Çok sinir bozucu anları vardır bunun.
Ya kafa olarak maço olacaksınız, ya da cinnet geçireceksiniz.
Özellikle erkekseniz durum daha vahim. Kavga ediyorsunuz, bir konuda tartışıyorsunuz. Sevgilinize bağırma hakkınız yok, hele fiziksel şiddet asla. Karşınızdakinin insan olduğunun farkındasınız, yani iradesi var, düşünüp karar verebilen, kendi tercihleri olan. Bu yüzden onu yönlendirmek saygısızlıktır, onun düşüncelerini ve iradesini kontrol altında tutmak bir hayvanla beraber olmakla eşdeğerdir.
Bu durumda tartışma esnasında, siz sorunu anlatırsınız, bu bu var, bunları sorun yapmakta haklı mıyım? Cevap evet. Peki çözüm ne? Ne yapmalıyız?
İşte o an; sessizlik. Karşı taraftan gözleri kaçırmış sessiz bir düşünce.
Bunlar gerçekten sence de sorun mu yoksa ben mi büyütüyorum? Cevap sen haklısın. Peki ne yapalım çözüm ne? Sessizlik. Hatalı olduğunu kabul ediyorsun peki sonuç? Sessizlik.
Öüzr dilese tamam diyeceğim, nolacak yani, benim istediğim dialog içinde halledebilmek. Öyle törenli bir özür de değil, ya kusura bakma işte geçelim boşverelim bilinçli değildi dese tamam.
Yok sessizlik. Peki öyleyse benim aklıma şöyle bir çözüm geliyor; şu şu olsa nasıl olur? Tabi burada karşı tarafın istemeyeceği bir çözüm. Ama bana başka çıkar yol kalmıyor. Karşı taraftan gelen cevap; bir sessizlikten sonra (bir kaç defa soruyorum tabi) sen nasıl istiyorsan.
Yahu niye ben isteyeyim?
Neyse, bir kaç konuşma daha ve hep sessizlik.
Tartışma isteği içindesin, ufacık bir dialogla her şey çözülecek. Ama haksız tarafın sessizliği...
Vallahi bitiriyor beni.. Yok yok, hiç gerek yok böyle şeylere :?
Ama bazı anlar vardır, (köşe yazısı gibi oldu bu giriş) sessiz kalmak yakışır ona, estetik durur..