Ben de katılıyorum kardeşim. Ve hatta Adana Demirspor - Livorno maçını yayınlamayan bu medyadan tiksiniyorum. Güzel olurdu gerçekten izlemek. Şunu ekleyelim ama, güzel anektodlar var:
http://www.ntvmsnbc.com/id/24997247/
"HEYECAN VERİCİ BİR DURUM"
Cem Dizdar (Spor yazarı)
Ben Samsunluyum. Babam eski bir köy öğretmeni olduğu için kente trenle gidip gelmelerimizden olsa gerek Demirspor takımlarına öteden beri ilgi duyarım. Bu maçın benim için anlamı, liman işçileri takımı olarak bilinen Livorno'nun 'sol' kimliğinden öte futbolla kurduğu ilişki ve bu ilişkiye kazandırdığı sahici anlam.
Düşünün; Avrupa’nın en kalbur üstü liglerinden birinde oynayan hatırı sayılır bir takımın, Türkiye’den gelen, "Arkadaşlar biz de sizin gibi bir işçi takımıyız. Gelin bir maç yapalım" çağrısına "Olur siz kaleleri kurup, topu hazırlayın. Geliyoruz" diye yanıt vermesi, "başka bir dünya", "başka bir futbol", "başka bir hayat"ın da mümkün olabileceğini göstermesi açısından önemli. Yani kendine 'sol'cu diyen bir takımın buna uygun davranıyor olmasını, 'işçi sınıfı', 'dayanışma' gibi kavramların neredeyse lanetlendiği günümüzde futbolun unutturulmaya çalışılan bu kavramları tekrar gündeme getirmesini heyecan verici buluyorum.
Livorno kenti tarihsel olarak özel bir yer…
16. yüzyılda bu kentin anayasasına şu ifadeler yazılıyor; "Hepiniz, hangi ulustan olursanız olun, 'Doğulular, batılılar, İspanyollar, Portekizliler, Yunanlar, Almanlar, İtalyanlar, Türkler, Berberiler, Ermeniler, Persler ve diğerleri' size temin ederiz ki, bu topraklara tamamen özgür ve her türlü kovuşturmadan uzakta bir şekilde gelmenize, kalmanıza, aileleriniz ile geçiş yapmanıza ve yaşamanıza, geriye dönme zorunluluğu olmaksızın oturmanıza, istediğiniz zaman dönerek Pisa kenti ve Livorno topraklarında yaşamanıza izin veriyoruz." İşte Livorno bu mirasın devamı olan bir kent ve orada yaşayanlar belli ki hala bu enternasyonal bakışa uygun davranmaya çalışıyorlar. Bugün takıma anlamını veren şeyin ben tam da bu enternasyonalist tavır olduğunu düşünüyorum.
"Adana Demirspor için aynı şeyleri söyleyebilir miyiz?" sorusuna yanıtım ise böylesi bir girişimde bulundukları için rahatlıkla söyleyebiliriz diyorum. Aslolan duygudaşlık, bir yerden başlamak, bir rota belirlemiş olmaksa eğer Adana Demirspor, taraftarının da yarattığı dayanışma duygusuyla buna uygun davranmaya çalışıyor demektir. Sürdürülebilir ya da sürdürülemez, bir deney olarak bu durum bile çok önemlidir.
Ben maç izlemeyi severim. Yani bir takımı 'sol'cu 'sağcı' diye tasnif etmek bana uygun bir değerlendirme değil. Ve böyle bakarak maç izlenemez diye düşünüyorum. Sonuçta futbol bir oyundur ve oynayana da izleyene de haz verir. Haliyle meseleyi bu biçimde politize ederek kavramaya çalışmak yerine futbolu bir oyun olarak algılamak ve o oyunun içindeki insani yönleri öne çıkarmak bana daha doğru gelir ve ben futbolun bu yanıyla ilgiliyim daha çok. Yani futbol, ona nereden baktığımıza bağlı olarak bize bu hayatta kim olduğumuzu gösterir hepsi o, daha fazlası değil. Ama tuttuğumuz takımlar 'kimle oynasın' istiyoruz diyorsak, Beşiktaş-Adana Demirspor şu kötü hatıranın silinmesi için (10-0) bir maç yapsın isterim. İnönü’de Liverpool’u izledim bir de Saint Pauli ile İbrahim Altınsay’ın güzel hatırı için Fulham’ı izlemek isterim doğrusu.