Kazaklar:
Leo Tolstoy'un ilk kitabıdır.. konusu ise iki karşıt dünyanın çarpıcı bir üslupla karşılaştırılmasıdır yani bu iki farklı dünyadan biri çeşitli kültürlerin etkisi altında yaşayan ve "kibarlar" tabakasını oluşturan aristokratların dünyası, diğeri ise, kendi geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ve başka bir kültürle karşılaşmamış olan halkın dünyasıdır. Tolstoy, dağlarda yaşayan Terek Kazaklarını anlatırken bu insanların ülkeden kopuşlarının nedenlerini; içinde bulundukları koşulların onları nasıl savaşçı kıldığını çok güzel bir anlatımla sergiliyor bizlere....
Savaş ve Barış:
Orjinal ismi "voyna i mir" olanbu kitabı Tolstoy,1863-1868 yılları arasında hiç durmaksızın ve yoğun çabalar sonucunda ürettiği başyapıtı "Savaş ve Barış"ın temel özelliğini kendisi şöyle belirtiyor."Bu yapıt bir roman değildir, bir şiir de değildir, bir tarih kroniği hiç değildir. "Savaş ve Barış", dile geldiği biçim içinde, yazarın dile getirmek istediği ve getirebildiği şeydir.. bu kitapta tolstyo 500 civarında karaktere yer vermiştir..!!
ancak tuhaftır ama;
mitosboyut yayinlari 142 sayfa
mavi yelken yayincilik 312 sayfa
barış yalçin yayinlari 2100 sayfa
çıkmıştır...
Kroyçer Sonat:
Kroyçer Sonat, bir tren yolculuğu öyküsüyle başlar.. insanoğlunun ruhunun derinliklerinde uyuyan şiddete, kıskançlığa, zavallılığa uzanır.. trende başlayan bir söyleşi sırasında yolcular arasında bulunan, kitabın baş kahramanı Pozdnişev, nasıl olup da böyle çöktüğünü, bezginleştiğini anlatır... gençliğinde sefih bir hayat sürmüş, sonradan kendinden iğrenmeye başlamıştır...(bkz:kinyas kayra : )))*
terzilerin, güzellik uzmanlarının yardımıyla erkeklerin hayvansal içgüdülerini alevlendirdikleri için toplumun ve kadınların suçlu olduğu kanısına varmıştır... içinde uyanan pişmanlık Pozdnişev'i değişime itmiş, o da bu doğrultuda evlenmiş, çocuk sahibi olmuştur. Ancak, kadınlarla erkekler arasındaki onulmaz farklar, bir yandan da Pozdnişev'in kıskançlığı nedeniyle bir süre sonra karısıyla birbirinden nefret etmeye başlamışlardır. Karısının onu bir müzisyenle aldattığından kuşkulanmasıyla birlikte Pozdnişev'in ruhunun derinlerinde yatan şiddet açığa çıkmış, geri dönüşsüz zararlara yol açmıştır. Pozdnişev'in öyküsü, Tolstoy'un yaşadığı dönemin ahlâk anlayışının ve bazı değerlerin değişmesiyle yaşanan sancıların bir panoraması gibidir...
Kadın-erkek ilişkilerinde erdemin gerekliliğine inanan Tolstoy, kendi görüşü doğrultusunda erdemsizliğin insanoğlunu ne gibi çıkmazlara sürüklediğine işaret etmeye çalışıyor..
tabii, Beethoven'ın ünlü Kroyçer Sonat'ını dinleyip dinlememek tamamen size kalmış..!! : )
Hacı Murat: (Murat 124)
1896-1904 yılları arasında yazılan Hacı Murat, yazar Tolstoy' un olgunluk dönemi romanları arasında yer alır... Hacı Murat, on dokuzuncu yüzyıl Kafkas halkları arasında efsaneleşen, Şeyh Şamil' le davalıdır.. Yurt edinme, hayata tutunma, bağımsızlık, tutsaklık, ihanet ve iktidar sarmalında biçimlenen bir davanın kahramanıdır... Zayıflıklarının ve gücünün farkında bir kahraman. Acımasız bir coğrafyanın geniş yürekli insanları arasındaki iktidar mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmıştır; Rusları da sevmez, Şeyh Şamil'i de... Seçeneksiz kalmak, bütün duygulardan arınmanın başlangıcı ve sonucudur belki de... Savaş bazı insanların kaderidir.. Tıpkı inanmasa da taraf olmak zorunda kalmak gibi... Asl'olansa direnmek. Her koşulda direnmek ve ayakta kalmak. Tolstoy, ölümüne direnen bir kahramanı yazarak sonsuza taşıyor bu romanında..
