Kısaca cevap vereyim. Tabiiki iyi temiz ton anlayışı kişiden kişiye değişir. Ben genel beğeniler üzerinden konuşmak durumundayım. İlk olarak gitardan bahsedelim. Gitarın akustik tonu çok önemli, gitarın akustik tonunun doğru gelmesi için genel kanaat tabiiki seçilmiş ağaçlar ama bu tek başına tabiiki yetmiyor. Gitarın konstrüksiyonu da çok önemli. Benim yıllardan bu yana uğraşıp da varmış olduğum tecrübe şu. Öncelikle neck through gitarları kesinlikle beğenmediğimi söyleyebilirim. Ginson'un firebirdünden bu yana tonal anlamda bu benim aradığım ses diyebileceğim hiçbir neckthrough gitara satlamadım. Tiz ve soğuk buldum her zaman. Gitarda sap bence çok önemli. Tellerin büyük bir kısmı saptan geçtiği için tona önemli bir katkı sağlıyor. Sap bence hakikaten ya çok kalın olacak ya da Gibson gibi bir gövde bağlantısı olacak. Sap telin titreşimiyle beraber ne kadar kalınsa tellerin titreşimine o kadar direnç gösteriyor ve bu titreşimin yükü gövdenin üzerine daha çok biniyor. Bu sebepten ötürü gitarın akustiğinde gövdenin tonu daha çok ortaya çıkıyor. Millet sustain falan der bence hikaye. Zaten böyle bir etkileşimin sonucunda sustain zaten kendiliğinden olacak bir durum. Sap için kullanılan ağaçlar genelde sert olmak zorunda. Sert ağaçlar genel olarak daha parlak ve solid gitarlar için çok da istemeyeceğimiz tonal özelliklere sahiptirler, bu yüzden sapta kullanılan ağacı gövdede kullanmak biraz sıkıntı yaratabilir. Şimdi diyeceksiniz ki Gibson'un sapı da gövdesi de maun. Bu doğru ama ağacın farklı bölgelerinden kesilmiş parçalar oldukları için özkütleleri çok farklı parçalar bunlar. Ağaç konusunu geçtikten sonra metal aksam kısımlardan biraz bahsedelim. Tremolo sistemi olarak benim en çok sevdiğim sistem 6 vidalı Vintage tipte köprüler. Ancak tabiiki bunların iyisi de var kötüsüde. İyiyi kötüden ayırt eden hususlar bence özellikle köprü üzerindeki eşikler ve köprünün alt kısmındaki blok. Çok ayrıntıya girmeyeceğim ama Callaham ve Gotoh bu tipte kullandığım en iyi köprülerdi. Diğer bir husus alt eşik. Alt eşik tonun aktarılmasında diğer önemli bir husus, kemik olması tercih edilir ve iyi kesilmesi lazım ki çok iyi firmaların gitarlarında bile bazen eşikler problemli olabiliyor. Birçok akort kaçırma probleminin altında yatan etken de genelde akort burguları değil eşiklerdir. Gelelim akort burgularında. Piyasada çok sevilen kilitli akort burguları, birçok insan, yapmış olduğu testlerle tondaki genel tiz karakteri ve overtoneları azalttığı konusunda hemfikir. Geleneksel bakış açısıyla kluson tipli akort burgularının eski gitarlardaki o parlaklık ve netliği en iyi verdiği düşünülmekte. Sırada manyetikler var. Burada seçim yine biraz müşterinin tonal beklentilerine kalmakla beraber genel kanı daha düşük çıkışlı manyetiklerin gitarın akustik karakternini yansıtıp çıkışın artmasıyla beraber manyetiğin kendi karakterini rengini işin içine katmaya başladığı yönünde. Günümüzde bulabileceğiniz en kıymetli manyetikler 50lerin sonu ve 60ların başında üretilmiş Gibson'un PAF manyetikleridir. Elinde bir sürü PAF geçmiş bir adamın forumda yazmış olduğu yazının bir kısmını sizin için çevirdim.
"Birkaç yıl once Les Paul forumdan bir arkadaş yeni üretim les paulünü benim 59 model gitarımla kıyaslamak istedi. Gitarların karşılaştırma sonucunu bir kenara bırakalım. Elimdeki orjinal pafları onun gitarına takmaya karar verdik. Bu zayıf ve nasal sesli gitarın canlanacağını beklerken tahmin edin ne oldu. Yine tazıf ve nasal bir ton alabildik. Şaşkın bir şekilde birkaç farklı Paf manyetiği daha getirdim ve denedik, sonuç aynıydı. Paflardan çok daha fazlasını bekliyordum.
Hikayenin ana fikri iyi gitar alın, iyi bir gitar alın Paflardan mucize beklemenin bir anlamı yok. PAF humbuckeri Gibsondan çıkarın Strata takın, Gibson olmayacaktır"
Her şeyin başı gitarın özünde iyi rezonansı olması. Karakteristik olarak hangi geleneği (Fender veya Gibson) takip edeceğiniz size kalmış. Bence gitarın tonunu diğer etikleyen husus gitarın boyası. Gerçekten bu boya ne kadar ince, yumumşak ve hava geçirgenliği yüksekse, gitarın akustik potansiyelini o kadar iyi açığa çıkarıyor. Fender'in Custom Shop'tan çıkma eskitilmiş serileri vardır "Relic" diye geçer. 1987 yılında Fender Custom Shop'u Mike Stevens ile beraber kuran John Page. Relic serisi ile ilgili şunları söylüyor. "İlk başta bu relic işini estetik olarak planladık. Fakat eskitilmiş görünü için kullanılan ince boya ve ince çatlama efektini oluşturmak için düşük miktarda kullanılan sertleştirici maddeler gitarların sesinin güzelleşmesine sebep oldu"
Uzun lafın kısası gitarın doğru sesi vermesi için gereken etkenler, doğru ağaç, doğru metal aksam, doğru manyetikler ve doğru boyama işlemi.
Amfilere gelelim. Birçok tarzda müzik yapan insanlar var ama birçoğunun ortak kanısı hiçbir amfinin A sınıfı lambalı amfinin verdiği tepkiyi verememsidir. Her kişinin kendi beğenisi vardır. Kimisi ingiliz geleneğinden yürümek ister (Marshall, Vox) kimisi de Fender geleneğinden (Fender Tweed, Blackface) Bu konuyla ilgili çok detaya girmek istemiyorum.
Marshall için verebileceğim en güzel ses örneği orjinal 63 yapımı bir Marshall JTM-45 ses klibi olur.
http://vintageamps.com/temp/offset.mp3
Fender Blackface karakteristik tonu için de 64 reissue model bir Vibroverb güzel bir örnek olur diye düşünüyorum:
http://www.youtube.com/watch?v=_douFbH7LVI&feature=related