Gelelim fasülyenin yararlarına, ya da son zamanda izlediğim animelere.
WELCOME TO THE NHK!
Sato Tatsuhiro, bir "hikikomori"dir; tam bir anti-sosyaldir. Stüdyo dairesinden dört senedir dışarı hiç adım atmamıştır. Bir gün, bu durumu düzeltmek istediğini söyleyen Misaki ile karşılaşır. Sato'nun odasında kapalı kalmasının sebebi ise basittir: dünyadaki her şeyi gölgelerden kontrol eden gizli organizasyon NHK'in planlarından kurtulmaya çalışmaktadır. İkili birbirlerine yaklaştıkça Sato NHK'in dev komplosunu ortaya çıkartabilecek midir peki?
Çok güzel bir anime. Biraz yavaş başlıyor ama ilerledikçe birden normal hayatın aslında ne büyük bir macera olduğunu anlatırcasına bir anlatıma sahip; ki, aslında sadece Sato'nun olgunlaşıp hayatına yön vermesi olarak görülebilecek ise de, aslında gerçek anlamda NHK örgütünün dev komplosunu her bölümde ve her olayda rahatlıkla görüyorsunuz - ki, animenin en başarılı yönü de bu zaten. Aksiyon beklemeyin, ama komployu göreceksiniz....
SPEED GRAPHER
Saiga Tatsumi, eski bir savaş fotoğrafçısıdır ve savaş bittikten sonraki günlerini ise fotoğrafçı/araştırmacı gazeteci olarak sürdürmektedir. Tokyo'da toplanan Japonya'nın zenginlerinin ve güçlülerinin toplandığı bir klübü araştıran Saiga, Roppongi Klübü isimli bu mekana sızmayı başarır fakat oradayken, mekanın VIP müşterilerinin taptığı "tanrıça"yı görür. Aslında suistimalden canı çıkmış zavallı bir kız olan bu tanrıçanın fotoğrafını çekmeden duramaz ve yakalanır. Tam öldürülecekken kız Saiga'yı öperek ona fotoğrafını çektiği şeyleri yok etme gücünü verir. Kızı kaparak kaçan Saiga, hem bu garip gücün arkasında yatan sırları keşfedecek hem de Kagura Tennouzou'ya özgürlüğünü vermek için hayatını riski atacaktır.
Fetiş kavramı üzerine kurulu, vahşet yüklü ve bazen hayli trajik bir anime Speed Grapher. Bilhassa, Kagura'nın bu gücü bahşettiği (ve en derin arzularına uygun olarak mutasyona uğramış) diğerler kişiler de oyuna katılınca çığırdan çıkıyor ve işler karışıyor. Aksiyon ögelerini hikayenin daha duygusal yanıyla çok rahat birleştiriyor ve hayli akıcı. Ayrıca, kanunsuz ve seksi polis Ginza'nın sürekli "nefsi müdaafa" yapması (hatta bir sahnede, silahsız bir doktora, "Nefsi müdaafa vaktiii" diyerek çekmesi) efsanevi.
GunXSword
Değişik isimlerle anılan Van, düğününde öldürülmüş olan karısının intikamını, sağ eli pençe olan bir adamdan almak için Sonsuz İlüzyon gezegenini dolaşmaktadır. Sırtında damatlığı, belinde, uzaydan düşüp ona yardımcı olan dev robotu Dann'i kontrol etmesine yarayan kılıcı ile Van, bir gün, zavallı bir kasabaya denk gelir; bu kasabada, Wendy Garrett isimli küçük bir kız, sağ eli pençe olan bir adam tarafından kaçırılmış abisini aramaya gideceğini söyler ve Van'ın peşine takılır. İkilimiz bu şekilde yola başlar.
Anime aslında "idare eder" seviyelerde zira Van bariz bir Spike Spiegel ve bazen olaylar tahmin edilebilir oluyor. Fakat sapık saçma karakterlerle (rapçi Fransız usulü kaptan Kaiji ve bir bölümde Pulp Fiction parodisi olarak çıkan çılgın aşıklar gibi) ve ana karakterlerin tek boyutlu değil gayet insani olmasıyla kendini izletebilen bir anime.
Şu sıralar Trinity Blood'ı izliyorum, şimdilik eh. Ondan sonraki liste şöyle: Geneshaft, NoEin, Noir, Texhnolyze ve (Masamune Shirow'un) Real Drive.