Eski Telleri, Jackları Paylaşalım.( Mı ? )

Sen kaynak verene kadar buldum bile ben. Dediklerim de yanlis birsey yokmus, aynen alasim saf olmaz. Alasimi olusturan maddelerin safligi bahsettigin sey eyvallah. Ama kola kutusundan 10 kat degerli, nimet bu teller lafini hala abartili buluyorum.

Dediklerin yanlış malesef. İddia etmeye devam ediyorsun. Bir metalin, bir bileşiğin ve bir alaşımın saflığından bahsedilir. Bu benim için tartışmaya açık bir konu bile değil. Üstte açıkladım zaten. Kaynak olarak elindekilerden daha bilimsel şeylere ihtiyacın var. Özellikle metalurji ile ilgili olmalı ve zaten bunu anlaman için bile temelin olması gerek. Gibbs serbest enerji kanunu, kısmi aktiviteyi, Hume Rotary kanunu biraz bilsen böyle saçma birşeyi iddia etmezsin.

Dediklerin doğanın kendisine, metallerin doğasına aykırı bir durum. Geri dönüşümünün daha değerli olması durumunu da açıkladım. Kola kutuları temelde daha ince ve değersizdir, geri dönüşümleri zahmetlidir. Oysaki gitar telleri, hazır hammede durumunda ve oldukça saflar.

Kaynak olarak: Gaskell-Introduction to Metarials Thermodynamic kitabına veya Fuat Yavuz Bor-Ekstraktif Metalurji Prensipleri kitabına bakabilirsin. Yine görsel birşey istersen Alfa Aesar'ın satışlarına bakabilirsin. Bütün alaşımlar saflık derecesine göre satılır.
 
Son düzenleme:
- Iki veya daha cok metalin karisimina alasim denir.
- Metaller kendi aralarinda bilesik yapmazlar, iki veya daha cok metalden olusan her madde karisimdir.
- Karisimlar fiziksel yollarla kendisinden baska maddelere ayrisirlar, yani saf degildirler.
Ezberci egitimin gozunu seveyim.

Estağfurullah izzzyy. Saldırgan olmadığın sürece tartışalım. İstemediğin kadar kaynak da gösterebilirim. Öncelikle saf-alaşım konusunu üstte anlattım. Anlattıklama rağmen halen saf-metal diyorsun... :) Mesela verdiğin lise bilgileri hakkında da ufak tefek notlar düşeyim.
Kısaca;
Örneğin metaller kendi aralarında bileşik yapar ve buna intermetalik denir. Bildiğimiz sert katı bileşik oluştururlar hatta alaşımların içinde dahi bu tarz intermetalik bileşikler bulunur. Çelikte de FeNi(x) intermetaliği oluşur bolca. Ostenetik çeliklerde hiç istenmeyen bir durumdur. Bilimsel olarak neden diye sorarsan açıklarım. Burayı şişirmek istemiyorum. Kabaca Hume-Rotary kuralları ve metallerin alternatif standart aktivitesi ile ilgili bir durum. Araştırabilirsin.

2 ya da daha çok metalden oluşan her madde karışım da değildir. Kristal yapının içine girerse veya dışında kalırsa farklı durumlar oluşur. Isıl işlem(ya da metallere en son uygulanan mikroyapıyı homojenleştiren işlem diyelim) pratiği açısından farklı sonuçlar doğurur. Zaten 2 metalin alaşım oluşturması için bile çok özel durumlar gerekiyor.

Karisimlar fiziksel yollarla ayrışılırlar denmiş. Bu da sıvılar için doğru ama katılar için değil. Örneğin birçok metal alaşımı fiziksel olarak ayrıştıramazsın. Kendi içlerinde fiziksel ve kimyasal metodlar olarak ayrılırlar. Hiçbir durumda tam ayrışma da mümkün değildir. Kaynak: Fuat Yavuz Bor-Ekstraktif Metalurji Prensipleri.

