İş hayatından çıkarılan dersler / Öneriler

sizlerin bu süreçte yaşadıklarınızı ve öğrendiklerinizi merak ettim
İş planını(hatta kariyerini) Eisenhower matrisine oturarak ilerle. Dürüst ve saygılı ol, yaptıklarınla ilgili her zaman şeffaf ve hesap verebilir ol(kısaca alnın açık olsun @solitude71'in dediği gibi).

Öğrendiğim tek şey, iyi bir çalışma arkadaşı her şeydir.
Herşey değildir ama ekipte uyumlu çalışacağınız kafa dengi insanlar uyumunuzu ve motivasyonu sağlar. Günün sonunda karnını aldığın maaşla doyurursun. İşle ilgi kullandığın sistemler dahi kişinin motivasyonunu sağlar. Köhne sistemler demotive edici oluyor örneğin. Yani kurum kültürünü genel olarak düşünmelisin.

finans sektöründe it'ci olarak çalışıyorum
Sadece kendi sektörünü değil farklı sektörlerin de IT işlerinde neler yaptığını takip et. Şuan çalıştığın yerde fark yaratacak bir servisi devreye almaya öncü olarak kariyerinin adımlarını yavaştan parlatabilirsin.

Çoğu şirket yarın ölsen, 1 haftada yerine eleman bulur, hayat devam eder
Doğru tespit. Bununla beraber insan ilişkilerini daima canlı tut. Genelde bu yalakalık olarak da addedilse de kişisel networkün elbette başarılı bir çalışansan sana bir yerde fırsat sağlayacaktır. EX şirketin yerine adam bulurken sen de sonraki adımlarında farklı şirketlerdeki 'arkadaşlarınla' her zaman iletişimi sürdür. Kimin ne olacağı belli olmaz.

Çalışma hayatında başarılar dilerim.
 
İş hayatına yeni atılacaklar için yazayım ben de. Not alın 🙂 birisi bir iş anlatıyorsa not alın. Aynı soruyu ikinci defa sormayın. İlk izlenim çok önemli. Sonrasında dünyayı da kurtarsanız o ilk zamanlar akıllarında olacak.
 
Çok yaygın bir sorun. Muhtemelen bir tür biyokimyasal altyapısı da var bu işin.

Olası teorim şu: Zihin, sizin gitar çalmaya ihtiyacınız olmadığını biliyor ve işi önceliyor. Gitarı havuç gibi önünüzde sallıyor, ama bu basbayağı bir aldatmaca. Eve geliyorsunuz istek sıfır. Ertesi gün aynı rutin baştan...

Çok tipik bir devam senaryosu, işten kazandığınızı gitara yatırıp tüketime yönelmek, ama yine de gitara yeterince vakit ayıramamak olacaktır.
Bu sırada zihin sizi "filanca ekipmanı alırsan belki çalma isteğin artar" şeklinde kandırmayı da sürdürür🙂 Bkz GAS.
Mekanizma: Dopamin denilen namussuzun bizi anlık ve derhal tatmin olma (instant gratification) denilen şeye sevk etmesi.

Bir şekilde 10-15 dk için bile olsa eve geldiğinizde sadece keyif için çalmayı deneyin. Başka bir şeye kasmayın, kendinize hedef koymayın vs.
O döngüyü kırın.
Mümkünse bir gruba dahil olun; tek başınıza çok zor olur çünkü. Prova vs gibi şeyler de sizin belli bir rutine girmenize yardımcı olur.

Uzun vadede hedef şu olmalı: GAS vs gibi anlık doyuma yönelik saçmalıklardan kurtulup o hissi ertelemeye alışmak ve emek vererek uzun vadede çok daha anlamlı hedeflere (şarkı yazmak, daha iyi emprovize yapmak, grupla birlikte müzik yapıp bunu başkaları ile paylaşmak) yönelmek.

Ders almak da yardımcı olabilir belki, ama o tek başına çözüm olmaz bence.
Çok yaygın bir sorun. Muhtemelen bir tür biyokimyasal altyapısı da var bu işin.

