Bas gitarın müzikteki yeri

Sevgili dostlar, basçılar. Bas gitar grup müziğinde olmazsa olmazdır, duyguyu, o müziğin heyecanını aktaran değerli bir enaturman bunda hepimiz hemfikiriz. Fakat grup müziği dışında biraz daha genel bir çerçevenin içinde bu ensturmanın birazcık sığ bir alet olduğunu düşünüyorum. Bunun en büyük sebebi ise tek başına çalındığında aktardığı duygu türünün çok spesifik ve sınırlı olması. Sadece belli bir kademeye kadar dinleyici ile iletişime geçilebilir. Tekrardan söylüyorum ki grup müziğinde çok önemli bir yeri var evet, fakat genel olarak müzik dünyasında önemli bir yeri var mıdır sizce, (gitardaki bas teller, piyanodaki bas notalardan bahsetmiyorum bas gitarın direkt kendisinden) Elektro gitarist bir arkadaşımla saatlerce bu konuyu tartışık. Belki de ben flamenko gitarist olduğumdan dolayı ve flamenko da bas gitara çok ihtiyaç olunmadığından dolayı böyle düşünüyorum. Bir diğer durum ise kelimenin bittiği yerde sanatın devreye girdiğini düşünüyorum, sadece bas gitar ile iletilmek istenen derinliğin iletebileceğini sanmıyorum. Farklı düşünen biri varsa bu konu üzerinde tartışmak isterim.
 
Metal müzikte frekansların balansı bakımından büyük önem arzediyor. Metallica'dan örnek vereyim, And Justice For All'da müthiş bir overdrive tonu olmasına rağmen, bas volümünün çok az olmasından dolayı, uzun süre o cazır cuzur yüksek frekanslı gitar tonuna maruz kalmak benim için katlanılamaz bir durum.

Sonrasındaki siyah albümde ise basın volümü daha yüksek olduğu için frekanslar çok daha dengeli, albüm baştan sona dinlenilse bile insanı yormuyor.
 
Metal müzikte frekansların balansı bakımından büyük önem arzediyor. Metallica'dan örnek vereyim, And Justice For All'da müthiş bir overdrive tonu olmasına rağmen, bas volümünün çok az olmasından dolayı, uzun süre o cazır cuzur yüksek frekanslı gitar tonuna maruz kalmak benim için katlanılamaz bir durum.

Sonrasındaki siyah albümde ise basın volümü daha yüksek olduğu için frekanslar çok daha dengeli, albüm baştan sona dinlenilse bile insanı yormuyor.
Dediğine katılıyorum bas gitarın grup müziğinde ki yeri tartışmasız zaten. Benim değinmek istediğim nokta tek başına bas gitara baktığımız zaman ki durum.
 

Demek istediğim nokta tam olarak bu, evet belli başlı duyguları gerçekten çok güzel iletiyor örnek olarak bu video. Fakat dediğim gibi bunlar çok spesifik ve sınırlı duyular. Misal klasik gitara, elektroa gitara, piyanoya baktığımızda bas gitara kıyasla dinleyici ile binbir farklı yolla iletişime geçebilirsin. Fakat bas gitarda ise bu yolun çok sınırlı olduğunu düşünüyorum.
 
Arkadaşın demek istediği bunlar değil. Grup müziğindeki önemi ya da doldurduğu boşluğu zaten baştan kabul ediyor. Buradaki mevzu tamamen oktavla alakalı, enstrümanların belli oktavlarda olması onların kapsadığı alanı belirliyor. Benzer şeyi bir yan flüt için de söyleyebilirsiniz mesela.

En azından ben öyle anladım, diğer taraftan bas tellerinin sesleri belki o kadar uzamadığı için (yani efektsiz ve normal şartlarda) bir diğer etken de bu olabilir.

