Demomuz var, teknik yorumlarınız ve tavsiyeleriniz?

Ya hocam Kalıplara sokamayız kendimizi degilmi illaha köprü intro vs vs olmak zorunda degil parçamda . bazen şak diye başlar şakdiye biter duygular..... Anlatılmak istenen şeyi anlat yeter...
 
CrazyLead demiş ki:
Ya hocam Kalıplara sokamayız kendimizi degilmi illaha köprü intro vs vs olmak zorunda degil parçamda . bazen şak diye başlar şakdiye biter duygular..... Anlatılmak istenen şeyi anlat yeter...

Çok doğru.

Kuralları bil, ama uygula ya da uygulama. Bu senin keyfine bağlı. Ben, dede' nin parçasına göre eleştirimi yaptım. Sen ise genelleme yapıyorsun. Beni kuralcı gibi gösteriyorsun. O mesajımı tekrar okursan, kuralcı olmadığımı yazdığımı görürsün.

Sana bir soru?

C maj 7' lisi hangi notalardan oluşur? Eğer armoni kurallarını bilmezsen, C maj 7' lisini çalamazsın.

Sen C maj 7' lisinde, RE notasını kullanamazsın. Armoni kurallarına dayanarak, C maj 7' lisinde RE basmayı yasaklıyorum. Çünkü, bu bir KURAL' dır!!! C maj 7' de RE basamazsın. Basarsan, C maj9 olur da ondan.

Bilmem anlatabildim mi?

Öğrenmemekte ısrar edersen, olduğun yerde sayarsın.
 
yorumlarınız için teşekkür ederim(özellikle mahcem abi)davul konusunda...... bu demoda eksiklerimi daha iyi gördüm ve ankara'ya gittim burda pilli bebek 'in davulcusu Gürcan abiyle konuştum ve ders vermeyi kabul etti.. dilerim bir daha ki demoda herşey daha iyi olucak sayenizde 😀
 
A'sı B'si C'si olmayan, başından sonuna A giden, ne nakarat kısmı ne köprü kısmı, ne bilmemnesi olmayan, ama Rock tarihinin en büyük birkaç şarkısından biri var şurada, bir bakıver istersen: Milyonlarca insan bu şarkı yüzünden gitara, basa davula başladı. Orada çalanlar hayatlarında akademi okumadılar ama akademilerde milyonlarca kişi yıllardır "neydi sırrı?" diye kafa yormaktalar.

Dediğin gibi, nakaratsız besteler de olabilir A' sız besteler de olabilir. Ama, sayıları bir elin parmak sayısını geçmez. İstisnalar da kaideyi bozmaz.

Dediğin parçaya hemen baktım sevgili mahcem.

Bir de baktım Jimi Hendrix' in "Hey Joe" adlı parçası. Bence bu parçanın, tarihin en fazla çalınan parçası "Happy Birthday To You" bile ironik bir benzerliği var. İkisi de sırf nakarat.

"Happy Birthday To You" adlı parçanın telif haklarını Paul mc Cartney satın aldı. Adam hala para kazanıyor bu 100 senelik parçadan. Parça A mı Nakarat mı, ben hala çözemedim...

Baştan sonra A var diyorsun. Ama, A melodileri genellikle B ya da nakarat bölümlerine geçişi sağlayan açılış melodileridir. Ki, pu parçada böyle bir şey yok. Sadece A tipi bir melodi olsa, parça havada kalırdı.

Bana göre bu parça sadece 2 adet nakarattan ibaret:

Birincisi "Oynanmamış Nakarat Bölümüdür" ki, aynen aşağıda ki gibidir.

[00:09]Hey, Joe, uh where you goin' with that gun in your hand?
[00:20]Hey, Joe, I said where you goin' with that gun in your hand? Alright.
[00:31]I'm goin' down to shoot my old lady,
[00:35]you know I caught her messin' 'round with another man. Yeah.
[00:42]I'm going down to shoot my old lady,
[00:45]you know I caught her messin' 'round with another man. Huh!
[00:50]And that ain't too cool.

Gerisi ise, J. Hendrix' in "Oynanmamış Nakarat Bölümü" nü deforme etmeye başladığı "Deforme Edilmiş Nakarat Bölümü" dür. Zaten, Hendrix deformeye başlamasa, hep aynı ezgiden millete gına gelirdi. Eli mahkum deforme edecek. Yani bilinçli bir trafik olayı. Bilinçli bir kurgu olayı. Ticari bir müzik olayı.

Köprü yok diyorsun, resmen var. İntrodan ve ortadaki solodan nakarat bölümüne geçerken, o minicik köprüyü kullanmış. İncelersen görürsün. 2/4' lük kadar...

Mesajımda şu ifadeyi ,kullanmışım:

"Ama, bestecilikte bile uyulması gereken bazı akademik kurallar vardır. Kurallara karşı olmama rağmen, durum böyle."

