Hangi şarkıyı duyduktan sonra gitarı öğrenmek istediniz

Bu versiyonunu hiç görmemiştim teşekkürlet
Orijinali bu imiş. Çalan gerçek bir Telecaster tanrısı; Telecaster gitarın popülerliğini borçlu olduğu isimlerden biri (diğeri Danny Gatton).
Ama bugün ismi pek bilinmiyor.
Adam aslında Amerikalı, fakat soyadı ve görüntüsünden İskoç kanı taşıdığı çok açık.
Kuzey İrlandalı Gary Moore da Birleşik Krallık'tan biri olarak üstada saygı duruşunda bulunmuş. Muhtemelen Moore da onun hayran idi. Ben de ilk defa Moore'dan dinlemiştim, orijinalini daha bir kaç yıl önce duydum.
 
Orijinali bu imiş. Çalan gerçek bir Telecaster tanrısı; Telecaster gitarın popülerliğini borçlu olduğu isimlerden biri (diğeri Danny Gatton).
Ama bugün ismi pek bilinmiyor.
Adam aslında Amerikalı, fakat soyadı ve görüntüsünden İskoç kanı taşıdığı çok açık.
Kuzey İrlandalı Gary Moore da Birleşik Krallık'tan biri olarak üstada saygı duruşunda bulunmuş. Muhtemelen Moore da onun hayran idi. Ben de ilk defa Moore'dan dinlemiştim, orijinalini daha bir kaç yıl önce duydum.
Moore demişken

Vinnie Moore'un bu şarkısı fazlasıyla Anadolu ezgisi içermiyor mu sanki Türk bir sanatçı çalıyor gibi
 
Merhaba, herkesin gitar çalmaya başlamadan önce gitar öğrenme isteği uyandıran bir şarkısı olduğunu düşünüyorum. Küçükken Need for Speed oynuyordum şarkıları rock ve metal ağırlıklıydı oyunu oynarken arkada çalan şarkıların gitar sesine bayılmıştım.
Özellikle bu şarkıyı duyduktan sonra

Sizlere gitarı öğrenme isteği uyandıran, gitarı sevdiren şarkı veya şarkılar nedir

Nev Sen Gibi
 
konu gitar ama yan dala atlayacak olursak Uriah Heep dinlediğim dönemlerde ciddi ciddi hammond alsam mı filan demeye başlamıştım... yani Deep Purple, Emerson Lake Palmer filan da dinlerdim ama onların klasik müzik bilgisi filan korkuturdu ama UH ile hammond'ın ciddi ciddi rock ritm enstrümanı gibi kullanıldığını görünce sallanmadım değil...
 
konu gitar ama yan dala atlayacak olursak Uriah Heep dinlediğim dönemlerde ciddi ciddi hammond alsam mı filan demeye başlamıştım... yani Deep Purple, Emerson Lake Palmer filan da dinlerdim ama onların klasik müzik bilgisi filan korkuturdu ama UH ile hammond'ın ciddi ciddi rock ritm enstrümanı gibi kullanıldığını görünce sallanmadım değil...
O meredi eve koyup çalmak mümkün olsa, ben de şimdi ciddi düşünürdüm:)
Hammond bence klasik rock, blues rock ve ayrıca caz-blues-hard bop gibi soundların en muhteşem enstrümanı. Gelgelelim deli işi.
Niye bilmiyorum, şu ara ciddi bir artış var, yeniden sahneye döndü Hammond. Hem caz hem de blues rock tayfasında sürekli görüyorum. Rahmetli Francesco'dan bayrağı devralan Tony Monaco muhteşem (yaşça bayağı büyük kuşak olarak ama şu ara çok popüler); Pat Bianchi ve Larry Goldings var biraz daha genç kuşaktan. Greg Koch ile çalan Toby Lee Marshall (Koch Marshall Trio) var. Türkiye'de az bilinen bir projesi var davulcu Chad Smith'in; oradaki klavyeci de Hammond soundlarını seviyor.
Girdiği her müziğe funky ve enerjik bir hava katıyor.
 
