GELİN GÖRÜN DORIAN NEYLEDİ…
Çok ilginç başladı Dorian hikayesi.. Albümün müzik marketlerde yerini almasından epey süre geçmesine rağmen hayatın yoğun temposundan boş bıraktığım müziğin kokusu geldi sanki mutfaktan.. Mutfakta biri mi var kıvamında gidip baktığımda karşıma bu yurtdışı prodüksüyonları da gerçekten yapıyor dedim.. Beşiktaş’ta kendini bilmez bir müzik marketin içerisinde albüme “yabancı” rafından ulaştım.. Bu kadar ilginçti işte herşeyin başlangıçı…
Roxy’den neden müzik yapamayan grup çıkmaz diye sorardım kendime daha çok da soracağım galiba. Aslında onların geçmişi çok eskilere yaklaşık 10 senelik bir geçmişe dayalı ama kahrolsun ki Türkiye’de ki albüm öncesi Underground piyasası yok denilecek kadar yavaş ve zayıf.. Biz hep ayaklarımızı uzatıp önümüze gelmelerini bekliyoruz..
ŞARKILAR NEDEN HEP ÇEMBER ÇİZİYOR?
Albümüm tadı da tuzu da yerinde olmuş. Gitar tonlarında herkesle görüşüm bir.. Kime sorsam çevremde albümün üstündeki çizgiyi anlatıyorlar. Aslında bu bir eleştiri. Parçaların arasındaki benzerlik değil bu, tonların ve genel anlamda çemberin dışı hep aynı.. Oynak ve Porno Sezar bunların arasından birazcık sıyrılsa da toplu bir albüm olmuş.. Bu tabii ki de herkesin kendi müzik zevki.. Ben dağınık albümleri daha çok seviyorum.. Çünkü son parçadan ilk parçaya atladığımda çalıp giden bir şeylerden öte kalp atışları gibi iniş çıkış olmalı… Bu küçük bir eleştiri… Biraz daha vurulabilirdi davullara, biraz daha açılabilirdi gitar, azcık bir iki parça da olsa…
Kartonet için bazı yerlerde ufak çaplı çok gülünç eleştiriler gördüm ama sanırsam o eleştirilerin sahipleride asla temizleyemeyeceğimiz MP3 depolu, albüm yorumlamaya bayılan, çaylarını alıp, albümleri kişileri yeteneklerini sorgulayanlar. Dorian’ın albümü Yeniden Hayata’nın kartoneti b-11 kalitesinde. Sanat dolu… Albümüm konsepti ve zaten birazdan değineceğiz çekilen ilk klibin kalitesi konusunda herkes aynı yerde birleşiyordur, orijinal…
ŞARKI SÖZLERİNİN SAHİBİ YOK KOŞUN!
Yine küçük küçük eleştirilerle devam edelim… Dorian’la yeni tanışan ve onları seven çoğu kesim albümü aldıklarında biraz sallanacaklardır çünkü yaklaşık 17 dakika şarkıların sözlerinin kime, gruba mı, dışarıdan mı, Ali’nin mi, yoksa Goncagülün mü yazdığı belli değil. Tabii ki bazı röportajlardan veya tv programlarından az çok bunlar öğrenilebilir ama albümü alan insan duyguların çıkış noktası insanları daha iyi anlamak için bunu bilmek zorunda.. Belki sonraki baskılarda bu düzeltilir diyip küçük eleştirileri raflara fırlatıp işin tadına geliyoruz..
Dorian dışardan merak edilen ama yaklaşılamayan bir grup. Onların özeti bu. Kimin suratına baksam bunu görüyorum.. Bunu belki sonraki albümlerde aşıcaklar ama insanlarla tanışma süreleri biraz sancılı geçecek gibi gözüküyor… Genel anlamda şarkılarda sözler parçalara oturtulmaya çalışılmadığı ve kalemin direk düşünceden çıktığı çok açık.. En azından şurda iki nota var iki kelime sıkıştıralım oraya diye pat diye önümüze fırlatmamışlar…
Davulun bazı parçalarda herşeyin öne geçtiğini hissetmek çok güzel.. Uzun zamandır ki son dönemlerde Burak Gurpinar’ın Athena albümündeki öne çıkışı dışında bu kadar sakin ama bu kadar toplu çalan görmemiştik. Afşar Yağcıoğlu’na buradan ellerine sağlık şarkıları yolluyoruz. Kişisel olarak yine zevktir aslında davul, dağınık çalanları sevenler de çoktur.. “Dağınık çal”’ın hikayesi bile vardır bilen bilir…
Şimdi öncelikle albümü daha almamış olanlar, şu yargıyla gitmesinler müzik marketlere.. Abi sert değildir. Abi gitarlar sönüktür.. Abi korkak çalmışlardır. Abi softdur güzeldir ama beğenmiyorum ben bu tarzı deyip gitmesinler. Tamam albümün bazı kesimleri o softluğu duygusallıktan dolayı taşıyor ama artık öyle bir boyuta geldi ki bu piyasa Manga’nın düştüğü hataya düşmüyor yeni albümler. Rahatça çalabiliyorlar. En son örneği Çilekeş… Manga Çilekeş kadar gitarları açsaydı aynı eski günlerindeki gibi acaba sonuç ne olurdu?
