Kullanıcı Adınız, Seçtiğiniz Resim Ve Kısa Hikayeleri
- Konuyu açan antbalci
- Başlangıç tarihi
lisede ingilizce dersi için hazırlanan bir dialogta özel ismin aynen okunacağını bilen ama düşük kalite bir espri yapmak isteyen dostumun adımı dialoga braveblood olarak yazmasından kalan bir durum 🙂 Mertkan 😎
profil resmim south park çizgi dizisinden en sevdiğim karakter olan butters ın hayali kötü süper kahraman tiplemesi olan professor chaos
profil resmim south park çizgi dizisinden en sevdiğim karakter olan butters ın hayali kötü süper kahraman tiplemesi olan professor chaos
Oooo güzel başlık alırım bi dal.. 🙂
Bi arkadaşım bana zamanında güzel bi' laf etmişti. Cahillerle boşuna tartışma seni tecrübeleriyle alt ederler diye. Ben de bunun üzerine tecrübeli cahil oldum kimse beni alt edemesin diye. Taş makas kağıt oyununda adamentiyum (bkz: wolverine'in iskeletinin yapısında olan yokedilemez element) diye 4. bir opsiyon gibi düşünün.. Profil resmi de cahil kelimesini çok kullanan İlber Ortaylı'ya binaen..
Saygılar sevgiler.
Bi arkadaşım bana zamanında güzel bi' laf etmişti. Cahillerle boşuna tartışma seni tecrübeleriyle alt ederler diye. Ben de bunun üzerine tecrübeli cahil oldum kimse beni alt edemesin diye. Taş makas kağıt oyununda adamentiyum (bkz: wolverine'in iskeletinin yapısında olan yokedilemez element) diye 4. bir opsiyon gibi düşünün.. Profil resmi de cahil kelimesini çok kullanan İlber Ortaylı'ya binaen..
Saygılar sevgiler.
- Konu Sahibi Konu Sahibi
- #4
Vay be, ben o resmi post modern tablo falan sanıyordum. Böyle kollarını yana açmış şaşkın surat := )lisede ingilizce dersi için hazırlanan bir dialogta özel ismin aynen okunacağını bilen ama düşük kalite bir espri yapmak isteyen dostumun adımı dialoga braveblood olarak yazmasından kalan bir durum 🙂 Mertkan 😎
profil resmim south park çizgi dizisinden en sevdiğim karakter olan butters ın hayali kötü süper kahraman tiplemesi olan professor chaos
tüh entellektüel imajımı yıktım geçtim ozaman 😀
Önceden ozbeksel kullanıcı adımdı. Selçuk Özbek'ten türetmeydi. Avatar da değişiyordu arada bir.
devastator adını yanlışlıkla aldım. 🙂 Meğer eski üye olduğum için değiştirebiliyormuşum. Yıllarca foruma uğramamıştım. Profilimi düzenlerken değişiverdi işte.
Üniversite yıllarında deli gibi Duke Nuk'em 3D oynardım. Orada favori silahım devastatordı. Avatar da Transformers karakterlerinden tank olan Decepticon'un resmidir.
(Edit) bu Transformer ne alaka demeyin. Onun da adı Devastator. (Bkz. 2007 tarihli Transformers filminde Bumble Bee tarafından öldürülen Decepticon)
devastator adını yanlışlıkla aldım. 🙂 Meğer eski üye olduğum için değiştirebiliyormuşum. Yıllarca foruma uğramamıştım. Profilimi düzenlerken değişiverdi işte.
Üniversite yıllarında deli gibi Duke Nuk'em 3D oynardım. Orada favori silahım devastatordı. Avatar da Transformers karakterlerinden tank olan Decepticon'un resmidir.
