90 ların başında aslında vokal olarak gruplarda faaliyet gösteriyordum. Vokalde çok iyi olduğumu söylüyorlardı ama, bir enstrüman çalamamak beni acaip tilt ediyordu. İnsanlar "vay grupta mısın, ne çalıyorsun?" dediğinde ben vokalistim diyordum. Cevaben şu laf geliyor ve ben tilt oluyordum : "haa yani birşey çalmıyorsun". İçimden "evettt birşey çalmıyorum ulan, vokalim dedim ya" diye bir ton küfrediyordum ama, o eziklik beni deli ediyordu. O yıllarda vokal çok da matah birşey değildi. Gitar çalmak çok havalıydı. 😀
91 yılı idi yanılmıyorsam bir arkadışımın evine gittim. Yatağının yanında sapı ve gövdesi birbirinden ayrılmış/kırılmış bir klasik gitar vardı. Bu nedir diye sordum. "Hiiiç atılacak o gitar, annem köşeye koymuş öyle" dedi. "Gitarı versene bana" dedim. "Boşver, o bi halta yaramaz artık" dedi. "Ya sen ver" dedim.
Gitarı arkadaştan aldım. Sapı ve gövdeyi ahşap tutkalı ile yapıştırdım. Yamru yumru bişey oldu. Utanmadan üstüne bir de tel taktım.😆 Ne akord tutuyor, ne bişey. O haliyle 6 ay çaldım. Saçma sapan notalar çıkıyordu gitardan, ama derdim başkaydı. Parmaklarımı eğitmek. Dedim kendime : "yeni bir gitar alana kadar bu gitarda parmaklarımı eğiteceğim". Açık sol akoru basıyorum, alakaaa bir ses çıkıyordu. 😀 Neyse efenim, gidip bir powerbeat gitar alana kadar, 6 ay o gitarla günde 2-3 saat egzersiz çalıştım. Bastığım nota başka, çıkan ses başkaaa. Öyle oldu ki, yeni aldığım gitar doğru notaları verdiğinde 3-4 ay alışamadım. (bunu hiç hesaba katmamıştım) 😀
Aman siz siz olun, benim gibi saçmalıklar yapmayın. Başından adam gibi gitarla başlayın. İlla pahalı olması gerekmiyor, yeterki düzgün ses versin. Benim yaptıklarımı lütfen evde denemeyiniz, müzik kulağınızın içine edilebilir.😀