Sonsuzluk

Bazı kişiler pagan inançların heykele tapınmak olduklarını sanırlar. Çünkü hakim imparatorluk dini eski inanç artık faydasız olduğu için öyle bir iddiada bulunur. Dil de Tanrı olarak geçen kavramın aslı yaratıcı manasındadır. Bu türlü dillerde değişir adının ne olduğunun ya da ne boyutta geniş bir kavramı genellemekte kullanıldığının bir önemi yoktur. Örneğin bundan 3000 yıl önce görebildikleri en geniş ve etkin şey güneş olduğu ve ona bağımlı olduklarını bildikleri için güneşe tapınılır. İnsanlar kendi yaptıkları heykellere tapınmazlar. Put sembolleştirilmiş bir genellemedir. Çok tanrılı dönemde her kentin ve topluluğun farklı olayları ifade eden farklı tanrıları olduğu için bu tanrılar farklı biçimlerde sembolize edilmiş ve ayinler düzenlenmiştir. İslam bakış açısı pagan kültürünü yanlış anlattığı ve şiddetle reddettiği için bu inancın kendi yaptığı heykele tapmak olduğunu iddia etmekte ısrarını sürdürmektedir. Oysa bu yunan mitolojisi olarak adlandırılmış eski anadolu ve ege inancının ya da Mısır firavunlar dönemi inancının ortadoğu ve arabistandaki yansımasıdır sadece. Arap mitolojisinde de eski putlardan birinin adı Allah dır ve Allah ın kızları olarak adı geçen üç büyük başka tanrıça da mevcuttur. Türkçe deki Tanrı kavramı Arap dilinde Allah olarak karşılık bulduğundan tek tanrıya geçişin ilk eylemi onun bir olduğunu iddia etmesi olmuştur. Yoksa ortada daha önceden varolmayan yeni bir kavram yoktur. Sadece genelin inanmış olduğu en büyük Put un bir ilan edilmesi ve diğerlerinin tamamen hatta tüm eski inanca ait sembollerin yok edilmesi söz konusudur sadece. Peygamberler eski yozlaşmış din e karşı savaşan o zamanın dinsizleridir aslında. (o zamanın rahipleri ve onlara bağlı halk için) Bütün bunların ise bilgi ile bir ilgisi olmadığı gibi tamamıyla Halk ı bastırma eyleminin aracıdırlar. Kaldı ki bir sürü eski hikayeyle sözde sebeb bulunarak eski pagan merkezi din ticareti sürsün diye en büyük put olmayı sürdürmekte ve insanlar onun etrafında dönmektedir bugün itibariyle bile. (Kabe) Aslında değişen bir şey yoktur isimler ve ibadet biçimleri biraz değiştirilmiş peygamberlerin sözlerinin bir çoğu da unutturulmuş ya da eklentiler yapılarak dini kurumlar mutlak kılınmıştır. Tıpkı düşüncelerin Allah birdir ve her şeyi o yaratmıştır şeklinde mutlak sınırlar içine hapsedilmesi gibi. Fakat ne bilim adamları ne de gerçeğin peşinde koşan diğerleri bu sınırlı kabulleri sonsuzluk sayarak daraltmadığı için canlı olmasından ileri gelen doğal güdüleriyle yine onun bir atılımı olan zekasını birleştirip doğaya uygun açıklamalar getirebilirler. Nedensellik yıkılalı 92 yıl olduğu içinde artık insan zekasının amacı neden ve sebeb den çok nasıl ve nereye sorusuna odaklanmış durumdadır. Ancak şuraya parmak basmak da gereklidir ki, reel açıdan insanın Güneş e tapması Allah a tapmasından daha mantıklıdır çünkü moleküler yapısının elementlerini ve hayatını ilk olarak ona borçludur kendi uydurduğu masallara değil. Daha kendi biyolojik yapısını, güneş i ve güneş sistemini keşfedememişken tüm evrenin yaratıcısını kafasından peydahlayıp hepsinin ötesinde bir yaratıcının bulunduğunu iddia etmesi onun her şeyi insan biçimci düşünen zihni bir hastalığa yakalandığının belirtisidir.(Antropomorfizm) Hissettiğinin ve yaşayıp düşünebildiğinin değil.
Aton
 
mutecasir demiş ki:
Kount demiş ki:
Tanrı denen varlığı insan yargılarıyla sınırlamıyorum. İnsan yargılarının üstünde olan bir varlığın insan yargılarına başvurmayacağını söylüyorum; tapınılmasını istemek gibi. Neden tapınma ister bir varlık? Kendi büyüklüğünü bir kez daha duymak için, etrafındakilere karşı üstünlüğünü bir tasma gibi kullanıp onları kontrol etmek için; ve mükemmel bir varlık bunlara ihtiyaç duymaz.

Öncelikle Tanrı değil Allah. şimdi ne diyorsun kardeşim yine başladın saçmalamaya diyecekler olduğu için yazıyorum, Allah yaratan varlığın, en büyük ismidir. Tanrı ise tapılmasına karar verilen canlı veya cansız varlıklara verilen addır. Tapınılan varlığın adıdır Tanrı. Allah adı ise bu ismi kapsama alanına alar, çünkü tapılamaya layık olan TEK VARLIK O'DUR.

Gerekli açıklamaları yaptıktan sonra sadede geliyorum. İnsan öyle bir varlıktır ki, öyle zayıf yaratılmıştır ki her an değişebilir.

insan vardır, mütevazidir, alçakgönüllüdür, kendini yaratanına adamış, sadece ondan bir parça olduğunu düşünerek yaşayan...

insan vadır, kendini Allah'lıkla itham eder, bedbahttır... (örneğin; Firavun'u BİR TEK OLAN ALLAH'a İBADET ETMEYE çağıran Musa ile Firavun arasında şöyle bir olay geçer. Kendisine Allah diyen Firavun yanına iki insan alır, birini öldürür, diğerini ise serbest bırakır. "İşte ben Allah'ım, çünkü dilediğimi öldürür, dilediğimi yaşatırım der. Musa ise cevaben şunları söyler: "Benim Allah'ım güneşi doğudan doğdurup batıdan batırır" deyince Firavun donar kalır!