Hey Joe parçasında da resmen akademik kurallara uyulmuş. Bir kere armoniler tamamen bilinen kurallara uygun. Çok önemli bir kural daha vardır. A melodisi ya da diğer melodilerin mezur sayısı 4' e bölünebilmeli. Buna da harfiyen uyulmuş.

[00:09]Hey, Joe, uh where you goin' with that gun in your hand? = 4 mezur.

Armonileri çıkarttım. Doruk gibi bir üstada karşı belki ayıp ediyorum ama, armoni hakkında bir analiz yapmak isterim.

C G D A (bu Am' de olabilir. keyfe göre değişir.) E E7#9 E E7#9

C majörün do' sundan G majörün si' sine geçmiş. Si' den de D majörün la' sına geçmiş. Bu analiz böylece devam eder. Tamamen bilinçli ve akademik bir armoni kurgusu var.

Hiç önemli değil bence, beste bestedir. Eğer ruh oradaysa A, B, C, X, Y, Z olmasa da olur. Tek kelime de beste olur. Yeter ki sanatçı duyguyu doğru aktarabilsin.

İşte bu ifadene hiç ama hiç katılamayacağım.

Kötü beste vardır iyi beste vardır. İyi besteler tutar kötü besteler tutmaz. Ama, eğer toplum kıro ise, Müslüm Baba' nın parçaları da tutar, Ciguli' nin "Esnaf Karısı Binnaz" adlı eseri de tutar.

Atatürk, sırf halkımız batı müziğine kulağı aşina olsun diye, radyolarda Türk Klasik Sanat müzğini bile yasaklamıştı.

DEDE' nin bestesi kötü, icrası kötü, aranjesi kötü. O parça tutarsa ben azı dişimi kırarım.
Tekrar ediyorum: "İyi besteler tutar kötü besteler tutmaz."

Hele, bu forumda bir mesaj başlığı var ki, yeri geldiği için bir iki söz etmeden geçemeyeceğim. "Ortak beste üretimi projesi."

Parçayı dinledim. Mesaj bile yazmadım. Bir tek Sn. Doruk güzel bir ekleme yapmış. Ona da karşı taraftan hemen cevap geldi. "Abi yaw, kullandığın rifler sünnet düğünü parçası gibi." Doruk da anında o harika cevabı yapıştırmış. Aklımda kaldığı kadarıyla cevap şöyle idi: "Senin parçan düğün parçası olduğu için ben öyle yaptım."

20 kişi ortak beste yapacak. Olur şey değil. Çorba olur yirmi kişi ile yapılan bestelerden.

Akademiklik metod öğretir, ifade tarzı verir, hedefe daha kolay ulaşmanı sağlar ama öte yandan da yaratıcılığı yavaş yavaş öldürür, zira kalıplara çok alışırsan kalıpların dışına çıktığında rahatsız olursun (şu an senin rahatsız olduğun gibi).


Bir nokta hariç, aynı şeylerden bahsediyoruz mahcem. Ben nihilistim. Kalıp ve kural düşmanıyım. Ama, H2O nasıl değişmez bir kuralsa, müziğin de, değişmez kuralları vardır. Yoksa Berklee olmazdı.

Aynen senin bir mesajda ifade ettiğin gibi: C majör altılısı DO + Mİ + SOL + LA notalarından oluşur. Bu kuralı bilmezsen C 6' lıyı çalamazsın sevgili mahcem.

" Beethoven ya da Mozart müzik eğitimi almamış olsalar idi, o muhteşem eserleri yaratabilirmiydiler?

Ben akademik kuralları öğrenmek zorundayız diyorum. Uygulamak zorundayız demiyorum ki. Einstein akademik kuralları öğrendiği için E=mc² yi buldu sevgili mahcem.

Einstein' a sormuşlar: Deha nedir. % 10 Deha + % 90 çalışmak ve öğrenmek.

İlkokulu bitirmeden liseye geçebilir misin? Hayır.

DEDE gurubu da, ilkokulu bitirmeden üniversiteye geçmeye çalışıyor. Benim eleştirim işte bu noktada başlıyor. Crazyhead kızacak ama, yine de anlatmak zorundayım. Klasik piyano eğitimi aldım. Besteciliğe eğilimim vardı. Ama, bir şeyler eksik gidiyordu. Ben de, gittim; Atilla Özdemiroğlu ve Garo Mafyan' dan ders aldım. Komple bir ders değildi bu. Ama, bana çok faydası oldu. İyiyi kötüyü ayırt etmesini öğrendim. Yaratcılığıma da hiç bir zararı olmadı. Bilakis faydası oldu. Elinde bilgi silahı olursa, bestenle istediğin gibi oynayabilirsin sevgili mahcem. Hala da öğrenmeye çalışıyorum. Öğrenmemeye inat eden İstanbul rock guruplarının hali ise meydanda. En iyisinin dinleyici sayısı 5.000' i geçmez. Ama, Rolling Stones gelir, biletler 200 milyondan başlar, 30 bin kişi İnönü stadyumunda. Demek ki, büyük bir dinleyici potansiyeli var. Ama, grupların 1000 de 999.9 u tırışka ve dandik olduğu için, millet onları dinlemeye gitmiyor. Çünkü, alayı taklit. Küpe takınca rockçu oldum zannediyorlar.