İstisnalar var, şimdi ismini hatırlayamadığım bir basçı, özel bir aparatla çalarken bas tellerinin akordunu aniden değiştiriyordu. Belki bileniniz vardır şimdi aratmayayım. Benzer şekilde istisnai basçılar sadece bas gitarla istediği duyguyu dinleyiciye geçirebiliyor ve yaptıkları grup müziğinde de bas gitar esas enstrüman.

Buna elektro bas haricinde kontrbas falan dahil edersek zaten jazz için bu şekil trio'lar var.

Yani anlatılmak isteneni anlıyorum ve genel olarak bir taraftan hak verilebilir ama istisnalar var, hatta çok var.
 
Arkadaşın demek istediği bunlar değil. Grup müziğindeki önemi ya da doldurduğu boşluğu zaten baştan kabul ediyor. Buradaki mevzu tamamen oktavla alakalı, enstrümanların belli oktavlarda olması onların kapsadığı alanı belirliyor. Benzer şeyi bir yan flüt için de söyleyebilirsiniz mesela.

En azından ben öyle anladım, diğer taraftan bas tellerinin sesleri belki o kadar uzamadığı için (yani efektsiz ve normal şartlarda) bir diğer etken de bu olabilir.

İstisnalar var, şimdi ismini hatırlayamadığım bir basçı, özel bir aparatla çalarken bas tellerinin akordunu aniden değiştiriyordu. Belki bileniniz vardır şimdi aratmayayım. Benzer şekilde istisnai basçılar sadece bas gitarla istediği duyguyu dinleyiciye geçirebiliyor ve yaptıkları grup müziğinde de bas gitar esas enstrüman.

Buna elektro bas haricinde kontrbas falan dahil edersek zaten jazz için bu şekil trio'lar var.

Yani anlatılmak isteneni anlıyorum ve genel olarak bir taraftan hak verilebilir ama istisnalar var, hatta çok var.
Demek istediğim tam olarak bu, nasıl ki ukulelenin karakteristik bir duygu aktarımı varsa aynısının bas gitarda da olduğunu düşünüyorum, sığ dememin sebebi ise kötülemek için değil. Nasıl ki bir piyano da, kemanda, gitarda çok farklı ve karmaşık duygular aktarılabilirken; basta bunların sınırlı olması. ki sadece bas değil dediğim gibi ukulelede olur, uzun sap bağlama olur bunun gibi şeyler. Ha aktarılmak istenen duygu çok başarılı bir şekilde aktarılıyor, misal ki gitarda mihriban çalmak ile sazda çalmanın çok büyük bir farkı olması gibi. Özet nokta ise şu ki, gitarda mihriban çalınır evet saz kadar yoğun ve duygulu bir aktarımı olmaz fakat naçizane bir aktarım yapılabilir, fakat sazda jazz çalma durumu için konuşursak sonuçlar ortada, belki sığ kavramı yanlış bir kelime çünkü çok farklı şekilde anlaşılabilir. Toparlamak gerekirse

Bass gitarın aktaracağı spesifik duyguları çok derin bir şekilde aktardığını, fakat diğer duygulara gelince birazcık sığ kaldığını düşünüyorum.

Arkadaşımla saatlerce yaptığımız bir tartışma sonucu bu forumu açmak istedim, değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
 
Demek istediğim tam olarak bu, nasıl ki ukulelenin karakteristik bir duygu aktarımı varsa aynısının bas gitarda da olduğunu düşünüyorum, sığ dememin sebebi ise kötülemek için değil. Nasıl ki bir piyano da, kemanda, gitarda çok farklı ve karmaşık duygular aktarılabilirken; basta bunların sınırlı olması. ki sadece bas değil dediğim gibi ukulelede olur, uzun sap bağlama olur bunun gibi şeyler. Ha aktarılmak istenen duygu çok başarılı bir şekilde aktarılıyor, misal ki gitarda mihriban çalmak ile sazda çalmanın çok büyük bir farkı olması gibi. Özet nokta ise şu ki, gitarda mihriban çalınır evet saz kadar yoğun ve duygulu bir aktarımı olmaz fakat naçizane bir aktarım yapılabilir, fakat sazda jazz çalma durumu için konuşursak sonuçlar ortada, belki sığ kavramı yanlış bir kelime çünkü çok farklı şekilde anlaşılabilir. Toparlamak gerekirse

Bass gitarın aktaracağı spesifik duyguları çok derin bir şekilde aktardığını, fakat diğer duygulara gelince birazcık sığ kaldığını düşünüyorum.

