Hokkabaz

Bende bu filme Yarın gitmeyi düşünüyorum Özlem Tekinde bu konuda bayağı bi yetenekliymiş O şimdi Asker filminde oynamıştı ordada beğenmiştim Özlemi bravo doğrusu
 
film hakkında yazmış olduğum bir kritik:


Cem Yılmaz ve Ali Taner Baltacı’nın 20 Ekim tarihinde gösterime girmiş olan ortak çalışması Hokkabaz,Yılmaz’ın ilk rol aldığı Her Şey Çok Güzel Olacak’tan pek de ayrı tutulamaz aslında. Bir kez daha kaybedenler, bir yol hikayesi ve dolandırıcılık karşımızda; ama bu sefer farklı.
Hiçbir şekilde eğitici diyemeyeceğim bir film, seyretmiş olduğum; ancak kabul etmeliyim ki bir ana tema mevcut filmde, her ne kadar fark edilmesi o kadar kolay olmasa da. Cem Yılmaz ve Tuna Orhan’ın dokuz numara gözlükleri, “görmeye” giden bir yol olarak simgelenen lazer ameliyatları ve sevgili Alanson’un “görme” üzerine göndermeleri. Büyümek ve çevresinde olan bitenin farkına varabilmek, dolandırılmamak ve saf olmamak olarak kabul edilebilir filmin ana teması.
Ne yazık ki, bütün gözümüze sokma çabalarına rağmen kolay fark edilemiyor bu tema. Filmin en büyük sorunu bu anlaşılamamanın da temelini oluşturuyor aslında. Filmi oldukça iyi bir eser olmaktan alıkoyan, yeterince takdir edilmesini ve anlaşılmasını güçleştiren temel etken filmin kendini ciddiye almaması bana göre. Hikayede bağlayıcı bir önemi olan bir noktanın bir espri barındırması için senaryonun zorlanması o noktanın önemini kavramamızı engellediği gibi filme duyulan sempatiyi de azaltıyor.
Cem Yılmaz...Kendisinin filmdeki karakteri için oldukça iyi bir ön hazırlık yaptığı oldukça dikkat çekmekte. Buna rağmen, bu filmdeki oyunculuğunun pek de iyi olmadığını kabul etmem gerek. Yılmaz’ın üzerine yapışmış olan kimliği ve karakter betimlemesinden henüz yeterince sıyrılamamış olduğu açık bir gerçek. Filmdeki karakterinin olması gerektiği gibi oynarken oyunculuğu nasıl sırıtıyorken , kendisiyle özdeşleşmiş tarzıyla aynı karaktere hayat verdiği zaman harikalar yaratabiliyor. Bu harikalar da oluşturulmaya çalışılan karakter profiliyle uyuşmadığı için göze batıyor.
Oyunculuklardan bahsederken Mazhar Alanson’u es geçmek mümkün olamaz. Kendisinin bundan sonra iyi işler yapmasına dair içimde var olan son umut kırıntılarını da martılara atmaktayken beni donduran, hayran bırakan, ağzım açık seyretmeme yol açan bir performans sergiledi Alanson. Hatta öyle ki, bütün film içinde ciddi anlamda betimlemesi oturmuş tek karakter Alanson’un oynadığı karakterdi ve bunun başlıca sebebi kendisinin performansıydı. Geri kalan oyunculuklar (özellikle de Özlem Tekin) için ne yazık ki pek de olumlu şeyler düşünmüyorum.
Velhasıl, oldukça iyi bir gidişatın habercisi aslında bu film. Cem Yılmaz’ın komedyen kimliğinin arkasında neler yattığına dair önemli bir ipucu ve de. Yılmaz, sinemacı kimliğinin gerçekte ne kadar güçlü olduğunu, bu filmde gösteriyor filmin bütün eksikliklerine rağmen. Bundan sonra da Cem Yılmaz filmleri ile ilgili yegane dileğim, Yılmaz’ın bu filmleri çekerken ön planda tuttuğu komedyenliği artık bir kenara bırakması. Hokkabaz’ın sahip olduğu potansiyeli ve bu potansiyelin değerlendirilememesini görmek üzücü çünkü.