Kuralları değiştirmenin tek şartı önce o kuralları bilmekten geçer.

Sevgiler, saygılar.

Not:

Senin, bir başka mesajında şahane ve filozofça bir tavsiyen vardı:

" Hepsini birden anlamaya çalışırsan, işin içinden çıkamazsın. Birer birer gideceksin.
Kendine zaman tanı. Konuyu baştan sonra incele, ne bulursan oku! Anlamasan da oku. Bir hafta ara ver, sonra tekrar oku. Ufaktan birşeyler anlamaya başlarsın. "

Yani öğrenmenin kuralını ifade etmişsin resmen.

Bu ibareni ben çok tuttum. Ve de ezberledim.

Bu ifadeyi kullanan sen, sanki yukarıdaki mesajınla çelişiyormuşsun gibi geldi bana.
 
A,B,C olayi ticari yaklasimla muzige populerlik ve kolay dinlenilebilirlik kazandirmaya yonelik bir yaklasimdir,diger bir deyisle produktor yaklasimidir. Hele bir de bunlari "su su kadar dakika olacak bu bu kadar saniye olacak" diye dar kaliplara sokmaya calismak tamamen abesle istigaldir, bunlar "ilahi kurallar" olsaydi Mozart operalarin 1 saati gecmedigi bir donemde kalkip 4 saatlik la Nozze de Figaroyu bestelemezdi. Bu bahsedilen kurallar ne muzigi oldugundan iyi ve kaliteli kilar,ne uygulanmamasi muzigin degerini dusurur, ne de muzisyenin cok umursamasi gereken birseydir (yegane amaci 1 milyon satip voliyi vurmak degilse).Muzigin ana amacinin disina tasan seylerdir bunlar.Piyasa kaygisi olan uymaya calisir, olmayan uymak zorunda degildir, tercih meselesi, biraz da "muzisyenlik" meselesi sanirim.

Mahcem'in yazdiklarinin altina imzami atarim. Muzik egitimi almadan ortaligi darmagin etmis tonla muzisyen var.Bunlarin en goze batan orneklerinden biri de Mark Knopfler/Dire Straits, adam nota bile desifre edemezken tek basina beste yapip tum grubu surukleyen kisi. Ote yandan konservatuar kokenli bestecileri/aranjorleri de goruyoruz Turkiyede,ozellikle de pop camiasinda, ortaya bir kac istisna disinda yaraticilik acisindan sifir, kolay tuketim muzigi disinda bir sey cikaramiyorlar (veya cikarmak istemiyorlar/gerek gormuyorlar??).Yaraticilik, muzikalite ve ifade ne kadar akademik egitim alindigiyla degil muzisyenin ne kadar muzisyen olduguyla alakali bir durum. Bir miktar nota bilgisi, armoni bilgisi olmali bir muzisyende, ama akademik muzik egitimi sadece nota ve armoni egitimi degil. Muzik temelinin ozumsenmesi ve ic dunyayla iletisimin saglanmasi yeterlidir muzikal ifade icin.

Selamlar

Kubilay
ps: mesaj kimseye cevaben yazilmadi, kendi gorusumu bildiriyorum,lutfen kimse kisisel algilamasin.
 
Kazma bey,

beatles kuralları bilmiyordu, duyduguyla müzik yapıyordu ondan dolayı süper müzik yapıyordu diyen siz değil miydiniz?

Herkesin kendiyle çelişme hakkı, 20 kişilik beste işine girişip veya amator stüdyoda demo kaydına girip ticari kaygı olmaksızın hata yaparak ögrenme/deneyim sahibi olma hakkı, keyfe keder beste yapma hakkı varken, burasının bir konservatuar forumu veya akademi türkiye yarısması forumu değil, herkese acık müziktek forumu oldugunu hatırlatmama gerek var mı? Böyle rahatsız edici bir üsluba ne gerek var?

Konu bir grubun demosuyken, 20 kişilik bestelerin konusuna girmenin ne anlamı var? O konunun prodüksiyon harikası yaratmak icin yaratılmadıgını herkes biliyor, gerek okullarda gerek stüdyoda dogac olarak, gerek böyle forumlarda yapılan bir şey, kimsenin su ana kadar sizin gibi böyle katı bir şekilde eleştirdiğini görmedim, cunku amacın "takılmak" oldugunun farkında herkes.

