Marxizm Üzerine...

Duyguların hiç biri madde değildir. Praxis'in dediği gibi maddi olayların insan beynindeki yansıması ve bedenle bunu ifade etmesidir.
Böyle mekanik bir yorum rahatsız edici olabilir. Çünkü aşk insanın kendini maddi dünyadan alıp göterecek denli kuvvetli bir histir. İnsana "sikerim dünyayıda, fizyolojisinide; karı bana yüz vermiyor bile" dedirtecek acayip bişiydir :)
Aşkın anatomisi, yada metafiziği gibi eserler vardır. Ama bunların hiç biri aşık bireyi kendi dünyasından koparacak bişiy değildir.
Aşk gibi soyutlaştırılan bir olguya karşı yapılacak en güzel şey Pamela Anderson'ı düşünerek 31 çekmektir. :)
 
Marxizm sadece politik alandan ibaret değildirki. Aşkıda bu felsefe üzerinden gayet tabii tartışabiliriz. "Kalbi sevgi üretmeyen hiç bir zaman gerçek bir üretici olamaz" diye bir sözü vardır Marx'ın. Yada ona benzer bişiydi.
...
Kapitalist Dünya'da aşk bile metalaşırken, onu özgürce yaşamak isteyen her birey çeşitli yollardan o "toplumsal ahlakın" engellerine çarpıyor. İşte bu da basitçe bir isyan nedeni değilmi? Aşkı için mücadele vermek. Sevgi özgürlüğü.
Petrosyana soralım bunu Stalin "babamız" bu kounda neler demiş? 14 yaşında kızla evlenen bir aam :)
 
konu gene dağılmış gitmiş...
hatta zatı muhteremin birisi çıkıp tartışanlara 'felsefenin temel ilkelerini' okuyun siz bakalım önce'' filan deme cüretinde! bulunmuş!
e o da haklı
o kadar komplike bir anlatım tarzı tutturmuşsunuz ki konuyla pek haşır neşir olmayanlar entellektüel birirkiminizin derecesini anlamakta hakikaten zorluk çekebilir!
nacizane tavsiyem anlatımınızı daha 'yalın ve basit' bir seviyeye indirmeniz olabilir!
örneğin;
19. ve 20. yy daki sosyalist hareketlerin sonucunda elde edilen kazanımlar nelerdir?
marksizmin özellikle batı avrupa işçi sınıfına faydaları ne olmuştur?
kadın-erkek eşitliği-oy hakkı-sosyal adalet ve eğitim ...vs de marksistlerin ve sendikaların rolü?
yoksa troçkinin dünya devrimi hayalleri,august bebelin kaypak sosyal demokratlığı yada stalin dönemindeki demir-çelik üretimindeki artış buradaki okuyucular için pek birşey ifade etmese gerek...
saygılar
 
Açıkçası ben marksizme karşıyım.Neden derseniz bildiğimiz gibi materyalizm maddenin öncesiz ve sonrasız olduğunu savunur.Yani tek gerçek maddedir.Bu anlayış dini, tanrıyı tamamen yok sayar.Bunun örneğini SSCB'deki dinsizleştirme politikalarında görmekteyiz.Ateistler bariz şekilde çok fazla hakka sahipti.Neyse işte hem İslam'a inanıyorum hem de diğer değerleri de bana ters.Yöneten ve de yönetilen eşitsizliği...2 sınıflı toplum.
 