Meseleyi şuraya getiriyorum, Allah'ın tapınmaya ihtiyacı yoktur. Sen sadece kendini kurtarmak için, seni yarattığı için, sana bu dünyada nefes alıp verdirdiği için, rızıklandırdığı için ona şükredersin. Senin ibadet etmemen veya O'nu inkar edip tapmaman Allah'ın varlığından birşey eksiltmez. Ama ibadete layık olan bir Tek O'dur. Allah'ın megaloman olduğunu söylemek, insani bir düşünceye sahip olduğunu söylemek çok komik bence...

Allah'ın bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur, sadece bizim hayatımızı kurtarmamız için o ibadete ihtiyacımız vardır.

Allah'ın varlığından bir parça olan insan nasıl olur da yaradanını inkar edebilir ve O'na tapmaz ki?!

Konumuz sonsuzluk, ve sonsuzluk kavramının tanrı konumunda bir varlığa ait olması olasılığı da konuyla bağlantılı. Konu İslam görüşüyle tanrı değil, ve bu konuda sonuç alınamayacağı belli olduğundan dolayı asla da olmadı. Dolayısıyla ''Allah'' ismini kullanmanın çok da anlamı yok. İslam'da varolan bir isimin sabit olduğunu düşünmek ise çok sağlıklı değil bence; Yahweh, Jah, Aten, Deus ve bu başlıkta geçen Sonsuzluk; bunların hepsi tanrı varlığına verilen isimler ve aşşağı yukarı aynı varlığa çıkan isimler. Daha devam etmeme gerek yok sanırım bu kısıma.

Metafizik konularda bir ilahi varlığı açıklama olarak kullanmak, senin de dediğin gibi, aslında son derece doğal bir şey. O kısmı ile tartışmıyorum. Fakat dinin bu konuda yeterli bir açıklama getiremeyeceğini çünkü desteksiz olduğunu düşünüyorum, çünkü en nihayetinde o ilahi varlığı gören/duyan/algılayan yok, üç tane adamın lafları var sadece. İsteyen bunların tek tanrıdan geldiğine inanmakta serbest, ama işin sonunda direk ondan geldiği en iyi ihtimalle şüpheli.

Şunu söyleyeyim, tanrı varlığını inkar etmiyorum, asla da etmedim; sadece varlığının tam olarak bilinemeyeceğini savunuyorum ve tanrının doğasını sorguluyorum, o kadar. Ve zaten konu bu bile değil. Konu sonsuzluk, İslam'ın tanrı görüşü değil. Ve sonsuzluk kavramının da tam algılanamayacağını bir kez daha belirtiyorum; insanın sahip olduğu sınırlar ve en başından beri öğretilen sınır kavramı o kadar baskın ki, sınırsızb bir şeyi aklımıza hayalimize getiremiyoruz.
 
Bazı kişiler pagan inançların heykele tapınmak olduklarını sanırlar. Çünkü hakim imparatorluk dini eski inanç artık faydasız olduğu için öyle bir iddiada bulunur. Dil de Tanrı olarak geçen kavramın aslı yaratıcı manasındadır. Bu türlü dillerde değişir adının ne olduğunun ya da ne boyutta geniş bir kavramı genellemekte kullanıldığının bir önemi yoktur. Örneğin bundan 3000 yıl önce görebildikleri en geniş ve etkin şey güneş olduğu ve ona bağımlı olduklarını bildikleri için güneşe tapınılır. İnsanlar kendi yaptıkları heykellere tapınmazlar. Put sembolleştirilmiş bir genellemedir. Çok tanrılı dönemde her kentin ve topluluğun farklı olayları ifade eden farklı tanrıları olduğu için bu tanrılar farklı biçimlerde sembolize edilmiş ve ayinler düzenlenmiştir. İslam bakış açısı pagan kültürünü yanlış anlattığı ve şiddetle reddettiği için bu inancın kendi yaptığı heykele tapmak olduğunu iddia etmekte ısrarını sürdürmektedir. Oysa bu yunan mitolojisi olarak adlandırılmış eski anadolu ve ege inancının ya da Mısır firavunlar dönemi inancının ortadoğu ve arabistandaki yansımasıdır sadece. Arap mitolojisinde de eski putlardan birinin adı Allah dır ve Allah ın kızları olarak adı geçen üç büyük başka tanrıça da mevcuttur. Türkçe deki Tanrı kavramı Arap dilinde Allah olarak karşılık bulduğundan tek tanrıya geçişin ilk eylemi onun bir olduğunu iddia etmesi olmuştur. Yoksa ortada daha önceden varolmayan yeni bir kavram yoktur. Sadece genelin inanmış olduğu en büyük Put un bir ilan edilmesi ve diğerlerinin tamamen hatta tüm eski inanca ait sembollerin yok edilmesi söz konusudur sadece. Peygamberler eski yozlaşmış din e karşı savaşan o zamanın dinsizleridir aslında. (o zamanın rahipleri ve onlara bağlı halk için) Bütün bunların ise bilgi ile bir ilgisi olmadığı gibi tamamıyla Halk ı bastırma eyleminin aracıdırlar. Kaldı ki bir sürü eski hikayeyle sözde sebeb bulunarak eski pagan merkezi din ticareti sürsün diye en büyük put olmayı sürdürmekte ve insanlar onun etrafında dönmektedir bugün itibariyle bile. (Kabe) Aslında değişen bir şey yoktur isimler ve ibadet biçimleri biraz değiştirilmiş peygamberlerin sözlerinin bir çoğu da unutturulmuş ya da eklentiler yapılarak dini kurumlar mutlak kılınmıştır. Tıpkı düşüncelerin Allah birdir ve her şeyi o yaratmıştır şeklinde mutlak sınırlar içine hapsedilmesi gibi. Fakat ne bilim adamları ne de gerçeğin peşinde koşan diğerleri bu sınırlı kabulleri sonsuzluk sayarak daraltmadığı için canlı olmasından ileri gelen doğal güdüleriyle yine onun bir atılımı olan zekasını birleştirip doğaya uygun açıklamalar getirebilirler. Nedensellik yıkılalı 92 yıl olduğu içinde artık insan zekasının amacı neden ve sebeb den çok nasıl ve nereye sorusuna odaklanmış durumdadır. Ancak şuraya parmak basmak da gereklidir ki, reel açıdan insanın Güneş e tapması Allah a tapmasından daha mantıklıdır çünkü moleküler yapısının elementlerini ve hayatını ilk olarak ona borçludur kendi uydurduğu masallara değil. Daha kendi biyolojik yapısını, güneş i ve güneş sistemini keşfedememişken tüm evrenin yaratıcısını kafasından peydahlayıp hepsinin ötesinde bir yaratıcının bulunduğunu iddia etmesi onun her şeyi insan biçimci düşünen zihni bir hastalığa yakalandığının belirtisidir.(Antropomorfizm) Hissettiğinin ve yaşayıp düşünebildiğinin değil.
Aton

