Hayatımı Heavy Metal Ile Geçirmek Istiyorum

''Önce kendin ol'' diyeceğim ama kendinin ne olduğunu anlaması için insanın okuması, dinlemesi ve üretmesi gerekiyor.

Eğer ruhunda müzik varsa zaten başka şey yapamazsın, çok da kasma.
Ne yolda yürürsen yürü, kalbinden geçeni yapacaksın sonunda zaten, dolayısıyla kararlar alma şu anda. Gençken alınan kararlar daha sonra pişmanlık yaratır. Eğer müzisyensen içerde, ne okul ne de başka bir şey senin için engel değildir. Okulunu da okursun, gece evde hayvan gibi gitarını da çalarsın.
Hayatta bir şeyin başka bir şeyi engellediğini düşünürsen, bir gün herşeyin herşeyi engellemiş olduğunun farkına varırsın.

Son olarak… Müzikten para kazanmayı düşünme. para kazanmak istiyorsan işe gir. Müzik para için değildir. Para için müzik yapmaktansa müziği bırakıp hiç yapmamak ve para kazanmak daha doğru.
Kolay gelsin. Hayat öyle zor falan değil.
 
Metallica ve Megadeth'in başarılarını kendine örnek alırsan varacağın yer en fazla Kapıkule sınır kapısı olur. O yüzden madem hayatını Heavy Metal' e adayacaksın daha ayağın yere basan sağlam hedeflerin olması kanısındayım. Yok beni kesmez zoru başarıcam diyorsan o halde başarılar dilemekten başka diyecek bir şey yok. Yaratıcılığın çok kişisel bir durum olduğunu da es geçmemek lazım. Birine aşırı yaratıcı gelen müzik diğerine home computer müziği gibi gelebiliyor. Hem işitsel hem de teknik manada :)
 
eski bir postmus ama okuyunca Dave Lombardo'nun parasizliktan agladigi video geldi aklima. Birak Turkiye de dunyanin herhangi bir yerinde Heavy Metal ile para kazanma donemi kapandi. Zaten kazanilan donemde de milletin fazla birsey kazandigi yok. Parayi indiren 2-3 gurup oldu.
 
eski bir postmus ama okuyunca Dave Lombardo'nun parasizliktan agladigi video geldi aklima. Birak Turkiye de dunyanin herhangi bir yerinde Heavy Metal ile para kazanma donemi kapandi. Zaten kazanilan donemde de milletin fazla birsey kazandigi yok. Parayi indiren 2-3 gurup oldu.
Mesajı okuyunca yazmadan edemedim. Doğru insanlara güvenmek lazım hayatta. Hele de grup kuruyorsan. Grup arkadaşın Kerry King filan olunca herhalde düşmana ihtiyacın yoktur. Söz konusu para ise King gibi adamlar için gerisi teferruattır. Lombardolar aç kalır, Kingler malı götürür:)
 
Mesajı okuyunca yazmadan edemedim. Doğru insanlara güvenmek lazım hayatta. Hele de grup kuruyorsan. Grup arkadaşın Kerry King filan olunca herhalde düşmana ihtiyacın yoktur. Söz konusu para ise King gibi adamlar için gerisi teferruattır. Lombardolar aç kalır, Kingler malı götürür:)

Bana hatırlattığı olay, birkaç sene önce Testament'in orj kadro basscısı tüm yıl konser gelirleri olarak kendisine toplamda 38 bin dolar verildiği için gruptan ayrılmıştı, pro seviyede her şey sözleşmeyle, zaten artık çoğu grup "hired" yani işe alındı gibi bir ifade kullanıyor, özellikle grupta esaslı bir rol almayacaksa o müzisyen...

jeff loomis in arch enemy deki durumu mesela, ya da decapitated gitaristinin machine head e girmesi...
 
Bana hatırlattığı olay, birkaç sene önce Testament'in orj kadro basscısı tüm yıl konser gelirleri olarak kendisine toplamda 38 bin dolar verildiği için gruptan ayrılmıştı, pro seviyede her şey sözleşmeyle, zaten artık çoğu grup "hired" yani işe alındı gibi bir ifade kullanıyor, özellikle grupta esaslı bir rol almayacaksa o müzisyen...

jeff loomis in arch enemy deki durumu mesela, ya da decapitated gitaristinin machine head e girmesi...
Sonradan gelen elemanlar için çok doğal tabii, ama Lombardo Slayer için ikonik bir pozisyondaydı. Lombardo yüzünden davula başlayan çok olmuştur herhalde 80'lerde. Ama adama ikinci sefer gelişinde kontratlı müzisyen ayağı çekmişler:)

O değil de, metal müzisyeni adamın çıkıp PR-halkla ilişkiler ağzıyla "ilginize teşekkür ederiz" tadında demeçler vermesini çok samimiyetsiz buluyorum.
Testament demişken... Alex Skolnick'in biyografisinde (ben henüz okumadım ama merak ediyorum...) o dönemin thrash tayfası arasında da bu tip iki yüzlü kepazeliklerin diz boyu olduğuna dair şeyler varmış galiba...
 
