Çektim. Gerçekten çektim. Cumartesi günü rainbow'a da tekmil vermiştim konuyla alakalı.
Ulan orada duruyormuş böyle bir şey olamaz. Bahane olarak söylemiyorum ama o odaya girdiğimizde öldürdüğümüz heriflerden biri, tam merdivende claw'ın dibine düşmüş. Biraz kamuflaj durumu var yani... Yahu nasıl dört döndüm, bütün odalara defalarca girdim, bir de böyle e tuşuna basarak duvarlara sürte sürte ilerliyorum gizli bir bölme açılır da orada bulurum diye. Yazık lan hayatımın 1,5 saati yandı gitti.
Bana Assasin's Creed filan da vermişlerdi mutlaka oyna diye, ama bunun yanına bile yaklaşamaz. Gerçekten seneler sonra bir oyuna ilk kez böyle sardım. Ömürlük gibi geliyor oyun bana, oyna oynayabildiğin kadar. Ha can sıkıcı yanları yok mu var; dün shout olayına yeni girdik mesela, o tapınağa gidene kadar akla karayı seçtim. Yön bulma duyum halen zayıf. Karşıma çıkan ayıyı yarım saatte 50 denemede filan anca öldürebildim. Yani biz bu ayıyı öldürdük de, sonradan öldürmedik mi dedik? Bunlar bir takım uydurma laflardır.
Şu görevler de birikmeseydi iyi olurdu, böyle odayı dağınık bırakıp evden çıkmış gibi bir huzursuzluk durumu oluyor. Perk'leri de buldum en sonunda, ben de two-handed ve one-handed dayadım. Ne işim olur büyüyle filan, Merlin'miyiz biz. Ama şu sneak olayını çözemiyorum ben, full olsa ne olacak ki, neye yarıyor yani? Görünmeden saldırınca daha fazla mı zarar veriliyor? Silah konusunda da kararsızım, şöyle kendimi tam anlamıyla ifade eden bir silah bulamadım. Döner bıçağı olaydı... Ok çok zevkli ama!
Ayrıca, Yoğurtçu Parkı'nda level oranlarımızla dalga geçenlerin isimleri, tarihe tükenmez kalemle yazılmıştır ve cumhurbaşkanlığı kupası finalindeki Kemalettin Şentürk golü misali asla unutulmayacaktır.