Bu bilgiler lise seviyesinde normal durumlar, çünkü genelde gazlar ve sıvılar incelenir, çünkü entropileri yüksektir ve daha rahat anlatılırlar, ifade edilirler. Katılara hemen hemen hiç girilmez. Oturum aluminyum üretimi anlatılmaz. Kimya ile metalurji burada ayrılıyor. Kimya bilimciler ağırlıklı sıvı, gaz ve polimerlerle ilgilenir. Metalurji bilimciler ise katı(metal-alaşım-seramik-kompozit-yarıiletken katılar) ilgilenir. Burada "Saf" veya "hatasız" veya "homojen" diye bir şey yok. Herşey katı-hal üstüne ve simetri üstüne kurulu ve bunların hepsi de olasılık içeriyor. Çünkü ergitme/rafinasyon(burası ayrı bir dert) sonrası katılaşma(son malzeme hali diyelim) asla mükemmel olmuyor. Şöyle düşün sıvı bir karışım var ve bunuun 1-2 sn. bir fotosunu çekiyorsun. Her fotoda ayrı bir desen görürsün.

Bu sebeple yavaş yavaş katılaşan en düzenli konumuna gidemeyen atomlar safsızlık veya malzemeye özel düzenler ortaya çıkartıyor. Bunun üstüne Gibss'in teorileri mevcut. Bütün bunlara kaynak olarak Gaskell-Introduction to Materials Thermodynamic kitabına bakabilirsin.

Tam kavraman için evet ya adam haklı diyebilmen için genel kimyadan çok katıların-kimyasını ya da termodinamiğini, faz yapılarını ve katılaşma teorisini öğrenmen gerek. Yani wikipedia/google seviyesinde bunları öğrenmen ya da yorum yapman imkansız. Temelini alman gerekiyor.
 
Estağfurullah izzzyy. Saldırgan olmadığın sürece tartışalım. İstemediğin kadar kaynak da gösterebilirim. Öncelikle saf-alaşım konusunu üstte anlattım. Anlattıklama rağmen halen saf-metal diyorsun... :) Mesela verdiğin lise bilgileri hakkında da ufak tefek notlar düşeyim.
Kısaca;
Örneğin metaller kendi aralarında bileşik yapar ve buna intermetalik denir. Bildiğimiz sert katı bileşik oluştururlar hatta alaşımların içinde dahi bu tarz intermetalik bileşikler bulunur. Çelikte de FeNi(x) intermetaliği oluşur bolca. Ostenetik çeliklerde hiç istenmeyen bir durumdur. Bilimsel olarak neden diye sorarsan açıklarım. Burayı şişirmek istemiyorum. Kabaca Hume-Rotary kuralları ve metallerin alternatif standart aktivitesi ile ilgili bir durum. Araştırabilirsin.

2 ya da daha çok metalden oluşan her madde karışım da değildir. Kristal yapının içine girerse veya dışında kalırsa farklı durumlar oluşur. Isıl işlem(ya da metallere en son uygulanan mikroyapıyı homojenleştiren işlem diyelim) pratiği açısından farklı sonuçlar doğurur. Zaten 2 metalin alaşım oluşturması için bile çok özel durumlar gerekiyor.

Karisimlar fiziksel yollarla ayrışılırlar denmiş. Bu da sıvılar için doğru ama katılar için değil. Örneğin birçok metal alaşımı fiziksel olarak ayrıştıramazsın. Kendi içlerinde fiziksel ve kimyasal metodlar olarak ayrılırlar. Hiçbir durumda tam ayrışma da mümkün değildir. Kaynak: Fuat Yavuz Bor-Ekstraktif Metalurji Prensipleri.

Bu bilgiler lise seviyesinde normal durumlar, çünkü genelde gazlar ve sıvılar incelenir, çünkü entropileri yüksektir ve daha rahat anlatılırlar, ifade edilirler. Katılara hemen hemen hiç girilmez. Oturum aluminyum üretimi anlatılmaz. Kimya ile metalurji burada ayrılıyor. Kimya bilimciler ağırlıklı sıvı, gaz ve polimerlerle ilgilenir. Metalurji bilimciler ise katı(metal-alaşım-seramik-kompozit-yarıiletken katılar) ilgilenir. Burada "Saf" veya "hatasız" veya "homojen" diye bir şey yok. Herşey katı-hal üstüne ve simetri üstüne kurulu ve bunların hepsi de olasılık içeriyor. Çünkü ergitme/rafinasyon(burası ayrı bir dert) sonrası katılaşma(son malzeme hali diyelim) asla mükemmel olmuyor. Şöyle düşün sıvı bir karışım var ve bunuun 1-2 sn. bir fotosunu çekiyorsun. Her fotoda ayrı bir desen görürsün.