Ben de sizin 2 dolarlık mikrofonla süper oldu diye koydugunuz kaydınızı begenmedim, ama bu sayfadaki gibi bir eleştiriyle bunu belirtseydim hosunuza gider miydi?

Pink floyd- shine on you crazy diamond
Queen- bohemian rhapsody

Alar Bler Cler... güzel de herkes beatles veya michael jackson olmak zorunda değil ki. Pink Floyd' u ilk zamanlar herkes sıkıcı bulurmus, adamlar piyasa kaygısı olmadan beste yapalım demişler, sonradan adamların müziği dünya capında olmus. Bu kadar da kasmayın yani, olmaya da bilirlerdi.

Yani fikirlere saygım var, ama üslup neden böyle anlamadım hala, sert konusmakla rencide edici sekilde konusmak, bence belli noktalarda ayrılıyor, bunlara dikkat etsek cok mutlu olurum...
 
hoca ben sana niye kızayımki ? Burada tartışıyoruz ben alıngan degilimdir Allaha şükür .. Müzik zevklerimiz örtüşmüyor diye sana kızmam yada başka bir nedenden. burası medeni bir platform ..
Bazen Yanlış anlasılmalar olabilir ama kızıp öfkelenmeye gerek olmadıgını düşünüyorum..

....🙂)
 
Ahahhah, Kazma, sen harbiden müziğe âşık bir insansın 😀 Yine yanlış noktadan başladığın için yanlış yere varıyorsun, ama sen sürekli formüle baktığın, oraya odaklandığın için formül doğrulandığı sürece sonuçta çıkan da doğrudur zannediyorsun. Oysa baştaki bir eksi artı işareti hatası neticeyi değiştirir, çelişki diye gördüğün şey orada.

C6 çalabilmek için C6'nın ne olduğunu bilmek gerekmez, C6 diye adlandırılan ses grubunu kafanda duyabilmek yeterlidir. Eğer kafanda C6'yı duyamıyorsan diyagramdan notalardan C6 nasıl basılır çalınır görüp çalsan ne fayda. Notalar diyagramlar besteyi başkalarına anlatabilmek çaldırabilmek içindir, beste yapabilmek için değil. Eğer kafanda doğru tınlıyorsa do dodiyez re'yi de yan yana koyarsın bestende. Ben eğer bestenin orasında dinleyiciyi rahatsız etmek istiyorsam koyarım. kimisi o rahatsızlığı sever, kimi rahatı sever. Zaten bestenin duygusu dinleyiciye sunulana kadar bestecinindir, dinleyiciye sunulduktan sonra o bestenin duygusu artık bestecinin olmaktan çıkar, dinleyicinin olur. Beste dinleyicinin kulağına vardığı andan itibaren bestecinin o kulağın arkasında oluşacak duyguya hiç bir müdahelesi yoktur. Kulağın arkasında sevilecek mi, itilecek mi kimse garanti veremez. Hit-or-miss denen olay. O yüzden kimin neyi beğeneceğini formüle etmeye çalışma.

İstisna olayına gelince bana göre her beste başlı başına bir istisnâdır, her birinin kendine göre kuralı vardır. Her bestede kural baştan yazılır.

Ha, bu demek değil ki ben beste yaparken ABABCBA formlarını kullanmıyorum. Tabii ki kullanıyorum, ama besteyi yaparken ille de ABCB diye bir forma uysun diye uğraşmıyorum. Hatta kendimde onu farkettim, "bu parça çok güzel ama C'si yok, bir C yazmak lazım" dediğimde yazılan C'lerin hepsi o ana kadar güzel giden parçayı gebertiyor bitiriyor. Niye? Çünkü o C duygunun doğal bir gelişimi ve parçası olduğu için değil, olması gerektiği düşünüldüğü için orada.

O yüzden bir çok parçamda C yok. Bazılarında sadece A var. Bazılarında sadece A ve B var. Bazılarında A, B, C var. Hatta D var. Duygu nasıl gelmişse, Yoksa A B C B formatına uyması gerektiği için değil.

Bilmem bilir misin o parçayı, Frank Zappa'nın en meşhur bestelerinden "Peaches En Regalia" parçasında bölümler G'ye H'ye kadar çıkar. Uç uçabildiğin kadar. Uçuk kaçık bir bestedir, duyduğun hiçbirşey gibi değil. Dinle, benzetmeye çalış. Öte yandan A ile B'ye varamadan biten parçalar da var.

