Sonsuzluk

sonsuzluk başlangıcı ve sonu olmayan ve her kümeyi kapsayan en evrensel kümedir..

bu temel açıklamadan sonra

sonsuza kadar var olmak nedemektir?
sonsuzlukmu kötüdür yoksa hiçlikmi?
döğmadan evvel portakalda vitamin dönemlerimizde bu dünyayla ilgili hiçbişey hissetmiyor omamız bize varlığımızdan sonraki durumumuz için güzel bi açıklama olurmu?

gibi tartışılmasını istediğim ve sözlü konuşma esnasında başını sonunu kaybettiğimiz dolayısıyla bir mantık silsilesiyle cevap alamadığım basit varsayımlar sunuyorum ..
ve bunları cevaplamanızda mantık çerçevesinde bence mümkün değil(nietsche ve sartre yanıtlamış ama mevzu bu değil şimdi) yanlız şöyle bişey yapılabilir siz bana söylemek isterseniz fikrinizi söylersiniz bende size sonsuzluğun neden mümkün olmadığını kendi vardığım basit mantıksal temellendirmelerle açıklamaya çalışırım..
 
Aynen dediğin gibi arkadaşım, portakalda vitaminken bu dünyayla ilgili hiçbirşey hissetmediğimiz gibi gömüldüğümüz yerde çıkan bitkilerin bir parçası olacağımız zamanda birşey hissetmeyeceğiz benim görüşümce...

Hiçlik niye kötü olsun ki? Kime göre hiçlik? Yani bundan önce yoktuk bundan sonra da olmayacağız ve bunun farkında bile olmayacağız... Yine benim görüşümce...

Sonsuza kadar varolma fikri kargaşayı engellemek içindir...
 
ben daha başka bir şey düşünüyorum...tamam doğmadan önce hiçbir şey bilmiyorduk hissetmiyorduk peki öldükten sonra da bazı şeylerin farkında olmayacağımızı nerden bilebiliriz...belki daha başka şeyler hissedeceğiz...yani sonsuzluk eşit değildir hiçlik bence...doğmadan önce hiçtik ama öldükten sonra hiç değiliz...ölmemiz yaşayanlar için hiçliktir...
 
doğmadan önce hiç bir şey hissetmediğimizi şimdiki aklımız söyler bize, belki de hissetiğimizi unuttuk, belki unutmamız istendi vs. vs....

sonsuzluğa inanmayanlara şunu sorayım ben, evet diyelim ki doğmadan önce hiç yoktuk öldükten sonra da hiç olmayacağız...
o zaman neden insan doğar ve ölür, bunun nedeni nedir, sadece sonsuz evrende anlamsız bi hareketlilik olsun diye mi hayatlar yaşanıyo...
dünyanın olmadığı bi zaman var...
o zaman dünyanın tekrar yok olacağı bi zaman da olmalı dünya bi taşıyıcı olarak yaratılmış olmalı, insanı taşıması için yaratılmış olmalı...

dünya hiç yok olmayacak demek de zaten mümkün değil, kötüye doğru gidişi herkes biliyo zaten...

o da demektir ki bir zaman sonra dünye ve tüm canlılar yok olacak...

peki bu canlılar tamamen mi yok olacak çünkü sen dünyaya cansız diyebilirsin ama insan canlıdır düşünür, inanır...

insanın ölümünü bir "son" olarak düşünen insanın doğumunu da aynı şekilde düşünmüş olmalıdır ki doğduktan sonra ölmedik ve yaşıyoruz...
belki doğum birinci ölümdür, gerçek ölüm ikinci ölümdür...bunlar safhalardır, geçiş safhalarıdır...
insan yaşarken bile bi sürü safhadan geçer ve "gerçek hayat" denilen ile o hayatın bir kısmı olan dünya hayatını eş saymak bana göre çok büyük bir hatadır...