Olası teorim şu: Zihin, sizin gitar çalmaya ihtiyacınız olmadığını biliyor ve işi önceliyor. Gitarı havuç gibi önünüzde sallıyor, ama bu basbayağı bir aldatmaca. Eve geliyorsunuz istek sıfır. Ertesi gün aynı rutin baştan...

Çok tipik bir devam senaryosu, işten kazandığınızı gitara yatırıp tüketime yönelmek, ama yine de gitara yeterince vakit ayıramamak olacaktır.
Bu sırada zihin sizi "filanca ekipmanı alırsan belki çalma isteğin artar" şeklinde kandırmayı da sürdürür🙂 Bkz GAS.
Mekanizma: Dopamin denilen namussuzun bizi anlık ve derhal tatmin olma (instant gratification) denilen şeye sevk etmesi.

Bir şekilde 10-15 dk için bile olsa eve geldiğinizde sadece keyif için çalmayı deneyin. Başka bir şeye kasmayın, kendinize hedef koymayın vs.
O döngüyü kırın.
Mümkünse bir gruba dahil olun; tek başınıza çok zor olur çünkü. Prova vs gibi şeyler de sizin belli bir rutine girmenize yardımcı olur.

Uzun vadede hedef şu olmalı: GAS vs gibi anlık doyuma yönelik saçmalıklardan kurtulup o hissi ertelemeye alışmak ve emek vererek uzun vadede çok daha anlamlı hedeflere (şarkı yazmak, daha iyi emprovize yapmak, grupla birlikte müzik yapıp bunu başkaları ile paylaşmak) yönelmek.

Ders almak da yardımcı olabilir belki, ama o tek başına çözüm olmaz bence.
tavsiyen için çok teşekkürler abi lml. aslında GAS olayını azaltmaya çalışsam da hala refleks olarak satın alma isteği geliyor.

özellikle hayatımda ilk defa burslar dışında bir gelir sağlamaya başladığımdan, işe girdiğim gibi ilk yaptığım şey yeni gitarlara bakmak oldu.

kendi çapımda resim çiziyorum ve resim konusunda bu durumu kırmaya başladım. eskiden farklı farklı kalemler, mürekkepler, kağıtlar ... arasında kaybolurken şimdi tek bir kalem ve kağıtla ( birinin kenarda unuttuğu promosyon kalem bile zevk veriyor) sıkılmadan çalışabiliyorum.

her alanda bu tutumu sağlamaya çalışsam da gitarda bu tutumun çok daha başındayım. bu şekilde satın alınan ürünlerin uzun vadede parayla umut kaybı almak olduğunun farkındayım.

grup arayışı içine girdim ancak bulamıyorum. hatta iş için taşınırken taşınacağım konumu seçme nedenlerimden biriydi grup. çalışma günlerinde bile gece 12 ye kadar Kadıköy'deki stüdyolara rahat ulaşımım var. eski gruplar üyelerin iş, okul, il, ülke vb. değişikleri gibi nedenlerden dağıldılar. toplamaya çalıştıklarım oldu ama beceremedim.

şarkı yazma konusunda hiç uzun soluklu çalışmamıştım, bu yönde çalışacağım gibi.

tekrardan çok teşekkürler.
 
Ateizmin uçağın sallantısına kadar olması söylemine dair bir latife idi, önemli değil.
O söz, ateistlerin idealizmini yeren bir söz değil aslında. Veya benim dediğim söz de sosyalizmden vazgeçmeme neden olmadı. Ama bir umut kırıyor... İşçi diktatörlüğünü ellerine verelim dediğimiz işçiler fabrikada Aşk-ı Memnu'nun erkek ağırlıklı versiyonu entrikalar oynayınca bir ideolojisini sorguluyor insan. Tabii çok bilinçli işçilerle de karşılaştım; dediğim gibi, sadece ânlık kapılınan bir his...
 