Zaten A'yı B'yi işin akademisyenliğini yapanlar koyar. Berklee de onun için var. Bir insana enstruman çalmayı, şarkı söylemeyi, düzenlemeyi öğretebilirsin ama orijinal bir beste yapabilmeyi öğretemezsin. Onu insan ya biliyordur ya da bilmiyordur, sen ancak bir takım metodlarla o duyguya zaten sahip olan birisinin duygularını daha rahat ortaya dökmesini sağlayabilirsin. Dolayısı ile Berklee veya başka bir kurum insanlara öğreteceği o duygu ifadelendirmesini metodlara dökmek zorundadır, ama bu, duygu sahibi insan ille de duyguları ifade ederken o metodlara kurallara uyacak anlamına gelmez. (Berklee konusunda esas söz sahibi olan adam susuyori ben konuşuyorum bu arada 😀 )

Neticede bu papatya falı gibidir, seviyor ile başlarsan seviyorla bitersin, sevmiyor ile başlarsan sevmiyorla bitersin.

Acıktım, gidip birşeyler yiyeceğim.
 
Herkes aynı anda yazıyormuş meğersem, gönder tuşuna bastım, daha önce orada olmayan yığınla mesaj çıktı karşıma bir anda
wow.gif
 
Ben şahsen hertürlü kalıplara karşıyım. Bilmem de zaten kalıp malıp. Teorik olarak da tek bildiğim porte üzerinde notaları gösterebilirim o kadar. Bir sesden sonra ya da bir ses topluluğundan sonra teori bana he7nacör54 akoruna basacan diyorsa basmam dururum, canım rö32diyez5 li salto isterse onu basarım. Kimse de durdurdamaz beni hehe. 😀. Sen nasıl yapıyorsun müziğini derseniz ben sadece A tarafarıyım belki olursa B ama hiç B olsun diye de kasmadım. Çünki A, senin anlatmak istediğin duygunun en temel halidir, ve nakarat özelliği taşır. Bu müzik anlayışları üzerine konuşmak ne kadar zormuş yav 🙂
 
CrazyFruit demiş ki:
yorumlarınız için teşekkür ederim(özellikle mahcem abi)davul konusunda...... bu demoda eksiklerimi daha iyi gördüm ve ankara'ya gittim burda pilli bebek 'in davulcusu Gürcan abiyle konuştum ve ders vermeyi kabul etti.. dilerim bir daha ki demoda herşey daha iyi olucak sayenizde 😀

Çok güzel. Hiçbir dersini kaçırma, tembellik edip kolayına kaçma. Deli gibi metronom ve rudiment çalışman lazım. Ben Üniversiteye yeni başladığım zaman, ki 1987 idi, Burak hatırlayacaktır, şu an sadece bana göre değil hemen herkese göre piyasanın en iyi bateristlerinden biri olan Cengiz Baysal da yeni başlamıştı aynı üniversiteye. Çocuk it gibi rudiment çalışırdı ders aralarında banklarda kantin önünde otobüste, biz böyle bakardık deli mi ne bu çocuk kafayı davul ile bozmuş diye. Bir daire tahtanın üzerine kauçuk yapıştırmıştı, onu lastikle dizine sabitler ha bire takata tıkata baget kontrolü çalışırdı, karşısında bir metronom tiktak tiktak. Ben onun kadar enstrumanına âşık ve sadık bir Serdar Öztop'u gördüm hayatımda, o da gitarcıdır davulcu değil, başka da kimseyi bilmem o derece sabırla ve inatla çalışan. Daha o zamanlardan belliydi süper davulcu olacağı, yetenek fışkırıyordu ama o yeteneğe güvenip salmadı, sabırla çalıştı. Bugün de semeresini görmekte. İsminin üzerine tıkla web sitesine git, orada bazı audio klipleri var, onlara bakarsın.

Bu arada seni iyice havaya sokması için bir de video linki veriyorum, bu sayfadaki bütün video klipleri iyice izle, orada her tarzdan dünyanın en iyi davulcuları olarak kabul edilen müzisyenlerin videoları var, Quicktime Movie olarak, eğer bilgisayarında Quicktime Player yoksa http://www.apple.com 'dan bedava indir yükle, bu videoların hepsini seyret, sakın bu cazcı bu latinci, ben rock istiyorum filan deme, belli bir seviyeye çıkana kadar temel bazı teknikleri öğrenmen lazım. Ben davulcu olmamama rağmen hepsini izledim, senin kare kare ezberleyeceğini tahmin ediyorum. Bu videolardan bile çok şey kaparsın, her ne kadar o seviyeye gelmek yıllarını alacak olsa da:

http://www.drummerworld.com/drummervideo.html


Özellikle Prince & New Power Generation davulcusu John Blackwell, Pop/Rock stüdyo davulcusu Thomas Lang ve Dream Theatre/Liquid Tension Experiment davulcusu Mike Portnoy'un video kliplerine bak, eğitici videolarından alınma klipler onlar. Portnoy bu arada sizin yaşıtlar arasında çok popüler bir isimdir, ama ondan Lars Ulrich'den başka davulcular da var. Hepsini izle. Mesela herkes Portnoy aşağı Portnoy yukarı der ama kimse Portnoy'un örnek aldığı davulcuların Neil Peart, Ringo Starr, Terry Bozzio ve Vinnie Colaiuta olduğunu bilmez (ref. Portnoy'un kendi web sitesi.) Bu davulcular hâlâ piyasadalar.