Yiğit Arda
TÜRKOÐLU
 
Khaldun demiş ki:
film hakkında yazmış olduğum bir kritik:


Cem Yılmaz ve Ali Taner Baltacı’nın 20 Ekim tarihinde gösterime girmiş olan ortak çalışması Hokkabaz,Yılmaz’ın ilk rol aldığı Her Şey Çok Güzel Olacak’tan pek de ayrı tutulamaz aslında. Bir kez daha kaybedenler, bir yol hikayesi ve dolandırıcılık karşımızda; ama bu sefer farklı.
Hiçbir şekilde eğitici diyemeyeceğim bir film, seyretmiş olduğum; ancak kabul etmeliyim ki bir ana tema mevcut filmde, her ne kadar fark edilmesi o kadar kolay olmasa da. Cem Yılmaz ve Tuna Orhan’ın dokuz numara gözlükleri, “görmeye” giden bir yol olarak simgelenen lazer ameliyatları ve sevgili Alanson’un “görme” üzerine göndermeleri. Büyümek ve çevresinde olan bitenin farkına varabilmek, dolandırılmamak ve saf olmamak olarak kabul edilebilir filmin ana teması.
Ne yazık ki, bütün gözümüze sokma çabalarına rağmen kolay fark edilemiyor bu tema. Filmin en büyük sorunu bu anlaşılamamanın da temelini oluşturuyor aslında. Filmi oldukça iyi bir eser olmaktan alıkoyan, yeterince takdir edilmesini ve anlaşılmasını güçleştiren temel etken filmin kendini ciddiye almaması bana göre. Hikayede bağlayıcı bir önemi olan bir noktanın bir espri barındırması için senaryonun zorlanması o noktanın önemini kavramamızı engellediği gibi filme duyulan sempatiyi de azaltıyor.
Cem Yılmaz...Kendisinin filmdeki karakteri için oldukça iyi bir ön hazırlık yaptığı oldukça dikkat çekmekte. Buna rağmen, bu filmdeki oyunculuğunun pek de iyi olmadığını kabul etmem gerek. Yılmaz’ın üzerine yapışmış olan kimliği ve karakter betimlemesinden henüz yeterince sıyrılamamış olduğu açık bir gerçek. Filmdeki karakterinin olması gerektiği gibi oynarken oyunculuğu nasıl sırıtıyorken , kendisiyle özdeşleşmiş tarzıyla aynı karaktere hayat verdiği zaman harikalar yaratabiliyor. Bu harikalar da oluşturulmaya çalışılan karakter profiliyle uyuşmadığı için göze batıyor.
Oyunculuklardan bahsederken Mazhar Alanson’u es geçmek mümkün olamaz. Kendisinin bundan sonra iyi işler yapmasına dair içimde var olan son umut kırıntılarını da martılara atmaktayken beni donduran, hayran bırakan, ağzım açık seyretmeme yol açan bir performans sergiledi Alanson. Hatta öyle ki, bütün film içinde ciddi anlamda betimlemesi oturmuş tek karakter Alanson’un oynadığı karakterdi ve bunun başlıca sebebi kendisinin performansıydı. Geri kalan oyunculuklar (özellikle de Özlem Tekin) için ne yazık ki pek de olumlu şeyler düşünmüyorum.
Velhasıl, oldukça iyi bir gidişatın habercisi aslında bu film. Cem Yılmaz’ın komedyen kimliğinin arkasında neler yattığına dair önemli bir ipucu ve de. Yılmaz, sinemacı kimliğinin gerçekte ne kadar güçlü olduğunu, bu filmde gösteriyor filmin bütün eksikliklerine rağmen. Bundan sonra da Cem Yılmaz filmleri ile ilgili yegane dileğim, Yılmaz’ın bu filmleri çekerken ön planda tuttuğu komedyenliği artık bir kenara bırakması. Hokkabaz’ın sahip olduğu potansiyeli ve bu potansiyelin değerlendirilememesini görmek üzücü çünkü.

