Teoman

bundan önceki mesajım da şunu dile getirmeye çalışıyor ... mesaj diyor ki :
__ MESAJ : Ben saxon'un görüşüne saygı duyarım ; ama katıldım mı derseniz katılmadım 1 maddesi hariç ... bu da beni bu sayfaya yazan kişinin ( siyah_aydınlık ) kendine olan saygısındandır ve hakkı olarak görmüş olduğu bir yargıdır ...
__ SİYAH AYDINLIK : Ayrıca yazılmış olan mesaj diyor ki :
__ MESAJ : Beni oluşturan kişi hiçbir şekilde kişi ve kişileri hedef almamıştır , sadece şahit olmuş olduğu bir olay hakkında yorum yapma hakkını kullanmıştır ; fakat bazı mekanizmalar bunu kaldıramayabilir ( kavramayabilir ) ona da saygı duyar beni oluşturan kişi ( siyah aydınlık ) ...
__ SİYAH AYDINLIK : İşte bay saxon o mesaj seni ve değerlendirmeleri anlatmıyor , olayı anlatıyor kendimce görmüş olduğum ve teşhis koyduğum ... gördün işte ben konuşmadım bu mesajımda , bir önceki mesajım herşeyi anlatmıştır ... saygılarımla ... ( fikirler kendime ÖZZZZZZZZZZ ) ...
 
Son albümlerinin aksine bende bir "O", "Onyedi" havası yarattı albüm... Yine söz yazarlığını konuşturmuş, nerdeyse tüm şarkıların sözleri muhteşem... Gırtlak iyice gitmiş olsa da, tarzından dolayı çok batmıyor kulağa... Barış Manço Unutamadım cover ını sevemedim tabi, işte vokali orda çöküşlerde... Klip parçası "Dursun Zaman", müzikal anlamda çok iyi bir şarkı... Aşk Kırıntıları adlı Teoman'ın şimdiye kadar yaptığı en güzel şeylerden biri bu albümde (Diğerleri için bkz; Bazı Yalanlar, Bir Damla Gözyaşı, İki Yabancı vs. vs.)... Renkli Rüyalar Oteli'de müziğiyle herşeyiyle çok güzel bir parça... Kelimeler zaten kendi içinde aşmış bi konuma gelmiş, yine Teoman'ın yaptığı en güzel şeylerden... Teoman ilk kez siyaseti denemiş İki Çocuk adlı bir eser yapmış ki, bazılarının yaptığı samimiyetsiz, piyasa olmak için yapılan siyasi şarkılardan çok daha anlamlı, müzikal olarak iyi, ölmüş gırtlak vokali üzerine oturmuş, harika bir parça... Tesadüfler, üstte de denmiş Nefes Nefese'ye benziyor, çok da gerekli olmayan bir eser... Unutamadım; demin de söyledim, vokal çok sırıtmış burda, olmamış... Kim; şiir havasında, hoş olmuş tabi... Terlemeden Sevişenler, adına bakınca itici gelsede Teoman sınırları aşmadan yüzeysel dokunmuş bu sefer, güzel de olmuş şarkı... Çoktandır çok ilgimi çekmedi...

şimdi üsttekileri uzun uzun okumanıza gerek de yok aslında eheh, aynı şeyler yazıyo nerdeyse çünkü... de çok beğendiğim şarkıları sıralarsak;
Aşk Kırıntıları, Kelimeler, Dursun Dünya, İki Çocuk , Terlemeden Sevişenler, Kim...
6/10'luk bu oranı benim için aşan daha önce iki Teoman albümü olmuştu...

Birincisi "O"; (Bazı Yalanlar, Bir Damla Gözyaşı, Gemiler, Kardelen, Yağmur, Oğul, Sus Konuşma; 7/10)

Bir diğeri "Onyedi"; (Rüzgar Gülü, Paramparça, O Yaz, Sürpiz, İki Yabancı, Onyedi; 6/10)

Gönülçelen albümü; (Gönülçelen, Hayalperest, İstasyon İnsanları, İstanbulda Sonbahar; 4/10)

Kırmızı kapaklı albüm; (Kupa Kızı Sinek Valesi, Senden Önce Senden Sonra, Mektup; 3/10)

En Güzel Hikayem; (En Güzel Hikayem, Duş; 2/10)

İstatistiksel olarak düşünürsek, düşen bir ivme var, bu albümle yükselişe geçiyo :p Tabi benim açımdan bu...

Ya böyle işte... Gereksiz uzun yazdım farkındayım da olsundur...
heh, şimdi bu Teoman hakkında bi kaç şey ilave edersek; okuduğum röportajları, tv de çıktığı anlarda, normal bir Türk sanatçısının tersine fazlasıyla samimi bir arkadaş olarak gelmekte... Sadece sevdiği işleri yapan, çabalayan ve para kazanmaktan çok sevdiği için yaptığı izlemini samimiyetiyle fazlaca veren insanlardan... "bu ülkede parası olmadığından şarkılarımı internetten indiren gençler, buna devam edebilir problem değil; ama bunları cd'ye kaydedip dışarda sattıran adamları sevmiyorum" gibi bir açıklama bile yapabilmiş... teeey tey...

Böyleyken böyle, bu son albümü, Çilekeş'in Y.O.K. albümüyle birlikte en beğendiğim albümlerden biri oldu... Hep böyle devam eder işallah...
 
Teomanin yeni albümü "Renkli Rüyalar Oteli" be´nce güzel de ama birsey eksik ya albümünde o eski sarkilari daha bir degisik idi, ama adam bence daha sertlenmis yahu ,daha cok gitar fillan yani, sözlerine yinede sözüm yok hele "Kelimeler" sarkisi vallah süper...
 
Hyal kirikligina ugradim! Sanki gecistirmek icin yapilmis bir album! Tarzi degismis! Ses her zamanki gibi guzel! uNUTAMADIM cover i da hic olmamis "Anliyorsun degil mi?" ve "Sevdim seni bir kere"den sonra! Sebnem'in o sarkiya duet yapmis olmasina coook sasirdim Cakil Taslari'ndan sonra! Belki takilip bir kismini ona yazdirmis olabilir sarkinin!:p Bir zamanlar guzel bir soz yazari oldugunu tamamen kabul ederim ama bu sefer biraz olmamis gibi! Dinlerken bir yerlerden tanidik geliyor!:( Ama yine de ne de olsa Teoman, guzel sarkilar da var!;)
 
Bir albümü eleştirmek için değil keyif almak için dinleyebilenler var oldukça Teoman bitmez merak etmesin Teoman bitti diye cümle sarfedenler.401 den 410 a kadar tüm odacıklar bir şeyler veriyor bu albümde.

Teoman rezalet bir adamdır düşüncesine ise verebilecek bir cevabım yok.Algılarımız çok farklı ki zorlamaya gerek yok.

Bu arada Tinuviel öncelikle albüm kartonetini eline al,incele ve göreceksin ki çook şaşırmana gerek yok çünkü albümde Şebnem Ferah düeti yok.
 
spocket , saat 03:00 ü unutmuşun yazmayı kırmızı kapaklı albüme ( teoman-2 ) sevdiklerin şarkılar arasına :) ... zevk meselesi , saygı duyarım ; ama şaka bi yana o şarkı konuşulmamayı haketmiyor bence ...
 
siyah_aydinlik demiş ki:
spocket , saat 03:00 ü unutmuşun yazmayı kırmızı kapaklı albüme ( teoman-2 ) sevdiklerin şarkılar arasına :) ... zevk meselesi , saygı duyarım ; ama şaka bi yana o şarkı konuşulmamayı haketmiyor bence ...
katılırım belki son dönemde yaptığı ender iyi işlerden...arada bir yapası geliyor demek :roll: özellikle finali iyidir şarkının...
bence saat 3.00ten önce spocket ilk albümden bahsetmemiş...1996daki baba albüm...diğerleri tekdüzedir bunun yanında :roll: birincisi,o değil ki... o ikincisi zannediyorum 98 icraatı...bence spocket bu tip bir değerlendirmede unutulmayacak albümü unutmuş :roll: onu değerlendirmemiş...ama unutmayanlar ödül vermişlerdi bu albüme dair teomana...
kuşkusuz en iyi teoman şarkısı ''yollar'' bu albümdedir...bir daha da bu tarz bir şarkı yapılmadı zaten :roll:zannediyorum ödülüde en iyi beste de bu şarkı almıştı...dinlenesidir,huzur verir...
bu arada sağlıklı değerlendirmeler yapalım...rezalet bir adam gözüme hiç hoş gözükmedi...böyle eleştri olmaz yukarda yazılmış dinlememe hakkını kullan...daha yapıcı olalım...hiç kimsenin hakaret hakkı yok derim ben... biraz daha dikkat ve yapıcı olarak msjlar mümkünse...
saygılarımla...
 
Çağın hızına ve ağırlığına dayanabilmek sürekli canlı tutulan melankoliyle mümkün belki de. “Kendimize baktığımızda tıklım tıklım yalnız olduğumuzu” fark ettiğimiz anda dışarıdaki kalabalığın anlamsız hareketliğine bir anlam verebiliriz ancak. Kentin sokaklarından gece gündüz akan binlerce yalnızlık dolu bedenin “dünya düşmüş üstüne.” Yükleri ağır ama yine de kentsel akışın hızına ayak uydurmak zorundalar, daha da yabancılaşarak daha da yalnızlaşarak, kalabalığın ortasında “sonsuz bir şimdi içinde nefessiz kalarak.”

Geçmişin nostaljik olmadığı çünkü artık özlemle hatırlanacak, tutunulacak bir şeyin kalmadığı, her şeyin unutuşa terk edildiği; geleceğin ise mutlu ve umutlu hayallerden ziyade birikerek katlanarak çoğalan bir yalnızlık albümüne dönüştüğü bu modern çağın en moda hali aşk’tır. Kentli insanın yaşam enerjisi aşktır ve hatta aşk acısına olan yatkınlığıdır. Onu şimdiye hapseden de bu acının peşine düşmesidir. Gündelik hayatın temposunun giderek hızlanması aşkların da ömrünü kısaltmıştır, aşk acısının da… Kent hep yeni hikayelerle geçmişten ve gelecekten koparır bizi; tam da o melankolik şimdiye bağımlı kılar.

Bu yeni kent hikayelerinin anlatıcılarından birisidir Teoman. Kentli insanın aşk söyleminin sözcüsüdür. Kent yaşamı aşkı acıya tercüme ederken, Teoman, yalnızlığına sığınan, aşıkken bile yalnız kalan, dünyadan kaçıp kendi hikayelerini biriktiren insanı tasvir eder. Dünyanın hikayelerinin yavanlığından, televizyondan dökülen seslerin ve görüntülerin birörnekliğinden, artık gerçekleşmeyeceğini fark ettiğimiz ışıltılı hayallerin sahteliğinden, dergilerdeki aynı kadınlardan/erkeklerden ve sokaklarda yine onlara benzemeye çalışan acemi taklitlerinden sıkılan kentli insan kendisini hikayelerine kapatır. “Bir ülkenin bodrum katındaki kirli savaş”ın televizyondan akan haberiyle uyanan kişinin midesi bulanır, galiba “dünya tutmuştur” bu kişiyi. Teoman’ın dile getirdiği modern insan belki de tam bu yüzden hep kendi hikayesine döner. Kendi hikayesini kentin hikayeleriyle yorumlar. Başkalarının hikayelerini dinleyecek zamanı azdır, onlar için de hikayeler uydurur. Bu yüzden “O’nun hikayesi”ni veya “En Güzel Hikaye”sini anlatır, özenle dokur, işler ve dünyaya tahammül etmeye çalışır. Kalabalığın içinde yalnız olan kişinin elinde kalan bir hikayeler koleksiyonudur. Hayat o kadar hızlanmıştır ki; bir insanı ancak hikaye kahramanı yapacak kadar tanıyabilir kentli insan, onun hikayesine dahil olacak kadar değil… Walter Benjamin’in o güzel deyişiyle “büyük şehir insanını büyüleyen aşktır, ama ilk bakışta değil, son bakışta aşk.” Büyülenme anıyla başlayan ebedi bir elveda bir anlamda. Ve tam da o andan sonra başlayan hikaye kurma süreci. Köprünün tırabzanlarına tutunan ıslak saçlı kızın pencere camının buğusuna yazdığı “Hoşça kal” sözcüğünden sonra başlar hikaye. Bir kar tanesinin ağızda erimesi kadar sürer. Sonra yeni hikayeler başlar, yeni melankoliler, yeni son bakışta aşklar. Veya sadece son bakışta hayranlıklar, “daha 17”nin “Elveda zalim dünya” şarkısının sonuna yetişilmesi gibi mesela veya Kardelen’in elinden uçup gitmesi yeniden açmasını beklerken veya Papatya’nın nasıl “en sevdiği filmden sonra kısacık kestirmesi saçlarını ve içmesi ilk sigarasını” hikayesini dinlerken “içindeki seslerin bastırması diğer sesleri”…

“Yalnızlık asla dışarıdan doldurulmaya izin vermez, aynı zamanda kendi başına kendinden kaçıp kurtulmayı da istemez ve beceremez”. Teoman belki de bu çıkmazı dile getirir şarkılarında. Belki de bu yüzdendir yalnızlık dolu bedenlere duyulan ihtiyaç: yalnızlığı paylaşmak için değil, yan yana ayrı ayrı yalnız olmak için. Bir anlamda, bedenin belleğini konuşturuyor aslında Teoman. Her dokunuşun en derinlere nüfuz eden silinmeyecek izini bulup çıkarır. Ama bu melankolik bir açığa çıkarıştır çünkü izi bırakan artık yoktur; geriye kalan buğulu bir anıdır. Bazen ise ne yaparsan yap acı dinmez çünkü bulduğun iz “En güzel hikaye”nin izidir. Bedene en çok haz veren ve de en çok kanatan. Ondan sonra zaman ikiye bölünür : “senden önce senden sonra.” Hikayeleri kesintiye uğratan asıl hikayedir bu. Bundan sonra anlatılanlar, hep bu hikayeyi yeniden bulabilmek veya umutsuzca unutmaya çalışmak amacındadır. Fakat “bitmiştir en güzel hikaye” artık yapılması gereken hikayeler koleksiyonuna yeni hikayeler ekleyerek, O’nun vücudunun ardından başka vücutları sevmeye çalışmak, yara izini iyileştirmeye çalışmaktır… Yine kalabalığın içinde yalnız olma vaktidir, “kalbinin kırıklarını aldırma” vaktidir. Ve yeniden son bakışta aşklarla, tesadüflere bırakmak gerekir kendini. Kentli aşk bu döngünün içine sıkışıp kalmıştır, Teoman da işte tam bu melankolik varoluşun şarkılarının yaratıcısıdır.

Ocak ayında Teoman’ın yeni kent hikayeleri anlatacağı yeni albümünün de piyasaya çıkacağını duyurarak, tekrar tekrar melankolik aşklarla büyülenmeyi diliyorum bu kentli bünyelerimize… ne de olsa “her şey yalnızlıktan”…







elis simson
picus dergisi
 
elestiren arkadaslar hic birsey demiyorum sadece hadinizi bilin elestiri yapın hakaret degil bir insanı anlamak zordur teoman ı 2 katı zor önce gidin biraz kitap falan okuyun sonra gelip cümle kurma girişiminde bulunun elestiri demiyecegim hakaret edenler bir zamanlar teo fanatigi degilmiydiniz kafa basmayınca elestir bu kadar basit mi yaa?? ama size tek kelimemi bile sarfetmeyecegim deymiyorsunuz...
 
Öncelikle teoman bitti vs diyen arkadasların yazılarını okurken güldüm biraz..Onu dinleyen,seven,yaptıklarına yüzeysel bakmayıp anlamayı deneyenler oldukca siz bu lafı anca kendi kendinize söyleyip durursunuz :idea: Yani bu kadar kaale alınca bişi bile değil-ki teoman bikaç kişinin yorumuyla "hıı bitmiş" dencek bi sanatcı değil ;) Türkiye'de en iyi söz yazan ve beste yapan,yorumu güçlü bi erkek vokal-bana göre-tabi anlayana..Bilirsiniz pek sevmez altın tepside sunmayı meyveleri;kalkıp sen alcaksın ;) Bide performansta biara kötüleşmişti baya ama balansta cıkmaya basladığından beri gayet iyi ;)

Nese..

Albüm beklediğimden daha güzel olmuş gercekten..Müzikalite iyi..Barıs manco klasiği koymus diye neden bu kadar tepki anlamış da değilim :!: Yani bende bi vokalim ve eğer bi parcayı gercekten cok seviyorsam,söylemekten ve dinlemekten cok zevk alıyorsam niye albümümdeki parcalardan biri bu olmasın?!!

