Aslında bu konu tamamı ile bakış açısıyla alakalı. İlk olarak şunu söyleyeyim, "Blair Witch Project", benim izlediğim en iyi gerilim filmiydi. Hatta bakış açımı da sunayım size, beni biraz daha iyi anlamanız için. Ben "korku öğesinin gösterildiği" korku filmlerine çok gülüyorum. Çünkü ben, hiç bir zaman bir filmi sanki gerçekleri izliyormuşum gibi izleyemem. Filmde olanların kurgu olduğunu, hele ki "korku filmi" adı altında yapılan filmlerdeki "öcü" 🙂 tabir ettiğimiz yaratıkların, aslında var olmadıklarını aklımdan çıkaramıyorum filmi izlerken. O yüzden de bana hepsi komedi filmi gibi geliyor. Elbette bazı istisnalar yok değil. Ama genel olarak bakış açım böyle. Sanırım "gerilim filmi" tabiri benim için daha uygun. "The Village"ı sevmemin nedenlerinden biri de bu aslında, filmdeki yaratıkların aslında var olmaması, hepsinin kurmacadan ibaret olması.
Zaten amerikan sinemasının bence en kötü yanı filmlerinde, "korku öğesini göstermesi". Bence bir film insanı gerçekten korkutmak, gerilim duygusunu hissettirmek istiyorsa, korkuyu sağlayan öğeleri göstermemeli". Çünkü insanın en büyük korkusu "bilinmeyen korkusudur". Görmediğimiz, bilmediğimiz şeylerden içgüdüsel olarak korkarız. "Blair Witch" bu yüzden bence harika bir gerilim filmi. Çünkü korktuğumuz şeyi hiç görmüyoruz. Eğer o filmin ortalarında elinde süpürgeyle gezen bir cadı görseydik, film asıl o zaman büyük hayal kırıklığı olurdu. Ve ben de gülmekten kendimi alamazdım. Zaten ucuz kameralarla çekilip, sanki "gerçekmiş" izlenimi vermesi de, bence filmin değerini artıran bir şey. Çok iyi bir film olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca bir filmin iyi olması için, pahalı bir bütçeye sahip olmasına gerek yok bence. Bütün o özel efektler, ve bilgisayarlar olmadan da çok harika filmler yapılabilir. "K-Pax" bunlara bir örnek olabilir.
Fragman konusuna gelirsek, "Blair Witch"in tanıtımı biliyorsunuz, sanki gerçekten ormana gidip kaybolmuş öğrencilerin kasetlerinden derlenmiş bir filmmiş gibi yapıldı. Bence bu çok zekice bir reklam kampanyası. Ama bu numaraya aldanmamak elimizde. Çünkü böyle bir şey olması mümkün değil, hepimiz biliyoruz. Demek istediğim, Hollywood aslında bizi fragmanlarla kandırmıyor, kandırılmak istenen izleyiciyi kandırıyor. Bir filme fragmanını izledikten sonra gitmeye karar veriyorsanız, siz de kandırılmak isteyenlerden oluyorsunuz diye düşünüyorum. Zaten bir filmi gidip görmeden, onunla ilgili düşüncenizin şekillenmesi mümkün değil. Village'a korku filmi diye giden arkadaşların hayal kırıklığına uğraması gayet normal. Çünkü film korku filmi değil, ve bu konuda filmi suçlamak da doğru değil. Çünkü Shayamalan'ın anlatmak istediği bir şey var, ve filminde onu anlatıyor. Hem de hiç ummadığımız bir anda tokat gibi yüzümüze indiriyor. Sizi bilmem ama ben sonunda ne olacağını bildiğim bir filmi izlemek yerine, "Village" gibi, "The Others" gibi bir film izlemeyi tercih ederim.
Sizin istediğiniz, tıpkı şuna benziyor: Önce bir kitabın son sayfasını okuyup, daha sonra ilk sayfadan okumaya devam etmek.