Şehir Efsaneleri.....

İlk gitarımı alırken kendim almıştım bilmediğim ucuz yollu sıfır bir gitardı.Sonrasındakiler nedense milletin ismini cismini bilmemiş ama elalemin gâvur sitelerinde kendini göstermiş kalburüstü aletler oldu genelde :D kimse atıp tutamıyor işin güzel tarafı.Fikir beyan edebilen de yok lakin sıkmaca da olmuyor ilanlarda neyse o :D Ama teee seneler önce ki on seneden fazla olmuştur belki de ilk gitarı satarken ben de sağdan soldan duyduklarımı yazdım :D washburn x 10 vardı bir tane ona ağacı oturdu falan birşeyler yazmıştım.Düşündükçe kendi kendime gülüyorum :D
 
ağacı oturmuş olayına bitiyorum, birkaç sene kuruduktan sonra ağaç tutkalı ve presi de yedikten sonra istese de çalışamaz, o tutkalı ve presi bana yapsan ben bile yamulamam yani :D zaten başka da bir dalgası yok ağaç olayının, çalışmasın yeter. illa ağacı oturmuş diyorsanız charvel'in 160 yıllık ağaçtan ürettiği gitarlar var şu an, 1800lerin başlarında kurulan bir değirmenden çıkma, ağaçların kesim tarihini siz düşünün artık... neticede odun odundur, tonun sadece eq niteliğini etkiler, biraz da sustain, gitarın asıl dalgası çalım rahatlığı, estetik görünüş ve fiziksel dayanıklılıktır, geri kalanını amfi ve efekt aletleri halleder, şimdi bazı arkadaşlar twang twang demeye başlayacak, o zaman dayarsın kızılağacı, dişbudağı, olur biter :D hatta direkt piezo takılıp çözülebilir, şahsen koluma piezolu bir eşik ve 6 tane tel takarak 10 numara clean ton alabilirim :roflmao: Özet olarak, bu kadar kasmayın.
 
asıl mevzu şu noktada kırılıyor: ağaca cila atıldığı andan itibaren nem alışverişi biter..şimdi bitmeyeceğini iddia eden adamın kafasına poşet geçirelim, ne kadar süre yaşarsa ağaç da o kadar süre daha kurur :)

Nitro cilada ağaç nemini atar, fakat dışarı atması için gereken ısı 35-38 derece civarında olmalıdır, bunu da ekleyelim genel kültür olsun.

100 yıl da geçse bi cacık olmaz, bu arada ebay kullanıcıları fendere kadar uzanan dispute dosyaları açmıştır. 1959-60 yılında sonra fender bildiğin polyerter kullanmaya başlamıştır bu da bilginize, sadece en son kata ossuruk bir nitro atıp işi bitirmektedir.

Alım satımda bık bık yapan olursa direkt yapıştırın bu paragrafı.
 
aynen doğru...mesela bu american ri lerde en üstte nitro boya varken alttaki astar bayağı poli...altta bilidiğin polyester astar var.. bu arada çok enteresan o yıllarda kullanılan otomobil boyaları da nitro...hatta sanırım lucide ve dupont marka boyaları kullanmış fender....adam sanayide o an ne varsa doğal olarak onu kullanmış.....hatta radyo tamiri dükkanında asıl lap steel ve bas gitarlar için yaptığı amfiler tutunca sonradan popüler olan amfilerin ataları doğmuş...albüm alıp dinlediğinde duyduğu soundu imite etmeye çalışan dostların tüm bu boya vs üzerine olan boş muhabbet ve geyikleri aslında kişisel tatminsizlik vs. gibi durumların dışa vurumu...final sesi etkileyen sayısız etmen arasında sırf buna takılmak sanırım nekrofilinin ve putperestliğin sanırım bilimsel sunu kıvamında en güzel örneği....
 
aynen doğru...mesela bu american ri lerde en üstte nitro boya varken alttaki astar bayağı poli...altta bilidiğin polyester astar var.. bu arada çok enteresan o yıllarda kullanılan otomobil boyaları da nitro...hatta sanırım lucide ve dupont marka boyaları kullanmış fender....adam sanayide o an ne varsa doğal olarak onu kullanmış.....hatta radyo tamiri dükkanında asıl lap steel ve bas gitarlar için yaptığı amfiler tutunca sonradan popüler olan amfilerin ataları doğmuş...albüm alıp dinlediğinde duyduğu soundu imite etmeye çalışan dostların tüm bu boya vs üzerine olan boş muhabbet ve geyikleri aslında kişisel tatminsizlik vs. gibi durumların dışa vurumu...final sesi etkileyen sayısız etmen arasında sırf buna takılmak sanırım nekrofilinin ve putperestliğin sanırım bilimsel sunu kıvamında en güzel örneği....

Bundan daha iyi anlatılmaz, üstad sizinle tanışmak ve uzun uzun sohbet etmek isterdim :)

Saygılarımla.
 
bende yazılarınızı da keyifle takip ediyorum zaten....aslında biraz mantık yürütünce görülen bu bariz gerçekler de büyülü formüller aramak insanlarımızın doğası gereği...saygılar sevgiler.....
 
Yıllar önce bi muhabir James Hetfield'e "konserlerinizde arkada başkaları çalıyomuş doğru mu" falan gibi bi geyik yapmıştı, adam da "bu tarz şeyleri nedense sadece Türkiye'ye geldiğimizde duyuyoruz" gibi bi şeyler dedi. Efsane üretmekte iyiyiz
baya. O değil de İsmail YK üstadın bi şarkısında -sanırım Allah Belanı Versin olacak- Slash'ın öldüren soloları tarzı bi şey vardı. "Oha" dedim "tuşe desen burda, ton falan almış başını gidiyo..." Arkadaşa diyodum süper diye, eleman "o çalan klavye ya, geçen bi düğün salonu klavyecisi aynısını çalıyodu heh heh" deyince lanet ettim bu düzene.
hocam allah belanı versın sarkısı yanlıs bılmıyorsam "erdinç şenyaylar" a aıttır..ama buda bır sehır efsanesı olabılr :)
"
 
Düşünüyorum, ben luthier olsam ve bu "kuru ağaç" muhabbetinden sıtkım sıyrılsa, herhalde büyücek bir mikrodalga fırını alır veya kendim yapar, ağaçları bir süre her gün ara ara çeviririm. Sonunda da bundan kurusunu sorana da "Git toprağın tarihi alt katmanlarını kaz! Daha kurusu anca ordan çıkar sıpa seni!!" diye o ağaçla adamı kuru kuru döverim herhalde :D:D
 
Geri
Üst