Bu sebeple yavaş yavaş katılaşan en düzenli konumuna gidemeyen atomlar safsızlık veya malzemeye özel düzenler ortaya çıkartıyor. Bunun üstüne Gibss'in teorileri mevcut. Bütün bunlara kaynak olarak Gaskell-Introduction to Materials Thermodynamic kitabına bakabilirsin.

Tam kavraman için evet ya adam haklı diyebilmen için genel kimyadan çok katıların-kimyasını ya da termodinamiğini, faz yapılarını ve katılaşma teorisini öğrenmen gerek. Yani wikipedia/google seviyesinde bunları öğrenmen ya da yorum yapman imkansız. Temelini alman gerekiyor.

Lise degil ya ortaokul bilgileri onlar, ozellikle o siteyi paylastim.
 
Lise degil ya ortaokul bilgileri onlar, ozellikle o siteyi paylastim.

Neyse demem o ki, üniversite kimyası bile kurtarmaz. Kaynaklar yanlış. Metallin saf olmaması ile alaşımların saf olmaması benzer termodinamik prensibe dayanıyor. Saf metal olmadığı için saf alaşım da olmuyor. Yalnız bu senin anladığın gibi kimyasal oran demek değil. İşin içinde mikroyapı, bölgesel fakirlik-zenginlik durumları var. İstenmeyen intermetalikler oluşabilir, bu da yüze oranı bozar. Bir kere 1000 derece ve üstünde çalışıyorsun. Ergitme yaptığın fırının bile elemenleri alaşıma geçer.

Bu arada çok kaba ve anlayacağın tarzda bir örnek vereyim saf olmayan bir çelikte mikroyapıya(1000 büyütme diyelim) bakarsan, farklı tane sınırları görürsün, bölgesel farklı sertlikler görürsün. Yüzey parlak olmaz. Bölgesel delikler/şişmeler olur. Aynı özelliği her yönde(karışım-alaşım olmasına rağmen) taşımaz. Burada verdiğin örneklerle ayılır. Sen 50-50 oranıyla başlarsın, son durumda 48-49 olur. Sırf aradaki %1lik hatta %0,xxxlik farklar için inanılmaz pahalı, özel prosesler mevcut, ciddi ve uzun bir konu.

Dediğim siteye bakarsan orada alaşımlarında saflık oranlarını görürsün. Çok uzatmak istemiyorum. Kavraman için daha fazla temelinin olması gerekiyor. Kendi devre tasarımı alanın gibi düşün. Biri wikipedia'dan bakıp öğrenebilir mi? Daha teorik olarak da daha çok kaynak da veririm ama tersini inatla savunma lütfen. Çünkü doğru değil.
 
Son düzenleme:
Eski tel paylaşmanın hiçbir faydası yok. 15 liraya tel var. Jak isteyene 20 30 liraya ibanez jak var ki İki üç paket sigara ya da bir şişe şarap parasıdır. Tele ihtiyacı olan gidip kolayca alabilir. Zaten 10 liralık tel alamayacak kadar parasız ise adam delikanlıysa gider çalışır yine o parayı kazanır. Eski tel gitara zarardır. Salınımı bozulmuştur, oksitlidir perdeleri yer. Ne gerek var bu ısrara?
15 lira öğrenci için gerçekten büyük para.
 
Yaw benim anlamadığım bir olay var. Buradaki nerdeyse her konuda buna rastlıyoruz.
Abi öyle bilgiler açıklamalar yazılıyorki, sanırsın herkes herşeyin uzmanı. Demir çelikle ilgili derinlemesine matematiksel bilgiler, tarihten bahis açılıyor yine aynı şekilde tarih profesörü misali açıklamalar, gitardan bahsediliyor herkes luthier. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum, yazılanlar yanlış değil, asla böyle iddiam yok ama çok belliki bu bilgiler kişinin beyninde değil, o anda netten bakıp buraya birşeyler yazılıyor. Bu bence saçma sapan bir şey, bir kişinin bir konuya dahil olması için gerçekten o konuda söyleyebilecek birşeyleri olmalı, yada bildiği kadar yazmalı. Sağdan soldan yada netten bulduğu şeyleri sanki kendi özümsediği tecrübe ettiği şeyler gibi anlatması bana basit bir ego tatmini ve ilgi çekme çabası gibi geliyor. Özür dilerim ama daha açıkçası, genelde o kişinin hayatta başarısız olduğunu bilmesi, hayatta kendine bir yer edinememesi sonucu, forum yada diğer sosyal ağ ortamlarında bu şekilde dikkat çekme yer edinme çabasıdır bu. İsteyen üstünede alınabilir. Hatta bu yazının yeri burasıda değil farkındayım, ama dayanamadım kusura bakmayın.
Ben herkesten rica ediyorum, şahsınızın söyleyecek birşeyleri varsa yazın, netten yada başka kaynaklardan aldıklarınızı kendi bilgileriniz gibi deklare etmeyin.