(Edit) bu Transformer ne alaka demeyin. Onun da adı Devastator. (Bkz. 2007 tarihli Transformers filminde Bumble Bee tarafından öldürülen Decepticon)
Son düzenleme:
- Konu Sahibi Konu Sahibi
- #9
İlk sahne resmi gibi değil valla ;=)
Dagger Stroke bir airbrush tekniği. Resimde Wolfenstein 3D 😀
Benimkinin çok açıklanacak bi tarafı yok aslında. hani meşhur bugs bunny ve duffy duck çizgi filmlerinde gördüğümüz adamın ta kendisi. Belki birçoğunuz adını da bilmiyordur. ismi de saftirik elmer 🙂
Türkler saftirik elmer demiş ama aslında orjinalinden direkt çevirisi yumurta kafa. Looney tunes'daki adı da Elmer J. Fudd. J'nin bi açılımı da yok bu arada. Looney ve Tiny Tunes'da uydurma göbek ismi olarak J. olarak bilinir ama hiç bi açılımı yoktur Jackson/John/Johann gibi. Bu da böyle gereksiz bi bilgi olsun 😛
Kullanıcı adım ilk türk cs clanlarından birinde bile kullandığım bir nickname. Neredeyse 20 yıldır hemen her oyunda aynı ismi kullanıyorum. Yerli yabancı üye olduğum forumlarda da halen kullanmaya devam ediyorum. Aynı zamanda 2007 dolaylarında gayet güzel bir kadroyla ve büyük bir hevesle kurup zaman içinde klasik adam olamayan grup sendromuyla tarihin tozuna toprağına verdiğimiz güzide thrash metal grubumuz için de bu ismi seçmiştik. Hey gidi izmir. Neyse.
Resimdeki karakter ise engineer giysisini kuşanmış, dead space'in ana karakteri isaac clarke reyiz. Horror/survival ile 3rd person shooter tarzını seviyorsanız ve henüz dead space oynamadıysanız seriye bir şans vermelisiniz. En azından ilk 2 oyun için diyebilirim ki son 10 yılın en iyilerindendir.
Resimdeki karakter ise engineer giysisini kuşanmış, dead space'in ana karakteri isaac clarke reyiz. Horror/survival ile 3rd person shooter tarzını seviyorsanız ve henüz dead space oynamadıysanız seriye bir şans vermelisiniz. En azından ilk 2 oyun için diyebilirim ki son 10 yılın en iyilerindendir.
Son düzenleme:
Çok çılgın zamanlardı 😉))))
Fotoğrafımdaki bizim evin kedisi Şurup. Sepetindeyken bir gün böyle bir hareket yaptı, ben de yarıldım gülmekten ve fotoğrafladık derhal🙂
Barrios yaygın bir latin soyadı. Ancak ben özellikle bir kişiye ithafen bu ismi almıştım. İspanyolcada "kenar mahalle, gecekondu semti, getto" gibi anlamları olduğunu bilmiyordum. Yabancı forumlarında beni Hispanik-Latin sananlar olurdu. Dert etmezdim, çünkü Latin Amerikan müziğine zaten bayılırım, olağanüstü müzisyenler çıkıyor adamlardan.
Agustin Barrios Mangore, gelmiş geçmiş en büyük klasik gitar virtüöz-bestecilerinden biri. Paraguaylı, herhalde Latinler istila etmeden evvel o toprakların yerlisi olan Guaranilerin soyundan geliyor. Ne yazık ki, kendi döneminden sonra unutulmuş ve Avrupa kıtasına gidemediği için de etkisi sınırlı kalmış bir besteci başlarda.
Klasik gitarcı John Williams sayesinde yeniden keşfediliyor ve bugün klasik gitar repertuarı onsuz düşünülemiyor. Lakabı "klasik gitarın Paganinisi". Barrios, besteci ile yorumcu arasındaki kimlik ayrışmasının olmadığı son kuşak bestecilerden. Aynı zamanda taşplağa ilk kayıt yapan klasik gitarcılardan (o zaman yemiyormuş herkesinki kayıt yapmaya, hata payı yok çünkü). Kimi yerlerde okuduğuma göre metal telli akustikler de kullanmış, ama bundan emin değilim. Olağanüstü tekniğe sahip ve muhtemelen biraz egzantrik bir karakter. Bir ara kafayı kırıp ismini tersten yazıyor (Nitsuga Mangore diye) ve sahneye etnik kökenini yansıtacak biçimde Guarani yerlilerinin kıyafetleri ile de çıkıyormuş. Biraz şairliği de var, muhtemelen de obsesif. Bir rivayete göre çalışma tekniği şöyle: 100 tane taş alıyor, çalıştığı parçayı hatasız çalınca bir taşı torbaya atıyor. Herhangi bir hata yaparsa, torbadaki tüm taşları geri döküp sıfırdan başlıyor. Yani üstüste 100 kez parçayı hatasız çalmaya çalışıyor !