Guns senin askerden dönmeni bekliyorum (ben sarhosdenizci bu arada). Sık yazamıyorsun, dolayısıyla sen cevap verene kadar ortam kaynıyor. Yine de cevap vereceğim. Ama bu konuyu daha önce tartıştığımızı hatırlıyorum.
Eğer iş günü günde 8 saate indirilmişse, çocuk işçilerin çalıştırması yasaklanmışsa, sendikal hak ve sigortalanma gerçeklik kazanmışsa bu 1848 devrimlerityle patlak veren Avrupa işçi hareketinin kazanımlarıdır. Bunun yanında kadın hareketinin özüde ABD'deki marxist mitinglerle dünya kamuoyuna duyurulmuştur. Marxim yada komünizm deyince akla ilk gelenin SSCB yada Küba olması büyük bir yanılgıdır. BNunda burjuva basının "komünist ülkeler" söyleminde çok rahat görebiliriz.
Stalin'in demir-ç.elik sanayisinin ilerletilmesindeki katkıya gelince, bunukatı-devletçi ekonomiyi benimsemiş her ülke yapabilir. Kemalist iktidar sosyalist olmamasına rağmen aynı ekonomi politikasını güderek Türkiye'de sanayileşmenin önünü açmıştır. Oysa Stalin'in SSCB'sinde marxizmin bir çok ölü vererek kazandığı bir çok kazanım ve idealler yokolup gitmiştir. Birey olma hakkının tanınmadığı, sansürün ve düşünce özgürlüğünün tamamen silinip süprldüğü bu dönemin 80 darbesinin gerçekleştirdiği faşist TC devletinden hiç bir farkı olmadığını kolayca görebiliriz. Troçki'nin stalinist SSCB hakkında söylediklerinin hepsi 30larda kendini göstermişti. Ama sosyalist takımın onu anlamsı için ne yazık ki SSCB'nin yıkılması şarttı.
...
Calvino, SSCB'de yapılan din politikası sanırım orada savunduğum ender şeylerden biridir. Bir sürü kilise yıkıldı (umarım bir gün Türkiye'de de camiler yıkılır), tarihi kiliselerde halka açık müze haline getirildi. Sen istemesende günümüz bilimide maddenin gerçekliği üzerinden gelişimini sürdürmektedir. Troçki insalığı bozan üç şey olarak din, küfür ve içkidir demiştir. Çok doğru. Ne yazık ki insanlık üç illettende kurtulamadı.
 
Appa zaten hayat dinin üzerinden devam edemez.Bilim gökten gelen şeylere göre değil, somut şeylere göre yapılır.Ben dindar biri değilim.Ama yine de inanırım.Ama o benim kalbimdedir.Yani dini hayatıma sokmam.Bilime de sokmam.Bunlar farklı olaylar.Dinin illet olduğu konusunda sana katılmıyorum.

Bana sorarsa Ruslar'ın dünyaya tek katkısı Smirnoff votkadır.Bu kadar.
 
Appassionata demiş ki:
Calvino, SSCB'de yapılan din politikası sanırım orada savunduğum ender şeylerden biridir. Bir sürü kilise yıkıldı (umarım bir gün Türkiye'de de camiler yıkılır)
Ne SSCB'deki kiliselerin yıkılması nede Türkiye'deki umduğun camilerin yıkılması, hiç bir gerekçeyle bir marxist tarafından savunulamaz. Kişi ister inanır, ister bilir. Buradaki özgürlük tabi tek taraflı olmamalı, camilerden o kadar yüksek sesle bağırmaları bir bileni rahatsız ediyor bunun önüne, sesin dışarı verilmesini kaldırarak geçebiliriz. (ki bu bağarma; kişilerin ibadetlerinin yapmasları için onları bir araya toplanması sağlayan bir saat niteliği taşırdı. Ama bunde bile bir muazafakarlık yapıp gericilik sağlanmıştır. Teknoloji var, saat var dünyada.) Bireyin inandığı şekilde ibadetini yapması gerektiği onlarca kutsal sayılan bir takım yapılar vardır bunlarda: cami, kilise, sinagog, mabed, türbe vs. gibi isim almışlardır. Bunların yıkılması o kişilerin özgürlüklerine tecavüz edilmesi anlamına gelir. Ki hiç bir marxist kişilerin inancıyla ilgili değerlerin tahrip edilerek yokedilmesini onaylamaz. Bireyler bunu, bilimin doğruluğu ve gerçekliği üzerinden bırakmaları o kadarda zor değildir. (zamanında bende inanırdım ama bilim ve marksist felsefe sayesinde gerçekleri gördüm ve artık inanmak yerine bilmek dedim.)
 