Not: Bu yazdıklarım sadece bu konuya özel değil. En baştada belirttiğim üzere neredeyse her konuda yaşanıyor. Yani genel anlamda birşeyler yazdım.
 
Yaw benim anlamadığım bir olay var. Buradaki nerdeyse her konuda buna rastlıyoruz.
Abi öyle bilgiler açıklamalar yazılıyorki, sanırsın herkes herşeyin uzmanı. Demir çelikle ilgili derinlemesine matematiksel bilgiler, tarihten bahis açılıyor yine aynı şekilde tarih profesörü misali açıklamalar, gitardan bahsediliyor herkes luthier. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum, yazılanlar yanlış değil, asla böyle iddiam yok ama çok belliki bu bilgiler kişinin beyninde değil, o anda netten bakıp buraya birşeyler yazılıyor. Bu bence saçma sapan bir şey, bir kişinin bir konuya dahil olması için gerçekten o konuda söyleyebilecek birşeyleri olmalı, yada bildiği kadar yazmalı. Sağdan soldan yada netten bulduğu şeyleri sanki kendi özümsediği tecrübe ettiği şeyler gibi anlatması bana basit bir ego tatmini ve ilgi çekme çabası gibi geliyor. Özür dilerim ama daha açıkçası, genelde o kişinin hayatta başarısız olduğunu bilmesi, hayatta kendine bir yer edinememesi sonucu, forum yada diğer sosyal ağ ortamlarında bu şekilde dikkat çekme yer edinme çabasıdır bu. İsteyen üstünede alınabilir. Hatta bu yazının yeri burasıda değil farkındayım, ama dayanamadım kusura bakmayın.
Ben herkesten rica ediyorum, şahsınızın söyleyecek birşeyleri varsa yazın, netten yada başka kaynaklardan aldıklarınızı kendi bilgileriniz gibi deklare etmeyin.

Bana özel bir şey yazdıysan bu konuda eğitimim var. İstersen özel mesajla ayrıntıları öğrenebilirsin. Oradan buradan bir şey bulup sallamıyorum. Ayrıca konuyu açıp dallandırıp, tersini iddia edip, bu hale getiren kişi de ben değilim.
 
Bana özel bir şey yazdıysan bu konuda eğitimim var. İstersen özel mesajla ayrıntıları öğrenebilirsin. Oradan buradan bir şey bulup sallamıyorum.
Belirttiğim üzere şahsa özel bir şey değil yazdıklarım, her konuda buna rastlıyoruz. Geçen bir konuda da tarih konuştuk, oradada birçok kişi tarih profesörü kesildi.
Burada yazılanlar herkesin anlayabileceği şekilde olmalıki faydası olsun, ben anlamam çeliğin bakırın saflık yüzdesinden mikro yapılarından vs. uzmanlığım değil. O nedenle bu yazılanlar ve bu tartışma bana anlamsız geliyor. Eğer uzmanlık bazında derinlemesine tartışmalar yapılacaksa bunun özelden yapılması daha iyi olur kanaatimce. Aksi durumda oluşan görüntü kendini ispatlama çabası olarak değelendirilebilir.
Forumların amacı bilgi paylaşmak değilmi, paylaştığınızdan ben kendime bir pay alamayacaksam ne anlamı kalıyor. Pay aldığını söylecek kişilerin birçoğundan da şüphe ederim. Dürüst olalım, hangimiz yazılan bunca derin bilgiye ilgi duyup aklımızda tutacağız ? Aklımızda kalacak bizi gerçek anlamda bilgilendirecek şekilde olmalı yazılanlar. Örneğin; siz benim asla yiyemeyeceğim bir yemeği önüme koyup buyur beraber yiyelim derseniz bu paylaşmakmıdır? Elbette hayır, benimde yiyebileceğim birşeyleri önüme koyup size eşlik etmemi sağlarsanız bunun adı paylaşmak olur.
Tekrar tekrar söylüyorum, ne yukarıda yazdıklarımda nede bu mesajda yazdıklarımda hedef siz değilsiniz, aslında hedef hiç kimse değil. Ben sadece insanların paylaşırken daha dikkatli olmasını gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Bunları bu konuda yazdığım için üstünüze alınmanız normal sayılabilir, ama benim dürüstlüğüme inanırsanız, çok net söylüyorum yazdıklarım size değil. Emin olun birine söyleyecek bir sözüm varsada bundan asla çekinmem çünkü çekinmemi gerektirecek bir tarz kullanmam.
 