seninki düz mantık...
insan göremediği ve kendine göre var olmayanın içinde gizli olan bir tanrıya tapmayı kendi kafasında peyda etmiş olamaz çünkü bu insancıl düşünceye ters bi kere...
ve milyonlarca insan bu görülmeyen bir varlığa bu kadar sağlam bir şekilde inanıyorsa 1 2 3 ve işte bu allah da diğerlerinin dördüncüsü demek saçma olur, taş putla allahı eş görmek saçma olur...çünkü allahı bilmezsin, bildiğin şeyle bilmediğin şeyi kıyaslayıp "bu allah da muhtemelen bu putların son şeklidir" demek saçmadır...
çünkü insan doğası gereği görüp bildiği dokunduğu veya duyduğu şeylere inanma eğilimindedir ve insanı bu görünen tapınılan tanrılarından vazgeçirip hiç görülmeyen bir tanrıya inandırmak kolay olmasa gerektir ama bu bu kaar basit değil bunu bilmeni isterm böyle basit cümlelerle ve basit düşüncelerle açıklanabilecek bir şey değil bu...
 
ellibesrock demiş ki:
neden direk Allaha değilde aracı olarak put a ihtiyaç duyuyorlar.
bom boş ve taş yığınının önünde diz çöküp yalvarıyorlar.
sakin bir mekanda ellerini hafif yavaya kaldırıp dua etseler olmuyormu da illaki bir put gerekli oluyor.
islamiyetde uygun olan heryerde ibadetini yapabiliyorsun.
putperesler ise ilaki bi puta yalvarması gerekiyor.
bu nedir böle aracıya bakarmıısnız insanların yaptığı taş yığını sadece.
böle aracımı olurmuş hay Allahımmmm...

4 büyük dindede aracılar var fakat bunlarda peygamberler aracıydı yani bizlere Allaha nasıl daha sadık olabiliriz nasıl ibadet ederiz neler yapmalıyız diye bilgilendiriyorlardı.
yani put gibi işe yaramaz fayda sağlayamayan bişey değildi.

Sevgili ellibesrock, birkaç yüzyıl (şunu bin yapalım) sonra bu bilincimizle bu dünyada olsak, emin ol benzer bir forumda ''Eskiden insanlar tek tanrıya tapıyordu, nasıl bir inançtır bu'' denildiğini görecektik. O inancı bu inançtan aşağı ya da üstün kılan hiçbir şey yok. Bugünün gözüyle düne bakarsan doğal olarak saçma gelecektir.

Mesele orada ya zaten? Peygamber diye adlandırdığımız kişilerin tapınılmaya ihtiyaç duymayan bir varlığa direk tapınmaya kalkışmaları da putperestliğin başka bir formu; Mısır'daki çok tanrılı din sistemi gibi, hiyerogliflere oydukları sembolik figürler ve adına tapınaklar inşa ettikleri üstün varlıklar gibi. Tanrı tapınılmaya ihtiyaç duyacak bir varlık değil, ama karşısına çıkan ya da onunla bağlantıya geçenler direk bir ''tapınma'' ihtiyacı içerisinde...
 
geissler demiş ki:
seninki düz mantık...
insan göremediği ve kendine göre var olmayanın içinde gizli olan bir tanrıya tapmayı kendi kafasında peyda etmiş olamaz çünkü bu insancıl düşünceye ters bi kere...
ve milyonlarca insan bu görülmeyen bir varlığa bu kadar sağlam bir şekilde inanıyorsa 1 2 3 ve işte bu allah da diğerlerinin dördüncüsü demek saçma olur, taş putla allahı eş görmek saçma olur...çünkü allahı bilmezsin, bildiğin şeyle bilmediğin şeyi kıyaslayıp "bu allah da muhtemelen bu putların son şeklidir" demek saçmadır...
çünkü insan doğası gereği görüp bildiği dokunduğu veya duyduğu şeylere inanma eğilimindedir ve insanı bu görünen tapınılan tanrılarından vazgeçirip hiç görülmeyen bir tanrıya inandırmak kolay olmasa gerektir ama bu bu kaar basit değil bunu bilmeni isterm böyle basit cümlelerle ve basit düşüncelerle açıklanabilecek bir şey değil bu...

Seninkinden farklı düşünceye sahip olunca ''sen bilmezsin'' ile işin içinden çıkmaya çalışmak nasıl bir harekettir bilmiyorum açıkçası. Çok insanı ''görülmeyen varlığa inandırdın'' anlaşılan ki, aynısını üstümde denemeni tavsiye etmiyorum.
 
ne diyorum sana bu "bilinecek" bir şey değildir, tamamen inanıp inanmamakla ilgili ve sen bir agnostiksin ben agnostiklerin samimiyetine inanmam "tanrının varlığı da yokluğu da kesin değil" demek hiçbir şey dememektir, ateist'e saygı duyarım ama agnostik'e saygı duymam...
çünkü "tanrının varlığını bilemiyorum ve dolayısıyla inanmıyorum" demek "yokluğuna inanıyorum" demekle aynıdır burda fikir canbazlıkları yapıp da "aynı şey değildir" demeye gerek yok ve "aynı zamanda tanrının var olmadığına da inanmıyorum çünkü bunu da bilemiyorum" demek de hiçbir şey dememektir...
şüpheli tiplersiniz siz bu konuda balzac'ın bi sözü var;
"tanrının varlığından şüphe etmek, dolayısıyla onun varlığını kabul etmektir"... bunun için bana böyle şeyler söyleme sen...
"tanrının varlığı kanıtlansın ben de ona inanayım " demek küçük çocukların sözüdür...bir de benimle dalga geçmeye kalkmışsın, tamam devam et bu şekilde ben sana düşünceni değiştir falan demiyorum...
 
Evet, agnostik düşünceyi seçtim. Ve ''şüpheli bir tip''im, evet, saygı nedir bilmeyenin de saygısına ihtiyacım yok zaten. Ama kişisel ithamlarını ve genel saygısızlığını bir kenara bırakırsam, seçtiğim düşünce için kimseden özür dileme ihtiyacı duymuyorum. İnanan da inanabilir. Sen kendinle çelişmeyi bıraktığın zaman zaten çok daha sağlıklı tartışabileceğiz.

