yine doğal olarak görüyoruz ki idolleştirme yoluna gidiliyor, yani muhteşem müzikal dehaya sahip olağanüstü insanlar ve onların goygoycuları, 60'lardan- ve dolayısıyla "gitar müziği"nin patlamasından- beri süregelen bu kişiliksizlik abidesi modern paganizm buralara da bulaşıyor, ister istemez.
burada müzik dinlemekten, sanattan ve sahne performansından bahsediliyor. insani erdemler, reklam, insanüstü çaba ve bunların yekûnü, sahnede ya da kayıtta yaratılmış sinerjiyi ve performansın kendisini etkileyen şeyler değildir. ortaya çıkan sanat ürününü ya beğenirsiniz, ya da beğenmezsiniz. opsiyonel olarak, yorumlarınızı yaparsınız.
ancak bana dünyadaki her iş çocuk oyuncağıymış da bir tek monsieur deniz'in işleri başından aşkın, çok zor ve büyük özveri gerektiren işlermiş gibi göstermeye çalışırsanız, her zaman yaptığınız gibi onu olduğundan (bir müzisyen, bir insan) daha fazla bir şeymiş gibi göstermeye çalışırsanız çuvallarsınız diyebilirim. yine de kendi bileceğiniz iş. burada emeğe saygısızlıktan bahsetmiyorum ama kimse hula hup çevirerek müzik yapmıyor ne Türkiye'de, ne de dünyada. buna ek olarak, amaca giden her yol mûbahtır ve burada direc-t'nin amacının ne olduğu, ve her ne ise ona ulaşmak için kullandığı yolların ne olduğu, bizleri ancak bir yere kadar ilgilendirir.
velhasılkelam, adamlar çıkıyorlar, çalıyorlar. beğeniyoruz, ya da beğenmiyoruz ve bunu sebepleriyle dile getiriyoruz.
ama ne yapmıyoruz? idolleştirme ve goygoyculuğa paye vermiyoruz. lütfen.