=A olacaktır. Ama değişme mutlaktır ve biz doğaya ve evrene hükmedemeyiz. Bu yüzden de bulduğumuz şeyler bize asla yakını olanı verir.
Ve bir eksik gördüm. Bir matematik sorusunda bize değişken koşullar(denklemler verilir yada biz çıkarırız) verilir. Değişkenler verilir. Ve bu değişkenlerin sınırları da verilir. Yani bu değişkenleri belli bir aralıkta kontrol altına aldığımız varsayılır. Çözüme böle gidilir. Ya da zaten çizilen bir parabolün fonksiyonu bulunur ve değişkenlerin değişmesi durumda hangi noktaya tekabül edileceği bulunur.
Zaten mantık, insanın doğadan keşfettiği bir olgudur. Buna senin de dediğin gibi körü körüne bağlanmak yanlıştır. Sebebi varsayımsal oluşudur. Yani mantığa inanmaya kötü bişey dieemem. ama sınırları ortaya çıkarılmış ve bu durum sonucunda mantıksal olarak geçerliliğini yitirmiş olgulara körü körüne inanmak işte bu kötüdür dogmatikliktir.
Yani dinin sınırları çizilidir. Bu sınırları biliriz. Sınırları bilinmezken insan için mantıkla bir doğru sayılıyordu ama şimdi sınırları biliniyor ve bu sınırlar içinde mantıkla yanlışlığı saptanabiliyor. Bu yüzden doğrular ve yanlışlar olaylara göre sınırlara göre, insana göre değişkendir. Ama hakikat vardır. Bu ise evrende her koşulda doğruluğunu koruyandır.
 
Bir soru: Evrendeki hareketi durdurursak zamanı da durdurmuş olur muyuz?
Bir soru: Zaman da hıza göre değiştiğine göre insan zamanı kontrol altına alamaz mı?
 
Yukarıda Ergün Candan ismi geçmiş ki kendisini yazar olarak hiç sevmem. Kimi kitaplarını okudum ve genel anlamda metafizikçi (anti-materyalist) herhangi bir yazarın yazdığından farklı şeyler yazamayan bir insandır...

Kuantum için söylediklerini de tamamen asılsız buluyorum. Çünkü kuantum temelleri 100 yıl önce atılmış bir fikirdir. Kelime anlamı da "parça"dır zaten... Kuantumun açıklanmayan bir yeri olduğunu sanmıyorum. Kuantum bir olasılık hesabıdır. Bir parçacığın o anda belirtilen yerde bulunma ihtimalidir. bu yüzden bir elektron ile bir pozitron çarpıştırmak için milyonlarca deneme yapılır. Bir elektronun bir pozitrona çarpma olasılığı 1/1000.000 ise 1 milyon tane elektron yollanır ki en azından biri orda bulunma ihtimali olan bir pozitrona denk gelsin ve çarpışsınlar. Ayrıca "Dirac" ve "Heissenberg" ile ilgili yazıları bir yerden bulup okumanızı öneririm.

Ka'nın dediği gibi herşey fiziktir. Ve fiziğin babası da Newton'dur. Calculus matematiğini bulan odur. Sırf kendi fizik denklemlerini daha gözükebilir kılmak için kullandığı bir araçtır matematik. Bugün atomaltı hesaplarında dahi Newton mekainiğinin kullanıldığı yerler vardır.

Einstein ise bir yanılgıdır bana göre. Kendisi tanrı inancı yüksek bir kişi olduğundan -çoğu şeyi çözebileceği halde sırf bu inanç korkusu yüzünden- bir çok şeyi göz ardı etmiştir. Bugün herkesin bildiği bir sözü vardır kendisinin "tanrı zar atmaz!" diye. Bunu söylerken kuantumcu fizik adamlarına laf atmaktadır aslında. O zamanlar kuantum, gerçekliği tam olarak anlaşılamamış bir bilim olduğundan ve ayrıca da einstein'a da ters düştüğünden böyle demiştir... Ama kuantumun önünü açan bilim adamı Paul Andrien Maurice Dirac'tır.

Neyse tartışılan konu bu değil.