Mesela... ''varlığı da yokluğu da kesin değil'' cümlesini anlamayan bir insan, ''yoktur demektir'' diyecektir zaten, fakat ''yoktur'' diyen düşüncenin adı ateizm. ''Tanrının varlığı da yokluğu da kesin değil'' cümlesi, inanca teslim olmak ve bilmediğin ve bilemeyeceğin bir şeyi kabul etmek yerine ona şüpheyle yaklaşmak anlamına geliyor. Varlığını red etmiyorsun. Aksine kabul etmeye çok daha yakınsın, çünkü var olduğu varsayımı ile üretiyorsun düşünceni, fakat bu düşüncenin varsayım olduğunun da farkındasın, çünkü 'bilinemeyeceği' iddiası üzerine gidiyorsun.

Balzac'tan yaptığın alıntı ise senin yazının başında söylediğinin tam tersini iddia ediyor.

Öte yandan, şayet ''varlığını kanıtlarsan ben de ona inanırım'' demek küçük çocukların sözüyse, koyunların kendilerine öğretilen her şeye inandığı bir dünyada ben bir şüpheli tip çocuk olarak kalmayı tercih ederim.

Ve hala sonsuzluğun nesne haline getirlemeyeceğini, dolayısıyla da en azından insan bakış açısından, incelenmesinin de dolayısıyla mümkün olmadığını söylemeye devam ediyorum, hani ana konu neydi hatırlayan çıkar belki.
 
Düz mantık: Belli bir önermeden onunla ilgisi olmayan başka bir hipoteze dayanarak aralarında ilişki olmamasına rağmen ilişki kurma hatasıdır.

Örnek: Tanrının varlığından şüphe etmek onun varlığını kabul etmektir.

Hata: şüphe etmekle varolmak arasında bir ilişki yoktur. Descartes in felsefede sofizm denen bu hatayı işlemiş olması yüzünden bu söz descartes dan daha çok anımsanır olmuştur ancak onun ünü daha çok analitik geometriyi bulmuş olmasıdır aslında. Balzac da bu söze gönderme yaparak aynı hataya düşmektedir. Çünkü zaten varolmayan bir şeyi üzerinde konuşuluyor diye var ilan etmek akla mantığa aykırıdır. Öyleyse şu da söylenebilir: Tanrının varolduğundan şüphe etmek tanrının varolduğuna inanmayı da gerektiren bir kararsızlık durumu olduğundan şüphe etmek değil aslında tersine inanca inanmıyor gibi görünüp kanıt aramaktır. Çünkü şüphe eden kişi burada düşüncesinden değil düşündüğü her şeyin gerçek olması gerektiği gibi bir dogma ile kanıt yaratmakta varlık ile düşünceyi biri somut biri soyut olduğu halde aynı var saymaktadır. Küçük çocuklara gelince ne ve basiyt sorular sordukları için çocukların soruları genelde boyun eğmişlerinkinden daha reeldir. Bilim insanları da çocukça sorular sormalarıyla ünlüdürler. Ve bir soruyu içeriğine bakmadan böyle soru sorulmaz diyerek yok saymak kişinin neyin peşinde olduğunun kanıtıdır. (Böyle soru olmaz, bu cevap değil, hatyır bu yanlış,hayır illa bu doğru kabul edin vb) Evet çocukça soruyorum. Tesadüfün ne olduğu, insan yaşamı ve kurgusal zihninin doğa olmadığı ve tanrı düşüncesinin soyut Put olduğu anlatıldıktan sonra, ve bilimin dışında hiç bir kanıtın olmadığı da hesaba katıldığında. Tanrının varlığını kanıtlamanı istemek de benim hakkımdır. Bir kanıtın yoksa söylediğin şey de mevcut değildir. Otoriter bir tavırla hangi sorunun çocukça hangisinin yetişkin olduğuna karar verme yetkisi sadece ve sadece rahiplerde bulunduğuna göre, bu cevabı senin kabul edip etmeme yetkin yoktur geissler. Kanıtlayamadığın şeylerle ilgili farazi cümlelerden başka bir şey söylemediğinden dolayı da cevapları belirleme yetkinde olmadığına ve rahiplik kurumuna ve otoritene de aldırmayacağımıza göre hiç bir soruya cevap veremeyen sen halen neyi kanıtladığını sanıyorsun anlattığın bu masallarla?
 