Orijinali bu imiş. Çalan gerçek bir Telecaster tanrısı; Telecaster gitarın popülerliğini borçlu olduğu isimlerden biri (diğeri Danny Gatton).
Ama bugün ismi pek bilinmiyor.
Adam aslında Amerikalı, fakat soyadı ve görüntüsünden İskoç kanı taşıdığı çok açık.
Kuzey İrlandalı Gary Moore da Birleşik Krallık'tan biri olarak üstada saygı duruşunda bulunmuş. Muhtemelen Moore da onun hayran idi. Ben de ilk defa Moore'dan dinlemiştim, orijinalini daha bir kaç yıl önce duydum.
Hatırlarsanız Polyphia başlığı altında Gary Moore üstadımıza sallamıştım.Herkesin affına sığınıyorum ben bayağı büyük dingillik etmişim.Her şeyin shred olduğunu düşünen biriydim maalesef.Ama son 2 aydır balladlar dinleyip duruyorum.Gary Moore,Srv,Bb king gibi eski büyük sanatçıları dinliyorum genelde.Sizin dediğiniz "Sevdiğiniz ünlü kimi seviyorsa onu dinleyin" olayını şimdi anlıyorum.Slash BB King seviyormuş ve onu örnek almış.Zakk wylde abimiz Srv ve Gary Moore dinliyormuş zaten bendler vibratolar blues lickler ile belli oluyor.Gerçekten de hızlı çalmak yavaş yavaş bpm arttırarak mümkün fakat aynı şekilde duygusal çalmak imkansız ötesi.Bir dostum Gary Moore için "Gitarı çalarken ağlıyor gibi oluyor yüz ifadelerine bak bu normal guitar face dediğimiz olay değil bu bildiğin gitarla sevişmek" tabirini kullanmıştı.
 
Hatırlarsanız Polyphia başlığı altında Gary Moore üstadımıza sallamıştım.Herkesin affına sığınıyorum ben bayağı büyük dingillik etmişim.Her şeyin shred olduğunu düşünen biriydim maalesef.Ama son 2 aydır balladlar dinleyip duruyorum.Gary Moore,Srv,Bb king gibi eski büyük sanatçıları dinliyorum genelde.Sizin dediğiniz "Sevdiğiniz ünlü kimi seviyorsa onu dinleyin" olayını şimdi anlıyorum.Slash BB King seviyormuş ve onu örnek almış.Zakk wylde abimiz Srv ve Gary Moore dinliyormuş zaten bendler vibratolar blues lickler ile belli oluyor.Gerçekten de hızlı çalmak yavaş yavaş bpm arttırarak mümkün fakat aynı şekilde duygusal çalmak imkansız ötesi.Bir dostum Gary Moore için "Gitarı çalarken ağlıyor gibi oluyor yüz ifadelerine bak bu normal guitar face dediğimiz olay değil bu bildiğin gitarla sevişmek" tabirini kullanmıştı.
güzel bir aydınlanma anı olmuş ... daha nice keşiflere diyelim o zaman
ben de şimdi sahibini hatırayamadım ama bir gitarist BB King'in tek bir bend'indeki ruhu tüm kariyerinde veremeyen gitaristler var gibi bir laf etmişti ...%100 katılmasam da anlıyorum ne demek istediğini
 
Hatırlarsanız Polyphia başlığı altında Gary Moore üstadımıza sallamıştım. Herkesin affına sığınıyorum ben bayağı büyük dingillik etmişim.Her şeyin shred olduğunu düşünen biriydim maalesef.Ama son 2 aydır balladlar dinleyip duruyorum.Gary Moore,Srv,Bb king gibi eski büyük sanatçıları dinliyorum genelde.Sizin dediğiniz "Sevdiğiniz ünlü kimi seviyorsa onu dinleyin" olayını şimdi anlıyorum.Slash BB King seviyormuş ve onu örnek almış.Zakk wylde abimiz Srv ve Gary Moore dinliyormuş zaten bendler vibratolar blues lickler ile belli oluyor.Gerçekten de hızlı çalmak yavaş yavaş bpm arttırarak mümkün fakat aynı şekilde duygusal çalmak imkansız ötesi.Bir dostum Gary Moore için "Gitarı çalarken ağlıyor gibi oluyor yüz ifadelerine bak bu normal guitar face dediğimiz olay değil bu bildiğin gitarla sevişmek" tabirini kullanmıştı.
Sizdeki aydınlanma gayet hızlı olmuş, bende seneler sürdü 🤣
Aslında bu teknik ve duygu meselesini bu kadar ayrıştırmak şart değil, ama nedense bazı kişilerin çalışı bu anlamda insanları çok kamplaştırabiliyor.
Aslında bu çalan kişiyle değil, insanların kendileri ile alakalı. Çok farklı standartlar olduğunu anlamak lazım, bütün mesele bu.
Benim asıl derdim bugün etrafta blues diye çalınan şeylerin çoğunun aşırı sıradan olması. Türkiye'de kendini blues gitaristi zanneden adamların çoğu , minör pentatonik ve licklerden başka bir şey çalamayan tembellerden oluşuyor. Tembel oldukları ve kolay zannettikleri için blues çalıyorlar sanki. Bu da doğal olarak teknik standartları daha yüksek olan tarzları dinleyen kişilerin tepkisini çekiyor. Buna tepki olarak karşı kamptakiler de "benim için önemli olan duygu, teknik değil" filan gibi klişelere sığınıyor. Bu saçmalığı geveleyen tanıdığım herkesin zayıf tekniği vardır mesela.
Bu kısır tartışmaların uzağında kalmak lazım. SRV mesela, ergence bir tutkuyla yüceltildiğine çok şahit oldum, ama adamın bunda bir suçu yok:) Gerçek şu ki, SRV aynı zamanda müthiş bir sahne karizmasına da sahip bir adam; kıyafetler, sahne duruşu vs... (Aktör James Purefoy'a çok benzer SRV ve o da çok karizmatik bir aktördür mesela...) ve bazılarının bu tip bir "hipnozun" etkisine girmeye çok daha eğilimli olduğunu düşünüyorum. Benzer bir şeyi Polyphia başlığında da konuştuk, benim kuşağım müziği sadece dinleyeme alışıktır mesela, biz bu adamları gör(e)mezdik zaten. Bence bu büyük bir avantajdı.
 
