E
eironia_
Bütün metrelerin ve santimlerin
Bütün kiloların ve gramların
Bütün rakıların
Ürktüğü adam.
nasıl unuturuz onu.orhan pamuk var neyzen yok bravo walaaa....dev gibi bir neyzen ve eline su dökülemez hiciv ustamız bi tanemiz....
kendisi Kolaylı'dır.bizim buralardan.nese ben konuyu ben açayım dedim.
Toplumsal kuralları hiçe sayan yaşam tarzı ve sınır tanımaz hicivleriyle tanına Neyzen Tevfik Bodrum'da doğmuş ve ilköğrenimini Bodrum'da tamamladıktan sonra İzmir İdadisi'ne yatılı olarak girmiştir. Ancak küçük yaşta sara hastalığı nedeniyle öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre İzmir Mevlihanesi'ne devam etti ve Neyzen Cemal Bey'den ney dersleri aldı. Ünlü hiciv ustası Eşref, Tokadizade Şekip ve Tevfik Nevzat gibi şair ve edebiyatçılarla tanışan Neyzen Tevfik bu şairlerin etkisiyle yazdığı ilk şiirlerini 1898'de Muktebes gazetesinde yayımladı.
Babasının ısrarları üzerine gittiği İstanbul'da bir süre Fethiye Medresesi'ne devam etti, fakat neye ve içkiye düşkünlüğü nedeniyle buradaki öğrenimini de tamamlayamadı. Dönemin ünlü müzisyenleriyle ve Mehmet Akif Ersoy'la yakın dostluk kurdu; saray ve padişaha yönelik yergileri nedeniyle sık sık tutuklandı ve 1903'te Mısır'a kaçtı. Mısır'dayken Deccal dergisine yazdığı II. Abdülhamit'i hicveden şiirinden dolayı idama mahkum edildi. Bir süre Bektaşi tekkelerinde gizlendi, Meşrutiyet'in ilanıyla İstanbul'a döndü. Bir rivayete göre Atatürk öldükten sonra evinden haftalarca çıkmamıştır.
Küçük yaşta yakalandığı hastalığı ve içkiye aşırı düşkünlüğü nedeniyle birkaç kez Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gören Neyzen, Nef'i ve Eşref'ten sonra Türk edebiyatının en büyük hiciv ustası olarak değerlendiriliyordu. Hicivlerinin yanısıra ney üflemedeki ustalığıyla dikkat çeken Neyzen, neye olan aşkı
74 yıllık yaşamı boyunca renkli kişiliğiyle dikkat çeken Neyzen, toplumsal kuralları ölümünde de hiçe saydı ve Asri Mezarlığa gömülmemesini, cenazesine de çiçek gönderilmemesini vasiyet etti. Cenazesi gayet şaşaalı olan Neyzen Tevfik'i son yolculuğuna uğurlayanlar arasında her kesimden insan vardı. Dönemin İstanbul valisi hasta döşeğinden kalkıp cenazeye iştirak etmiştir. Cenazede ayyaşlar, sarhoşlar, tinerci, yan kesicilerin yanı sıra erkân-ı devlet, edebiyatçılar, sanatçılar, hatta dış devlet temsilcileri katılmıştır. Kardeşi Şekip Kolaylı'ya cenazede taziye için gelenler arasında İran büyükelçisinin de olduğu, Neyzen Tevfik'in İran edebiyatının da en büyük dahilerinden kabul edildiği Hakkı Süha Gezgin tarafından rivayet edilir. Naaşı Kartal asri kabristanındadır.
Şiirlerinin bir bölümünü Hiç (1918) ve Azab-ı Mukaddes (1948) adlı kitaplarında topladı.
Bütün kiloların ve gramların
Bütün rakıların
Ürktüğü adam.
nasıl unuturuz onu.orhan pamuk var neyzen yok bravo walaaa....dev gibi bir neyzen ve eline su dökülemez hiciv ustamız bi tanemiz....
kendisi Kolaylı'dır.bizim buralardan.nese ben konuyu ben açayım dedim.
Toplumsal kuralları hiçe sayan yaşam tarzı ve sınır tanımaz hicivleriyle tanına Neyzen Tevfik Bodrum'da doğmuş ve ilköğrenimini Bodrum'da tamamladıktan sonra İzmir İdadisi'ne yatılı olarak girmiştir. Ancak küçük yaşta sara hastalığı nedeniyle öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre İzmir Mevlihanesi'ne devam etti ve Neyzen Cemal Bey'den ney dersleri aldı. Ünlü hiciv ustası Eşref, Tokadizade Şekip ve Tevfik Nevzat gibi şair ve edebiyatçılarla tanışan Neyzen Tevfik bu şairlerin etkisiyle yazdığı ilk şiirlerini 1898'de Muktebes gazetesinde yayımladı.
Babasının ısrarları üzerine gittiği İstanbul'da bir süre Fethiye Medresesi'ne devam etti, fakat neye ve içkiye düşkünlüğü nedeniyle buradaki öğrenimini de tamamlayamadı. Dönemin ünlü müzisyenleriyle ve Mehmet Akif Ersoy'la yakın dostluk kurdu; saray ve padişaha yönelik yergileri nedeniyle sık sık tutuklandı ve 1903'te Mısır'a kaçtı. Mısır'dayken Deccal dergisine yazdığı II. Abdülhamit'i hicveden şiirinden dolayı idama mahkum edildi. Bir süre Bektaşi tekkelerinde gizlendi, Meşrutiyet'in ilanıyla İstanbul'a döndü. Bir rivayete göre Atatürk öldükten sonra evinden haftalarca çıkmamıştır.
Küçük yaşta yakalandığı hastalığı ve içkiye aşırı düşkünlüğü nedeniyle birkaç kez Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gören Neyzen, Nef'i ve Eşref'ten sonra Türk edebiyatının en büyük hiciv ustası olarak değerlendiriliyordu. Hicivlerinin yanısıra ney üflemedeki ustalığıyla dikkat çeken Neyzen, neye olan aşkı
74 yıllık yaşamı boyunca renkli kişiliğiyle dikkat çeken Neyzen, toplumsal kuralları ölümünde de hiçe saydı ve Asri Mezarlığa gömülmemesini, cenazesine de çiçek gönderilmemesini vasiyet etti. Cenazesi gayet şaşaalı olan Neyzen Tevfik'i son yolculuğuna uğurlayanlar arasında her kesimden insan vardı. Dönemin İstanbul valisi hasta döşeğinden kalkıp cenazeye iştirak etmiştir. Cenazede ayyaşlar, sarhoşlar, tinerci, yan kesicilerin yanı sıra erkân-ı devlet, edebiyatçılar, sanatçılar, hatta dış devlet temsilcileri katılmıştır. Kardeşi Şekip Kolaylı'ya cenazede taziye için gelenler arasında İran büyükelçisinin de olduğu, Neyzen Tevfik'in İran edebiyatının da en büyük dahilerinden kabul edildiği Hakkı Süha Gezgin tarafından rivayet edilir. Naaşı Kartal asri kabristanındadır.
Şiirlerinin bir bölümünü Hiç (1918) ve Azab-ı Mukaddes (1948) adlı kitaplarında topladı.