geissler demiş ki:
Bazı kişiler pagan inançların heykele tapınmak olduklarını sanırlar. Çünkü hakim imparatorluk dini eski inanç artık faydasız olduğu için öyle bir iddiada bulunur. Dil de Tanrı olarak geçen kavramın aslı yaratıcı manasındadır. Bu türlü dillerde değişir adının ne olduğunun ya da ne boyutta geniş bir kavramı genellemekte kullanıldığının bir önemi yoktur. Örneğin bundan 3000 yıl önce görebildikleri en geniş ve etkin şey güneş olduğu ve ona bağımlı olduklarını bildikleri için güneşe tapınılır. İnsanlar kendi yaptıkları heykellere tapınmazlar. Put sembolleştirilmiş bir genellemedir. Çok tanrılı dönemde her kentin ve topluluğun farklı olayları ifade eden farklı tanrıları olduğu için bu tanrılar farklı biçimlerde sembolize edilmiş ve ayinler düzenlenmiştir. İslam bakış açısı pagan kültürünü yanlış anlattığı ve şiddetle reddettiği için bu inancın kendi yaptığı heykele tapmak olduğunu iddia etmekte ısrarını sürdürmektedir. Oysa bu yunan mitolojisi olarak adlandırılmış eski anadolu ve ege inancının ya da Mısır firavunlar dönemi inancının ortadoğu ve arabistandaki yansımasıdır sadece. Arap mitolojisinde de eski putlardan birinin adı Allah dır ve Allah ın kızları olarak adı geçen üç büyük başka tanrıça da mevcuttur. Türkçe deki Tanrı kavramı Arap dilinde Allah olarak karşılık bulduğundan tek tanrıya geçişin ilk eylemi onun bir olduğunu iddia etmesi olmuştur. Yoksa ortada daha önceden varolmayan yeni bir kavram yoktur. Sadece genelin inanmış olduğu en büyük Put un bir ilan edilmesi ve diğerlerinin tamamen hatta tüm eski inanca ait sembollerin yok edilmesi söz konusudur sadece. Peygamberler eski yozlaşmış din e karşı savaşan o zamanın dinsizleridir aslında. (o zamanın rahipleri ve onlara bağlı halk için) Bütün bunların ise bilgi ile bir ilgisi olmadığı gibi tamamıyla Halk ı bastırma eyleminin aracıdırlar. Kaldı ki bir sürü eski hikayeyle sözde sebeb bulunarak eski pagan merkezi din ticareti sürsün diye en büyük put olmayı sürdürmekte ve insanlar onun etrafında dönmektedir bugün itibariyle bile. (Kabe) Aslında değişen bir şey yoktur isimler ve ibadet biçimleri biraz değiştirilmiş peygamberlerin sözlerinin bir çoğu da unutturulmuş ya da eklentiler yapılarak dini kurumlar mutlak kılınmıştır. Tıpkı düşüncelerin Allah birdir ve her şeyi o yaratmıştır şeklinde mutlak sınırlar içine hapsedilmesi gibi. Fakat ne bilim adamları ne de gerçeğin peşinde koşan diğerleri bu sınırlı kabulleri sonsuzluk sayarak daraltmadığı için canlı olmasından ileri gelen doğal güdüleriyle yine onun bir atılımı olan zekasını birleştirip doğaya uygun açıklamalar getirebilirler. Nedensellik yıkılalı 92 yıl olduğu içinde artık insan zekasının amacı neden ve sebeb den çok nasıl ve nereye sorusuna odaklanmış durumdadır. Ancak şuraya parmak basmak da gereklidir ki, reel açıdan insanın Güneş e tapması Allah a tapmasından daha mantıklıdır çünkü moleküler yapısının elementlerini ve hayatını ilk olarak ona borçludur kendi uydurduğu masallara değil. Daha kendi biyolojik yapısını, güneş i ve güneş sistemini keşfedememişken tüm evrenin yaratıcısını kafasından peydahlayıp hepsinin ötesinde bir yaratıcının bulunduğunu iddia etmesi onun her şeyi insan biçimci düşünen zihni bir hastalığa yakalandığının belirtisidir.(Antropomorfizm) Hissettiğinin ve yaşayıp düşünebildiğinin değil.
Aton

seninki düz mantık...
insan göremediği ve kendine göre var olmayanın içinde gizli olan bir tanrıya tapmayı kendi kafasında peyda etmiş olamaz çünkü bu insancıl düşünceye ters bi kere...
ve milyonlarca insan bu görülmeyen bir varlığa bu kadar sağlam bir şekilde inanıyorsa 1 2 3 ve işte bu allah da diğerlerinin dördüncüsü demek saçma olur, taş putla allahı eş görmek saçma olur...çünkü allahı bilmezsin, bildiğin şeyle bilmediğin şeyi kıyaslayıp "bu allah da muhtemelen bu putların son şeklidir" demek saçmadır...
çünkü insan doğası gereği görüp bildiği dokunduğu veya duyduğu şeylere inanma eğilimindedir ve insanı bu görünen tapınılan tanrılarından vazgeçirip hiç görülmeyen bir tanrıya inandırmak kolay olmasa gerektir ama bu bu kaar basit değil bunu bilmeni isterm böyle basit cümlelerle ve basit düşüncelerle açıklanabilecek bir şey değil bu...

Yukarda Aton arkadasin dedigi hicbirseyi anlamamissin ve ustune ustluk bir de ona "seninki duz mantik" diyorsun :D

(Sence milyonlarca! Aslinda dunya nufusunun sadece %22 si Islma'daki Allah'a inaniyor) Bu kadar insan gorulmeyen bu varliga neden inaniyorlar? Goremedikleri icin, bilmedikleri icin ve korktuklari icin. Insanlar -nedense- gorulmeyen, insanlari insan beyninden cikma kriterlere gore cezalandirip odullendirmeyi planlayan bir varligin VAR olup olmadigini DUSUNMEDEN once korkulari ile boyle bir varliga tapinmayi secerler, aslinda cogunlukla secmezler, "herseyi gorup, bilen, yaratan ve bizi cehennemde yakacak olan Allah" fikrine empoze edilirler, yasadiklari aile, toplum vs tarafindan!

Inancin temeli budur, gerisi ise kendi kendini kandirmacadir, psikolojik rahatliktir. Bu gorulmeyene olan inancin surmesinin tek nedeni de Tanri'nin gorunmez oldugu mantigidir. Cunku OLMAYAN biseyi gorebilseydiniz, aynen gunesin sadece gunes oldugunu farkedip de ona tapinmaktan vazgecen insanlar gibi, sizde OLMAYAN biseyi bu kadar zamandir Tanri zannettiginizin farkina varacaktiniz.

(Altini cizdigim cumlen ile ilgili) Gorulmeyen biseye insanlari inandirmak gorulene inandirmaktanda daha kolaydir bu yuzden, cunku gormediginiz seyi bilmiyorsunuz, bilmediginiz seyden de korkuyorsunuz ;)
 
hepinize ayrı ayrı cevap vermek isterdim ama lafı uzatmak istemiyorum ve aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum...
size şunu sormak istiyorum, bazılarınız tanrı yoktur diyor, bazılarınız bunu insan bilemez diyor, bazılarınız da tanrı vardır diyor...
hiç ayırmadan bu üç düşünce de inanmayla alakalıdır birincisi tanrının olmadığına inanır, diğeri bilemeyeceğine inanır diğeri varlığına inanır...buraya kadar her şey doğru mu...
peki, tanrının varlığına inananların buna hangi şartlarla va hangi nedenlerle inandığı konusuna girmeden diğer gruplara bir soru soruyorum...

doğa insanı diğer canlılar gibi kendi kendine var ettiyse ve diğer canlıların haklarından ve sorumluluklarından farklı bir üstünlüğü olmadığını düşünüyorsa o halde insana neden bilinç verdi...
diğer hayvanların da bilinçleri vardır demeyin bana varsa da şunu sorarım bilinçsiz olan doğa bilinçli olan bir varlığı nasıl yaratabilir...
bir dağa soru sorsan dağ sana cevap vermez dağın bilinci yoktur fakat yağmur yağar ve sesini duyarsın, yağmur seninle konuşmaz sana cevap veremez o halde canlılardan başka doğanın diğer kalanının bilinci yoktur demek kesin bir doğrudur...
ve bu bilinçsiz doğa bilinçli canlıyı nasıl var etti bunu merak ediyorum, benim savunduğum düşünceye göre tanrı bilinçlidir ve bu yüzden tanrının bir küçük gölge parçası olan insanda da bu bilinç vardır ve bu mantığa uyar(ve görmediğimiz halde inandığımız tek şey tanrının varlığı değildir tek soyutluk tanrı düşüncesi değildir o halde o soyutlukları da yok saymak gerekir...)