Ka'nın söylediği şey tam da bu akşam başıma geldi. Bir arkadaşımla dışarda akşam soğuğunda saatlerce tartışmak zorunda kaldık. Arkadaşım nesnel gerçeklikleri hiçe sayan biri. söylediğine göre "ben bişeyi orda görüyorum diye o orda olacak diye bir şey yoktur." diyor ve "daha göremediğimiz neler var, göremiyoruz diye onlar da yok değildir" diyor. Aslında son söylediği doğru biraz ama bunu cinler periler ruhlar tanrılar gibi olguların olduğunu ispatlamak için illa ki duyu organlarından birinin algılamasına gerek olmadığını anlatmak için söylüyor. Hala 3. boyut 4. boyut gibi kavramların bir kaç bilim adamı tarafından ortaya atılmış ve sadece kendilerinin çalıp oynadığı bir şarkı gibi görüyor... Özellikle de herkes bunu böyle kabul ediyor diye ben öyle kabul etmek zorunda değilim diyor. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemeyiz bilsek de başkasına anlatamayız diyor ki bu en çok tiksindiğim sözdür. Bana şurda duran taşın düşünüp düşünmediğini nerden biliyorsun gibi sorular soruyor.

Ben de soruyorum o halde "düşünmek nedir?"
*Kesinlikle içinde organik bileşikli moleküllerin olduğu kimyasal bir tepkimedir.
*İnsanlar (ve hatta tüm canlılar) organik bileşiklerden oluştuğuna göre her türlü canlı düşünür.

Kimya nedir?
*Kesinlikle atomların birbirleriyle veya kendi aralarındaki ilişkilerini fizik kurallarına tam bir itaatle inceleyen bilimdir.

Şimdi düşünce ürünü olanları maddeden üstün tutanlar, tam olarak nesnel gerçeklikleri hiçe sayıyor demektir. Yukarıdan da anlaşılacağı gibi her türlü düşünce ürünü olguların tümü var olabilmeyi fiziğe borçludur. Fizik ise varlığını maddeye borçludur. Bu durumda bir şeylerin var olmabilmesi için onun ya bir madde ya da onun bir ürünü olması gerekir...

Benim ise kızdığım nokta metafizik veya doğa üstü fenomenler değil. Benim kızdığım nokta binlerce yıl geride kalmış bir düşüncenin hala yobazca izini günümüzde de sürmesidir. "Doğru bilgi mümkün değildir" aforizması orta çağda kalmıştır. Her şeye kuşkuyla yaklaşmak bazen insanların geri kalmasına neden olur...

Nbvma5,
Cevap: Evrendeki hareketi durduğunu düşünelim. Durdurmamız gereken hareketlere bakarsak en temelde atom altı devinimleri dahi durdurmamız gerekecektir. Eğer ki bunu da durdurabilirsen her türlü zamana bağlı reaksiyon da durmuş olur. Radyoaktivite, kütle çekimi, kütle!, hız, ivme, elektrik akımı aklına ne gelirse herşey duracağından zaman da durmuş olur.

Cevap: Ben bu soruyu daha önce şu şekilde sormuştum kendime. Zamanı açıklamada baz aldığımız olay nedir demiştim. Eğer ki ışığın uzaydaki belirli bir mesafeyi geçmesi sırasındaki süreci zaman diye tanımlarsak, büyük hızlarda büyük ölçekli zaman kavramları, küçük hızlarda küçük ölçekli zaman kavramlarına ihtiyacımız olurdu. Bu iki farklı durumu inceleyebileceğimiz en iyi ortamlar ise uzay ve atomdur. Uzaydaki bir sistemi (güneş sistemi) atom gibi güneşi çekirdek gibi gezegenleri de elektron gibi düşünürsek zamanın ölçeğinin nasıl değişebileceğini anlamış oluruz. Bir atomdaki tek bir devinim nano saniyelerle ifade edilirken uzaydaki bir devinim ışık yıllarıyla ifade edilir... Bu durumda kendisini sabit ilan edeceğimiz şey zaman değildir. Bu düşüncelere dalmıştım kendime aynı bu 2. soruyu sorduğumda. Sabit kabulu olarak da zaman yerine hızı almayı düşünümüşümdür hep. Ne de olsa ışık boşlukta her zaman ışık hızıyla hareket eder ve değişmez bir sabittir bu. (eğer ki fotonların içindeki elektron ve pozitronlar uyarılır ve enerji seviyeleri yükseltilirse, teorik olarak da ışığın hızı arttırılabilir o zaman da ışığı sabit olarak alamayız.) Öyle işte kendi düşüncelerimin içinden çıkamadım henüz...

Baya uzun oldu sanırım :)
 
ateism forumunun ilk sayfasında kaamos tarfından yazılmış bir çeviri var.einstein ın yazdığı bir yazıydı.açıklayıcı olacaktır.
 
Geri
Üst