Arkadaşımla saatlerce yaptığımız bir tartışma sonucu bu forumu açmak istedim, değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.

Rica ederim, bağlama konusu da yine oktavla alakalı, ukulele örneği de benzer. Bağlamada ayrıca perde ve çok telli yapı meselesi var. Ancak son dönem bağlama ile yakından ilgiliyim, koma'sız sesleri ile her türlü müzik yapılır. Perdeler biraz daha uzak olduğundan belki çalımı daha zordur ama neden bağlamada jazz olamaz diyorlar onu henüz anlamış değil. İşin ilginç tarafı bağlamadaki komalı sesleri dahi kullanıp jazz'ımsı duyulması mümkün. Benzer şekilde metal türevleri için de gayet çalışabilir gibi geliyor. Henüz akustik kısa sap bağlamayı düzgünce kaydedecek mikrofon edinemedim ama edinince bu türde örnek olabilecek jam'ler de yapacağım.

Bunun haricinde yani bağlama haricinde dediğim gibi aslında haklılık payı olan bir fikir. Ama bunu enstrümanların birbirlerine üstünlüğü gibi de düşünmemek gerekiyor. Zaten daha geniş açıdan düşünürsek tüm bu bahsettiğimiz olayı enstrümanın pratik olması, yaygın kullanımı ve bu şekilde müzik türleri için esas enstrüman hale gelmesi de neden oluyor diyebiliriz. Bas gitar diğer örneklere göre yaygın kullanımı olmasına rağmen daha çok hep destek enstrümanı olarak kullanıldığından belki bir vurucu örnek olarak akla geliyor.

Önceki cevabımda bahsettiğim basçı şu:

Sesi bas gibi gelmiyor denebilir ama olsun 🙂

Bu da bağlama ile jazz diye aratınca gelen ilk sonuçlardan gayet de olmuş. Üstelik komalı ses katarak da yapmış.
 
Davulda belki solo bir enstruman olarak çalındığı zaman sizin bahsettiğiniz derinliği (ki bu her neyse) karşı tarafa geçiremiyor olabilir, ne yapmak lazım bu durumda ? Bu konuyu tartışmaya açmak bana daha çok, müzikle hiç ilgisi olmayan insanların "abi bas ne işe yarıyor ki ya" demesi gibi geldi. Siz tam anlamıyla öyle dememişsiniz ama sonuç oraya varıyor. Bir jazz konserinde bas gitar solo bir enstruman olarak ta gayet dinleyen insanlara o duyguyu geçiriyor işte. Yani bu tartışmayı af buyrun biraz gereksiz buldum ben , yani neticede nereye varacağız ?
 
Rica ederim, bağlama konusu da yine oktavla alakalı, ukulele örneği de benzer. Bağlamada ayrıca perde ve çok telli yapı meselesi var. Ancak son dönem bağlama ile yakından ilgiliyim, koma'sız sesleri ile her türlü müzik yapılır. Perdeler biraz daha uzak olduğundan belki çalımı daha zordur ama neden bağlamada jazz olamaz diyorlar onu henüz anlamış değil. İşin ilginç tarafı bağlamadaki komalı sesleri dahi kullanıp jazz'ımsı duyulması mümkün. Benzer şekilde metal türevleri için de gayet çalışabilir gibi geliyor. Henüz akustik kısa sap bağlamayı düzgünce kaydedecek mikrofon edinemedim ama edinince bu türde örnek olabilecek jam'ler de yapacağım.