ve ben bir inanç yorumu yaparken bazıları kesin ifadelerle bu böyledir diyorlar...
hiçbir şeye inanmayanlar bile bir şeye inanırlar bu da hiç bir şeye inanmamalarıdır...hiç bir şeye inanmamak da bir inançtır bir kesinlik değil bir inançtır bunu bu açıdan değerlendirin derim ben sizin gözünüzden kolayca bakabiliyorum ama siz benim gözümden bakamıyorsunuz...
 
geissler!! Saçmalıyorsun. Yeter artık sırf sana sebeb sen anlamadığın kafan almadığı için aynı sorulara defalarca farklı şekillerde cevap vermek zorunda kalıyoruz ve gevezeliğinle boş bir tartışma yaratmaktan öteye geçemiyorsun bu yüzden. İlk olarak yazdığın yazının 1. paragrafında söylediğin yanlış. Çünkü sen takıntılı bir insan olduğundan, inancın yokluğunu bile inançla alakalıdır demek suretiyle çelişkiyi doğru gösterme hatasını yapıyorsun. Ortaya diyelim ki bir X kavramı atıp sonra da bu X in mutlak olduğunu öne sürmek mantığa aykırıdır. Bilinmeyene X demekle bilinmeyen evrene Allah demek ya da onunla açıklamak aynı şey değildir ve kaldı ki X, bilinmeyeni bulmada kullanılıp sonra da atılan değişken ve göreceli sanal bir kavramdır ancak Allah ın bu noktada kendinden başka bir açıklama ve faydası yoktur. Yani X, X dir der sadece.

İkincisi bakış açın belli bir dogma da tıkılı kalmış ve şimdi de doğa neden insana bilinç verdi diyorsun. Bilinç beynindeki doğanın belli ihtiyaçlarına göre kurduğu bilinçsiz ilişkilerin bir yansımasıdır. Bilinç altının bilinçten çok daha geniş bir yer kapladığı bilinen bir gerçektir. Ayrıca bilmediğin evrensel yasaların tamamından haberliymiş gibi konuşup doğaya bilinçsiz, insana bilinçli ve dolayısıyla da buradan hareketle insana benzeyen tek varlığın allah olması nedeniyle onun (Allah ın) varolması gerektiği sonucunu çıkaramazsın.

İlk olarak doğa yasaları kaos rastlantı ilkeleri ve henüz keşfettiğimiz ve gelecekte de bir çoğunu keşfedeceğimiz yasalara bakılırsa evrenin bilinci yoktur. Ama bu insan bilincinin üstün bir özellik olmasını değil bir hayatta kalma aracı olması durumunun bir göstergesidir. Akıla ihtiyaç duyan evren değil,insandır bu nedenlede bir şeyin nedenin sonucunu karıştırıp sebebi sonuç sonucu sebeb yaparak aklın nedenini doğaya verip onda bunun olmadığını söyulemek akıl dışıdır. (Anladın mı?) Yani şunu söylüyorum aklının varolma nedeni bilinçsiz doğa ve onun organizmadaki evrimidir ve o yüzden aklın onun sayısız öğesinden sadece biri olduğundan onunla doğayı tamamen anladığını öne süremezsin bu nedenle de bilinci en üstün özellik olarak addetmen akla aykırıdır. Çünkü bu noktada aklı doğa üstü olarak nitelendirirken sonra da anlayamadığın doğayı açıklamakta bu aklın başarısız olması yine akla aykırıdır. Çünkü o kadar üstün olsaydı onun her şeyini açıklayabilirdi oysa sadece kaba taklidinden öteye gidememektedir.

Son olarak son saçmalığın da aslında tamamıyla senin öne sürdüğün putlaştırılmış soyut değerlerin reddi olan düşünceyi yine kendi mantığına sokmaya çalışarak inançsızlığın inanç olduğunu öne sürmendir. Karar ver inanç. mı değil mi? İnanmadığımı ve varolmadığını söylüyorum nasıl oluyorda benim yerime benim aklımın sözcüsü olup aslında inandığımı söyleyebiliyorsun. Bırak artık bu tür kelime oyunlarıyla bir ortaçağ rahibi yöntemi olan skolastik mantıkla felsefe yaptığını zannetmeyi. Kesinlikten ve kanıtlardan bahsedemezsin sadece inanca yönelik konuşabilirsin ve kendi klisende ya da benzer ruhani yerde sözlerinin bir anlamı olur. Burada anlatılanlar ve konuşulanlara dair hiç bir sözünün geçerliliği olamayacağı gibi hep aynı noktaya geri sarmak suretiyle kendini anlatmaktan öteye geçemezsin. Konuştukların nesnel değil senin öznel düşüncelerindir. Ancak sen öyle düşünüyorsun diye ne dünya dönmekten vaz geçer ne de evren bir gölgeye dönüşür onlar senin halüsinasyonlarındır. Oysa bizim sözlerimiz nesnel kanıtlara dayalı ölçülebilen doğaya özgüdür ve bir başlangıç ya da son aramaz. Sadece araştırır ve kanıtlara bakar; önkabullerini de yıkacağı güne kadar bilinmeyeni bulmakta araç olarak kullanır sadece. (Modeller, ve değişen kapalı sistemler, matematik,fizik...) Senin ise tek dayanağın zoraki kabuldür.
Aton
 
senin ise tek dayanağın zoraki kabule başkaldırmaktır...
ve buna inanırsın bana bu kesindir diyemezsin anlamadığın bir nokta var ve bu yüzden istersen senin gibi yapıp seni aşağılayarak o noktaya dikkatini çekebilirim...