eğer insanda bi ruh varsa bu ruh diğer canlı ruhlarından üstün kılınmış bir ruh ise, yaratıcının ruhundan bir parça ise, dünyada bir şeyler yaratıyor ise ve sınırsız düşüncesiyle bir şeylere inanma-inanmama meyilinde ise ben artık burada ölümlü bir ruhtan bahsedemem çünkü bu insanın kendisi hakkında söyleyebileceği en saçma şey olur...
insanın bilmedikleri üzerine düşünmesi tamamen gerçeğe götürmezse de bu düşüncenin varlığı bu düşüncenin gerekliliğinin kanıtıdır bence...
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
bu iki olasılıklı tek gidişli bi yol ya sonsuzluk ya hiçlik.. benim iki yolun her hangi birinin doğru olduğuna dair hiç bir fikrim yok.. ama şunu söylüyorum şunu anlaman sonsuzluk fikri de en az hiçlik kadar korkutucudur.. devinimin içinde sürekli form değiştiren .. belki dünki kendimizden bile dünya kadar farklı olan varlıklarız... düşündüğünü düşüne bilen tek canlı olmamız bizi niye sonsuza kadar var etsin? bu evrenin içinde bir atom kadar bile değerimiz yok.. kendi kendimize evrenin hiç bi yerinde var olmayan bir değer biçiyoruz"sonsuzluk" .. sadece kendimizi biliyor olmamız bizi özel kılmaz ,dünya üzerinde yaşayan ilginç bir hayvan türü olmamızda bizi özel kılmaz,hatta dediğim o durki tanrının varlığı bile bizi özel kılmaz bu evrende bir atom kadar sürekliliğimiz yok bizim..


ama bu sizi korkutmasın en sonunda tek gidişli yol nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın her iki durumdada bizim için pek değişen birşey olmayacak...


mevzuyu kendim duygusallaştırdım madem .. fikrimi dahada pekiştirmek içinömerhayyam nazım hikmet ve galiba yahya kemalden bişeyler..


Nem var, ya da nem yok diye, niçin üzgün,
Ömrün ne zaman mutlanacak?Boş bu düşün!
Sağlıkla bugün çektiğimiz soluğu,
Yarın geri vermek olağan şey mi, düşün.

1.
varlik yokluk derdini aklindan sil
birak ötekileri de kendini bil
doldur sarabi genis bir nefes al
kaç nefes alacagin belli degil


2.
u dünyadan başka bir dünya yok, arama;
Senden benden başka düşünen yok, arama!
Vaz geç ötelerden, yorma kendini:
O var sandığın şey yok mu, o yok arama!


Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkânlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgârlı yerde mum mu yanar?


Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.


Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.


«— Paydos...» — diyecek bize bir gün tabiat anamız, —
«gülmek, ağlamak bitti çocuğum...»
Ve tekrar uçsuz bucaksız başlayacak :
görmeyen, konuşmayan, düşünmeyen hayat...



Balla dolu petek
yani gözlerin güneşle dolu...
Gözlerin, sevgilim, gözlerin toprak olacak yarın,
bal başka petekleri doldurmakta devâmedecek...

Ömür gelip geçiyor, vakti ganimet bil uyanılmaz uykulara varmadan :
yâkut şarabı billûr kadehe doldur, seher vaktidir ey delikanlı uyan...
Perdesiz, buz gibi odasında uyandı delikanlı,
gecikmeyi affetmeyen fabrikanın canavar düdüğüydü uğuldayan...


Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler ! .......


sanırım bu sonsuzluk davasında daha soğuk kanlı olup bi kaç korku nöbetinden sonra bu işe alışmak lazım.. bu fikirinde hiç yadsınamayacak bir olasılığı var bizim için....ve bu fikre metafiziğe sarılmak yerine gene para ve diğer hırslar gibi materyalist olmayan şeylerle yani şiirle ,şarkılarla,sanatla,insan ilişkilerinde daha gerçekçi olarak ,yada daha başka kalıcı yaratıcılıklar bırakarak alışılabilineceğini düşünüyorum
 
dünyada sonsuza kadar yaşamak kötü olurdu çünkü dünyada zaman var ama ölüp zamandan çıktığımızda zamanın olmadığı bir yerde sonsuza kadar yaşamak bizim şimdi düşündüğümüz sonsuzluktan daha farklı bir şey olmalı, bunu söylediğim gibi sonsuzluk değil de zamansızlık desek daha doğru olur...

ama tabii bu benim düşüncem ben ruh ölmez diyorum sen "o var sandığın şey yok" diyosun...
aslında ikimiz de kesin bilgi sahibi değiliz ben buna inanıyorum sen ona inanıyosun her şey bu kadar işte, inanmayla alakalı... ;)
 
Sonsuz zaman deyince genellikle insanların aklına yüz bin yıl, bir milyon yıl ya da bir milyar yıl gibi rakamlar gelir. Bu sürelerin çok uzun olduğu, asla tükenmeyeceği düşünülür. Sonsuz uzaklık deyince de yine genellikle akıllara yüz bin ışık yılı, bir milyon ışık yılı ya da bir milyar ışık yılı gibi uzaklıklar gelir.

Oysa bunlar son derece sınırlı düşünceler ve kavramlardır. Şöyle bir örnekle sonsuzluğun ne derece olağanüstü bir büyüklük olduğunu vurgulayabiliriz: Yüz katrilyon insan olsa, tüm hayatları boyunca gece gündüz hiç durmadan sayı saysalar, üstelik yüz katrilyon yıl ömürleri olsa ve ömürleri boyunca başka hiçbir iş yapmadan bu işle uğraşsalar, yine de sonsuzluğa ulaşamazlar.

Oysa Allah öyle büyük bir ilme sahiptir ki insana göre "sonsuz" olan ve bu yüzden asla hesaplamaya güç yetiremeyeceği bu kavram, Allah'ın katında sona ermiştir. Bizim için sonsuzluk asla ulaşılamayacak bir kavram gibi görünür ama aslında Allah katında sonsuzluk tek bir andır�


arkadaşlar bizim sonsuzluğu tam olarak anlayamayız
Allah bize bir kapasite vermiş beynimizde. eğer onu zorlamaya aşmaya çalışırsak akıl dengemiz bozulur sarsılır.
hepimizin sonu sonsuzluktur arkadaşlar.
 
sonsuz diye birşey yoktur. herşeyin bir sonu varıdır. sonsuz diye tanımladığımız evrenin bile bir sonu vardır. ama bilinmemektedir. bunun için sonsuz denmektedir.
 
eğer üşenmeden okursanız tamamını bazı şeyleri bu yazı içersinde bulabilirsiniz.



Allah'ın sonsuzluk tasarımı nedir?



Burada bahsedilecek sorular için belki şöyle şablon bir cevap verilebilir ve belkide doğrusu budur.O gaybtandır.Allah bilir.Ne varki düşünmek önümüzde yeni ufuklar açabiliryada söylenmiş bir sözler varsa bu vesile ile bizde öğreniriz.Biliyor ve inanıyoruz ki Allah Kıdem ve Beka sıfatlarına sahiptir.Kıdem, Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmaması demektir.Kadîmdir, ezelîdir. Yani önce yok iken sonradan vâr olmuş değildir.Beka, Allah Teâlâ'nın varlığının sonu olmaması, daima var bulunması demektir. Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmadığı gibi, sonu ve nihayeti de yoktur. O hem kadîm ve ezelî, hem de bâki ve ebedîdir Kudret ve Tekvin sifatlarınında sahibidir.Bu sıfatlarıyla alemleri yaratmıştır.