Sizdeki aydınlanma gayet hızlı olmuş, bende seneler sürdü 🤣
Aslında bu teknik ve duygu meselesini bu kadar ayrıştırmak şart değil, ama nedense bazı kişilerin çalışı bu anlamda insanları çok kamplaştırabiliyor.
Aslında bu çalan kişiyle değil, insanların kendileri ile alakalı. Çok farklı standartlar olduğunu anlamak lazım, bütün mesele bu.
Benim asıl derdim bugün etrafta blues diye çalınan şeylerin çoğunun aşırı sıradan olması. Türkiye'de kendini blues gitaristi zanneden adamların çoğu , minör pentatonik ve licklerden başka bir şey çalamayan tembellerden oluşuyor. Tembel oldukları ve kolay zannettikleri için blues çalıyorlar sanki. Bu da doğal olarak teknik standartları daha yüksek olan tarzları dinleyen kişilerin tepkisini çekiyor. Buna tepki olarak karşı kamptakiler de "benim için önemli olan duygu, teknik değil" filan gibi klişelere sığınıyor. Bu saçmalığı geveleyen tanıdığım herkesin zayıf tekniği vardır mesela.
Bu kısır tartışmaların uzağında kalmak lazım. SRV mesela, ergence bir tutkuyla yüceltildiğine çok şahit oldum, ama adamın bunda bir suçu yok:) Gerçek şu ki, SRV aynı zamanda müthiş bir sahne karizmasına da sahip bir adam; kıyafetler, sahne duruşu vs... (Aktör James Purefoy'a çok benzer SRV ve o da çok karizmatik bir aktördür mesela...) ve bazılarının bu tip bir "hipnozun" etkisine girmeye çok daha eğilimli olduğunu düşünüyorum. Benzer bir şeyi Polyphia başlığında da konuştuk, benim kuşağım müziği sadece dinleyeme alışıktır mesela, biz bu adamları gör(e)mezdik zaten. Bence bu büyük bir avantajdı.
Gitar tekniği ne kadar iyiyse duygunun o kadar iyi yansıyacağını düşünüyorum birbirinden ayrı tutulamaz bence. Gitara tam hakim olamayan biri duygularını ne kadar yansıtabilir ki
 
