"Bu zamana kadar bu başlık nasıl açılmaz... Fiyasko!" Swarley Stinson, NY Times
Evet abiler böyle bir dizi var... İsmi içinde bir tutam kelime oyunu, iki tatlı kaşığı gizem ve el kararı olarak serpiştirilmiş bir romantizm içeren bu dizi; benim geç keşfettiklerim arasında bulunuyor. Cnbc-e'de eskiden de görürdüm ama -kabul ediyorum- isminden dolayı pek fazla şans tanımayıp göz ardı etmiştim. Derken geçenlerde bilgisayarımın bozulması ile hemen hemen hiç izlemediğim televizyona bir süreliğine belli ölçülerle göz atmaya başladım ve ne göreyim! Aman yarabbi süper bir dizi bu. Klasik yanları var, ama çok güzel.
Bir kere bilindik formların dışında takılan bir karaktere sahip, evet; Barney Stinson. Nerede-nasıl yaşadığı ve hatta tam olarak ne iş yaptığı bile bilinmeyen, takım elbiseli bir uçkur düşkünü... Genç ve yükselme sevdasındaki mühendis, aşk ve aile adamı/dizi esas oğlanı Ted Mosby... Benim tarafımdan da kabul görmüş olan "İstikrar dediğin berber ile olur, manav ile olur; kasap ile olur arkadaş!" şeklindeki istikrar kavramını ilişki boyutuna da yaymayı başarmış olan uysal erkek Marshall Eriksen... Bu üçlüyü tamamlayan, müstakbel Eriksen olduğu kesin, fakat maceraperest olup olmadığı belli olmayan Lily; ve çoğu zaman dünyalar güzeli gibi gözüken, fakat 1. sezonda 6 bölümlüğüne konuk olan Victoria'nın gidişi ile sarsılan şu yüreğime karşı hep onu hatırlattığı için zaman zaman eğreti duran, müthiş haber spikeri, harika soyisim sahibi, Kanada eski pop starı Robin Scherbatsky! Ah kızım, bak seni nasıl betimledim... Ama Victoria şaplağı atıp gitti bir kere Almanya'ya, bu asil hareketin önüne geçemez senin hiç bir şeklin!
Efenim; 2030 yılında Ted'in kemale ermiş hali, oğlu ve kızına anaları ile nasıl tanıştığını anlatıyor ve "Ters halde bir aşk hikayesi" cümlesi de dizimizin konseptini oluşturuyor. Böylesine hoşuma gidince en baştan izlemeye karar verdim ve 2. sezonun ortasındayım şu an; dizi ise 4. sezondan devam etmekte. Birinci sezon, legen... wait for it ...dary! bir sezon; 2 ise başladığı yer itibariyle biraz daha ağır başlı gözükse de hiç beklenmedik anlarda (Gece 2'de kulaklık kulağınızda dinlerken arkanızda uyumakta olan kişiyi unutup hain kahkahalar ile gülmenizden bahsediyorum, evet!) yarıp geçiriyor. İzleyelim, izletelim. (Nispeten) Yeni nesil olarak adlandırabileceğimiz komedi dizileri içerisinde Coupling'den sonra kafaya oynayabilecek yegane yapımdır diyorum. Ve son olarak da eklemek istiyorum ki; az önce bahsettiğim gece 2 durumu bir tesadüf değildir... Çünkü büyük düşünür Ted Mosby'nin elleri öpülesi annesinin söylediği üzre;
Nothing good ever happens after 2 a.m.! dir.
Evet abiler böyle bir dizi var... İsmi içinde bir tutam kelime oyunu, iki tatlı kaşığı gizem ve el kararı olarak serpiştirilmiş bir romantizm içeren bu dizi; benim geç keşfettiklerim arasında bulunuyor. Cnbc-e'de eskiden de görürdüm ama -kabul ediyorum- isminden dolayı pek fazla şans tanımayıp göz ardı etmiştim. Derken geçenlerde bilgisayarımın bozulması ile hemen hemen hiç izlemediğim televizyona bir süreliğine belli ölçülerle göz atmaya başladım ve ne göreyim! Aman yarabbi süper bir dizi bu. Klasik yanları var, ama çok güzel.
Bir kere bilindik formların dışında takılan bir karaktere sahip, evet; Barney Stinson. Nerede-nasıl yaşadığı ve hatta tam olarak ne iş yaptığı bile bilinmeyen, takım elbiseli bir uçkur düşkünü... Genç ve yükselme sevdasındaki mühendis, aşk ve aile adamı/dizi esas oğlanı Ted Mosby... Benim tarafımdan da kabul görmüş olan "İstikrar dediğin berber ile olur, manav ile olur; kasap ile olur arkadaş!" şeklindeki istikrar kavramını ilişki boyutuna da yaymayı başarmış olan uysal erkek Marshall Eriksen... Bu üçlüyü tamamlayan, müstakbel Eriksen olduğu kesin, fakat maceraperest olup olmadığı belli olmayan Lily; ve çoğu zaman dünyalar güzeli gibi gözüken, fakat 1. sezonda 6 bölümlüğüne konuk olan Victoria'nın gidişi ile sarsılan şu yüreğime karşı hep onu hatırlattığı için zaman zaman eğreti duran, müthiş haber spikeri, harika soyisim sahibi, Kanada eski pop starı Robin Scherbatsky! Ah kızım, bak seni nasıl betimledim... Ama Victoria şaplağı atıp gitti bir kere Almanya'ya, bu asil hareketin önüne geçemez senin hiç bir şeklin!
Efenim; 2030 yılında Ted'in kemale ermiş hali, oğlu ve kızına anaları ile nasıl tanıştığını anlatıyor ve "Ters halde bir aşk hikayesi" cümlesi de dizimizin konseptini oluşturuyor. Böylesine hoşuma gidince en baştan izlemeye karar verdim ve 2. sezonun ortasındayım şu an; dizi ise 4. sezondan devam etmekte. Birinci sezon, legen... wait for it ...dary! bir sezon; 2 ise başladığı yer itibariyle biraz daha ağır başlı gözükse de hiç beklenmedik anlarda (Gece 2'de kulaklık kulağınızda dinlerken arkanızda uyumakta olan kişiyi unutup hain kahkahalar ile gülmenizden bahsediyorum, evet!) yarıp geçiriyor. İzleyelim, izletelim. (Nispeten) Yeni nesil olarak adlandırabileceğimiz komedi dizileri içerisinde Coupling'den sonra kafaya oynayabilecek yegane yapımdır diyorum. Ve son olarak da eklemek istiyorum ki; az önce bahsettiğim gece 2 durumu bir tesadüf değildir... Çünkü büyük düşünür Ted Mosby'nin elleri öpülesi annesinin söylediği üzre;
Nothing good ever happens after 2 a.m.! dir.