''Annemin ve babamın canlarını alan kötülükten bu şehri temizleyeceğime, mezarları üzerine yemin ettim.''
''Suçlular batıl inançlı ve korkak bir güruhtur. Öyle bir kılığa bürüneceğim ki, kalplerine korku salacağım.''
''Küçük bir çocukken yarasalardan çok korkardım... evet... bir yarasa olacağım: bir yarasa olacağım ki düşmanlarım korkumu paylaşsınlar...''
Bruce Wayne, sadece dokuz yaşındayken, Gotham Şehri'nin ''sahipleri'' olan anne-babasını, bir film (''The Grey Ghost'') çıkışı onlara saldıran bir kapkaççı sonucunda kaybeder. Bu vak'a onu bir tramvaya sürükler... o kadar büyük bir şoktur ki bu, Bruce Wayne olarak bilinen çocuk, o günden sonra yavaş yavaş delirir.
Evet, burası genellikle es geçilen bir nokta, fakat benim görüşüm bu yönde: hayatındaki insanları ve çevresindekileri iyi/kötü olarak ayırmaya başlar, ve ailesinin intikamını almaya yemin eder, ve bu uğurda yavaş yavaş delirir.
Ailesinin ona miras bıraktığı şirketin idaresini geçici olarak temsilci tayin edilen Lucius Fox'a, aile dostlarına bırakan Bruce, belirli bir yaşa geldikten sonra, dünyanın dört bir yanında, kişisel savaşı için kendisini eğitmeye başlar: Doğu'da dövüş sanatlarını ve gizliliği öğrenir, Zatanna'nın babasından ve çeşitli ilüzyonistlerden kaçma ve dikkat dağıtma sanatını, eğitimi ile birlikte gelen kaynaklar aracılığı ile bilimi, mitolojiyi, edebiyatı, sanatı... bir obsesif-kompulsif şiddetiyle saldırdığı bu hazırlığın sonunda, şehre geri döndüğünde, geriye tek bir soru kalır: Bruce Wayne, Gotham Şehri'nin Prensi, Milyarder Playboy, nasıl kanunu kendi ellerine alarak mafyanın kanattığı, suçun kol gezdiği, polisin ve politikacıların ve kanunun suçlulara çalıştığı şehri, kendi şehrini ele geçirecektir?
Cevap, kimliğini gizlemek olarak gelir. Yarasalara karşı olan korkusunu, suçluların ''batıl itikatlı ve korkak bir güruh'' oldukları düşüncesiyle birleştirerek, bir yarasaya benzemesini sağlayacak kostümünü diker, ve lojistik hazırlığını tamamladıktan sonra, ailesinin mezarları üzerine ettiği yemini gerçekleştirmek için, geceye atılır. Kendisine de bir isim seçer: ''Batman''
Fakat... sorun şudur ki, yol üzerinde olan birkaç kaza (The Joker, Harley Quinn, Two-Face) ve diğerleri arasından sıyrılan birkaç ayrı deli (The Riddler, Mad Hatter, The Penguin, Killer Croc, Poison Ivy, Mr. Freeze, Firebug, Scarecrow), odak olarak Batman'i seçer. O, aslında gecenin içinden gelip kendi şehrini, ona ait olan şehri geri almak isterken, uzaklaştırmak ve yok etmek istediği unsurları kendisine çekmeye başladığının farkında değildir. Hayır, bu bir grup deli suçtan uzak duracaklar gibi bir durum söz konusu tabii ki değil: sadece, Batman'in varlığı, kendi deliliklerini odaklayabilecekleri bir nokta sağlamaktadır onlara, o kadar.
Yine de (bilhassa Joker söz konusu olduğunda), Batman'in kendisinin dahi farkında olmadığı bir-iki nokta, serilerde genellikle es geçilir. Birincisi, Batman de, en az durdurmaya çalıştıkları kadar (daha fazla değilse) delidir - sadece deliliğini hastalıklı şakalar ya da odak unsuru çevresinde dönen eylemlerle değil, ucubik bir kostüm giyip gölgelerde gezinerek dışa vurmaktadır o kadar.