Neyse demem o ki, üniversite kimyası bile kurtarmaz. Kaynaklar yanlış. Metallin saf olmaması ile alaşımların saf olmaması benzer termodinamik prensibe dayanıyor. Saf metal olmadığı için saf alaşım da olmuyor. Yalnız bu senin anladığın gibi kimyasal oran demek değil. İşin içinde mikroyapı, bölgesel fakirlik-zenginlik durumları var. İstenmeyen intermetalikler oluşabilir, bu da yüze oranı bozar. Bir kere 1000 derece ve üstünde çalışıyorsun. Ergitme yaptığın fırının bile elemenleri alaşıma geçer.

Bu arada çok kaba ve anlayacağın tarzda bir örnek vereyim saf olmayan bir çelikte mikroyapıya(1000 büyütme diyelim) bakarsan, farklı tane sınırları görürsün, bölgesel farklı sertlikler görürsün. Yüzey parlak olmaz. Bölgesel delikler/şişmeler olur. Aynı özelliği her yönde(karışım-alaşım olmasına rağmen) taşımaz. Burada verdiğin örneklerle ayılır. Sen 50-50 oranıyla başlarsın, son durumda 48-49 olur. Sırf aradaki %1lik hatta %0,xxxlik farklar için inanılmaz pahalı, özel prosesler mevcut, ciddi ve uzun bir konu.

Dediğim siteye bakarsan orada alaşımlarında saflık oranlarını görürsün. Çok uzatmak istemiyorum. Daha teorik olarak da daha çok kaynak da veririm ama tersini inatla savunma lütfen. Çünkü doğru değil.

Senin hakikaten abartmak gibi bir aliskanligin olduguna iyiden iyiye inanmaya basladim. Sadece bilgi icermeyen laf kalabaligi degil, yuzeysel bir konu da gereksiz ayrintiya girerek, konuyu hedefinden saptirip tartismada ustunluk saglamaya calismak da demogojidir. Dedimya makinada arkadasim cok oldugundan, yeri geldi termo yeri geldi mukavemet hatta dokum bile yaptim, ayrica Componenta Orhangazi fabrikasinda staj yaptim. Turkiye' nin en buyuk dokum fabrikasidir, motor bloklari dokulur burda. Tamam benim isim orda maca ve kalip makinalarini, kum-recine mixerlerini kontrol eden plc lerdi ama ergitme bolumunde 15 gun gecirdim, zira indiksiyon ocaklari da bizim alana giriyor, tabi orda oturdugumuz yer test laboratuariydi. Orda bile saf celik diye bir soz soylendigini duymadim. Efendim bir kaynak linki istedik, celigin saflik derecelerini gosteren, anlatan vs... okadar, fazlasi degil. Benim meslegim degil ve haliyle ayrintisi hakkinda bir bilgim yok bu sebeple ve demogoji amaclandigi icin yorum yapmam. Tek dedigim bir kola kutusunun 10 kati kadar degerli oldugu yorumunu abartili buluyorum, bunun icin metalurji muhendisi olmama gerek yok saniyorum. Her neyse cok gereksiz ve anlamsiz bir tartisma oldu. Can siktiysak affola.
 