Peki biz insan nesli için Allah ın tasarımı nedir?.Bu soru göreceli olarak basittir ve cevaplanabilir.Allah insan için Kur'an da anlatılan biçim ve evreleriyle kainatı ve insanlığı yarattı.Doğumla başlayan ve sonu ölümle biten dünya hayatını sundu.Diğer tüm yarattıklarından farklı ve özel bir konumda tutacak sıfatlarla donattı.İnsanlığı kendi kelamı olan kitaplar indirerek ve yine kendi aralarından seçtiği elçilerle kendisine iman ve ibadete davet etti.İman edenlerin ödüllendirileceği,inanmayıp iman etmeyenlerin cezalandırılacağı yani ödül ve cezaya dayalı bir sistem kurdu.Herkesin yaptığı eylemlerin hesabının sorulacağı kıyamet günüyle uyardı.Hesabını verebilenler için sonsuza dek kalacakları Cennet veremeyenlere ise sonsuza kadar azap görecekleri Cehennemi vaad etti...Kısaca yaratılış,fani bir hayat ,hesaplaşma günü ve içlerinde sonsuza kadar kalacaklar cennet cehennemden evrelerinden oluşan bir tasarım.Henüz bu tasarımı son evresine kadar uygulanmadığı hepimizin aşikarıdır.





Buraya kadar bilinmedik ve yeni bir şey yok.Peki biz insan olarak Beka sıfatına sahipmiyiz.Sonsuza kadar var olacakmıyız?Kıdem sıfatından farklı olarak biz de Allah gibi beka sıfatına sahibiz diyebiliriz.Çünkü insan nesli format ve mekan değiştirmiş olarakta olsa sonsuza kadar varolacaktır .Bu Allahın vaadidir.O vaadinden dönen değildir O zaman şöyle bir çıkarıma varılamaz mı?Biz Allahla birlikte sonsuza kadar varız.Sonsuzluğumuz sorgulanamaz bir şekilde mutlak olmakla berabar mekanla sınırlıdır. Bu mekan dünya yaşamındaki amel ve eylemlerimize göre biçinde buludurulacağımız Cennet ve Cehennem olacak sonsuzluğumuz burda yaşam bulacaktır. Bu mekanlar bizim için dünyadan farklı olarak artık bir imtihan yeri değil,fani hayatın neticelerinin alınacağı Azap ve mükafat mekanları olacaktır. Tıpkı bir filmin kötü veya iyi biten sonu gibi denilebilirsede aslında hiç bitmeyen bir filmin belirli bir yerinden sonra pasifize edilmiş rollerimizle var olduğumuz daha gerçekçi olacaktır.Soruyu şöyle soralım. İnsan neslinin algımızdan uzak bir sonsuzluk kavramıyla Cennet ve Cehennemde sonsuza kadar var olması ne anlam taşımaktadır.Bu Allahın ezel ve ebed sıfatı yanında ne ifade etmektedir.Siz insan nesli sizi yarattım sınadım ve hak ettiğiniz yerlere koydum dan ibaret değilmidir.?Biz insanlar için algılanamazi bir zaman kavramında olacak olan bu süreç O nun için bir an değilmidir?Belkide bu yazının başliği Allah insan odaklımıdır? olmalıydı.O kendi yarattığı bir varlık olan insanla insanla sınırlandırılabilir mi ?Ki nihayette biz insanlara sonsuzluğu kazandırsa bile.



Bir kitapla yetinen yazar varmıdır?

