Benim söylediğim şuydu aslında: Eğer ilk defa Greg Howe ile bu müziğe maruz kalsaydınız, Quayle'i duyduğunuzda bu kadar tepe taklak olmazdınız🙂 Daha dengeli olurdu işler. Bu arada, Extraction filan çok yeni kalıyor benim söylediğim etkiyi hissetmek için. Howe bu tazrı çok daha önce icat etti. Ben Uncertain Terms-Introspection (bence açık ara en iyi albümü), Parallax ve Five ile onun fusion dönemine başlamıştım (ilk iki albümü artık Funky Shred tabir edilen blues-pentatonik odaklı bir dönemdir bu ara; Kotzen ile birlikte icat ettiler o tarzı)Greg Howe ben de dinliyorum : Jump strat , Contigo , Extraction... Fakat gitar tonu falan işin içine girince Tom Quayle dinlerken tarz açısından beni daha çok çekiyor. Ayrıca mesajımda da bahsedecektim sonra vazgeçtim ama onun o legato performansını , o parmakların kasıntısız şekilde oradan oraya dans edişini izlemek beni tam anlamıyla eritiyor.
Ayrıca anlamanıza sevindim , bu adamın varlığı beni gerçekten tepe taklak ediyor. Muhtemelen müzik beni bu yüzden uzun süreler tatmin etmeyecek. Sonuç olarak bu benim mentalitemi değiştirdi artık cihazlara büyük para ayırmaktansa derslere büyük para ayırmak daha mantıklı geliyor. Çünkü aldığım enstrümanda bu tonu çıkarabilecek hiçbir manyetik , ağaç ya da işçilik olmayacak parmaklarımda olmadığı için.
(Kotzen demişken; Howe-Kotzen albümlerini dinlemişliğiniz var mı?)
Tabii bir de Allan Holdsworth meselesi var. Quayle'in asıl üstadı bu adam (zaten Greg Howe da Holdsworth hayranı...), ama o çok kendine has bir adam. Türkiye'deki temsilcisi Sarp Maden.
Bu bahsettiğimiz durumun aynısı (ne yazık ki) önce Al di Meola, Steve Morse ve/veya Paul Gilbert ve Vinnie Moore dinlemeden Petrucci dinleyenlere oldu. Onlar da halen çıkamıyor o takıntılı halden.
"Dengesiz" diyorum ben buna, çünkü gereksiz bir yüceltme oluşuyor. Aynı şeyi vaktiyle Malmsteen ile yaşadım, di Meola hayranlığı ile Malmsteen takıntısını bıraktım, ama bu sefer de di Meola takıntısı oluştu ve seneler sürdü🙂 Demek ki illa ki takıntılı bir dönem lazım... Ama mutlaka bir noktada çıkabilmek de lazım.