Basit. Türkçe çevirisi ile Büyük Birader seni izlemiyor, ya da sen izlediğinin farkında değilsin. Aslında şu anda yazdığım kelimeler okunuyor. Google'dan arattığım her şeyi bir başkası görüyor. Büyük ihtimalle yazdığım bütün hikayeler ben daha bir yerlere getiremeden okunulmakta.
Ama kafamın içinden ne geçtiğini, ben hariç, kimse bilmiyor. Elimizde avucumuzda sadece düşüncemizin ve zihnimizin özgürlüğü var.
Fakat. Özgürlük, doğası gereği bizim duyularımızın algısının ötesinde (extrasensory) bir olaydır; her türlü sınırı kaldırsak, fiziksel vücudumuz, Aracı, belirli sınırlara (ee... yaşam süresi gibi, mesela) sahip. Ve Varlık (bizim aslında olduğumuz saf form) kendi içinde bağımsız, ama arayüzü olarak kullandığı Aracı ile birleşik olduğu sürece de özgürlük nedir asla algılayamayacak ve bulamayacak. Tam özgürlüğü bu dünyada aramak çok saçma; her şeyi kaldırsan, kendi vücudun bu ilkeye ihanet edecek.
Dolayısıyla, sadece zihnin ve düşüncenin özgürlüğünden bahsediyoruz. Ufak bir not, İFADE ÖZGÜRLÜÐÜ ile ilgisi yok bunun; orası çok karmaşık, fakat düşünce, kendi içinde, alabildiğine özgür. Tabi kültürel bakış açıları ve kimliğin ima ettiği bağlantılardan ve isimlendirmelerden bağımsız değil, ama bağımsız OLAMAZ demek değildir bu.