Sonradan gelen elemanlar için çok doğal tabii, ama Lombardo Slayer için ikonik bir pozisyondaydı. Lombardo yüzünden davula başlayan çok olmuştur herhalde 80'lerde. Ama adama ikinci sefer gelişinde kontratlı müzisyen ayağı çekmişler:)

O değil de, metal müzisyeni adamın çıkıp PR-halkla ilişkiler ağzıyla "ilginize teşekkür ederiz" tadında demeçler vermesini çok samimiyetsiz buluyorum.
Testament demişken... Alex Skolnick'in biyografisinde (ben henüz okumadım ama merak ediyorum...) o dönemin thrash tayfası arasında da bu tip iki yüzlü kepazeliklerin diz boyu olduğuna dair şeyler varmış galiba...
yazıyı okudum yazıklar olsun dedim gerçekten...grubun kurucusuna yapılmaması lazım ama ayrılırken neler imzalattılarsa mecbur kalmış demek...

Marty Friedman'a kızıyordum Megadeth'e dönmüyor diye, şimdi görüyorum kesin haklıdır herif, yarı fiyata çalacak Kiko varken Marty'ye istediğini önermemiştir Mustaine reiz...
 
Buradan da anlaşılıyor ki, para için davayı satan Metallica, 20 senelik gruba yeni katılan bas gitarist Rob'a anında %25 hisse vererek paragözlülüğün dibine vurmuştur.
 
gayet dogal islerin boyle olmasi. albumlere zamaninda para doken biziz. fakat aslinda bunun bir "bussiness" oldugunun farkinda olmuyor insanlar. Bu insanlar sohret icin yola cikmislar belki ama, bis sure sonra bunun aslinda bir ticaret oldugunun farkina varmislar ve islerini oyle yurutuyorlar. Isin icinde plak sirketleri, muhasebeciler, ekipman ureticileri vs. yuzlerce insan var. Bizim buyuk bir baglilikla aldigimiz albumler aslinda bir urun parcasi, bu guruplar da markalar. Elbette para disinda sohreti devam ettirme de motivasyon oluyor hepsi icin.
 
Neticede bu adamlar bir ekonomik sistemin parçası. Bir başlangıç noktaları var. Oraya kadar birçok şey amatörce dönüyor. Sonra bu amatörlüğün içerisinde sektörde birileri bu adamlarda bir şey görüyor ve kapılar açılmaya başlıyor. Millet, konu ile ilgili üretilen albümlere, merchandise materyallere tonla para ödüyor. Üstüne ekipman reklamları, dergilere poz vermeler, 2-3 tane gitar egzersizi gösterdikleri videolar falan liste uzar gider.

Bu iş bir endüstri. Arkasında romantizm yok. Belki ilk başta öyle ama sonradan evriliyor. Dünyanın hiç bir yerinde bu iş bedavaya yapılmıyor. Alanında ciddi marka haline gelenler var ve bunlar korkunç servetlere sahip. Ama bu marka haline gelenler kadar iyi iş çıkarma kapasitesindeki bir sürü müzisyen de karın tokluğuna yaşamını idame ettirmeye çalışır. Onlar ağzıyla kuş tutsa olmaz.

Bazı aura'lar daha şanslı.

Aşağıdaki link'teki röportajı dinlemek benim için keyifliydi.

 
Megadeath, Metallica, Dream Theatre vs. hepsinin birer şirket olduğunu bilmekte fayda var. Keyfine müzik yapıp da şans eseri tutmak filan gibi şeyler yok artık. Yaptığınız bestelere aşık bir şekilde idealizmin peşinden gitme devri bitti. Artık her şey proje bazlı ve planlı, programlı yapılıyor. Eski grubumuzun da iki elemanı sadece istediklerini yapmak istediği, bu yüzden de burunlarının ucunu göremedikleri için başarsız olmuştuk. O nedenle canım şu müziği yapmak istiyorsa kesin onla da hayat kurarım demek inanılmaz derecede hayali bir şey.

Çok dinlemek, başka şeyleri de dinlemek, çok okumak, bu işin bir "iş" olduğunu bilerek üzerine gitmek gerekiyor. Yoksa sıkıntı yaşamak kaçınılmaz. Sanatın hangi dalıyla ilgileniyorsa insan, başka dalları da bilmeli, bolca okumalı mesela. Diğer türlü sadece tek yönlü beslenmeye döner. Yukarıda ismi geçen tüm müzisyen ve gruplar böyledir. Hepsi birçok alanda bilgili ve deneyimli olduğu, kendilerini sürekli yenileyip yeni bakış açılarına sahip olabildikleri için bugüne kadar gelebilmişlerdir. Yoksa aynı suyla iki defa yıkanmaya çalışmaktan farkı kalmıyor bu işin.
 
Megadeath, Metallica, Dream Theatre vs. hepsinin birer şirket olduğunu bilmekte fayda var. Keyfine müzik yapıp da şans eseri tutmak filan gibi şeyler yok artık. Yaptığınız bestelere aşık bir şekilde idealizmin peşinden gitme devri bitti. Artık her şey proje bazlı ve planlı, programlı yapılıyor. Eski grubumuzun da iki elemanı sadece istediklerini yapmak istediği, bu yüzden de burunlarının ucunu göremedikleri için başarsız olmuştuk. O nedenle canım şu müziği yapmak istiyorsa kesin onla da hayat kurarım demek inanılmaz derecede hayali bir şey.

Çok dinlemek, başka şeyleri de dinlemek, çok okumak, bu işin bir "iş" olduğunu bilerek üzerine gitmek gerekiyor. Yoksa sıkıntı yaşamak kaçınılmaz. Sanatın hangi dalıyla ilgileniyorsa insan, başka dalları da bilmeli, bolca okumalı mesela. Diğer türlü sadece tek yönlü beslenmeye döner. Yukarıda ismi geçen tüm müzisyen ve gruplar böyledir. Hepsi birçok alanda bilgili ve deneyimli olduğu, kendilerini sürekli yenileyip yeni bakış açılarına sahip olabildikleri için bugüne kadar gelebilmişlerdir. Yoksa aynı suyla iki defa yıkanmaya çalışmaktan farkı kalmıyor bu işin.
Evet, katılıyorum. Bilgi ve birikim, "iş" veya "işletme" kısmından da önce geliyor hatta.. Türkiye'nin rock-metal müzisyeni dünyanın çok gerisinde, İngilizce zaten üretilmiyor, buna bir yere kadar ben de hak veriyorum. Ama yabancı pazara açılma iddiasında olup da hayallerini Türkiye'den kurmak gibi tuhaflıklar da var. Ülkenin standartları çok zayıf ve bizim müzisyenimiz de bunları dünya standardı zannediyor.
Başıma yeni gelen örnek: İngilizce sözlü hard rock-melodik rock soundlarında müzik yapmak isteyen ve vokal arayan bir grubun ilanına yanıt verdim. Eskiden Türkçe denemişler, şimdi de İngilizce (ve yabancı pazar hedefiyle) bir şeyler varmış akıllarında.
Ben de İngilizce sözlü klasik bir hard rock parçasını seslendirdiğim bir videoyu referans olarak gönderdim. Tekrar söylüyorum, İNGİLİZCE SÖZLÜ hard rock için ilan vermişler.
Konuştuğum üye, hakkımda çok olumlu düşündüğünü belirtti ve: "Diğer başvuru yapanlardan "Kara Sevda" (Barış Manço) kaydı yapmalarını istemiştim,. Belki sizden de ileride isterim, ama gerek de olmayabilir" dedi ! Kara Sevda - Barış Manço ile vokalist deneyip İngilizce sözlü hard rock yapacaklar....
Şimdi ben, Barış Manço'nun aslında aradıkları tarzda bir vokalist olmadığını, kısıtlı aralığa sahip bir bariton olduğunu, Barış Manço söyleyebilmenin verdiklerin ilanla hiç bir alakası olmadığını ve bunun kendi vizyonları konusunda bende yarattığı izlenimin çok kötü olduğunu söyleyebilirdim. Benden Dio, Gillan, Coverdale, Hughes, Dickinson vs gibi adamların parçalarından birini isteyip denemeleri gerektiğini onlara anlatmaya çalışabilirdim.
AMA SÖYLEMEDİM. Teşekkür ettim, ne diyeyim !!! Çünkü bunlar söyleyerek anlaşılacak şeyler değil. Burunlarının ucunu görememenin başka bir örneği....
 
Geri
Üst