Teoman bu kez de en güzel hikayesinden bişeyler sunmuş içten içe..Biten ama bi türlü unutamadığı aşkına..Aşk kırıntıları iç gıdıklayıcı,Sarah Nile Cameron'un da sesiyle büyüleyen bi şarkı olmuş..Terlemeden sevişenler monotonluğu benimseyip,"neden?" sorusunu sormaya zahmet etmeyenlere iyi bi gönderme olmuş ;) Kelimeler zaten bitane!Ve iki çocuk siyasetin gölgesinde yitip gidenlere..Bazı sarkılarda sesini özellikle yıpratması teomanı totalden sevmeyenler için "aa işte bak alkolle sigaranın sonu böyle olur!" denmesi pek muhtemel bi ton,fakat 'iki çocuk' yada 'dursun dünya' sarkısında isyan ederken,acıyı dile getirirken bundan daa ii bi ton kullanılamazdı heralde :idea: ;) Yeri geldiğinde soft-'kim'de mesela-,yeri geldiinde sert..yine tanıdık ama farklı bi tat oldu..İlk albümü andırdı bana..
 
yeni albüm...
müzik güzel...
sözler de hoş...
ama teoman içki ve sigarayı
haddindan fazla kaçırmış
olsa gerek;
sesi pütür pütür :?
diyecek söz bulamıyorum,
kulaklarım tırmalanıyor resmen :LOL:
 
Renkli rüyalar oteli Teoman’ın yeni albüm çalışması.Albüm Teoman’ın Nişantaşı’ndaki perdeleri kapalı evinin ve diğer albümlerinin aksine bu kez biraz daha neşeli,u-mutlu ,adı üzerinde daha renkli.Teoman ve Barlas’ın ortak çalışması Dursun Dünya ile başlıyor albüm.’Her şey’in gidince bireyin içine düştüğü çaresiz umursamazlığı ve hiçliği şiir gibi sözlerle anlatıyor Teoman.İkinci şarkı –büyük ihtimalle ikinci klip buna gelecek-‘Aşk Kırıntıları’.Amerika’dan iki sene önce Türkiye’ye gelen ve yakında albümünü de çıkaracak olan Sarah Nile Cameron,erkeğin son kez çırpınmalarına ve yalvarışlarına kadın kalbinin kesinliğiyle –ki şefkat boyutu aşılmıştır artık- olağanüstü güzel bir müzik eşliğinde hayır cevabını veriyor
Kahramanımız her şeyin artık sonsuza kadar bittiğini çaresizce kabullenir, kabul etmek zorundadır çünkü… ve otelin 403 numaralı odasında uykuya dalar. Bundan 6 sene önce ilk tanıştıkları günleri görür rüyasında. Marmaris Söğüt’te Renkli Rüyalar Oteli’nde yaşadıkları mutlu, sevinçli ve heyecanlı anlar yüzünde hüzünle karışık bir tebessüm oluşturur. Ama uyanmak zorundadır, yaşıyormuş gibi yapsa da yine de kalkmak zorundadır.
404 nolu odada Teoman konseptinin dışında bir şarkıyla karşılaşıyoruz.’İki Çocuk’.politik öğeler içeren bir anne –oğul şarkısı.1980 yılında korsan bir gösteri sırasında Erdal Eren adlı 17 yaşındaki çocuk Zekeriya Önge adında bir eri öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanır. Dünya ülkelerinin tepkilerine rağmen zamanın yönetimi şaibeli delillerle insanlara bir ders vermek amacıyla yaşını büyüterek onu asarlar. Aradan 20 yıl sonra annesi onu rüyasında öldüğü yaşıyla kendisine gülümserken görür. Aslında Teoman konseptinin tam dışında da sayılmaz bu şarkı. Dünyanın üstlerine düştüğü insansızlıktan ölmüş insanların yapıp ettikleridir tüm bunlar.

‘Dünyadaki acılar beni de etkiliyor ama yine de beni geceleri uyutmayan Afrika’daki iç savaş değil aşk acısı oluyor’ diyerek bir anlamda insanların vicdanlarını bile reklam malzemesi olarak kullanmasını eleştiren ve bu yüzden bizim city halkı tarafından yerden yere vurulan Teoman ,çello eşliğinde herhangi bir günün sabahı yatağından sessizce uyanır ve artık olmayan ‘O’ya onsuzluğun ne demek olduğunu sorular eşliğinde sorar.Ama bildiği bir şey daha vardır ‘kim’de tıpkı onun gibi başka bedenlerde ,başka ruhlarda kendisini avutmaya çalışmaktadır.