Özellilkle 70-80'lerde Frank Zappa ve 90'larda Sting ile olan çalışmalarıyla tanınan Vinnie Colaiuta'nın yanısıra Akira Jimbo, Mike Terrana, yine 70'lerden eski bir Frank Zappa'cı büyük davulcu Terry Bozzio ve 80'lerin vazgeçilmez Rock/Heavy Metal davulcularından Greg Bissonette'i de atlama orada. Gerçi hiçbirini atlama diyeceğim, hepsi efsane isimler, hangi tarz müzik yapacaksan yap, Gene Crupa'dan Buddy Rich'den Tony Williams'dan tut Dennis Chambers'a Simon Phillips'e Billy Cobham'a Alex Acunya'ya bütün bu babaları iyice incelemek durumundasın, eğer iyi bir baterist olmak istiyorsan. Benim en büyük favorim Gene Crupa ve Buddy Rich. İzle, ne demek istediğimi anlayacaksın 😉

Bunların yanında yenilerden bazı güzel davulcuların da videoları var orada, mesela efsane basçı Abraham Laboriel'in oğlu Abe Laboriel Jr.'ı dünyanın en zengin müzisyeni Sir Paul McCartney Formerly Of The Beatles'ın arkasında izlerken güzel bir stadyum konseri ortamını yaşayabilir, Steve Ferrone'yi de büyük perküsyoncu Ray Cooper ile beraber Eric Clapton ve Mark Knopfler'ın arkasında blues klasiği "Sunshine Of Your Love"ı güzel bir açık hava kalabalığına çalarken izler, hoş anlar yaşarsın 😉

Gençsin, çok vaktin var. Birkaç ay önce Terry Bozzio'nun bir videosunu izledim, çift gros tekniği ve davul soloları üzerine. Bozzio davulcular arasında bile aşmış öncü bir davulcu olarak bilinir, ama o üstün tekniğini geliştirirken yıllar boyunca hiç bıkmadan günde 6 ila 8 saat davul çaldığını, her gün sırf iki saat ayaklarına çift gros rudiment etüdleri yaptırdığını söylüyordu. Oradaki ifadesi şöyle birşeydi: "Bu kasette beni uygularken göreceğiniz tekniklerin bana bir gecede gökten indiğini sanmayın. Bu teknikleri geliştirmeye çalışırken çok aciz ve utanç verici hallere düştüğüm oldu, metronomu en yavaş haline getirip herşeyi oradan tekrar alıp yavaş yavaş hızlandırmak zorunda kaldım, haftalar boyu kasılan ayaklarımı gevşetebilmek için yoga yaptım." Ama bıkmamış, ısrarla çalışmış ve şu anda bütün davulcuların örnek aldığı bir enstrumanist haline gelmiş.


Kolay gelsin.
 
bana yazılan mesajlara toplu cevap.

Herkese merhaba.

Konuyu uzatmak istemiyorum.

Dediklerimde ısrar ediyorum. Nasıl güzel kadın çirkin kadın varsa, iyi beste vardır kötü beste vardır. Ve de eğitim şarttır. Öğrenmemek te bir seçimdir. Cenab-ı Allah, öğrenmek istemeyenlerin inadını arttırsın.🙂

Bu arada bana hitaben yazılan mesajların içerisinden Sn. awakeone' ın bazı fikirlerine katılmadığımı belirtmek isterim.

Ama, awakeone bir yerde benim yerime bir çok kişiye cevap verip, beni tek tek mesaj yazma derdinden kurtardı. Kendisine teşekkür ederim.

Nerede kurtardı?

awakeone demiş ki:
Kazma bey, beatles kuralları bilmiyordu, duyduguyla müzik yapıyordu ondan dolayı süper müzik yapıyordu diyen siz değil miydiniz?

Evet, bendim. Demek ki ben kuralcı değilim. O mesajda çoban örneği bile vardı...İlgili arkadaşlara duyurulur.

Ama, mesajın devamında Beatles' ın eğitim görüp daha da süper bestelere imza attığını da yazmıştım. Ayrıca, orası İngiltere. Adamlar 10 yaşında müziğe başlamışlar. Hamburg' ta çalarken repertuarları 100 şarkıdan fazla idi. Ve, bildiğim kadarıyla o zaman ki repertuarları kendi bestelerinden oluşmuyordu.

Beatles, kendi besteleri olmayan sayısız parçayı icra edip çok şey öğrenmişlerdir. Bu da bir tür eğitimdir. Ama, bizim Türk' ler 2 akor öğrenirler, 3 gün sonra da beste yaparlar. Ondan sonra da 20 kişilik beste yapma gibi garip projelere de girişirler. Zihni Sinir projesi gibi bir şey.🙂

Neyse...Biraz daha Beatles konusuna devam etmek isterim. Beatles' ın prodüktörü George Martin' di. Senfoni Orkestrası şefi George Martin..

