Objektif anlayabilmek için gitarın tarihçesini biraz bilmek lazım. Öncelikle şunu kabul edelim, 59 modellerinden sonra ağaç kalitesi süreçte düştü ve gerçek standart tonuna erişim durdu. Bu noktadan sonra denenmiş veya yapılan herşey bir kompanse etme çalışmasıdır.
Mesela 70'lerde 3 kat gövdeli modeller görürüz, genel kanı ağır'ın iyi olduğuydu ve müşteri isteklerine uymak, ağırlaştırmak için firma bu yola başvurdu. Sonra ise bunun boş bi çaba olduğu ortaya çıktı, zaten biraz ebay kurcalayanlar 70'ten sonrası modellerin eski olmasına rağmen çokta pahalanmış olmadığını fark edecektir.
Chamber'ingi sadece hafifletme olarak algılamayın, içerisinde rezonans için odacıklar oluşturmak sureti ile de irelenebilir. Yani ağacı bulamıyorsak rezonansını bulmaya çalışalım gibi ve hala yeni chambering tasarımları çıkabiliyor ideal arayışında.
Son olarak şu video'yu paylaşıyorum gerçek 59 ile videonun çekildiği dönemin en iyi taklidini kıyaslamak için, ağacın ne fark ettirdiğini duyarak anlayabilmek için. Not etmekte fayda var Dimarzio 59'unu birkaç gitar arasından seçmiş, yani en iyinin en iyileri bile olsa ton farklılıkları bu tasarımda gitardan gitara hep olacaktır.
Burada aradaki farkı (iyi kötü, her neyse) ağacın yarattığını nerden cikardiniz?
Objektif anlayabilmek için gitarın tarihçesini biraz bilmek lazım. Öncelikle şunu kabul edelim, 59 modellerinden sonra ağaç kalitesi süreçte düştü ve gerçek standart tonuna erişim durdu. Bu noktadan sonra denenmiş veya yapılan herşey bir kompanse etme çalışmasıdır.
Mesela 70'lerde 3 kat gövdeli modeller görürüz, genel kanı ağır'ın iyi olduğuydu ve müşteri isteklerine uymak, ağırlaştırmak için firma bu yola başvurdu. Sonra ise bunun boş bi çaba olduğu ortaya çıktı, zaten biraz ebay kurcalayanlar 70'ten sonrası modellerin eski olmasına rağmen çokta pahalanmış olmadığını fark edecektir.
Chamber'ingi sadece hafifletme olarak algılamayın, içerisinde rezonans için odacıklar oluşturmak sureti ile de irelenebilir. Yani ağacı bulamıyorsak rezonansını bulmaya çalışalım gibi ve hala yeni chambering tasarımları çıkabiliyor ideal arayışında.
Son olarak şu video'yu paylaşıyorum gerçek 59 ile videonun çekildiği dönemin en iyi taklidini kıyaslamak için, ağacın ne fark ettirdiğini duyarak anlayabilmek için. Not etmekte fayda var Dimarzio 59'unu birkaç gitar arasından seçmiş, yani en iyinin en iyileri bile olsa ton farklılıkları bu tasarımda gitardan gitara hep olacaktır.
Şimdi evet işin tarihini bilmek lazım. Birincisi Honduras Maununa erişim 1960'ta sona ermedi, 300 senedir başta mobilya üreticileri tarafından acımasızca sömürülen ağacın bazı alt türlerinin CITES endeksine ilk girişi 70'ler ortası. Ha ne oldu, kereste fiyatları arttı. Norlin dönemi gitarlar ağır olsun diye 'pancake' yapılmıyordu, Norlin maliyetten kısıyordu. Dolayısıyla, Gibson istese fiyatları kademeli artırır 'gerçek standart tonunu' pentatonik gam sevenlere sunmaya devam edebilirdi ama etmedi.