Yiğit Arda
TÜRKOÐLU
filmin vermek istediği mesaj ya da anlatmak istediği çok açık.Ayrıca iki kişinin başından geçeni anlatırken neden bi mesaj verme kaygısı olması gerektiğini anlamadım ki biz sanki başımıza gelen herşeyden ders çıkartıyoruz
 
Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği anlaşılmayı güçleştirecek ölçüde yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
BİRAZDA FİLM HAKKINDA BEN BİLGİ VEREYİM

HOKKABAZ



Komik, ama sadece komik değil...
Cem Yılmaz ve A. Taner Baltacı'nın merakla beklenen filmi "Hokkabaz", eğlenceli ve sürükleyici hikâyesi ve renkli karakterleriyle dikkat çeken bir film. Cem Yılmaz'ın üzerine yapışan skeç komedileriyle ilgisi olmayan film, sağlam dramatik yapısı ve oyuncularının performanslarıyla, kaçırılmaması gereken bir yol komedisi."Hokkabaz"da alıştığınız anlamda, Cem Yılmaz'ın tek kişilik şovunu izleyip kahkahalara boğulmayı bekliyorsanız baştan uyaralım: Bu film, "G.O.R.A." gibi, yalnızca Cem Yılmaz skeçlerinden ibaret değil. Aksine sağlam bir dramatik yapısı, akıcı bir hikâyesi, inandırıcı karakterleri olan, sürükleyici bir yol filmi. Peki eğlenceli değil mi? Eğlenceli, hem de çok. Ancak eğlenceli olmayı, güldürmeyi tek amacı haline dönüştürmüyor. İyi bir filmin, iyi bir hikâyenin taşıması gereken farklı duygulara sahip bir film "Hokkabaz" ve bu duyguları izleyiciye geçirme konusunda da gayet başarılı.



Film, hayatta kaybedenlerin safında yer alan, insanların artık dalga geçtikleri 'hokkabazlık' (ya da filmdeki İskender karakterinin ısrarla düzelttiği şekliyle 'sihirbazlık') sanatına, illüzyona tutkuyla bağlı Büyük İskender ve yardımcısı Maradona'nın hikâyesini konu alıyor. Her ikisi de şişe dibi kalınlığında camları olan gözlükler takan bu iki karakter, üçüncü sınıf bir pavyonda şovlarını sergileyerek geçinmeye çalışıyorlar. Ancak bir iş kazası nedeniyle kovulunca, talihlerini değiştirmek ve hayatlarında yeni bir sayfa açmak için çareyi bir Anadolu turnesine çıkmakta buluyorlar. Turne için İskender'in eniştesinin karavanını almak isteyince; karavanda yaşayan, İskender'in kafasını Çanakkale'de şehitliğe gömülmeye takmış, eski bir asker olan babası Sait Tünaydın'ı da yanlarına almak zorunda kalıyorlar. Turnede kazandıkları paralarla, ameliyat olup gözlüklerinden kurtulma hayalleri kuran iki kafadar, mola verdikleri ilk köyde, bir düğünde iş buluyorlar. Ancak düğünün gelini Fatma bizimkilerin hayatına öyle bir şekilde giriyor ki, turneyi ve hayallerini başka bir bahara ertelemek zorunda kalıyorlar.



Bu ikiliye dikkat...