Parçaları kazıktır, çünkü gitar klavyesine göre müziğini kolaylaştırmayıp teorik olarak doğru akorlar yazmaya odaklanmıştır. O nedenle dehşet streçler ve bareler vardır parçalarında. Hayatımda gördüğüm ilk çapraz bare tekniği de (birinci parmağın ucu yukarıda bir perdeye, aşağıda başka bir perdeye basar) onun Choro de Saudade isimli eserindedir.
Barrios'un beni ilk büyüleyen parçası La Cathedral idi (3 bölümdür, genellikle son iki bölüm birlikte icra edilir, ağır ancak kısa bir bölüm olan 2. bölüm, dehşet bir melodik ve ritmik coşkuya sahip olan 3. bölüme bağlanır. Sanırım sonradan Barrios bu iki kısmın önünde çalınan bir Prelüd yazmış, o da harikadır. 3 kısım birlikte çalındığında bir nevi Beethoven - Ay Işı Sonatı dinlemiş gibi olursunuz. Zaten Barrios'un özelliği romantik dönem armonisini kendi kültürel mirası olan Latin ve Guarani tınıları ile birleştirmesidir.)
Hiç dinlememiş olanlara tavsiyem, La Cathedral'e ek olarak Las Abejas (Arılar), Mazurka Appasionata, Vals No:3 ve "Una Limosna por el Amor de Dios" isimli parçalar ile başlamaları. Son yazdığım parça bir tremolo etüdü ve EL Ultima Cancion (Nihai şarkı) olarak da biliniyor. Yazdığı son parça, hakkında bir anekdot var. Barrios'un kapısına gelen bir dilenci sadaka istiyor (zaten "Una Limosna por el Amor de Dios" = "Allah rızası için bir sadaka" gibi bir şey oluyor sanırım) Deniyor ki, Barrios bu esnada ölümünün yakın olduğunu hissetmiş. Parçanın başında gitarın verdiği vurgular da, dilencinin Barrios'un kapısını çaldığı zaman kullandığı ritm imiş 🙂
Nadiren kullanıyorum, ancak Facebook avatarım Barrios'un bir fotoğrafı...
Barrios yaygın bir latin soyadı. Ancak ben özellikle bir kişiye ithafen bu ismi almıştım. İspanyolcada "kenar mahalle, gecekondu semti, getto" gibi anlamları olduğunu bilmiyordum. Yabancı forumlarında beni Hispanik-Latin sananlar olurdu. Dert etmezdim, çünkü Latin Amerikan müziğine zaten bayılırım, olağanüstü müzisyenler çıkıyor adamlardan.
Agustin Barrios Mangore, gelmiş geçmiş en büyük klasik gitar virtüöz-bestecilerinden biri. Paraguaylı, herhalde Latinler istila etmeden evvel o toprakların yerlisi olan Guaranilerin soyundan geliyor. Ne yazık ki, kendi döneminden sonra unutulmuş ve Avrupa kıtasına gidemediği için de etkisi sınırlı kalmış bir besteci başlarda.
Klasik gitarcı John Williams sayesinde yeniden keşfediliyor ve bugün klasik gitar repertuarı onsuz düşünülemiyor. Lakabı "klasik gitarın Paganinisi". Barrios, besteci ile yorumcu arasındaki kimlik ayrışmasının olmadığı son kuşak bestecilerden. Aynı zamanda taşplağa ilk kayıt yapan klasik gitarcılardan (o zaman yemiyormuş herkesinki kayıt yapmaya, hata payı yok çünkü). Kimi yerlerde okuduğuma göre metal telli akustikler de kullanmış, ama bundan emin değilim. Olağanüstü tekniğe sahip ve muhtemelen biraz egzantrik bir karakter. Bir ara kafayı kırıp ismini tersten yazıyor (Nitsuga Mangore diye) ve sahneye etnik kökenini yansıtacak biçimde Guarani yerlilerinin kıyafetleri ile de çıkıyormuş. Biraz şairliği de var, muhtemelen de obsesif. Bir rivayete göre çalışma tekniği şöyle: 100 tane taş alıyor, çalıştığı parçayı hatasız çalınca bir taşı torbaya atıyor. Herhangi bir hata yaparsa, torbadaki tüm taşları geri döküp sıfırdan başlıyor. Yani üstüste 100 kez parçayı hatasız çalmaya çalışıyor !
