Sinemada tartışmasız türü ne olursa olsun her filmin olmazsa olmaz 5 unsuru vardır diye öğretildi bize. Din (Adet,gelenek- görenekler) - Cinsellik- Mizah- Politika(Mafya)- Gelecek olgusu. Gerçekten de herhangi bir filmi irdeleyerek izlediğinizde bu 5 unsurun az ya da çok, net ya da gizli olarak sunulduğunu görmek mümkündür. Maalesef ülkemizde "bu insanlar neyden anlarsa onu verelim" mantığında film çekilir, izleyecek kitle baştan belirlenir.
Geçen sene galasında yangın çıkan film Büyü'ydü sanırım. Tanıtımlarında sadece Ece Uslu'nun erotik sahneleri vardı ve korku filmi dendi buna. Filmden sonra kimse korkmadı da Ece Uslu'yu konuştu.
Din konusu direkt olarak hemen hemen hiç işlenmez Türk filmlerinde. Çünkü insanımız dine karşı yeterince doymuştur, bilmiştir, hayatının her alanında karşısındadır din. Mizah anlayışı genelde aşağılama ve birinin ya da bir grubun eksikliği üzerine gülmece olduğundan çabuk unutulur. Politik-mafyatik filmler özendirici olur hemen ardından bir süreliğine hayda rinna haydaaa atmosferi yaşanır. Hiç bir zaman bilim-kurgu filmi yapılmaz çünkü o kadar para harcanacağına, o paranın 3 tane ünlü- manken-sunucu-şarkıcıya verilerek filmin daha fazla getirisi olacağı düşünülür.
Türk insanının cinselliğe karşı önlenemez iştahı olduğu düşünülür ve filmde özellikle erotik öğeler sunulur, bu filmi daha izlenmeden popüler yapacak taktiktir.
Soru; Bir banyoda kaç saat kalınabilir?
değil
sadece Seray Sever'in göğüsleri ve kafaları o göğüslere sıkışan seksi kadınlar filmi kurtarmaya yeter mi?
olacak.