Gerçek şu ki, SRV aynı zamanda müthiş bir sahne karizmasına da sahip bir adam; kıyafetler, sahne duruşu vs... (Aktör James Purefoy'a çok benzer SRV ve o da çok karizmatik bir aktördür mesela...) ve bazılarının bu tip bir "hipnozun" etkisine girmeye çok daha eğilimli olduğunu düşünüyorum. Benzer bir şeyi Polyphia başlığında da konuştuk, benim kuşağım müziği sadece dinleyeme alışıktır mesela, biz bu adamları gör(e)mezdik zaten. Bence bu büyük bir avantajdı.
Evet evet.Forumda açtığım başlıklardan ve yorumlardan anlayabileceğiniz üzere glam metali seviyorum ve onların giyimine özeniyorum.Beni müzikleri de çok çekiyor ama asıl olay sahnedeki duruşta kıyafetlerde.Guns 'n Roses grubunun 80'lerin sonu ve 90'ların başlarındaki sahnelerine öyle özeniyorum ki.Oradan oraya koşuşturmalar sahnede şakalaşmalar.Giyimler apayrı bir olay zaten.Dikkat çekmek için aman aman çalmaya gerek yok.Öyle teknik kısımlar guitar geek dediğimiz abilerimizi ilgilendiriyor.Gitardan müzikten anlamayan birisi çok hızlı çalan birine "Vay anasını eleman hızlı çalıyo yav" diyip geçer ama sahne etkileşimi olan grupların konserlerine gittiğinde "Ulan çok iyi grupmuş bu ya adı ne acaba" triplerine girerler.Ben bunu yazın aldığım sahnede gördüm.Bir önceki gün nasıl mekan diye gidip baktığımda sahnedeki arkadaşlar whisky çalıyordu.Evet şu adını sadını kimsenin duymadığı 80'lerin türk metal grubu olan whisky.Herif shredliyor sweep yapıyor gitarı parmağında oynatıyor ama kimse dönüp bakmıyor.Çünkü yanlış kişilere yanlış şeyi çalıyor.Biz ertesi gün gittiğimizde Bon jovi ve Scorpions şarkıları çaldık.Türkiyedeki rastgele bir barda bu iki grubu bilen insan sayısı bir elin parmağını geçmez.Ama biz whisky çalan arkadaşlardan daha çok etkileşim aldık ama neden ? Çünkü biz dinleyiciye değil seyirciye hitap ettik.Düşünsenize bir grup kovboya benzeyen ergenler sahneye çıkıyor antalya sıcağının altında her yerlerine deri giymişler."Bu deliler napıyor ulan ?" diyerek izlersiniz.Bizim de amacımız oydu.Ekipmanlar ne ? Benim ayağımın altında pacman çıkması sesleri olan Rp70,ritim gitaristte sx strat ve Rp55,basçıda prosesör bile yok.
 
6.sınıftayken bir arkadaşım abi the Beatles diye bir grup varmış diye yanıma gelmişti. şaşırıp afallayıp ilk dönem Beatles dinlemeye başlamıştık.

sonra bir gün müzik hocası bir ödev verdi, herkes bir müzik türünü anlatacak diye. ben Beatles tarihi şu bu derken bluesu seçtim. Hoca o an "ah şimdi şurda iyi bir blues gitaristi olacaktı, sıcak çikolatalarımızı içerken dinleyecektik" demişti, tabi ilkokul sıcak çikolata diyecek :) .

eve gittim, modemim yok. vınnı taktım, blues yazdım B.B King çıktı. youtube a B.B King yazdım, Lucille çıktı. o an kararımı verdim gibi.

sabahın köründe okul için kalkınca kardeşimle 2010 Crossroads Thrill is gone dinlerdik sürekli.
 
Mavi sakal - başladım yürümeye, iki yol
Metallica - Wherever I may roam, harvester of sorrow
MFÖ - Güllerin İçinden (bunun yüzünden bass gitar alıp öğrendim)
Pantera - Cowboys From Hell, Domination
Vinnie Moore, Eric Johnson, Joe Satriani, Malmsteen, ACDC, Iron Maiden, Megadeth... sayarak bitiremeyeceğim
 
Çocukluğumda Barış Manço, Mfö, Fikret Kızılok, Kayahan vs çok dinledim ama kendimi bilerek dinlediğim herhalde içinde ciddi seviyede gitar barındıran müzik herhalde; 90'ların sonunda kasetten kulaklıkla dinlediğim Queen - Best Of kasediydi :) Daha sonra Led Zeppelinler, Jimi Hendrixler, Metallica, Megadeth, Pantera, Sepultura, Nirvana, Soundgarden, Alice In Chains, Children Of Bodom, Cradle Of Filth, In Flames, System Of A Down, Incubus, Jamiroquai, Prodigy, Limbizkit vb. gibi her daldan her dala atladım :) İlk ekipmanım Zuhal müzikten aldığım bir Yamaha D121 HSH strat ve Marshall Mg10 anfiydi :) İlk çaldığım riff de yanlış hatırlamıyorsam Korn - Blind riffiydi :)
 