George Martin gitti, Beatles bitti. G. Martin' in yerine geçen kişinin yaptığı albüm ise bocktan bir aranje anlayışına sahip olduğu için, geçen ay yeniden düzeltilip Let It Be The Naked olarak piyasaya sürüldü.

burasının bir konservatuar forumu veya akademi türkiye yarısması forumu değil, herkese acık müziktek forumu oldugunu hatırlatmama gerek var mı? Böyle rahatsız edici bir üsluba ne gerek var?

Uslubum rahatsız edici değil. Ben, beğenmediğim bir besteyi eleştirdim. Mesele bundan ibarettir.

gerek okullarda gerek stüdyoda dogac olarak, gerek böyle forumlarda yapılan bir şey, kimsenin su ana kadar sizin gibi böyle katı bir şekilde eleştirdiğini görmedim, cunku amacın "takılmak" oldugunun farkında herkes.

Takılmak mı? Bunu size yakıştıramadım sn. awakeone.

Burası piknik bahçesi mi yoksa size göre? Ben bu foruma bir şeyler öğrenmeye geliyorum. Takılmak istersem kahveye giderim, pişti oynarım.

Haklısın. Eleştirim katı. Hem de çok katı. Ama, bana göre o beste kötü. Ben, sadece fikirlerimi yazdım. DEDE kırılmasın diye, yalakalık mı yapayım yanii...Esas kötülüğü o zaman yapmış olurdum. Burası cami avlusu değil sayın awakeone. Gerçekler arenası burası. Nasıl da döktürüyorum, maaşallah bana...🙂


Ben de sizin 2 dolarlık mikrofonla süper oldu diye koydugunuz kaydınızı begenmedim, ama bu sayfadaki gibi bir eleştiriyle bunu belirtseydim hosunuza gider miydi?

Hem de çok hoşuma giderdi. Keşke eleştirseydiniz, büyük bir zevk duyardım. Kendime bir ders çıkarırdım. En kısa zamanda eleştirilerinizi bekliyorum. Ama, sadece beste hakkında...Çünkü, kayıdın iyi olduğunu hiç iddia etmedim. Benim kayıtlar Bocktan...2 dolarlık mikrofondan ne beklenir. Yine de, dedenin vokal kaydından daha iyi bana göre...

Not: eleştirmeniz için bir iki beste daha koyacağım oraya.

Yani fikirlere saygım var, ama üslup neden böyle anlamadım hala, sert konusmakla rencide edici sekilde konusmak, bence belli noktalarda ayrılıyor, bunlara dikkat etsek cok mutlu olurum...

Bir besteye kötü demek ne zamandan beri üslup bozukluğu oluyor? Bir albüm piyasaya çıktığı zaman, tüm eleştirmenler o albümü eleştirir. Hem de acımasızca.

İyi günler dilerim.

Not:

Bir bestemi daha koydum. Eleştirirseniz çok memnun olurum sn. awakeone..Rencide etmek bile serbest...
http://www.angelfire.com/pop2/prens/mp3/yalniz_yasiyorum.mp3
 
Ben konuları ait oldukları baslıkta eleştirmeyi yeğliyorum içimden eleştirmek geliyorsa. Üslup konusunda kastım buydu: Ucu, ortak beste konusundaki tüm katılımcılara dokunan bir konu hakkında, gerekli konu baslıgı orada dururken, yargı icerikli bir yazıyı burada görmek hosuma gitmedi, burayı okumuyor da olabilirdik. Yok o onun eklemesine şöyle demiş de, diğeri de böyle ayar vermiş vs... Beni rahatsız etti, direkt ilgili kişiler arasında ben olmasam bile. Acık ve net oldugunu düşünüyorum.

DEDEnin eleştirisinde de katılmadıgım noktaları belirttim sadece. Bunun da acık ve net oldugunu düşünüyorum.

İcimden gelirse işlerinizi eleştiririm, kendi konu baslıgının altında. Su anda, böyle alakasız bir konuda, böyle bir niyetim yok. Bunun da acık ve net... her neyse... 😀
 
😀

Tartışma da sonunda klâsik sanatçı egolarına teslim oldu burada 😆 ama olsun, eminim DEDE grubundaki arkadaşlar bu beyin fırtınasından ihtiyaç duydukları ipuçlarını çıkarmışlardır, eğer faydalı olabildik ise ne mutlu 😀

Herkese fikirlerini paylaştıkları için teşekkürler. Güzel başlık oldu.
 
...

Öncelikle kazmanın bestesini beğendiğmi söylemek istiyorum.Bana nostaljik duygular tattırdı.