Sonsuz yazma kabiliyeti olupta sadece bir kitap yazan bir yazar yada sadece yazdığı bir şiirle yetinen şair,imkanı olduğu halde sadece bir film çeken yönetmen,ilk ve tek heykelini yapıp giden bir heykeltraş varmıdır.Yaratıcı bir zekaya sahip olan her insan bu melekesini verdiği ürünlerle sergilerken Tekvin sifatına sahip Allahın 'bir filmle' yetineceğini düşünmek doğrumudur.Aksi onun ezel ve ebed olma yanıyla çelişmezmi?Sizi yarattım, sınadım ve yanıma aldım dan ibaretmidirbu eylem.?Düşününkü binlerce sonsuz yaratma sıfatına sahip olarak binlerce boş sayfadan ibaret bir defter sahibisiniz.İlk sayfada kahramanı insan denilen sizin kurguladığınız bir varlık olan ve ona dair olayları anlattığınız ve onu cennet ve cehenneme yerleştirerek son buldurduğunuz bir hikaye yazdınız Bu sayfayı çevirerek açılacak ikinci sayfada yeni algılama biçimlerinin, hiç bilinmedikj alemlerin ,varlıkların olduğu yeni bir hikaye yazmanıza kim engel olabilirİşte Allah bu güce sahip.Bunu yapmayacağı veya yapmadığı zannı insana aittir.Allah ın bunu yapayacağına veya yapmadığına dair bir kelamı varmıdır?Ben insan olma sıfatıyla olayı daha iyi açıklamak için bir benzetme yaparken bile ilk sayfayı insanın hikayesiyle başlattım.Belkide insanlığın hikayesi bu defterin ortlarında sonlarında veya herhangibir yerinde.Onun hikayesinden önce yazılmış hikayeler olamazmı?Niçin biz Allahı kendimizle kaim kılıyoruz?Bir kere daha sormak zorundayım Allah sadece insan odaklımıdır.İnsanlığı var ettiği ve sonlandıracağı bu alemin evelinde veya sonrasında veyahut paralelinde aynı veya farklı başka alemler,düzenler yaratmadığına veya yaratmayacağına dair delil varmıdir.
 
geissler demiş ki:
dünyada sonsuza kadar yaşamak kötü olurdu çünkü dünyada zaman var ama ölüp zamandan çıktığımızda zamanın olmadığı bir yerde sonsuza kadar yaşamak bizim şimdi düşündüğümüz sonsuzluktan daha farklı bir şey olmalı, bunu söylediğim gibi sonsuzluk değil de zamansızlık desek daha doğru olur...

ama tabii bu benim düşüncem ben ruh ölmez diyorum sen "o var sandığın şey yok" diyosun...
aslında ikimiz de kesin bilgi sahibi değiliz ben buna inanıyorum sen ona inanıyosun her şey bu kadar işte, inanmayla alakalı... ;)

sanırım bu daha iyi özetliyo.. :)

okudum yolladığın yazıyı ama .. zaman insanın tasarımı.. materyelistmi düşünüyorsun yoksa metafizik varlıklaramı inanıyorsun.. açıkçası bu herkesin kendi seçimi ve tüm yorumlar bu ikisi arasındaki seçime göre farklılaşabilir.. ama sanırım genel olarak işimize geldiğimizde materyelistiz işimize gelmediğinde değiliz...şu anda bu işin metafizik yanına pek girmeyelim..

ek olarak zaman tasarımına birde allah tasarımını eklersen işin içinden çıkamazsın.. kendini ve konuyu kilitlersin.. bu konu biyere varmaz.. allahın bekalığı ,yaratıcılığı sevgisi bilmemnesi değil konu mevzu sonsuzluk yani allahıda kapsayan küme.. böyle konulara girmeyelim benim düşlediğim sonsuzluğu düşünürken tanrıyı yok sayın öyle görüş belirtin..tanrı varmı yokmu kudüse mekkeye o kutsal yerlere gidip görücem 25 ime gelmeden yerinde inceliycem.. o zaman senin ulaşmak istediğin konuyuda tartışırız.. ama yeri burası değil..
 
herşeyin sonu yok
kargaşalar dinsin diyede böle bi düşüce yok
insanlar o zman niye yaratıldı ve allaha kulluk için sınava tabi tutulduk
dünyada yapmış oldumuz iyilikleri veya kötülüklerin karşılığını almıcakmıyız
eğer böyleyse insanlar neden yaratıldı bi düşünün
Allah isterse herşey olur
herşeyin sonu vardır diyosunuz o zaman haşa Allahında sonu var ölemi
 
burda çok ince bi mantık var aslında insanın düşünüp anlaması biraz zor ben indirgeyip şu sonuca vardım:"son" denilen kavram zamanın olduğu durumlarda geçerlidir ve zamanı ortadan kaldırırsan ki ölünce bu ortadan kalkar, "son" u da ortadan kaldırmış olursun, yani ölü birinin tekrar ölmesi saçmadır, bunun gibi işte...
 