Sevdiğiniz yapmak istediğiniz işi yapın. Sırf ''atanma garantisi var'' ya da ''maaşı iyi'' gibi sebeplerle meslek seçmeyin.
22 yaşında üniversite bitti diyelim, hadi 23 olsun. Emeklilik yaşı erkeklerde 61 yaş. Düşünki 38 yıl sevmediğin bir işi yapacaksın
 
kim kaç yaşında burada bilemiyorum ama bugün 22-23 olan arkadaşlar büyük ihtimalle 2-3 farklı meslek icra edecekler ve farklı alanlarda çalışacaklar... yıl 2025 artık ne okuyayım, ne olayım dünyası bitmek üzere... elbet spesifik meslekler var tabi, önce madenci olayım, sonra cerrah olur, imam olarak da emekli olurum demek istemiyorum da.... anladınız işte
 
Ne kadar yetenekli olursan ve işini ne kadar iyi yapıyor olursan ol, kalabalık ekipler ve şirketler içerisinde üst yöneticinin seni görüp terfi ettirmesi için yaptığın işleri maalesef biraz süsleyip püsleyip sürekli gözlerine sokman gerekiyor. Yoksa kenarda saat gibi sorunsuz ve sessiz çalışınca seni değil, 2 tane mail atıp bütün gün müdüre show yapanı terfi ettiriyorlar. Küçük ekiplerle ya da yetenekli/işini bilen yöneticiler şirketteki yıldız oyuncuları kendi belirleyebiliyor. Ancak bu gibi yöneticiler oldukça nadir, o yüzden Ar-ge'n kadar satış pazarlaman da iyi olmalı. Bir daha tekrarlıyorum, işini çok düzgün yap ama satış parzarlaman da iyi olsun.

İş arkadaşından arkadaş olmaz sözüne katılmıyorum. Yıllar içinde çok sağlam dostlarım oldu iş ortamlarından. Beraber çalıştığımız işyerlerinden ayrılmamıza rağmen diyaloğumun devam ettiği çok sayıda insan var hayatımda.

Gelişime açık ol her daim, kendine birşeyler katmaya çalış.

Hakkının gerçekten yendiği, hak ettiğinin verilmediği, sürekli stres altında olduğun, her gün kavga dövüşün olduğu toksik yerlerden uzak dur. İçerisindeysen böyle bir yerin, en yakın zamanda imkanın varsa uzaklaş oradan. Mental ve fiziksel sağlığın çok önemli.

İstisnai durumlar dışında, maaş gününden maaş gününe yaşıyorsan eğer, başka bir iş bulup anlaşmadan mevcut firmandan çıkma.

Çalıştığın şirkette olabildiğince güvenilir ve samimi bir network oluşturmaya çalış. Yönetici, iş arkadaşı, tedarikçi, müşteri vs fark etmez.

İş yerinde herkese güvenme, ilgili kişilere laf taşıyan, ağzını yoklayacak insanlar olur genelde ortamlarda. Her şeyi herkese de anlatma. İşi bırakmayı düşünüyorsan vs de aynı şekilde. Ağzından çıkan her laf anında bütün firmayı dolaşır.
 
işyerinde arkadaş olmaz herkese psikopat gibi davrandım uzak tuttum kendimden filan demiyoruz elbet... olacak arkadaşlıklar tabi ki

... de ...

şunu da unutmayın.. genç, hevesli, dinamik gençler olarak zaten doğal olarak kaynaşacaksınız ama asla unutmayın 1-2 sene olmadan ya siz, ya o sizin üstünüz, müdürünüz vb olacak / olabilir ... ve o zaman rollerin gereği davranış biçimleri gerçek bir arkadaşlık sınavına dönecektir

üstte de yazdım... sosyal hayvanlarız, elbette sosyal ilişki kuracaz ama ofisi de okul kantini ya da asker koğuşu gibi olacak diye düşünmeyin 🙂
 
olay aslında çok basit... kapitalist düzen beynini yıkar ve sana ihtiyacın olmayan şeyleri satarak borçlandırır... sonra sen o borçları ödemek ve daha da çok almak için o kapitalist düzene daha çok kölelik edersin. Şimdi çözüm ne ?? Tabi ki taş devri yeter... cilalı taş bile lüks ve gereksiz...
sadece aynı iş yerinde çalışıyor olmak bir sebep değil, aynı sokağı bakkalı apartmanı da paylaştığımız insanlar var ve hiç biriyle muhattap bile olmuyoruz. İş yeri de aynı, beraber yemeğe gitmek veya maç izleme zorunluluğu yok. Herkes işini yapsın yeter...
 