İkincisi, Batman, bu ''ucubelere'' karşı bir aidiyet hissetmektedir içten içe - zira, ne olursa olsun, onun varlığını gerçek anlamda tamamlayanlar onlardır. Bir babası, bir annesi, hiçbir arkadaşı yokken, onu gerçekten anlayabilecek olanlar bu ''ucubelerdir''.
Üçüncüsü, Batman her ne kadar kendini feda ediyor görüntüsü çizebiliyor da olsa, felaket derecede bencildir - Batman'in zihninde, Gotham Şehri ona ve sadece ona aittir ve başka kimse üzerinde hak iddia edemez. En zor, en çöküşe yaklaştığı anlarda dahi, bu bencilliği barizdir - ''Benim şehrim...'' ifadesine bolca rastlayabilirsiniz.
Dördüncüsü, Batman karanlık bir insan olmaktan çok daha ötededir aslında: saplantılıdır, bencildir, duygusuzdur, aşırı hırslıdır, manipülatiftir, kimseye ama kimseye güvenmez, kimseyi kullanmaktan/harcamaktan çekinmez, ona güvenen/yaklaşan herkesi kırılma noktasına dek sömürür, kendisine karşı çıkan herkesi ama herkesi (Robin'ler dahil) önünde engel olarak görür ve kendi davası söz konusu olduğunda, ateşe atmaktan çekineceği kimse yoktur. Ufak bir-iki örnek vermek gerekirse: Justice League'i kuran (ve bu örgütte süper gücü olmayan tek) kişi olan Batman, Superman'in de dahil olduğu bu örgüt ile bir işi olduğu vakitlerde yanında hep Kriptonit taşır. ''Müttefiki'' olan herkesin özel hayatları, güçleri/zayıflıkları üzerine tonlarca dosya tutar. Dick Grayson'ın ve daha pek çoklarının (ölmedilerse) Robin olmaktan vazgeçme sebebi, hepsinin Batman olabilmeyi beklemesi ve Bruce'un bu ismi asla bırakmayacağını anlamalarıdır.
Beşincisi, ki bu özellikle dikkat edilmesi gereken bir nokta, Bruce Wayne diye bir kişi yoktur. Bruce Wayne kişiliği, Batman'in günlük işlerini görmekte kullandığı bir roldür. Maskesi yüzünde değilken, rol yapmaktadır kendisi - maskeyi taktığında ise gerçekte kim olduğunu gözler önüne serer.
Sonuncusu ki kapatıyorum, davasının nihilist bir çaba olduğunun ve hiçbir şeyi tam anlamıyla başaramayacağının farkındadır, ama saplantısı onu savaşmaya iter. Bunu, esasen güzel bir analiz olarak kabul ettiğim bir diyalogla örneklendireceğim: bir Justice League bölümünde, alternatif bir gerçeklikte, Justice League dünyayı ele geçirerek Justice Lords adını almıştır. Kemik kadro tamamen mevcuttur. Bizim bildiğimiz Batman ile Lord Batman'in diyaloğu, hele hele en sonuncu noktada, açıklayıcı niteliktedir.
Lord Batman: Niye saklanıyorsun?
Batman: En iyi karanlıkta çalışırım.
Lord Batman: Ben de öyle düşünürdüm. Ama karanlıktan, birkaç serseriyi ölümüne korkutmak ve birkaçını da hapse tıkmak dışında, ne başardın?
Batman: Hepsi olacağına varıyor.
Lord Batman: Yeterince hızlı varmıyor. Gerçekten bir fark yaratmak istiyorsan, sistemi yamamak yerine değiştirmek istiyorsan, gün ışığına çıkmak zorundasın. Bizim yaptığımız gibi ele geçirmek zorundasınız. Düşün - kurbansız, acısız, suçsuz bir dünya.
Batman: Ve seçimsiz! Seni kim seçti ki?
Lord Batman: SENİ kim seçti!? Demokrasinin problemi, insanı çok güvende tutmamasıdır.
Batman: Başka erdemleri var. Ama sen o erdemleri unutmuşsun.
Lord Batman: Unutmadım! Sadece barış ve güvenliği seçtim.
Batman: Gücü ele geçirdin!
Lord Batman: Ve o güçle, hiçbir dokuz yaşındaki çocuğun silahlı bir serseri yüzünden ailesini kaybetmeyeceği bir dünya yarattık!