Merhabalar. Hem elektroniğe olan ilgim, hem de babam meslek lisesi Mobilya Bölümü mezunu olması sebebi ile, ondan da öğrendiklerimi zaman zaman gitarlar üzerinde uyguluyorum. Biraz da arkadaşların ısrarı ile, tanıdığım insanların için yaptığım iki işi paylaşmaya karar verdim.
Yakın dostum Burak Bey’in ricası üzerine, en sevdiği gitarlarından biri olan 93 yapımı Kore Epiphone gitarının boyama işini aldım. Gitarın birkaç yıl önce gövde cilası alınmış ve öyle de kalmıştı. Lakin gitarın bulunduğu ortam yazın çok sıcak olan bir dükkân olduğu için artık bir cila zamanı gelmişti. Burak Bey, hafif relic gitara yeni bir boya da istedi. Kendisi ile yaptığımız konuşma sonucu, relic görünümlü ama relic kısımları cila ile de korunmuş yeni renk bir bir boyada karar kıldık. İşin zorlayacak kısmı ise, seri numarası ve “Made In Korea” yazılarının kazınmadan kalmasında idi. Biraz da bu yüzden, boyama işlemini gövde – klavye ve headstock olarak üç aşamaya ayırdık.
Gitar, biraz ilginç bir dönemden kalma. Yapıldığı yıllarda Epiphone firması 61 Reissue, Korina SG’ler gibi modeller de üretmiş. Gitar da gövde ve sap yapısı olarak 61 reissue, fakat standart G400’lerde olduğu gibi klavyesinde binding yok. Gitar bana geldiğinde şu şekilde idi:
Tabii ki işe boyayı kazıyarak başladık. Boyayı kazıyınca karşıma biraz fazlaca kurumuş hatta üzerinde iki noktada çatlaklar oluşmuş bir gövde çıktı:
Önceliği çatlakları kapatmaya verdim. Başta epoksi kullanmayı düşünsem de, işi sağlama almak için inşaatlarda kullanılan ve “demir” veya “mermer yapıştırıcısı” olarak bilinen maddeyi kullandım.
Ağaç yapısı başta çok sıradan gibi idi:
Hemen gitarın gövde ve sap ağacına dengeli bir şekilde nem kazandıracak ve ağacın yapısını da ortaya çıkaracak yağ uygulamalarına geçtim. İlk yağ, ağaca hem oynama yapmaması hem de yıllar içinde çatlakların oluşmasına sebep olan, fazladan kaybettiği, ihtiyacı olan nemi vermek için kullanmak zorunda kaldığım bir yağ türü. İkincisi ise nem desteği vermekle beraber, ağacın desenini daha da vurgulayan farklı bir yağ türü.
Ancak son yağ tabakasını uygulayınca, gövde ve sap ağacında gayet güzel desenler çıktı ortaya:
Headstockta eskiden kalma bir çatlak sorunu vardı. onu da epoksi ile giderdik:
Bu yüzey tabii ki sonradan zımparalanıp pürüzsüz hale getirildi.
Tuşe ağacından bahsetmeden geçmeyeyim. Tuşa ağacı da aşırı kurumuştu. Sık aralıklarda tuşeye de besleyici yağımızdan sürdüm:
Resim sınırlamasından dolayı devamı gelecek mesajda.
Yakın dostum Burak Bey’in ricası üzerine, en sevdiği gitarlarından biri olan 93 yapımı Kore Epiphone gitarının boyama işini aldım. Gitarın birkaç yıl önce gövde cilası alınmış ve öyle de kalmıştı. Lakin gitarın bulunduğu ortam yazın çok sıcak olan bir dükkân olduğu için artık bir cila zamanı gelmişti. Burak Bey, hafif relic gitara yeni bir boya da istedi. Kendisi ile yaptığımız konuşma sonucu, relic görünümlü ama relic kısımları cila ile de korunmuş yeni renk bir bir boyada karar kıldık. İşin zorlayacak kısmı ise, seri numarası ve “Made In Korea” yazılarının kazınmadan kalmasında idi. Biraz da bu yüzden, boyama işlemini gövde – klavye ve headstock olarak üç aşamaya ayırdık.
Gitar, biraz ilginç bir dönemden kalma. Yapıldığı yıllarda Epiphone firması 61 Reissue, Korina SG’ler gibi modeller de üretmiş. Gitar da gövde ve sap yapısı olarak 61 reissue, fakat standart G400’lerde olduğu gibi klavyesinde binding yok. Gitar bana geldiğinde şu şekilde idi:
Tabii ki işe boyayı kazıyarak başladık. Boyayı kazıyınca karşıma biraz fazlaca kurumuş hatta üzerinde iki noktada çatlaklar oluşmuş bir gövde çıktı:
Önceliği çatlakları kapatmaya verdim. Başta epoksi kullanmayı düşünsem de, işi sağlama almak için inşaatlarda kullanılan ve “demir” veya “mermer yapıştırıcısı” olarak bilinen maddeyi kullandım.
Ağaç yapısı başta çok sıradan gibi idi:
Hemen gitarın gövde ve sap ağacına dengeli bir şekilde nem kazandıracak ve ağacın yapısını da ortaya çıkaracak yağ uygulamalarına geçtim. İlk yağ, ağaca hem oynama yapmaması hem de yıllar içinde çatlakların oluşmasına sebep olan, fazladan kaybettiği, ihtiyacı olan nemi vermek için kullanmak zorunda kaldığım bir yağ türü. İkincisi ise nem desteği vermekle beraber, ağacın desenini daha da vurgulayan farklı bir yağ türü.
Ancak son yağ tabakasını uygulayınca, gövde ve sap ağacında gayet güzel desenler çıktı ortaya:
Headstockta eskiden kalma bir çatlak sorunu vardı. onu da epoksi ile giderdik:
Bu yüzey tabii ki sonradan zımparalanıp pürüzsüz hale getirildi.
Tuşe ağacından bahsetmeden geçmeyeyim. Tuşa ağacı da aşırı kurumuştu. Sık aralıklarda tuşeye de besleyici yağımızdan sürdüm:
Resim sınırlamasından dolayı devamı gelecek mesajda.