Bu gibi karşılaştırmalara artık girmiyorum, kimseye de önermiyorum. Nedeni de şu: Tüm bunlar sübjektif. Oturup laboratuvarda bir gitarı oluşturan tüm diğer bileşenlerden izole frekans eğrisi çıkarsanız bile elde ettiğiniz sonuçların pratik olarak bir anlamı olmayacak. Çünkü mesele ağaç değil, kulak. Somatik veya psikosomatik, hepimiz farklı duyuyoruz. Şimdi birisi iki pena salladıktan sonra "Mmm. 1955 kışında Peru ormanlarında kesilmiş maun ağacı, 4 kurak yıl görmüş" vs. dese ve ben bu "bilginin" yanlış olduğunu kesinlikle bilmiyorsam ne diyebilirim ki? 🤷♂️
O nedenle isteyen istediğini duysun. Bu konudaki tek üzüntüm ton peşinde zaten nesli tükenmek üzere olan türlü agaç üzerinde ek baskı yaratılması. Gidip masif gül ağacından masa yaptıran sonradan görme kazmalar kadar olmasa da egzotik ağaç peşinde koşan "ton avcılarına" da bazen bileniyorum.
Buna ek olarak, bir de işin çalım becerisi ve kişisel bir ton çıkaracak düzeyde enstrüman hakimiyeti ile ilgili olduğunu söylemek istiyorum.
Zibilyon tane makale okuyup video izleyerek kafası iyice bilgi çöplüğüne dönüşen arkadaşlar var. Bunlar enstrümanı çalmak yerine böyle şeylerle uğraştıkları için, bir yerden sonra mesele ego çatışmasına dönüyor. Ama "parmaklarınızda ton yoksa", istediğiniz gitarı alın, SİZE bir faydası olmaz.
Enstrümanı almak için yetenek veya heves değil, para gerekiyor. Bu nedenle zaten enstrüman işi tümüyle fetişleşmiş durumda. Ama internet ile birlikte işin içine bir de bilgi fetişizmi eklendi. "Kazma" düzeyinde yeteneksiz olup parası olan, deneyimden yoksun ama bol miktarda bilgisi olan insanlar, gitarla olan ilişkimizi de bozmayı başardılar.
Enstrüman dediğiniz şey ÇALMAK ve MÜZİK YAPMAK içindir. Tabii etrafta ilkini yapıp ikincisi yapamayan bir sürü "virtüöz" de var, o da ayrı mesele.
Eğer enstrümanı çalma deneyimini bir kenara atıp, meseleyi tümüyle objektif ve ölçülebilir şeylere indirgerseniz, müzik anlamını yitirir. Enstrümanı frekanslara ve/veya malzemelere indirgemek, insanı ve deneyimini hiçe saymaktır. Firmalar bunu yapar, çünkü işlerine gelir. Kim olursanız olun, onların sattığı şeyi alınca sizin de filanca gibi çalabileceğinizi ve ton alabileceğinizi iddia etmek isterler.
Bu işlere merak salmış olan arkadaşlara bir de örnek vereyim de, ne demek istediğimi tam olarak anlatmış olayım: Guthrie Govan Suhr gitarlarını tanıtmak için İstanbul'a gelmiş (sanırım Stage Müzik tarafından organize edilmişti) ve kısa bir soru-cevap seansı yapmış, biraz da imza modeli Suhr gitarı çalmıştı. Adam deniz derya, kendi ağaç ve ton tercihlerinden bahsetti elbette.... Ama sahneye çıktığında sistemde hafif bir "feedback" duyduğunu söyledi. Seyirciye dönüp dedi ki (tercüme ederek yazıyorum): "Çok tiz bir Si notası veriyor, duyabiliyor musunuz ?" Hı hı evet, Duyduk tabii hemen. Si...🤣
Eğer Govan gibi çalıp onun gibi duyuyorsanız, işin ton ve malzeme boyutu üzerine konuştuğunuz zaman herkes dinler. Veya ne bileyim, adınız Jeff Beck ya da David Gilmour filansa...