sonsuzluk kavramından ancak zaman ve mekanın olmadığı bir durumda bahsedebiliriz. sonsuzluk Allah katında vardır. Zaten zaman kavramı da dünyaya, veyahut mekanı olan bir yaşam formuna aittir. Allah zamanı yaratarak büyüklüğünü ortaya koymuştur, zira onun huzurundaki zaman kavramıyla buradaki zaman kavramı arasında dağlar kadar fark vardır.

ömer hayyam'ın rubailerinden örnek verilmiş... (hayyam'ın hayranıyım ben de)

hayyam sadece bu dünyanın varlığına inanır. herşey bu dünyada yaşanır, gerisi hikayedir. tek gerçeklik bu dünyadır. başka bir dünya yoktur. fakat hayyam inançlı bir insandır. kendisinin şikayetçi olduğu tek mesele çıkarcılıklar, ikiyüzlülüklerdir.

ona göre insan bu hayatta mutlu yaşadıysa ve istediklerini gerçekleştirdiyse sonsuzluk aleminde pişman olmayacaktır. (ister cehennemlik, ister cennetlik olsun)

ona göre insan bu gökkubbenin ne zamandan beri döndüğünü bilemez, mantıkları sökmez çünkü, (ki akıl yolu ile kavrayanamaz bu tip meseleler)
 
bencede sonsuz yoktur. herşeyin sonu vardır. uzay sonsuzdur diyorlar ama biyerlerde sonu olduğunu düşünüyorum. çünkü sonsuz bişey zaten saçmadır :roll:
 
gorona_85 demiş ki:
bencede sonsuz yoktur. herşeyin sonu vardır. uzay sonsuzdur diyorlar ama biyerlerde sonu olduğunu düşünüyorum. çünkü sonsuz bişey zaten saçmadır :roll:

Hiçliği düşünebilir misin? Senin hiç olmadığın bir "Sen"'i düşünebilir misin? Eğer böyle bir şey olabiliyorsa sonsuzluk yoktur...Ama bence vardık,varız,varolacağız...
 
İnsan aklının algılayamayacağı bir kavram sonsuzluk, çünkü insan sınır kavramının bir nevi vücut bulmuş hali. Yaşam süresi, fiziksel sınır, düşünsel sınır, kişiliğe ve çevreye göre belirlenen sınırlar... uzar gider listesi. ''Sonsuz'' kavramı pek çoklarına anlamsız gelir, çünkü mutlaka bir amaç, bir son, bir nokta aranır. Bir kitabı tek bir cümle ile yazabilirsiniz, fakat cümlenin sonuna nokta koymadığınız takdirde, geri kalanı merak edilecek ve büyük ihtimalle de o noktada kitabın bittiği anlaşılmayacaktır. Çünkü insanın sonsuzluğu algılaması mümkün değil. Öte yandan, insanın evrendeki yeri hakkında, geçenlerde bir dersimde çok ilginç bir kanıya vardık sınıfça; ''Evren kaç yıldır var? Milyarlarca. Ortalama bir insan kaç sene yaşar? Hadi 80 diyelim. Düşünsenize, insanın bütün hayatı ve hayatına sığdırdığı pek çok şey, evrenin geri kalanı için göz açıp kapama değil, göz kapakları birbirine değene dek geçen süre.''

Öte yandan, sevgili darkwingduck, ufak bir itirazım olacak, o da şu; düşündüğünü düşünebilen tek canlının insan olduğu kesin bir kanı değil.
 