Anna Karenina:
Anna Karenina, Rusların kendi ülkelerini ve dönemin aristokratlarını en doğru yanlarıyla yansıtan bir romandır. Tolstoy'un 1876-77 yılları arasında yazdığı Anna Karenina'nın ana teması her şeyden önce Rus ailesidir. Bu romanda Tolstoy, dürüst bir evliliğin açık mutluluğuyla evlilik dışı bir aşkın yol açtığı düş kırıklıklarını ve düşüşleri karşılaştırmaktadır... Anna Karenina, dönemin üst kademedeki bir memurunun karısıdır.. Onu, hovarda Vronski ile kurduğu ilişkide hazin bir son beklemektedir. Bunun karşısında Kiti ve Levin'in arasındaki sağlam temellere dayalı aşk, Anna Karenina'nın kendini beğenmişliğini ve temsil ettiği aristokrasinin köksüzlüğünü ortaya koymaktadır... Rus halkının Napolyon ile yaptığı harbin anlatıldığı Savaş ve Barış'ın yazarı Tolstoy'un Anna Karenina'sı, yaratıcısının aile hayatındaki huzur getirmeyen zevklerinden usandığı ve inanç buhranının kıskacına düştüğü zamanların ürünüdür.
Diriliş: *anton cehov yorumudur*
Diriliş, insanca şefkatin en güzel, belki de en doğru sözlü şiirlerinden biridir. Ben bu yapıtta Tolstoy'un ışıklı gözlerini, içe işleyen açık mavi gözlerinin bakışını, öbür yapıtlarında olduğundan çok daha açık olarak görüyorum. Bu bakış doğrudan doğruya ruha gider.- Romain Rolland-Diriliş'i vakit buldukça, bölüm bölüm değil, bir kerede, soluk almamacasına okudum. Burada ilgi çekmeyen tek şey, Nehludov'la Katya arasındaki ilişkilerdir. İlgi çekici yanlarsa prensler, generaller, köylüler, mahsuplar, gardiyanlardır.- Çehov-
Çocukluk :
Tolstoy, yaşadığı yüzyıla olduğu kadar günümüz dünya edebiyatına da mührünü vurmuş "dahi" yazarlardan biri.. O'nun, hala klasikler arasında duran eserlerine baktığımızda, sürekli aynı karekteristik özellikleri taşıdığını görüyoruz; yani, kendi sosyal gerçeğinden dünya ölçeğine çıkan bir üslup ve konu bütünlüğü..."Çocukluk"da, böylesi bir eser. Geriye dönüşlerle başlayan otobiyografik kitap, yazıldığı dönemin trajik toplum hayatına, anne-baba sevgisine, eğitim sistemine, aşklarına dair duyuşları ele alıyor. İroniyle dramın, sevgiyle kaosun ortasında yaşayan genç birinin gözüyle ve özel bir anlatımla sunulan "Çocukluk", Tolstoy kitapları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip. Eseri okuyanlar, yalın ve yapmacıksız bir çocukluğun gizemli dehlizlerine de yolculuk yapma imkanı bulacaklar... (Arka Kapak)
Sanat Nedir? : *buda alıntı.. okumadım çünkü**
"En iyi sanat eserlerinin, kitleler tarafından anlaşılmayan, ancak bu büyük eserleri anlamaya hazır seçkinlere ulaşabilen eserler olduğu söylenir. Fakat insanların çoğunluğu bu eserleri anlamıyorsa, onları anlamayı mümkün kılan gerekli bilgi bu insanlara öğretilmeli ve açıklanmalıdır. Ancak kolaylıkla anlaşılabilir ki; böyle bir bilgi yoktur. Bu eserler açıklanamaz. 'Çoğunluk bu iyi sanat eserlerini anlamıyor,' diyenler de hala bu eserleri açıklayamamakta ve sadece bize onları anlamak için tekrar tekrar okumamız, görmemiz ve duymamız gerektiğini söylemektedirler. Oysa bu bir açıklama değildir, sadece alıştırmaktır. İnsanlar kendilerini herhangi bir şeye, hatta en kötü şeylere bile alıştırabilirler. İnsanlar nasıl kendilerini kötü yiyeceklere, sert içkiye, tütüne ve afyona alıştırıyorlarsa, aynı şekilde kötü sanata da alıştırabilirler. Yapılan şey, kesinlikle budur.(Arka Kapak)
sevgiler...