Orhan Veli Kanık

1950 yılının kasım ayında ankara sokaklarında sarho$ bir $ekilde dola$ırken kanalizasyon çukuruna dü$üyor ve eve geldiğinde kızkarde$ine pacalarını sıvayıp olu$an yaraları gösterirken, "allahtan çukurda ölmedik, yoksa orhan veli bok çukurunda öldü diye haber olurduk" demi$.. yine bu olayın bir kaç gün sonrasında buz gibi bir havada sigara içerken karde$i yanına gelip," bunun saygıyla alakası yok gel içerde iç, babam kızmaz" demi$.. orhan veli de, "üç günlük ömrümüzde böyle bir $ey için babamızı üzmeye ne hakkımız var" deyip balkonda içmeye devam etmi$.. bu konu$madan altı gün sonra ölmü$.. at yarı$ı ve futbol dü$künüymü$..
 
ne kadar özgün bir şairimiz.inanın onun gibi duygularını kalıplara sokmadan özgürce salabilen biri olamazdı.güncelden herkesin özeline bilindik kapıları çalarak giriyor şiirleri.
 
gunsnroses demiş ki:
1950 yılının kasım ayında ankara sokaklarında sarho$ bir $ekilde dola$ırken kanalizasyon çukuruna dü$üyor ve eve geldiğinde kızkarde$ine pacalarını sıvayıp olu$an yaraları gösterirken, "allahtan çukurda ölmedik, yoksa orhan veli bok çukurunda öldü diye haber olurduk" demi$.. yine bu olayın bir kaç gün sonrasında buz gibi bir havada sigara içerken karde$i yanına gelip," bunun saygıyla alakası yok gel içerde iç, babam kızmaz" demi$.. orhan veli de, "üç günlük ömrümüzde böyle bir $ey için babamızı üzmeye ne hakkımız var" deyip balkonda içmeye devam etmi$.. bu konu$madan altı gün sonra ölmü$.. at yarı$ı ve futbol dü$künüymü$..

Öldüğünde cebinde 20 kuruş varmış,giydiği ayakkabısının altında delik varmış...Son yazdığı şiir ise (karalama halinde) bir diş fırçasına sarılı bulunmuş...


duurock demiş ki:
şahsen ben bu adamı pek sevmem tamam kafiyesiz şiiri bende çok severim ve taraftrıyım ama bir elinde cımbız bir elinde ayna umurundamı dünya diye duygusuz şiirde olmazki.....

bu yoruma ise diyecek bir şeyim yok...
 
aşk resmigeçiti

birincisi o incecik, o dal gibi kız,
şimdi galiba bir tüccar karısı.
ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
ama yine de görmeyi çok isterim,
kolay mı? ilk göz ağrısı.

ikincisi münevver abla, benden büyük
yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
gülmekten katılırdı, okudukca.
bense bugünmüş gibi utanırım
o mektupları hatırladıkca.

............ çıkar
............ dururduk mahallede
...................... halde
............ yan yana yazılırdı duvarlara
................. yangın yerlerinde.

dördüncüsü azgın bir kadın,
açık saçık şeyler anlatırdı bana.
bir gün de önümde soyunuverdi
yıllar geçti aradan, unutamadım,
kaç defa rüyama girdi.

beşinciyi geçip altıncıya geldim.
onun adı da nurinnisa.
ah güzelim
ah esmerim
ah
canımın içi nurinnisa.

yedincisi, aliye, kibar bir kadın.
ama ben pek varamadım tadına.
bütün kibar kadınlar gibi
küpe fiyatına, kürk fiyatına.

sekizinci de o bokun soyu.
elin karısında namus ara,
kendinde arandı mı küplere bin.
üstelik .....
yalanın düzenin bini bir para.

ayten'di dokuzuncunun adı.
iş başında şunun bunun esiri,
ama bardan çıktı mı,
kiminle isterse onunla yatar.

onuncusu akıllı çıktı
..... gitti........
ama haksız da değildi hani.
sevişmek zenginlerin harcıymış
işsizlerin harcıymış.
iki gönül bir olunca
samanlık seyranmış ama,
iki çıplak da, olsa olsa,
bir hamama yakışırmış.

işine bağlı bir kadındı on birinci.
hoş, olmasın da ne yapsın,
bir zalimin yanında gündelikci.
.......leksandra
geceleri odama gelir,
sabahlara kadar kalır.
konyak içer sarhoş olur,
sabahı da işbaşı yapardı şafakla.

gelelim sonuncuya.
hiçbirine bağlanmadım
ona bağlandığım kadar.
sade kadın değil, insan.
ne kibarlik budalası,
ne malda mülkte gözü var.
hür olsak der,
eşit olsak der.
insanları sevmesini bilir
yaşamayı sevdiği kadar.
 
şimdi de benim favorim 🙂

istanbul türküsü

istanbul'da, boğaziçi'nde,
bir fakir orhan veli'yim;
veli'nin oğluyum,
tarifsiz kederler içinde.

urumelihisarı'na oturmuşum;
oturmuşta bir türkü tutturmuşum:

"istanbulun mermer taşları;
başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları;
gözlerimden boşanır hicran yaşları;
edalı'm,
senin yüzünden bu halim."

"istanbulun orta yeri sinama;
garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama;
el konuşur, sevişirmiş; bana ne?
sevdalı'm,
boynuna vebalim!"

istanbul'da, boğaziçi'ndeyim;
bir garip orhan veli;
veli'nin oğlu;
tarifsiz kederler içindeyim.
 
bütün şiirleri ni okumuştum. çok ahım şahım şairiane yeteneği olmadığı aşikar. bence iyi şiirleri tek tük. ancak serbest ölçüyle de güzel şiirler yazılabileceğini göstermesi bakımından türk şiiri için kilometre taşıdır.
 
ByTar, bence bu senin şiirden ne beklediğine bağlı. eğer istediğin karmaşık anlatımlarla beraber uzaklara sürüklenmekse, orhan veli'den bunu yapmasını bekleyemezsin ancak bunu da şairlik yeteneği olmadığına bağlamamalısın.orhan veli'nin kendine has bir ifadesi vardır, çok akıllıca anlatımları vardır ve seni hayatın içindeki sıradan olaylarda bile güldürürken düşündürür.
 

Geri
Üst