Bunun haricinde yani bağlama haricinde dediğim gibi aslında haklılık payı olan bir fikir. Ama bunu enstrümanların birbirlerine üstünlüğü gibi de düşünmemek gerekiyor. Zaten daha geniş açıdan düşünürsek tüm bu bahsettiğimiz olayı enstrümanın pratik olması, yaygın kullanımı ve bu şekilde müzik türleri için esas enstrüman hale gelmesi de neden oluyor diyebiliriz. Bas gitar diğer örneklere göre yaygın kullanımı olmasına rağmen daha çok hep destek enstrümanı olarak kullanıldığından belki bir vurucu örnek olarak akla geliyor.

Önceki cevabımda bahsettiğim basçı şu:

Sesi bas gibi gelmiyor denebilir ama olsun 🙂

Bu da bağlama ile jazz diye aratınca gelen ilk sonuçlardan gayet de olmuş. Üstelik komalı ses katarak da yapmış.

Bende kısa sap bağlama çalıyorum yan ensturman olarak, bağlamada astrurias çalanı da gördüm hatta youtube da bağlamadan bildiğin flamenko gitar sesi çıkaran adamlar da var aynı paco de lucia gibi çalıyor, aslında gerçekten müziği bilen biri her aletle her şeyi çalabilir fakat pratik açıdan baktığımızda belli başlı aletler belli başlı sesleri iletmekte sorun yaşıyor, ki bu da çok normal bir durum ki o alet spesifik olarak belli bir müzik türü için üretilmiş.



Bahsettiğim adam bu, dinleyince flamenkoya çok benziyor fakat yine de türk sanat müziğinin o karakteristik sesi göz ardı edilemez.
 
Bende kısa sap bağlama çalıyorum yan ensturman olarak, bağlamada astrurias çalanı da gördüm hatta youtube da bağlamadan bildiğin flamenko gitar sesi çıkaran adamlar da var aynı paco de lucia gibi çalıyor, aslında gerçekten müziği bilen biri her aletle her şeyi çalabilir fakat pratik açıdan baktığımızda belli başlı aletler belli başlı sesleri iletmekte sorun yaşıyor, ki bu da çok normal bir durum ki o alet spesifik olarak belli bir müzik türü için üretilmiş.



Bahsettiğim adam bu, dinleyince flamenkoya çok benziyor fakat yine de türk sanat müziğinin o karakteristik sesi göz ardı edilemez.


Evet elbette flamenko örneğini verecektim ama konuyu değiştirmek istemedim. Muhtemelen çok telli seslerin flamenko tarzına yatkınlığından çok güzel flamenko sesler elde edilebiliyor, bunu ben de çalarken fark ediyorum.

Kategorize etmem gerekirse, enstrümanın oktav durumu. Üst üste sesleri çıkartma kapasitesi ve sesleri uzatma kapsamı yapılan müzik üzerinde etkili.
 
Son düzenleme:
Davulda belki solo bir enstruman olarak çalındığı zaman sizin bahsettiğiniz derinliği (ki bu her neyse) karşı tarafa geçiremiyor olabilir, ne yapmak lazım bu durumda ? Bu konuyu tartışmaya açmak bana daha çok, müzikle hiç ilgisi olmayan insanların "abi bas ne işe yarıyor ki ya" demesi gibi geldi. Siz tam anlamıyla öyle dememişsiniz ama sonuç oraya varıyor. Bir jazz konserinde bas gitar solo bir enstruman olarak ta gayet dinleyen insanlara o duyguyu geçiriyor işte. Yani bu tartışmayı af buyrun biraz gereksiz buldum ben , yani neticede nereye varacağız ?
Benim de aklıma o geldi.
Şimdi bir çıkıp sorsa bateri-davul tek başına işe yaramaz gibisinden.
Kahvaltı yaparken de tereyağı tek başına hiçbir işe yaramıyor, ama ekmeğin üstüne sürünce şahane oluyor.
Yemeğin içindeki ayçiçek yağınin da tek başına hiçbir fonksiyonu yok demek gibi biraz.

