Ya ben yazdım diye hatırlıyorum G.O.R.A. başlığına. Hey gidi Kount, bu hallere düşecek adam mıydın ben?
Neyse konuya dönelim (şu giriş geyiğini bırakamadım be uyuşturucum oldu resmen!) G.O.R.A. filmine.
Görsel açıdan, şu ana dek gördüğüm pek çok Amerikan yapımının dengi ve/veya üstü konumunda. Gerçekten muhteşem, güzel renkler, süper uyumlar hede hödö.
Karakterlere bakarsaak... Özkan Uğur'un performansı muhteşemdi. Çünkü koklayarak yolunu bulan kör bir sürgünü (manyak ve içkici bir yaşlı amcayı) oynamak kolay değil, ne derseniz deyin.
Ozan Güven ikinci favorimdi. Eşcinsel bir robotu canlandırıyordu adam, ve hiçbir şekilde abartmıyordu. Mimiklerine, hareketlerine ve konuşma şekline "yedirmeyi" başarmıştı.
Cem Yılmaz mı? Logar karakteri tam bir fiyaskoydu. Logar'ı başarılı bulduğum birkaç yer vardı, onlar da zaten şu "Fiberoptik basküler dondurucu" fiyaskosundan sonra Arif işi hallediyordu ve yukarıdan konfetiler yağıyordu ya, o sahnedir; Amir Toça'ya o meyveyi atmak üzereyken durdurduğu sahnedir; Ceku'nun Timar'la evleneceğini öğrendiğinde bardağın elinden düştüğü sahnedir; bir de "Haa, tevkif değil o tebrik!" dediğinde "espri yaptım nihahahahaha" şeklindeki sırıtışıdır.
Arif ise zaten Cem Yılmaz'ın kendisiydi. Ona da bir şey diyemem. Ne desem boştur ama bir taraftan da tipik bir Türk insanıdır kendisi de diyebilirim.
Gelelim filmin esas kısmına, "komedi"ye. Herşeyden önce, ingilizce konuştukları sahnede "Loading fucking coordinates.", "The fucking map is on." gibi cümleler kullanmaları ve o meşhur "dot com" beni benden aldı. Sıralarsam çok fazla sahne var bayağı güldüğüm, say say bitmez ama, "Aksaray" sahnesinin yeri ayrıdır. Öte yandan, mesela, detaylarda kalanlar da gayet güzeldi; mesela "öğreti" sahnesinde tahtadakiler şahaneydi. Uzun eşşek oynamaları muhteşemdi. Ama espriler genel anlamda "geyik"ti denebilir. (Bob Marley Faruk'un "Ne havalandırmaymış arkadaş ya!" demesi ayrıdır ama)
O program listesi daha manyaktı ama; "Aikido, jujitsu, tekvando, kung-fu, orta iki fizik, taocu seks, best of MFÖ!"
Ama benim, ailemle olsun, arkadaşlarımla olsun, topluca güldüğümüz tek bir sahne vardır;
Arif:"PUH! Ulan ışınlanmanın ta anasını avradını... ya bırak kardeşim ya, bırak dokunma ya..."
(Yazıcam diye giden ikinci sigaram... cebim yandı resmen)
Öte yandan, iki sahnede hata gözüme çarptı, hem de ilk izlediğimde. İlki, ormandaki kovalamaca sahnesinde, Arif'in kendi çevresinde dönerek zar zor zıbarmaktan kurtulduğu yerin iki kez kullanılmış olması, ikincisi de Matrix ile dalga geçmenin dibine vurulduğu "öğrenme makinası"nda, Bob hareket ettiğinde hareketlerinin hızı...
Öeehhh yeter parmaklarım yoruldu! Gidin izleyin kardeşim!!! 😆