Tartışılan mevzuya gelince;
Hayatın siyah ve beyazdan oluştuğunu düşünmüyorum.Baktığımız heryer gri.Bilgisayardaki gibi sadece 1 ler ve 0 lar yok hayatta 2 ler 3 lerde var.Tıp fakültesi 3.sınıfta okurken klinik derslere yeni başlamıştık.Bir hocam ''Hastalık yoktur, hasta vardır'' demişti.Hayat matematiksel denklemlerle ifade edilemicek kadar kompleks, yeni doğmuş bir bebeğin yüzündeki masumluk kadar da basittir(çocuk sağlığı alıyorum bu aralar etrafımda bebiş çok)Hayatı matematiksel denklemlerle sınırlandırıyoruz.Yaptığımız tanımlama ve kalıplar bizi bizi kutulara sözlere hapsediyor.
Müzikte matematiktir.Fiziksel olarak yaratılmış ses dalgalarının, biyolojik olarak kulağımızda yarattığı nöronal sinyaller.buraya kadar herşey kolay ama problem bundan sonra başlıyor.Algılama...beynimiz tarafından (üst kortikal alanlar 😀 ) Beyaz ve siyahların arasına griler yani hata burada giriyor.Güzeli güzel yapan burada netleşiyor.

Kazma demiş ki; Einstein' a sormuşlar: Deha nedir. % 10 Deha + % 90 çalışmak ve öğrenmek. Ama unutmamak gerekir ki Einsteini Einstein yapan o %10 luk kısımdır.
Amma felsefe yaptım, sonuç olarak denklemler, müziğn içinde olmalıdır bu anlamak enerjiden ve işten tasaruf etmek için şarttır.Denklem ve kurallar bir öğreti metodudur.Ve işin %90 kısmını oluşturmalıdır.Bu konuda kesinlikle Kazma ya katılıyorum ama bir şarkıyı şarkı yapan %10 luk kısmıdır ki bu o kalıp ve denklemlerle hiç bir zaman ifade edilemez.

Kolay gelsin
 
Mahcem demiş ki:
😀

Tartışma da sonunda klâsik sanatçı egolarına teslim oldu burada 😆 ama olsun, eminim DEDE grubundaki arkadaşlar bu beyin fırtınasından ihtiyaç duydukları ipuçlarını çıkarmışlardır, eğer faydalı olabildik ise ne mutlu 😀

Herkese fikirlerini paylaştıkları için teşekkürler. Güzel başlık oldu.

Noktayı koymuşsun. Kutlarım.

Tevfik Fikret' in dediği gibi "Büyük eserler büyük fikirlerin çarpışmasından doğarlar."

Tartışmazsak, burası " Körler sağırlar biribirini ağırlar forumu olur."

Sevgiler.

kazmaoğlukazma 😆
 
Re: ...

nebukenazar demiş ki:
Amma felsefe yaptım, sonuç olarak denklemler, müziğn içinde olmalıdır bu anlamak enerjiden ve işten tasaruf etmek için şarttır.Denklem ve kurallar bir öğreti metodudur.Ve işin %90 kısmını oluşturmalıdır.Bu konuda kesinlikle Kazma ya katılıyorum ama bir şarkıyı şarkı yapan %10 luk kısmıdır ki bu o kalıp ve denklemlerle hiç bir zaman ifade edilemez.

Kolay gelsin

Aynen katılıyorum.

Sana da kolay gelsin.
 
awakeone demiş ki:
Ben konuları ait oldukları baslıkta eleştirmeyi yeğliyorum içimden eleştirmek geliyorsa. Üslup konusunda kastım buydu: Ucu, ortak beste konusundaki tüm katılımcılara dokunan bir konu hakkında, gerekli konu baslıgı orada dururken, yargı icerikli bir yazıyı burada görmek hosuma gitmedi, burayı okumuyor da olabilirdik.

İcimden gelirse işlerinizi eleştiririm, kendi konu baslıgının altında. Su anda, böyle alakasız bir konuda, böyle bir niyetim yok. Bunun da acık ve net... her neyse... 😀

Konu beste eleştirisi. Ha bu başlık ha başka başlık...Ha sizin ortak besteniz ha DEDE' nin bestesi. İkisinin tek bir ortak noktasi var: "İki bestenin eleştirilmesi..."

Ayrıca, bir de şu var. Konu başlığı farklı olabilir, ama, forum başlığı aynı:

"MüzikTek: Müzik Yapımı ve Teknolojisi"

Bu yüzden mesajımda sizin başlıkla ilgili fikir beyan ettim.

Yine de sizi kırdıysam, özür dilerim.😢
 
Mahcem abi önerilerin ve tavsiyelerin için çok teşekkür ederim 😀 şu an kayseride okuduğum için sadece ankara-kayseri yol parasını çıkarmaya çalışcam 😀 ve umuyorum bir daha ki demoda bizi desteklemeye devam ederseniz çok daha iyi işlerle karşınıza çıkacağız... 🙂
 

Geri
Üst