Appassionata demiş ki:
Troçki insalığı bozan üç şey olarak din, küfür ve içkidir demiştir. Çok doğru. Ne yazık ki insanlık üç illettende kurtulamadı.
üçüne de katılmıyorum.
bu üçü için "insanlığı bozar" demek çok yanlış.
bence bu 3 etmen, farklı insanlar üzerinde farklı sonuçlar doğurur.
belki genelleme yapılabilir ancak kesin sonuç olarak düşünmek yanlış.
din konusunda da praksis haklı.
 
müslüman değilim ama islam öğretisinin çok güzel yanları var mesela;

-"etrafında aç insanlar varken kendi tok uyuyan bizden değildir"demiş muhammed

-kurban bayramının asıl amacı fairlerin de et yiyebilmesidir.gökten koç inmesi geyiği yalnızca bir masal

-yine muhammed "kimse başkalarını kıskanmamalı,kin gütmemeli,kimse diğer insanlara eziyet etmemeli" demiş

işi çarpıtan pis yobazlar dışında hiç bir kötü yanı yok bence islamın
 
Praxis, insan kişiliği içerisinde "marxist" bir şablon olamsı gerekmez. İnanç sistemi bireyin kendi varoluşsal seçimi değil toplumsal ideolojinin dayatmasıdır. Toplumsal ideoloji kalktığı zaman zaten insanların dinlere gereksinim duymayacağı koşullar olacaktır.
SSCB'de inanç bireyselliğe indirilmişti yani olamsı gereken yere. Dinin toplumsallaşması kitlesel salgına dönüşür. Yoksa bireysel olarak bir inanca sahip olmasına karışılmasını savunmadım. Camilerin yıkılması gerekir çünkü gereksiz masraftır en başta, sonra yer kaplar ayrıcada her 10 metrede 1 ezan okunmasıda gürültü kirliliğine yol açar. Bunun yanında her camiye din adamı yetiştirmek içinde masraf yapmak gerekiyor. Bunlar yerine okul, sinema , tiyatro yapılabilir.
Dinler toplumsal ideolojidir, bireysel inanç sistemi değildir.
...
Troçki'nin söylemine gelince. Küfür başlı başına kadın cinselliğinin sömürüldüğü ve erkeklik organının yüceltildiği anlamlardır. Hiç hoş birşey olmamakla beraber ben bok gibi küfür eden bir adam olduğumuda itiraf ederim. İçki ise eğlence dışında saplantıya dönüştüğü süreçlerde oldukça tehlikeli "bozucu"dur. Yoksa bunları ahlaki şablon olarak dayatır anlamda söylememiştir Troçki. Din için açıklamam yuklarıda var zaten.
...
 
dorukovic demiş ki:
müslüman değilim ama islam öğretisinin çok güzel yanları var mesela;

-"etrafında aç insanlar varken kendi tok uyuyan bizden değildir"demiş muhammed

-kurban bayramının asıl amacı fairlerin de et yiyebilmesidir.gökten koç inmesi geyiği yalnızca bir masal

-yine muhammed "kimse başkalarını kıskanmamalı,kin gütmemeli,kimse diğer insanlara eziyet etmemeli" demiş

işi çarpıtan pis yobazlar dışında hiç bir kötü yanı yok bence islamın

hadislerin hiçbirine inanmıyorum.kimse uydurulmadığını kanıtlayamaz..
 
bence muhammed'de bir çeşit "libertador" hiç bi tanrı ona çıkıp "kitap yaz lan!" demedi. adam düşünmüş bu adi insanları nasıl yola sokarım? diye, böyle bi çözüm bulmuş
 
Eğer bahsettikleriniz, Tito'nun, Lenin'in, Stalin'in bağlı olduğu marxizm ise, ben istemem. Buyrun alın sizin olsun. Ülkemede sokmayın böyle şeyler.
 
Geri
Üst