kim kaç yaşında burada bilemiyorum ama bugün 22-23 olan arkadaşlar büyük ihtimalle 2-3 farklı meslek icra edecekler ve farklı alanlarda çalışacaklar... yıl 2025 artık ne okuyayım, ne olayım dünyası bitmek üzere... elbet spesifik meslekler var tabi, önce madenci olayım, sonra cerrah olur, imam olarak da emekli olurum demek istemiyorum da.... anladınız işte
Tam değil aslında. David Graeber'in "Bullshit Jobs" kiabındaki gibi işler yok oluyor. "Agile Scrum Rustic Python Datamining Master" bu gitti....
Yada tüm dünyada tamamen çökmüş olan üniversite deliliği bitti.
"Makine Mühendisliği Mezunu" işiniz zor... "Makine Mühendisi" her zaman lazım.
 
bir yerde okumuştum... 2020'ler gibiydi sanırım - gelecek sene üni'ye girecek insanların okuduğu mesleklerin yarısı 10-15 sene sonra olmayacak, yerlerine bugün varlığını bilmediğin olmayan şeyler gelecek...
5 sene önce kodlama öğrenmeyen çocuk kaldıysa çöpe at daha iyi diyorlardı, şimdi yine var da ne kadar gündemde geride kaldı veya tek başına değil mutlaka disiplinlerarası kullanımı becerebilenin rağbet göreceği bir alan oldu, kodlama öğrendim iki app yazdım demenin bir anlamı yok...

tam örnek değil ama mesela benim jenerasyon için biyoloji DNA dedin mi dururdu, artık daha detayı bilimkurgu gibiydi.. kızım ise moleküler biyoloji okudu ve bana 15 sene önce anlatsan hadi canım diyeceğim CRISPR'ı ders diye okudular
 
Sırrını söyleme dostuna o da söyle söyler dostuna. İş yerinde yaptığınız en ufak bir yorum, dedikodu, eleştiri aynı gün en yüksek kademeye kadar gidiyor hiç şüpheniz olmasın. Hatta bunu bilerek konuşun daha iyi, bazen işe yarayabiliyor.

İş ortamında kimseyle arkadaş olmak zorunda değilsiniz. Elbette çok iyi arkadaşlıklarınız olabilir iş ortamının ötesine uzanan. Ancak orada bulunmanızın amacı para kazanmak, başka bir şey değil. (Networking gibi sosyopatça bir amaçla arkadaşlıklar kurana da saygı duyarım, ayrı konu) Elbette asık suratlı negatif olmayın ama profesyonelce, güleryüzlü bir biçimde işine odaklanıp mesai bitirmek en az zayiatla günü kapatmak demek.
 
30 yıllık bir kariyer ile size önerim;
Mesleğinizi sevmelisiniz ve her sabah kalktığınızda işe, işinizi yapmak için gitmelisiniz.
Mesleğiniz kişiliğinizin bir parçası olmalıdır. Her şeye bakarken de mesleğiniz açısından değerlendirmalisiniz.
Ama mesleğinizi aynı yerde çalışmak, gelişiminizi engeller. Hep aynı işleri yapar, aynı sorunları çözer, aynı kişiler ile muhatab olursunuz ve sizin farklı yönlerde gelişmenizi engeller.
Aynı yerde uzun süre çalışırsanız, patron sizi oranın demir başı olarak görülür ve maaşınız düşer.
İki - üç senede bir firma değiştirin ki farklı sektörlerdeki kendinizi geliştirin, iş çevreniz gelişsin ve daha yüksek maaşlar kazanın....
Bu arada Linkedinde aktif olun. Unutmayın orada birçok yeni imkan var.
Hedefiniz kendi branşınızda müdür olmak olmalı ve bu yönde kendinizi geliştirin.
Diksiyon, konuşma becerisi, insan yönetimi, iş yönetimi vb dersler alın ve uygulayın...
Eğer paranız ve alt yapınız varsa ve kendi işinizi kurma fırsatı yakalarsanız; girişiminizi yapın.
Eğer bu dediklerimi umursamaz, işinize sadece maaş olarak bakarsanız;
Bu arada insan açısından yaşı ilerledikçe zaman daha hızlı gidiyor. Keşke 18 olsam diyorsunuz. Üniversite bitse, şu askerlik geçse vb buralar yavaş geçiyor ama 35 yaşından sonra zaman çok hızlanıyor. 20 yaşında bir hafta geçmiyorken, 30 yaşında aylar çabuk geçiyor. 40 yaşınızdan sonra sadece yaz ve kış olduğunun farkına varıyorsunuz. Bu yüzden kariyerinizi iyi planlayın. 25 yaşınızda yüksek lisans yapmak kolaydır. 35 yaşınızda işinizden dolayı yüksek lisans yapmak zordur. Bir taraftan çalışın bir taraftan okuyun. Sürekli eğitim almak zorundasınız.
Bu yukarıdakilere dikkate almazsanız ve 60 yaşınızda hala çalışmak zorundaysanız, 25 yaşındaki birisi sizin müdürünüz olur size emirler verir ve aldığınız para ile zor geçinirsiniz. 🙂
 