Ben de öğrenciyim siz bir aylık tele laf ediyorsunuz da ben bir yıldır tel değiştirmedim.Ha teller elixir nano tellerdi ayrı mesele.Ama öğrenci adam cidden ihtiyaç duyuyor.Jaka da tele de hatta penaya bile.
Ya ben bundan bahsediyorum. Ayrıca tel sadece bir örnek. Başka şeylerden de bahsettim. Pick guard, manyetik kapağı, jack,. Alıp da beğenmediklerim, tel bakım ürünleri, pena. Alıp da kullanmadığım en az yirmi tane pena vardır. Power supply kablosu vs vs. Ben de bir teli 5 haftadan fazla kullanmam ama 1 yıl kullananlar var. Neyse konu sapmış sapacağı kadar zaten.
 
Ben de öğrenciyim siz bir aylık tele laf ediyorsunuz da ben bir yıldır tel değiştirmedim.Ha teller elixir nano tellerdi ayrı mesele.Ama öğrenci adam cidden ihtiyaç duyuyor.Jaka da tele de hatta penaya bile.

Bu dediklerin genç sağlıklı bir adamın kolaylıkla kazanıp alabileceği, hatta biraz bişeylerden kısıp sahip olabileceği şeyler. Hepimiz öğrenci olduk, parasız kaldık ama olay bakış açısında. Şu anda bu ihtiyaçların için başkalarına ihtiyacın yok. Olmaması da gerekir.

Garibanizm'e geçit yok. Yarım gün el broşürü dağıtsan iki takım tel, 5 tane pena alırsın.
 
Bu dediklerin genç sağlıklı bir adamın kolaylıkla kazanıp alabileceği, hatta biraz bişeylerden kısıp sahip olabileceği şeyler. Hepimiz öğrenci olduk, parasız kaldık ama olay bakış açısında. Şu anda bu ihtiyaçların için başkalarına ihtiyacın yok. Olmaması da gerekir.

Garibanizm'e geçit yok. Yarım gün el broşürü dağıtsan iki takım tel, 5 tane pena alırsın.
Ya herkesin kafalar ayrı. Ben veya bir öğrenci neden vaktini broşür dağıtmakla, sisteme uyup para peşinde koşmakla uğraşsın ki, aynı vakti müzik yapmakla geçirmek varken. Zaten işe yarayacak birşeyi neden çöpe atıp, zaten bu işten milyarlarca dolar kazanmışlara tekrar para kazandırıp tüketim sirkülasyonuna destek olalım ki, kullanmak varken Olay sadece tel değil.
 
Ya herkesin kafalar ayrı. Ben veya bir öğrenci neden vaktini broşür dağıtmakla, sisteme uyup para peşinde koşmakla uğraşsın ki, aynı vakti müzik yapmakla geçirmek varken. Zaten işe yarayacak birşeyi neden çöpe atıp, zaten bu işten milyarlarca dolar kazanmışlara tekrar para kazandırıp tüketim sirkülasyonuna destek olalım ki, kullanmak varken Olay sadece tel değil.

Bana yattığım yerden hiçbişey gelmedi, istediğim herşeye çalışarak ulaşabildim ondandır. Sana eğer gelirse lütfen burada bizimle paylaş.
 
Ucu kesilmiş ve paslanmış tele ihtiyaç duyabilecek kadar zor durumda olmayı ben gerçekten anlamak ya da kimseyi o durumda düşünmek istemiyorum.

Paylaşım tabii ki olur benim takıldığım nokta şu. Bazı şeyler sarf malzemesidir. Gitar teli, printer kartuşu, tuvalet kağıdı vs. Bunlar kullanılır işi bitince geri dönüşümle kazanılır. Yani bunlar kullanılıp işlerini gördükten sonra çöp olur. Çöp çöpe atılır. İhtiyacı olana çöpünüzü vermek ayıptır.

Takılmamın sebebi, çeşitli organizasyonlar için yardım amaçlı bizlere ulaşan giysilere bazen bakıyorum. Maalesef önemli sayıda insan yerbezi olacak kıvama gelen tshirtlerini bağışlamayı uygun görüyor. Yardım ve destek sizin o anda işinize yarayabilecek kondüsyonda bir eşyadan vazgeçip onu paylaşmakla olur. Yani ben ihtiyacı olana çıkma teli vermem hakikaten lazımsa gider bir takım yeni tel veririm. Bence doğrusu bu.

Neyse alan veren memnun kalırsa diyecek söz yok. Daha çalışmadan yorulmak sadece ortadoğuya mahsus.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst