Lisedeyim.Yaş 16.Sony walkman,kasetler..sabahlara kadar black sabbath-metallica-megadeth-scorpions-guns n'roses vb..dinlediğimiz dönemlerde aldığımız berbat bir 2.el elektro gitar vardı kardşeimle markası maison.Hiç unutmam 2001'in yaz tatiliydi ve bir müzik mağazasından 2.el olarak bırakılan 2 gitardan biriydi.Yanındaki jackson'a çok canımız kalmıştı onu alacaktık.Ama mağaza sahibi ''amfiniz var mı'' demişti.''O ne'' demiştik.O kadar bilgisizdik ki elektro gitarın ne anatomisi ne yan ekipmanlar hakkında hiçbir bilgimiz yoktu.Hatta o mağazaya ''lead gitar alcaz'' diye gitmiştik babamla.Adam ''lead gitar elektro gitar aynı şey'' demişti.E biz kaset kapaklarında gördüğümüzden başkasını bilmiyorduk tabi.Ve orda ''lead guitar'' yazardı hep,''electric guitar'' yazmazdı.Neyse.Amfi de almamız gerektiğini öğrenince 80 dolara afedersiniz b.k gibi bir amfi satmışlardı bize.Amfinin markasını bile hatırlayamıyorum.Üzerinde drive çıkışı olmayan 10 watlık plastik bir şeydi o kalmış aklımda.O jackson'a,ki siyah rosewood tuşe floyd rose bir jackson'dı hatırlıyorum,200 dolar istemişti adam.Amfiyi alınca babama birşey diyememiştik.O zaman öğretmendi çalışıyordu daha.O jackson'ı alamamış diğer gitara da 100 dolar vermiştik.Akort tutmaz switch geçişi sorunlu vb..Pedalın ne olduğunu lisede bir çocuk ''pedalsız çalmaktan ne zevk alıyorsun'' dediğinde öğrenmiştim.3 yıl o gitar ve o amfiyle sadece duyduklarımızı çalmaya çalışarak ve öğle aralarında internet cafeye gidip bilgisayardan tab geçirerek (defter sayfasına.Cidden bildiğiniz fotokopiye verecek paramız yoktu.Elimize geçen 1 liraya bile biraderle biriktirip samsundaki bir sahaftan 2.el kaset alırdık) o tabları evde çalmaya çalışarak geçirirdik.Sonra üniversiteye başladık.Kardeşim üniversiteye ankaraya gitmiş,15 tatilde elinde bir elektro gitar (campell'dı markası) bir de üstünden fender yazan bir amfiyle (frontman meksika 15r) dönmüştü.Gitar bizdekinden biraz daha halliceydi.Gitarı ve amfiyi bana bırakmıştı piyanoya yönelmişti 😵 gitar ve amfi de epeyce bir süre idare etmişti bizi.O ara processör de almıştım (145 lira ya da 145 dolardı rp50) ve o aletten duyduğum sesler (daha önce hiç pedal kullanmamış biri olarak) bana mucize geliyordu o zaman.Çünkü o zamana kadar hep tek tonla çalmışım,birden ayağımın altında basınca tondan tona geçmemi sağlayan bir alet olmuştu.O rp50'yle konsere bile çıkmıştım.Hala saklarım o rp50'yi.Hala çok iş görür.
Hiç unutmam garaj.org diye bir site vardı ve 2005'ti sanırım benim o zaman hep bir ''fenderim olsa'' hayalim vardı ve bu hayal ''keşke meksika fenderim'' olsaydı.Amerikan bir fenderi hayal dahi etmiyordum.Gerçekten böyleydi.Ve hatırlıyorum o sitedeki ilanlara bakar ve millete mesaj atardım ''ben para biriktiriyorum,şu tarihe gitarınızı alabilirim sanırım'' diye.Komik haliyle.Şimdi bana gelse güler geçerim.
Öyle zamanlar geçti ki..Bugün 29 yaşındayım.Bir zaman hayalini dahi kuramadığım ekipmanlarla çaldım ve ''çalmıyorum nasılsa,evde duruyor,vaktim yok'' diyerek sattım ( 1973 fender vibro champ,4 tane amerikan 5 tane meksika strat,signature series jackson'lar,fenderler,lambalı butik amfiler..neler neler).Şuanda 2 yıl önce kredi çekip güç bela getirttiğim ve o ilk zamanların hayali olan 70'ler fenderimi satıyorum misal (1978 strat).Kaç defa pedal setup'ı kurup bozduğumu unuttum artık.Tahminimce diyebilirim,ki inanın abartısız bir rakamdır bu, 50.000 liralık müzik ekipmanı geçmiştir bugüne kadar elimden.Bugün bulunduğum yerde müzik adına yaptığım tek şey hala dinlemek (ki çoğunun 13 yıl önce dinlediklerimle yakından uzaktan alakası yok) ve odamda yatağımın karşısında duran çok sevdiğim aleti (camps marka bir klasik gitar) elime almak
Demek istediğim şu :
Kaç yaşındasınız bilmiyorum ama değişeceksiniz.İnanın buna.Bunun için evlenmeniz,çoçuğunuzun olması gerekmiyor.Hatta bir işe girmeniz bile şart değil (ki en majör değişim faktörü de budur inanın).
Sadece zamanın kendisi bile değiştirecek sizi.
Bir zaman ekipman anlamında istediğiniz birçok şeyi hatta belki herşeyi alabilecek maddi yeterlilikte olacak ama onları çalmayacaksınız bile.
Bu meridyen aralığında sadece istisna örnekler müzikle yaşayıp müzikten para kazanabiliyor(ilter kurcala,erdinç şenyaylar,erdem sökmen,akın eldes,Bora Uslusoy vb..).Onların da ne kazandığı tartışılır.Bugün gitarla belli seviyede haşır neşir olan çoğu adamın idolü,en iyi'si ''Yavuz Çetin'' yokluk içinde öldü misal,bilir misiniz ?
Ve dikkatinizi çekti mi bilmem bu yazdığım isimlerin hepsinin ortak noktası ''stüdyo müzisyenliği'' de yapmaları.Belki güleceğiniz insanların arkasında çalan virtüöz seviyesinde mükemmel müzisyenler var yani aslında.Bu insanlar sizce sevdikleri için mi çalıyorlar o diğer insanların arkasında.İnsanlar para kazanmak zorundalar.Para hayatı şekillendiren şeydir.Öyle bir noktaya geleceksiniz ki hayallerinizi bile aslında paranın şekillendirdiğini farkedeceksiniz.Zannetmiyorum ki kimse severek stüdyo müzisyenliği yapsın.Keşke hayat sosyoloji kuramlarındaki gibi ''ideal dünya'' üzerine inşa edilmiş olsa ama bu merdiyen aralığında yaşıyorsanız siz istemeseniz de müziğinizin önüne bire birer başka kavramlar girmeye başlayacak,başka öncelikleriniz olacak ve belki müziğe vakit bile ayırmayacaksınız.
16 yaşımdaki ben'e şuanki ben'i (29 yaşındayım) gösterseniz müzikal anlamda çok tatmin olcağını sanmıyorum.Hatta muhtemelen afedersiniz ''Bunları mı dinliyon ...'' diye çok pis t... geçerdi.
Toplumsal mesajımı da verim öyle sonlandırim :
''Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir''
(HERAKLEİTOS)