Ben bu soruyu atlayım soru çok zor.. Dorian’a her yeni çıkan albüme parmak atıp müzisyen yeteneğini atan Deniz Yılmaz yaşam parçasında Vokal olarak olarak eşlik ediyor… Deniz Yılmaz’lı Panik ne durumda yakında anlarız…
Gelelim güzellerin güzeli Yunus Emre’nin Gel Gör Beni ilahisinin cover’ına. Karşı çıkanları da açıkcası bu konuda anlamak zor. Ney’in müziğe, müziğin birbirine girmesinden daha doğal ne var ki. Artık müzik sentez zamanı. Ercan Irmağın Ney ile eşlik ettiği Gel Gör Beni Cover’ına gelecek II. Klipten sonra albümün biraz daha yukarı çıkacağını düşünüyorum.
MTV’DE NEDEN ÇIKMASINLAR Kİ?
Dorian hakkında başka spekülasyon ise MTV’de Türkiye’nin en iyi Rock grubu gibi bir kıvamla sunulmaları. MTV’de çıkmaları gurur verici tabiiki de. Asla EMI gibi büyük bir yapımın bir parçası ve pazarlama stratejisinin başarısı olarak gözükmemeli bu. Sonuçta o yurtdışına pazarlanabilecek çizgide soundlarını sunan yine Dorian. Ordaki başarı onların, iyi çalışan prodüksüyon şirketinin değil… En iyi olmak için çok yıllarla kavrulmuş olmaları gerekecek o ayrı.. Önleri açık olsun…
Klip için birşey yazmama gerek yok galiba.. Sesi kapatıp Dorian ile tanışmamış bir metobolizmaya klibi izletiniz ardından alacağınız tepki klibin özetidir zaten… Kim bunlar abi ya bir internetten bakalım kimlermiş derse şaşırmayın…
Albüm için çok küçük de bir eleştirim yada kendimi şartladığım bir durum var.. Gerçekten bu bölgedeki dinleyici artık vurmasını istiyor gitarların davulların.. Belki annelerimizin bu ne evladım kafam şişti kapat dediği Kurban bir daha geri gelmeyecek ama soundu biraz daha sertleştirmekten korkmamalı bizim bunu istediğimizi göstermeliyiz.. Yapım şirketleri bu yüzden müziğe karışıyor… Onlar için sayı önemli.. Biz sert istiyoruz, biraz canımızı yaksın istiyoruz müzik, ama sonra müzik market yerine jileti alıp başkasının cebini yırtıp çalıyoruz… Umarım Dorian’ın bir sonraki albümü biraz daha cesur olur… En azından şu an için standartın epey üstündeler…
Yine baş belalarımızdan başka bir durum ise İncubus ve Dorian’dan İlkin’ın şarkıyı söyleyiş biçimi. Dejavu’dan Cenk düştü önümüze, RHCP damgalarıyla vurduk şimdi de Incubus, hatta hatta çok ileri gidip biraz gülünç de olan L. Park durumları. Bunlar aslında albümü dinlemeyen insanın üstünde o kadar negatif bir etki yaratıyor ki tam biraz dağınık bir piyasa oluştu ama sonuçta oluştu çıkan aradan sıyrılanlar gidecek dediğimiz piyasa da daha çok önyargıya yaklaştırıyor insanları… Benzeyebilir bunu düşünün bunu yazın ama olgunluğuyla bu benim görüşüm diyerek, kopyası bu ya aynı ya taklit ya diyerek müzik marketlere gittiğinizde Rock kısmında yerli bölümde ömür boyu Teoman’ı görürsünüz yoksa…
İNCE BİR YOL VAR, YOLDA BİNLERCE BAÐIRAN
Galiba biz çok daha kaliteli işlerde göreceğiz açıkcası benim KURBAN’ımızın boyun eğişiyle ki onlar halen daha ayakta aslında, umutsuzluğa düştüğüm bu piyasanın belki de az da olsa dirilmesini MANGA’nın satışları sağladı. Benim açımdan şu an için yaptıkları en büyük katkı onlar için bu.. İkinci albümlerinde gitarları kısmadıklarında hem dinleyici kitlesi yine onların yanında olacak hemde biz.. Mangayı geçtiğimizde işin özü şu.. Dorian ve bir çok grup daha.. Dün Çilekeş.. Bugün Dorian.. Yarın başka gruplar.. Artık yavaş yavaş çıta yukarı doğru çekiliyor.. Yurt dışı müziğin kopyasında öte üreten ve çember gibi bir albüm yapan Dorian’ın albümü raflarda çok şık duracak.. Oynak ile organlarınız birbirlerine laf atarken, Rüyadan ile onların nostaljilerine konuk olacaksınız, Porno Sezar ile bağıracak, yaşam ile sizi bırakan sevgilinizin o şarkıyı dinlediğini duyup yastığın üstünde gözlerinize sarılacaksınız… “Yeniden hayata” Türkiye’yi fazlasıyla hak eden bir albüm, ah biraz daha uzun olsa der gibisiniz tabi…
Önümüzdeki hafta şirketimiz için Dorian röportajına gideceğim..
Teşekkür edelim buradan bizi kabul ettiler…
Röportaj ile tekrar görüşmek üzere…
Canlı performanslarını da yazma dileğimle..