inanmamak da bir inançtır deyince senin aklına başka şeyler gelmesin inanmamak da bir inançtır şöyle ki "ben inanmıyorum" dersin ve bu bir tercih olur tercihten öteye gidemez...
kapalı bir kutunun içindesin dışarıyı hiç görmediğin için kutuda olduğunu bilmezsin ve bu yüzden her hangi bir şeyin içinde olduğuna da inanmak istemeyip iç dış kavramlarına gerek duymazsın ve bu gerek duymama sırasında yanındaki biri sana der ki "biz bir şeyin içerisindeyiz" bu sözü söyleyen bir şeyin içinde olduğuna inanır sen ise bir şeyin içinde olduğuna inanmazsın ve dolayısıyla da bir şeyin içinde olmadığına inanırsın buna neden itiraz ettiğini anlamadım bu en temel kuraldır...
ve yine bu yüzden bütün bu inançlar eşittir inanmak ve inanmamak veya inancı hiç düşünmemek tercihleri birbirine eşittir...
ben kimsenin yazdığı kitabı okumadım düşüncemi yönlendirecek şeylerle vakit harcamadım bunlar benim salt düşüncelerim sen ise başkalarının düşüncelerini yansıtan bir aynamsı gölgesin...
bu tanrıyı reddedişin nedeni bu reddedişin başladığı noktaya bakar ve orda filizlenir...sonra üstüne destek alacak fikirler duyarsın düşünceni o yönde yontarsın ve zaman geçtikçe bu düşünce senin sağlam duvarın olur ona göre konuşursun ona göre yaşarsın...
nasıl istersen öyle konuş, öyle yaşa ve bi tavsiye veriyim sana insanlara hakaret etmeden tartışmayı bil... 20 den 32 ye bir öğüt...
 
Oceanides demiş ki:
geissler demiş ki:
Bazı kişiler pagan inançların heykele tapınmak olduklarını sanırlar. Çünkü hakim imparatorluk dini eski inanç artık faydasız olduğu için öyle bir iddiada bulunur. Dil de Tanrı olarak geçen kavramın aslı yaratıcı manasındadır. Bu türlü dillerde değişir adının ne olduğunun ya da ne boyutta geniş bir kavramı genellemekte kullanıldığının bir önemi yoktur. Örneğin bundan 3000 yıl önce görebildikleri en geniş ve etkin şey güneş olduğu ve ona bağımlı olduklarını bildikleri için güneşe tapınılır. İnsanlar kendi yaptıkları heykellere tapınmazlar. Put sembolleştirilmiş bir genellemedir. Çok tanrılı dönemde her kentin ve topluluğun farklı olayları ifade eden farklı tanrıları olduğu için bu tanrılar farklı biçimlerde sembolize edilmiş ve ayinler düzenlenmiştir. İslam bakış açısı pagan kültürünü yanlış anlattığı ve şiddetle reddettiği için bu inancın kendi yaptığı heykele tapmak olduğunu iddia etmekte ısrarını sürdürmektedir. Oysa bu yunan mitolojisi olarak adlandırılmış eski anadolu ve ege inancının ya da Mısır firavunlar dönemi inancının ortadoğu ve arabistandaki yansımasıdır sadece. Arap mitolojisinde de eski putlardan birinin adı Allah dır ve Allah ın kızları olarak adı geçen üç büyük başka tanrıça da mevcuttur. Türkçe deki Tanrı kavramı Arap dilinde Allah olarak karşılık bulduğundan tek tanrıya geçişin ilk eylemi onun bir olduğunu iddia etmesi olmuştur. Yoksa ortada daha önceden varolmayan yeni bir kavram yoktur. Sadece genelin inanmış olduğu en büyük Put un bir ilan edilmesi ve diğerlerinin tamamen hatta tüm eski inanca ait sembollerin yok edilmesi söz konusudur sadece. Peygamberler eski yozlaşmış din e karşı savaşan o zamanın dinsizleridir aslında. (o zamanın rahipleri ve onlara bağlı halk için) Bütün bunların ise bilgi ile bir ilgisi olmadığı gibi tamamıyla Halk ı bastırma eyleminin aracıdırlar. Kaldı ki bir sürü eski hikayeyle sözde sebeb bulunarak eski pagan merkezi din ticareti sürsün diye en büyük put olmayı sürdürmekte ve insanlar onun etrafında dönmektedir bugün itibariyle bile. (Kabe) Aslında değişen bir şey yoktur isimler ve ibadet biçimleri biraz değiştirilmiş peygamberlerin sözlerinin bir çoğu da unutturulmuş ya da eklentiler yapılarak dini kurumlar mutlak kılınmıştır. Tıpkı düşüncelerin Allah birdir ve her şeyi o yaratmıştır şeklinde mutlak sınırlar içine hapsedilmesi gibi. Fakat ne bilim adamları ne de gerçeğin peşinde koşan diğerleri bu sınırlı kabulleri sonsuzluk sayarak daraltmadığı için canlı olmasından ileri gelen doğal güdüleriyle yine onun bir atılımı olan zekasını birleştirip doğaya uygun açıklamalar getirebilirler. Nedensellik yıkılalı 92 yıl olduğu içinde artık insan zekasının amacı neden ve sebeb den çok nasıl ve nereye sorusuna odaklanmış durumdadır. Ancak şuraya parmak basmak da gereklidir ki, reel açıdan insanın Güneş e tapması Allah a tapmasından daha mantıklıdır çünkü moleküler yapısının elementlerini ve hayatını ilk olarak ona borçludur kendi uydurduğu masallara değil. Daha kendi biyolojik yapısını, güneş i ve güneş sistemini keşfedememişken tüm evrenin yaratıcısını kafasından peydahlayıp hepsinin ötesinde bir yaratıcının bulunduğunu iddia etmesi onun her şeyi insan biçimci düşünen zihni bir hastalığa yakalandığının belirtisidir.(Antropomorfizm) Hissettiğinin ve yaşayıp düşünebildiğinin değil.
Aton

seninki düz mantık...
insan göremediği ve kendine göre var olmayanın içinde gizli olan bir tanrıya tapmayı kendi kafasında peyda etmiş olamaz çünkü bu insancıl düşünceye ters bi kere...
ve milyonlarca insan bu görülmeyen bir varlığa bu kadar sağlam bir şekilde inanıyorsa 1 2 3 ve işte bu allah da diğerlerinin dördüncüsü demek saçma olur, taş putla allahı eş görmek saçma olur...çünkü allahı bilmezsin, bildiğin şeyle bilmediğin şeyi kıyaslayıp "bu allah da muhtemelen bu putların son şeklidir" demek saçmadır...
çünkü insan doğası gereği görüp bildiği dokunduğu veya duyduğu şeylere inanma eğilimindedir ve insanı bu görünen tapınılan tanrılarından vazgeçirip hiç görülmeyen bir tanrıya inandırmak kolay olmasa gerektir ama bu bu kaar basit değil bunu bilmeni isterm böyle basit cümlelerle ve basit düşüncelerle açıklanabilecek bir şey değil bu...