Son düzenleme:
Her zaman yukarıyı hedeflemek iyi bir şey değildir esasında. Sizi başarısızlığa itebilir. En iyi ne yapıyorsanız onda uzmanlaşın.
Misal; iyi bir mağaza müdürüsünüz; çok iyi bir mağaza müdürü olmayı hedefleyin.
Bölge müdürlüğü için çok iyi bir mağaza müdürü olmanız gerekmez. İkisi de birbiri ile bağımsız yetkinlikler gerektirir esasında. Fakat, mevcut sektör çoğunlukla bunları pozisyonların devamlı olarak görüyor. O sebeple size doğru değeri verecek firmada olun.
 
Bu arada insan açısından yaşı ilerledikçe zaman daha hızlı gidiyor. Keşke 18 olsam diyorsunuz. Üniversite bitse, şu askerlik geçse vb buralar yavaş geçiyor ama 35 yaşından sonra zaman çok hızlanıyor. 20 yaşında bir hafta geçmiyorken, 30 yaşında aylar çabuk geçiyor. 40 yaşınızdan sonra sadece yaz ve kış olduğunun farkına varıyorsunuz.
Üni'deyken sonsuza kadar yaşayacam gibi gelirdi, bir okul yılı 17 ay sürmüş gibi genişti zaman. Evlendiğimizde öğlene kadar uyurduk, şimdi sabah 1 saat geç kalksam hay a*** günü yedik bitirdik boşuna diyorum.

Zamandan kıymetli şey yok. Her günü değerlendirin ve mutlaka iş yaşam dengesini tutturun. Kısa vadede ne iyi eleman gündüzü gecesi yok fedakar diye alkışlanırsınız, uzun vadede günde 16-17 saat çalışır yine yaranamazsınız. Hayatınızdan ödün vermeyin hatta kendi işim ama filan demeyin, kendi işiniz bile olsa aile, arkadaşlar vb ile zamanınızdan asla çalmamalı.

Bölge müdürlüğü için çok iyi bir mağaza müdürü olmanız gerekmez. İkisi de birbiri ile bağımsız yetkinlikler gerektirir esasında. Fakat, mevcut sektör çoğunlukla bunları pozisyonların devamlı olarak görüyor. O sebeple size doğru değeri verecek firmada olun.
Firma da önemli ama şunun da bilincinde olmak lazım ... herkes her şeyi yapamaz / yapmamalı. Hiç bir pozisyon (dikine doğru) altındakinin devamı olmak zorunda değil. Üç sene buranın kahrını çektim neden hala müdürü olmadım diye kuru beklentiye girmeyin. Ben mesela kariyerimde iki defa işimle alakalı ama fonksiyon/departman olarak kapısından geçmediğim iki alanda direkt dışarıdan o ekibe müdür diye atandım. Neden? Birçok farklı konudaki tecrübe ve uzmanlığımın orayı da yönetmeye yeteceğine inandıkları için, yoksa oranın alaylıları vardı elbet sadece o işi benden 100 kat daha iyi bilen.
 

Geri
Üst