Dosyalar

  • queen.jpg
    queen.jpg
    148.7 KB · Gösterim: 30
  • yamaha.jpg
    yamaha.jpg
    95 KB · Gösterim: 26
Gitar tekniği ne kadar iyiyse duygunun o kadar iyi yansıyacağını düşünüyorum birbirinden ayrı tutulamaz bence. Gitara tam hakim olamayan biri duygularını ne kadar yansıtabilir ki
Bu iş o kadar basit değil aslında. Evet; örneğin kişinin bend ve vibratosu kötüyse bu da teknik bir sıkıntıdır mesela, ama çoğu insanın teknikle anladığı bu değil.
Teknik denilen şey devamlı sürat ile özdeşleştiriliyor.
En kötüsü de şu: Belli bir teknikte ustalaşmak için çalışırken diğer şeyler ihmal ediliyor.
Mesela, pek çok gitarist teknik çalışırken dizileri-gamları kullanıyor. Ama bunlarla nasıl güzel cümle kurulur, melodi üretilir, bunları bilmiyor. Zaten "bilinecek" bir şey de değil, yaparak öğrenmek ve tecrübe kazanmak lazım. Ama çoğu bunu yapmıyor.
Böyle olunca da tekniği oturduğu zaman aslında o teknikle çalacak bir şeyi olmuyor elinde. Sürekli tekniğini kullanmak istiyor o yüzden. Benim başıma geldi bu durum mesela.
İşte bu yüzden "tekniği iyi ama ruhsuz" (bu lafı hiç sevmiyorum ama..) çalan bir sürü gitarist var. Çünkü teknik saplantısı üzerinden şekilleniyor çalışları.
O yüzden "teknik ne kadar iyiyse duygu o kadar iyi aktarılır" gibi bir orantı yok bu işte.
Hatta pek çok blues gitaristinin penayı bırakıp parmakla çaldığı yerler olduğunu görürsünüz. Bunun nedeni hem parmaktan çıkan tonun daha yumuşak olması, hem de gitaristin kendini sınırlayarak yaratıcılığını arttırmak istemesidir. Pena tekniğine güvenemeyeceğiniz için, mecburen daha melodik düşünmek ve tane tane çalmak zorunda kalırsınız...
O yüzden, üst düzeyde teknik aslında başa beladır da.
 
ya da Jeff Beck gibi bir adamsan hem tekniğin zirvededir hem ruhu aktarır, dur der geri çeker tekrar aktarırsın dinleyene .... hem de parmakla çalarsın :)

adını unuttuğum meşhur bir gitaristin bir röportajında dediği gibi: "there are good guitar players, there are great guitar players .. and then there is Jeff Beck"
 
Şu konseri davul, bas veya gitar ile ilgilenen herkesin baştan sona izlemesi / dinlemesi lazım.
Hala yanarım, çok yakın bir zaman aralığında Londra'daydım ve hatta Ronnie Scotts'a da gideriz ne zaman yolumuz düşse, orada posteri görünce uyandım olaya .... resmen bilsem bunun tarihine göre ayarlardım seyahati boşluğuma denk geldi veya aklıma gelmedi bakmak.

 
Şu konseri davul, bas veya gitar ile ilgilenen herkesin baştan sona izlemesi / dinlemesi lazım.
Hala yanarım, çok yakın bir zaman aralığında Londra'daydım ve hatta Ronnie Scotts'a da gideriz ne zaman yolumuz düşse, orada posteri görünce uyandım olaya .... resmen bilsem bunun tarihine göre ayarlardım seyahati boşluğuma denk geldi veya aklıma gelmedi bakmak.


Eric Clapton da varmış son kısımda!!!
Şunu başında söylesene 🤣
Böyle iki efsaneyi bir arada aynı sahnede görmek (Ben Claptoncıyım daha ziyade tabii ama olsun...) müthiş bir anı olurmuş gerçekten.
 
Benim söylediğim şuydu aslında: Eğer ilk defa Greg Howe ile bu müziğe maruz kalsaydınız, Quayle'i duyduğunuzda bu kadar tepe taklak olmazdınız:) Daha dengeli olurdu işler. Bu arada, Extraction filan çok yeni kalıyor benim söylediğim etkiyi hissetmek için. Howe bu tazrı çok daha önce icat etti. Ben Uncertain Terms-Introspection (bence açık ara en iyi albümü), Parallax ve Five ile onun fusion dönemine başlamıştım (ilk iki albümü artık Funky Shred tabir edilen blues-pentatonik odaklı bir dönemdir bu ara; Kotzen ile birlikte icat ettiler o tarzı)
(Kotzen demişken; Howe-Kotzen albümlerini dinlemişliğiniz var mı?)
Tabii bir de Allan Holdsworth meselesi var. Quayle'in asıl üstadı bu adam (zaten Greg Howe da Holdsworth hayranı...), ama o çok kendine has bir adam. Türkiye'deki temsilcisi Sarp Maden.