Ne seninle ne de sensiz’ yaşamların birbirlerini böyle büyük sevmelerine rağmen neden birbirlerinden uzaklaştıklarının sebeplerini de ‘Tesadüfler’de bulabiliyoruz ancak.Ayrıca erkeğin kırıntılarla dahi olsa bunun devamından yana olmasının nedenlerini de…çünkü o olmadığı zaman kalbi boşa dönmektedir.ama giden çoktan gitmiş kendisine yeni bir yuva kurmuştur.Giderken son defa dalmış gözlere alışırsın ,unutursun demişti…Zaman kimseden yana değildir,aradan yıllar geçer hala kendi kanında onu hissetmektedir ‘unutmamıştır’.geceleri yağmurlarla ıslanan bomboş sokaklarda elinde sigarasıyla tek başına dolaşmaktadır artık.’saat üç’gibi yağmur kesilmiştir çünkü dursun dünyada biten gözyaşları hafifte olsa yeniden akmaya başlamıştır.En güzel hikayesi tamamen bitmiş içindeki çocuğun oyuncağı geri verilmemiştir.Bu yüzden kuracak yeni bir hikayesi de yoktur.Kim bilir belki yorulmuş,takati,belki de en ucuz şaraplarda kendisini kaybedecek kadar parası kalmamıştır.kendine bir mezar yapar ve cebindeki bozuk paralarla kendi mezarına dilinde eskimiş bir kelimeyle selam durur. ‘boşver kanasın’.
Belki ölecek belki de yaşayacaktır;yaşadığı müddetçe kanayacağının da farkındadır ama ölümü beklemeye alır çünkü güzel bir gün ölmek istemektedir.martıların çığlık çığlığa olduğu,balıkların kıyılara vurduğu,denizin soğuktan donduğu bir akşam vakti elleri cebinde düşüncelere dalar….
Yaşamamaktan yorgunların, acıkmadan yiyenlerin, terlemeden ayak üstü sevişenlerin kısacası sıradan ölümlülerin ‘giden’i asla anlamayacaklarını bilir, yumruklarını sıkar, içten içe üzülür buna. sadece kendisi her hücresine kadar onu tanımakta, anlamaktadır.

İntihar güzel bir vazgeçiş yöntemi olarak imdadına yetişir ikisinin.boşver kanasın demek yetmiyordur,güzel bir günün de geleceği yoktur nasıl olsa…kendi fünyelerini kendileri çekerler…parti bitmiş herkes gitmiş dava düşmüş konu kapanmıştır.gerçi sormaya gerek yoktu ama kapanış gereği
Kabul edenler etmeyenler; kabul edilmiştir.

NOT:Renkli ve neşeli demiştim;sallayın gitsin
NOTUN NOTU:Acının renkli hali de varmış anladım
 
Zebrail çok güzel bir yazı bu,kim yazdıysa çok güzel yazmış..İnsansızlıktan veyahut beyinsizlikten ölmüşe benzeyen insanların eleştiri adı altında sarfettikleri,tükürdükleri anlamsızlıklara da verilebilecek en güzel cevaplar bu yazılar.Gerçi okumayana cevap olmaz,Teomaan bi rezalet,bitti cümleciklerini kuranlar da bu uzun ve de güzel yazıyı muhtemelen okumazlar.Bu sebebledir ki bizim cevaplarımız yine bize...Gerçi bizim sevdiğimiz şarkılar da gene bize olduğundan,nasıl anlasınlar seni beni deriz,geçeriz.

kabul edenler,etmeyenler
kabul edilmiştir.
 
carolgerber demiş ki:
Zebrail çok güzel bir yazı bu,kim yazdıysa çok güzel yazmış..İnsansızlıktan veyahut beyinsizlikten ölmüşe benzeyen insanların eleştiri adı altında sarfettikleri,tükürdükleri anlamsızlıklara da verilebilecek en güzel cevaplar bu yazılar.Gerçi okumayana cevap olmaz,Teomaan bi rezalet,bitti cümleciklerini kuranlar da bu uzun ve de güzel yazıyı muhtemelen okumazlar.Bu sebebledir ki bizim cevaplarımız yine bize...Gerçi bizim sevdiğimiz şarkılar da gene bize olduğundan,nasıl anlasınlar seni beni deriz,geçeriz.

kabul edenler,etmeyenler
kabul edilmiştir.
yazıyı ben yazdım,teşekkürler .birbirinin devamı hikayeler gibi bu albümdeki şarkılar,diğer şarkılara bariz göndermelerle bir yapbozun devamı bu albüm
 
teo

yaa arkadaslar teoman hakkında boyle bitmiş ,olmus, muzik yapmıyor, gibi basıt cumlelerle sadece seviyenizi belli edersiniz. ama akıllı elestriler varsa 'eyvallah' ama bu tur elestri yapacaksanız yapmayın lutfen

Korsana HAYIR
 
Geri
Üst