Niye etmedi? Çünkü Les Paul ilk çıktığında tutmadı. Fender özellikle süper tasarım Strat'la o seneler esiyordu. 61'de Gibson da daha keskin hatlı double cut SG ile (ilk çıktığında onun adı da Les Paul'dü, tutmayan modelin baştan tasarlanmasıydı çünkü) karşılık vermeyi denedi. Fakat talih kuşu Gibson'un yüzüne güldü. Genç müzisyenler genelde kelepir kovalar haklı olarak. Özellikle Londra'daki bazı dükkanlarda kenarda köşede kalmış Les Paul'ler Britanyalı rock ve blues'cular tarafından toplandı. Bunlardan biri gidip de Les Paul'ü Marshall'a taktığında ise işte bildğimiz Les Paul fetişinin fitilini ateşledi. Gerçi aynı kişi o ilk Les Paul'ünü (Beano) çaldıracak, rock tarihinin önemli eserlerinden bazılarını SG, ES ve Strat kasa gitarlarla kaydedecekti ama olsundu, Les Paul sevenler için mesele müzisyenin yeteneği ve sebatından ziyade yok efendim keresteydi, kapasitördü, PAF'tı...
Her neyse, eski ve tutmayan bir tasarımın 60'lar ortasında bu gitar tanrısı furyası etkisiyle peynir ekmek gibi gittiğini fark eden Gibson modeli tekrar tedavüle soktu. Fakat gitarcılar için özel olanın bir dönem ve o döneme imza atan müzisyenler olduğuna inanmak, cansız obje ve hammaddeye mistik değerler yüklemekten zor olduğundan o 58-60 arası Les Paul'ler oldu size kutsal kase.
Bununla bir derdim kesinlikle yok bu arada, bütün rezalet tasarım hatalarına rağmen Les Paul müthiş güzel bir obje. Benim derdim o objeyi güzelden öte özel yapanın müzik değil başka bir şey yapılmaya çalışılması. Hani sanki bugün herkese 59 burst versek ortalık Clapton'la, Page'le, Bloomfield'le vb. dolacak. Hani bunu bugünün müzisyenlerini küçümsemek için yazmıyorum, aksine 59 burst ve hatta gitar olmadan da on numara müzik mümkün onu demek istiyorum. Kendi nostaljimizi objeler üstünden yaşıyoruz biraz. Bilincinde olduğumuz sürece buna eyvallah.
Bu arada yukarıdaki video bahse konu mitleri içeren, hayatımda bu konuda gördüğüm en zırva videolardan biri. Aradaki volüm farkını ağaç 50 senede kurudu ondan falan diye açıklayan bir arkadaş konuşuyor. İngilizce konuşması boş konuştuğu gerçeğini değiştirmiyor. Ya iki farklı gitar, elbette farklı tınlayacak. Hem de amfiye bağlamamışsın. Akustik olarak mı çalacaksın Les Paul'ü? Tövbe yarabbi. Bir de sustain meselesi var tabii. Sanki herkes 15 dakikalık notalar tutuyor çalarken. O videodaki elemana diyorum: Çok istiyorsan ver gain'i al sustain'i. Neyse, historic modelleri geçtim, hatta Les Paul'ü de geçtim istedikleri 58-60 burst'ü getirsinler dünyada mutlaka sustain'i daha uzun bir gitar bulunur. Sonuçta 1500 küsür faal burst olsa, milyonlarca başka gitar var. En uzun sustain yarışması değil ki bu.
Neyse uzun ve dağınık oldu biraz. Kıssadan hisse: Başta çalan olmak üzere bir gitarın tüm bileşenleri sese etki eder. Fakat nihai olarak mükemmel entonasyonun mümkün olmadığı (özel bazı sistemleri saymıyorum, onları bilmiyorum) perdeli bir enstrümandan bahsediyoruz. Böyle bir durumda fark nereden kaynaklanıyor kim nasıl tespit etsin?