Senaryosunu yazdığı True Romance ve Katil Doğanlar, rol aldığı From Dusk Till Dawn, yönetmenliğini yaptığı Four Rooms, şaheser film Jackie Brown’dan yola çıkarak; adamın eli deymiş; ne kadar kötü olabilir ki? Bir de yönetmen, Cabin Fever diye güzel bir film yapmış vaktinde.. Dedim ve gittim. Anladığım kadarıyla, iş şu raddeye gelmiş:kicsalla Yani, bunun da referansı ben olsam izlersiniz; ben de geçeyim dalgamı!
Bu tür filmleri izleyenler de Holly/but sevdalısı değillerdir; sinema cahili hiç değillerdir. Aynı zamanda, pornografiye karşı en ılımlı kitle de bu tür filmlerin izleyicisidir. (Kimsenin Cronenberg'in Crash'ındaki adrenalini hayvani bulduğunu yada Almadovar'ın Kika'sını porno niyetine izlediğini sanmıyorum) Çünkü; alternatif bir beğeni geliştirebilmişlerdir ve farklı olanın kıymetini bilirler. Ama kardeşim, bu kadar da tırt bir şeyi film diye izlenmez ki.. 2- 3 aykırı görüntü için bir film yapmak; zamanı doldurabilmek için gençlerin bütün ulaşım araçlarındaki 'travel detail'lerini seyirciye izletmek, finalde de 'clockwork orange' misali / negatifi şeklinde tesadüfi bir adalet anlayışıyla durumu kurtarmak da nedir? Hani belki bir üst okuması, bir felsefesi vardır; canını kurtaran vatandaş üzerinden: Yaşam da bir Slovakya'dır, vahşet turizmi efsanesidir; sağ kalan arkadaş bunun içindir vs..
Slovakya nefreti niçin? Cabin Fever'da kırsal amerikanın eleştirisi vardı da, E. Roth bunu amerikan düşmanlığıyla mı dengeledi?
Gişe yaptırmaya değmez.