Bu bahsettiğimiz durumun aynısı (ne yazık ki) önce Al di Meola, Steve Morse ve/veya Paul Gilbert ve Vinnie Moore dinlemeden Petrucci dinleyenlere oldu. Onlar da halen çıkamıyor o takıntılı halden.

"Dengesiz" diyorum ben buna, çünkü gereksiz bir yüceltme oluşuyor. Aynı şeyi vaktiyle Malmsteen ile yaşadım, di Meola hayranlığı ile Malmsteen takıntısını bıraktım, ama bu sefer de di Meola takıntısı oluştu ve seneler sürdü:) Demek ki illa ki takıntılı bir dönem lazım... Ama mutlaka bir noktada çıkabilmek de lazım.
Uzun süredir metal müzik dinliyordum ama elektro gitar merağım ilk baş pantera walk ile başladı ve decalius'un sololarını dinlerken çok fazla artıyordu hala da artıyor :D
 
Bu iş o kadar basit değil aslında. Evet; örneğin kişinin bend ve vibratosu kötüyse bu da teknik bir sıkıntıdır mesela, ama çoğu insanın teknikle anladığı bu değil.
Teknik denilen şey devamlı sürat ile özdeşleştiriliyor.
En kötüsü de şu: Belli bir teknikte ustalaşmak için çalışırken diğer şeyler ihmal ediliyor.
Mesela, pek çok gitarist teknik çalışırken dizileri-gamları kullanıyor. Ama bunlarla nasıl güzel cümle kurulur, melodi üretilir, bunları bilmiyor. Zaten "bilinecek" bir şey de değil, yaparak öğrenmek ve tecrübe kazanmak lazım. Ama çoğu bunu yapmıyor.
Böyle olunca da tekniği oturduğu zaman aslında o teknikle çalacak bir şeyi olmuyor elinde. Sürekli tekniğini kullanmak istiyor o yüzden. Benim başıma geldi bu durum mesela.
İşte bu yüzden "tekniği iyi ama ruhsuz" (bu lafı hiç sevmiyorum ama..) çalan bir sürü gitarist var. Çünkü teknik saplantısı üzerinden şekilleniyor çalışları.
O yüzden "teknik ne kadar iyiyse duygu o kadar iyi aktarılır" gibi bir orantı yok bu işte.
Hatta pek çok blues gitaristinin penayı bırakıp parmakla çaldığı yerler olduğunu görürsünüz. Bunun nedeni hem parmaktan çıkan tonun daha yumuşak olması, hem de gitaristin kendini sınırlayarak yaratıcılığını arttırmak istemesidir. Pena tekniğine güvenemeyeceğiniz için, mecburen daha melodik düşünmek ve tane tane çalmak zorunda kalırsınız...
O yüzden, üst düzeyde teknik aslında başa beladır da.
Genel görüş teknik ve duygunun sanki bir arada olamayacağı kanısında yorum yaptığından böyle demiştim. Mark Knopfler, Rory Gallagher, Gary Moore gibi gitaristler hem oldukça yaratıcı hem de teknikleri şahane. Michael Schenkerin de duygu kısmını çok beğensem de tekniği kendi klasmanındaki gitaristlerden daha zayıf. Vinnie Moore kusursuza yakın çalan gitaristlerden biri, ölü nota basmayalı belki 40 yıl olmuştur 😀 ama gerektiğinde duygulara dokunmayı da bilir.
Söylemek istediğinizi anladım ve tekniği çok üst düzey gitaristlerin sürekli tekniğini göstermek istemesi istemsiz olsa bile normal bence. Dediğiniz gibi sadece bilek beyin koordinasyonunu oturtarak insanı bir duygudan öbür duyguya götürecek hale gelmek zor gerçekten. Sonuçta yazmayı herkes bilir ama güzel şiirleri şairler yazar. Bakmadığım açılardan bakmamı sağlıyorsunuz, verdiğiniz yanıtlar ufkumu genişletiyor saygılar
 
Geri
Üst