Parçaları kazıktır, çünkü gitar klavyesine göre müziğini kolaylaştırmayıp teorik olarak doğru akorlar yazmaya odaklanmıştır. O nedenle dehşet streçler ve bareler vardır parçalarında. Hayatımda gördüğüm ilk çapraz bare tekniği de (birinci parmağın ucu yukarıda bir perdeye, aşağıda başka bir perdeye basar) onun Choro de Saudade isimli eserindedir.
Barrios'un beni ilk büyüleyen parçası La Cathedral idi (3 bölümdür, genellikle son iki bölüm birlikte icra edilir, ağır ancak kısa bir bölüm olan 2. bölüm, dehşet bir melodik ve ritmik coşkuya sahip olan 3. bölüme bağlanır. Sanırım sonradan Barrios bu iki kısmın önünde çalınan bir Prelüd yazmış, o da harikadır. 3 kısım birlikte çalındığında bir nevi Beethoven - Ay Işı Sonatı dinlemiş gibi olursunuz. Zaten Barrios'un özelliği romantik dönem armonisini kendi kültürel mirası olan Latin ve Guarani tınıları ile birleştirmesidir.)
Hiç dinlememiş olanlara tavsiyem, La Cathedral'e ek olarak Las Abejas (Arılar), Mazurka Appasionata, Vals No:3 ve "Una Limosna por el Amor de Dios" isimli parçalar ile başlamaları. Son yazdığım parça bir tremolo etüdü ve EL Ultima Cancion (Nihai şarkı) olarak da biliniyor. Yazdığı son parça, hakkında bir anekdot var. Barrios'un kapısına gelen bir dilenci sadaka istiyor (zaten "Una Limosna por el Amor de Dios" = "Allah rızası için bir sadaka" gibi bir şey oluyor sanırım) Deniyor ki, Barrios bu esnada ölümünün yakın olduğunu hissetmiş. Parçanın başında gitarın verdiği vurgular da, dilencinin Barrios'un kapısını çaldığı zaman kullandığı ritm imiş 🙂
Nadiren kullanıyorum, ancak Facebook avatarım Barrios'un bir fotoğrafı...
insan+sanat+atom+anatomi+mistisizm kelimelerinin bileşimi insanatomystic
Açtığım ilk blog'umun adıydı. Sene sanırım 2004. Ondan sonra o zamanki sanal arkadaşların kullandığı nickim oldu. Kısaltarak atom, insan, mistik yatta insanatopislik diyenler bile oldu. 🙂
Fotoğraftaki de benim. 🙂
Açtığım ilk blog'umun adıydı. Sene sanırım 2004. Ondan sonra o zamanki sanal arkadaşların kullandığı nickim oldu. Kısaltarak atom, insan, mistik yatta insanatopislik diyenler bile oldu. 🙂
Fotoğraftaki de benim. 🙂
Son düzenleme:
En çok merak ettiklerimden biri senin kullanıcı adındı abi, öğrenmiş olduk. 🙂
Haha eyvallah. 🙂 Zaten hepsi ortada ne olduğu çok da merak edilecek bir şey değil yani. 🙂
Konu çok iyiymiş. 🙂
Aslında 5-6 seneden beri nickim İcewizard'dır. Bi ara bu dandik İcy Tower oyununu o kadar usta oynuyordum ki meşhur buzlu bölümü bile kolaylıkla geçebiliyordum; ona ithafen. En başta İcewizard yapmayı düşündüm ama nedense ismimin ünlü harflerini çıkararak bir nick yapmak geldi. Öyle yani. 🙂 Müzik forumlarında genelde bu nicki kullanıyorum.
Avatar ise Fender Strat headstock. Şimdi metalciyiz falan filan da herkesin içinde bir Fender aşkı vardır kimse saklamasın. 🙂
Aslında 5-6 seneden beri nickim İcewizard'dır. Bi ara bu dandik İcy Tower oyununu o kadar usta oynuyordum ki meşhur buzlu bölümü bile kolaylıkla geçebiliyordum; ona ithafen. En başta İcewizard yapmayı düşündüm ama nedense ismimin ünlü harflerini çıkararak bir nick yapmak geldi. Öyle yani. 🙂 Müzik forumlarında genelde bu nicki kullanıyorum.
Avatar ise Fender Strat headstock. Şimdi metalciyiz falan filan da herkesin içinde bir Fender aşkı vardır kimse saklamasın. 🙂