"Hokkabaz" hikâyesi ve hikâyesini anlatma biçiminden çok yarattığı karakterlerle ayakta duran bir film. Filmin hikâyesinde ve anlatımında yeni bir şeyler bulmasanız da, karakterlerin özgünlüğünün hakkını vermek zorundasınız. Cem Yılmaz, Büyük İskender portresiyle, sadece 'komik' biri olmadığını, her durumda sahneyi dolduran, her duyguyu izleyiciye geçirebilen, yetenekli bir oyuncu olduğunu, bu filmde herkese bir kez daha hatırlatıyor. Tabii burada, özellikle İskender'in yardımcısı Maradona'yı oynayan Tuna Orhan'ın da Yılmaz'a büyük yardımı var. Orhan, çok deneyimli bir yardımcı oyuncu gibi, hiç sahne çalmadan, öne çıkmadan karakterinin portresini çiziyor. Filmdeki en komik ve eğlenceli anlar, Cem Yılmaz'la Tuna Orhan'ın yarattığı durum komedilerinin yer aldığı sahneler. İki oyuncu, yakaladıkları kimyayla, sinemamızın unutulmayacak 'ikilileri' arasında yer almayı hak ediyorlar. Mazhar Alanson, tüm egzantrikliğiyle, Sait Tünaydın karakterinde filme büyük enerji katarken, ilk kez sinemada izlediğimiz Özlem Tekin, hem kuzu hem kurt olan karakterin dönüşümünü verme konusunda biraz aksasa da, ikna edici bir peformans ortaya koymayı başarıyor.



Bu haliyle, "Hokkabaz"ın Türkiye'de belki de eksikliğini en çok hissettiğimiz türde bir film olduğunu vurgulamak gerekiyor: Düzeyli popüler film. Geniş kitlelere hitap eden, ama popülerlik kaygısıyla iyi bir senaryoyu, özgün karakterleri, iyi oyunculukları ve düzeyli bir sinematografiyi birleştiren bir film var karşımızda. "Hokkabaz" benzeri filmlerin artması halinde izleyicinin sinemaya gitme alışkanlığında kalıcı değişimler olacağını kestirmek hiç de zor değil.

Cem Yılmaz'dan ve filmi birlikte yönettiği A. Taner Baltacı'dan her yıl en az bir film bekliyoruz.




 
@yaizz

konu, mesaj vermeye çok yatkın bir konu oldugu için mesaj verme kaygısı konusuna degindim. Yani eğitici (ki bu kavramı mesaj verme olarak kullandım ben) bir konuyu eğitici olmayacak bir şekilde işlemiş. Bunu olumlu ya da olumsuz anlamda yapmadım, kendi tespitim olarak yazdım.


ayrıca o kadar da açık değil bence, detaylarda gizli ve o detaylar da zorlama espriler arasında kaybolup gidiyor ("mazhar alanson. kör onlar" bunun güzel bir örnegi aslında.). Çok bariz göndermeler, aynı anda yapılan esprilerin arasında kaybolup gittiği için anlaşılmayı güçleştiriyor.
 
sırf cem yılmaz war diye gişe yaparsa yazık olur ben gittim ve izledim benden 0 puan aldı.hiç beğenmedim ne bi yerde duygulandım nede adam akıllı bi yerde güldüm güldüysem bile bu 1-2 sahneyi aşmaz o kadar.işte cem yılmaz küfürle espri yapmayınca kalitesini ortaya koyuyor gerçekten başarısız bi işe imzasını basmış bence
 
a7x_aLemci: nasıl beğenmedin şaşırdım 8O
Benim girdiğim sinema salonun da çıkanlar pek memnun kalmışlar dı :!: hatta birisi telden arkadaşına tavsiye ediyordu, mutlaka gelmelisin diye..
 
hahahahaha bugun benım en mutlu gunun zaten oldum olası rehatsız olmusumdur o kendını begenmıs adamdan .cem yılmazın hokkabazının senaryosu calıntı cıkmıs ,senaryo aslında savas ay a aitmis, fılmı cekmek ıstemıs fakat produksuyon bulamadıgı ıcın ertelemıs ,bızım uyanık cem beyde(nasıl bır suratsızlıktır anlayamadım halen )senaryoyu calıp uzerınde degısıklık yapma geregı bıle buymadan(pardon oyuncuları degıstırmıs)fılme almıs bırde savas abi bayram sakası yapıyor sanırım dıyor ya tanrım bukadarmı yuzsuzluk olur ya savas abımızde 1965 bın ytl lık tazmınat davası acmaya hazırlanıyor
 
Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği anlaşılmayı güçleştirecek ölçüde yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
Geri
Üst