Yukarda Aton arkadasin dedigi hicbirseyi anlamamissin ve ustune ustluk bir de ona "seninki duz mantik" diyorsun :D

(Sence milyonlarca! Aslinda dunya nufusunun sadece %22 si Islma'daki Allah'a inaniyor) Bu kadar insan gorulmeyen bu varliga neden inaniyorlar? Goremedikleri icin, bilmedikleri icin ve korktuklari icin. Insanlar -nedense- gorulmeyen, insanlari insan beyninden cikma kriterlere gore cezalandirip odullendirmeyi planlayan bir varligin VAR olup olmadigini DUSUNMEDEN once korkulari ile boyle bir varliga tapinmayi secerler, aslinda cogunlukla secmezler, "herseyi gorup, bilen, yaratan ve bizi cehennemde yakacak olan Allah" fikrine empoze edilirler, yasadiklari aile, toplum vs tarafindan!

Inancin temeli budur, gerisi ise kendi kendini kandirmacadir, psikolojik rahatliktir. Bu gorulmeyene olan inancin surmesinin tek nedeni de Tanri'nin gorunmez oldugu mantigidir. Cunku OLMAYAN biseyi gorebilseydiniz, aynen gunesin sadece gunes oldugunu farkedip de ona tapinmaktan vazgecen insanlar gibi, sizde OLMAYAN biseyi bu kadar zamandir Tanri zannettiginizin farkina varacaktiniz.

(Altini cizdigim cumlen ile ilgili) Gorulmeyen biseye insanlari inandirmak gorulene inandirmaktanda daha kolaydir bu yuzden, cunku gormediginiz seyi bilmiyorsunuz, bilmediginiz seyden de korkuyorsunuz ;)

Inancin temeli budur, gerisi ise kendi kendini kandirmacadir, psikolojik rahatliktir. Bu gorulmeyene olan inancin surmesinin tek nedeni de Tanri'nin gorunmez oldugu mantigidir. Cunku OLMAYAN biseyi gorebilseydiniz, aynen gunesin sadece gunes oldugunu farkedip de ona tapinmaktan vazgecen insanlar gibi, sizde OLMAYAN biseyi bu kadar zamandir Tanri zannettiginizin farkina varacaktiniz.

Bunlar çok iddialı sözler.Bu sözlerinin senin yanılgın olmadığını nasıl anlayacağız.Belkide varolan bir birşeyi sen göremediğin için inkar ediyorsun.
Cunku OLMAYAN biseyi gorebilseydiniz, aynen gunesin sadece gunes oldugunu farkedip de ona tapinmaktan vazgecen insanlar gibi, sizde OLMAYAN biseyi bu kadar zamandir Tanri zannettiginizin farkina varacaktiniz
Bu nasıl cümle?????
Olmayan birşeyi görebilseydiniz ne demek????
Olmayan bir şeyi tanrı zannetmek???? Güneşi tanrı zannetmeyi anlarımda,olmayan bir şeyi tanrı zannetmeyi anlayamam..

Yüzyıllardır tanrı var mı yokmu tartışmasının inançlarla neticelendiği çağımızda,sen tanrının olmadığını yukarıdaki sözlerinle ispatladın..Tebrikler..Nerden biliyorsun olmadığını????Bu kadar kesinse sence kanıtla.
Yoksa bu fikir sadece senin olmadığına dair İNANCIN mı???
Eğer öyleyse bu kadar iddialı konuşma
 
Sen bana öğüt verecek kişi değilsin. En basından beri senin bu öğütçü yanınla savaşıyorum çünkü yalan söylemekle öğüt vermeyi aynı şey sanıyorsun. Bir insana neye inanacağını söylemekle neye inanmaıp inanmayacağı fikrini ona bırakmak farklıdır. Sen birincisini seçtiğinden bir zorbasın. Verdiğin örnekler benim sözlerimi yine bana karşı kullanma yönteminin parçaları. Sınırlarda dolaştığnı ben söylüyorum tutup bana küre içindeki insanlar örneğini veriyorsun.Bir doğa ötesi doğa arayan ben değilim ki bana bu örnekle yaklaşmaya çabalıyorsun hala, onlar senin kurgusal kapalı evrenlerin ve doğa ötesi tanrıların. Varsayımlara dayalı olarak konuşmuyorum ben, onu sen yapıyorsun ve tek varsayımın da bir put un soyut varoluşunun kesinnliği. İnanç ile inançsızlık eşit değildir biri mecburi kabule dayalı diğeri ise araştırmaya yöneliktir. Söylediklerin senin düşüncelerin değil çünkü onları ezberlemiş olduğun bütün yazılarında aynı cümleleri kullanmandan anlaşılabiliyor. Siz çok bilmişler inancınıza karşıt olan her düşünceye hakaret demek suretiyle kamuoyunun ardına sığınarak politik tartışmalara girmeye iyi alıştırılmışsınız. Ben de buna karşılık olarak karşımda Tanrıyı ispata kalkışan herkezi nesnel kanıtlara davet edip varolmadığını göstereceğim bu da benim hakkımdır. Ayrıca dedikoducu ve yafta yapıştırmaya yönelik psikolojini de göstermişsin profilimden öğrendiğin bilgiler vasıtasıyla yaşımı bir küçültücü etmen gibi gösterebileceğini zannederek. Bu şekilde 32 yaşında olmamın sende bir kinaye yaratması aslında kimin ruhen daha yaşlı olduğunu da göstermekte ben hiç bir konuşömmada kişisel bilgileri merak edip burada kullandığımı hatırlamıyorum. Bana sen mi öğüt veriyorsun? :)

Ayrıca evet ya ne olacaktı. Kanıtlanamayan bir şey zannedilen şey değildir tabiki bundan daha doğru bir ilke mi var. :)
 
cesareborgia! sen ne saçmalıyorsun ben geissler e söyledim onlarıı sen nereden çıktın yaa sana bir şey demedim ki ben sadece som cümle senin sözüne karşılıktı :)
 
Geri
Üst