Serçe parmağı hiçbir işe yaramıyor mesela...gibi örnekler çoğaltılabilir
 
Davulda belki solo bir enstruman olarak çalındığı zaman sizin bahsettiğiniz derinliği (ki bu her neyse) karşı tarafa geçiremiyor olabilir, ne yapmak lazım bu durumda ? Bu konuyu tartışmaya açmak bana daha çok, müzikle hiç ilgisi olmayan insanların "abi bas ne işe yarıyor ki ya" demesi gibi geldi. Siz tam anlamıyla öyle dememişsiniz ama sonuç oraya varıyor. Bir jazz konserinde bas gitar solo bir enstruman olarak ta gayet dinleyen insanlara o duyguyu geçiriyor işte. Yani bu tartışmayı af buyrun biraz gereksiz buldum ben , yani neticede nereye varacağız ?
Hocam arkadaşımla yaptığım uzun bir tartışma sonucunda bunu açtım, derinlikten kastım ise aktarılmak istenen duygunun ne kadar aktarılabilmesi ve o aletle ne kadar çok duygunun aktarılabildiği, sığdan kastım ise aktarılan duygu çeşitlerinin az olması. Ki gereksiz mi evet bir noktadan bakınca gereksiz aslında olay birazda arkadaşımla yaptığım tartışmanın sonucu onun beni anlayamaması ve benim onu anlayamamam.
 
Benim de aklıma o geldi.
Şimdi bir çıkıp sorsa bateri-davul tek başına işe yaramaz gibisinden.
Kahvaltı yaparken de tereyağı tek başına hiçbir işe yaramıyor, ama ekmeğin üstüne sürünce şahane oluyor.
Yemeğin içindeki ayçiçek yağınin da tek başına hiçbir fonksiyonu yok demek gibi biraz.

Serçe parmağı hiçbir işe yaramıyor mesela...gibi örnekler çoğaltılabilir

Konunun bunla uzaktan yakından alakası yok. Hayretler içinde okuyorum. Önce otomatik, bas gitar muhabbeti yapılıyor sanıldı, şimdi bu. İnternette son dönem artan bir olay bu, yazıları tam olarak okumuyor musunuz? Mevzunun bunla hiç alakası yok.

Ben konunun muhatabı olmadığım halde, afakanlar bastı 😀

Vurmalı çalgı ile kıyaslamak falan gerçekten hiç alakalı değil ama onu özelinde incelersek, çeşit çeşit vurmalı çalgı var. Bu aletlerdeki belli sesleri belli sırayla çalarsanız, türe özel ses üretebilirsiniz ama örneğin zil olmadan bir türde müzik üretmeniz kolay değil. Zilleri tiz seslere benzetirsek, burada bas gitarla bir anoloji yapmış olabiliriz 🙂

Yani davul toptan bir enstrüman içinde aslında birçok enstrümanı barındırıyor. Ses kapsamı oktavlar olarak düşünülünce, geniş. Ancak nota sesleri ve daha önemlisi akor sesleri gibi sesleri vurmalı çalgı olduğundan üretemediği için konuyla alakası yok. Evet davulun da notaları var ama yukarda kategorize etmeye çalıştığım kapsamda bakarsanız net anlayacaksınız.

Konu bu bağlamda gerçekten eğitici.
 
Son düzenleme:
Hocam arkadaşımla yaptığım uzun bir tartışma sonucunda bunu açtım, derinlikten kastım ise aktarılmak istenen duygunun ne kadar aktarılabilmesi ve o aletle ne kadar çok duygunun aktarılabildiği, sığdan kastım ise aktarılan duygu çeşitlerinin az olması. Ki gereksiz mi evet bir noktadan bakınca gereksiz aslında olay birazda arkadaşımla yaptığım tartışmanın sonucu onun beni anlayamaması ve benim onu anlayamamam.

Ben ikinizi de anladım hocam, rahat olun sıkıntı yok konuda 🙂
 

Geri
Üst