İnsan aklının algılayamayacağı bir kavram sonsuzluk, çünkü insan sınır kavramının bir nevi vücut bulmuş hali. Yaşam süresi, fiziksel sınır, düşünsel sınır, kişiliğe ve çevreye göre belirlenen sınırlar... uzar gider listesi. ''Sonsuz'' kavramı pek çoklarına anlamsız gelir, çünkü mutlaka bir amaç, bir son, bir nokta aranır.

evet ben de böyle düşünüyorum insan sonsuzluğun akıp giden nesnenin dondurulmuş hali, dünya da akıp giden mekanın dondurulmuş hali, bu nedenle dünyada bir zamandan bahsdebiliyoruz, ve zamanı kontrol altına alamamıza rağmen mekanın sadece bir kısmına hakim olabilmemize rağmen insan aciz olduğuna bir türlü inanmak istemiyor...
sadece biz bu rüzgarı esince sesini duyduğumuz dünyayı biliyoruz ve burdaki ilk günümüzden beri soyut bir zamanın beşiğinde sallanıyoruz, akıp gidiyoruz ve sadece bunu görüyoruz; insan gördüğünü biliyor ve bu nedenle sonsuzluk denildiği zaman beyin bunu algılayamıyor beynin sorabileceği bir soru "kaç sene" gibi kendi öğrendiği bir çıkarım oluyor...
peki eğer ölüm son ise ki bazıları böyle düşünürler, ölüm neyin sonudur diye bir soru sorarım ben ona ve doğum gerçek başlangıç mıdır yoksa hiç başlangıcı olmayanın zamana sokulması mıdır, eğer böyleyse ölüm de hiç sonu olmayanın zamandan çıkarılması fikrine denk gelir...
ve "bunu yapan kim" diye sorar insan ister istemez, bu gücü taşıyan nedir merak eder.... tanrıdır derler doğadır derler derler derler...

ben doğanın ve tüm canlıların tanrının bir parçası olduğuna inanan küçük bi insancık olarak bunu düşünüyorum ki eğer gerçek güç doğayla sınırlı olsa ve doğa tüm yetkilere sahip olsaydı insana bilinç kazandırmak istemezdi ve evrimcilerin gözlüğünden bakarsak insanların ilk zamanlarındaki yarım beyinli habersiz bir hayvancık olarak yaşayıp gitmelerini isterdi...
çünkü doğa insana bilinç kazandırmakla kendine en büyük kötülüğü yaptı ve insan doğanın en büyük hayvanımsı düşmanı oldu...

müslümanların gözünden bakarsak ve hep bilindiği sanılan şeyleri tekrar edip durmadan kişiliküstü, kültürüstü bir açıdan islamı değerlendirirsek de burda bahsedilen allahın doğaya inanan insanların bahsettiğinden pek de farkı olmadığı görülür ve bu dabenim hayatımda duyduğum en doyurucu düşüncedir...(tamam konu değişmmesin)

evren sonsuzluğun ve dolayısıyla tanrının bir parçasıdır o halde insan ve tüm canlılar ve tüm somutluklar soyutluklarıyla beraber sonsuzluğun bir parçası olmalılardır...

bir sonsuzluk içinde dondurulmuş bir mekan ve bir zaman yaratılabiliyorsa ölümden sonra da bunu beklemek çok mantıklıdır...
ve öldükten sonra hayat yok deyince insan buna inanmak istemez...
işte belki de herşey burda saklı insan ölümün sonrasını görmediği halde ölümden sonraki yokluğa mantıksızca bakar halbuki beyin sadece görüp bildiği şeyler üzerine yorum yapıp sonsuz zamana "kaç sene" diye sorardı...
bu nedir, dinin vaadettiği sonsuzluğa çok güçlü imanın sonucu mu yoksa insan ruhunun bunu kabullenemeyişinin başka nedenleri mi var.... ?
 

Benzer konular

G
Yanıt
52
Gösterim
8K
yagmuristan
Y
Geri
Üst