Hani içi oyuk gitar kötüydü (!)

Tartışma ne kadar da derin.
11. sınıftayken bölüm dersi veren bir hocam ile gitarlar üzerine muhabbet ediyorduk. Kendisi bana gitar almadan önce acaba hangi gitarı alsam, şu gitar nasıldır vs. gibi düşünerek zaman kaybettiğini söylemişti. Benim fikrim de bu yönde. Şayet bahsedilenlerin tona ne kadar etki edeceği konusunda yorum yapabilecek bilgiye sahip değilim. Fakat bu etkilerin sizin müziğinize, sanatınıza, yansıtmak istediklerinize etkisinin olmayacağını düşünüyorum.
Ekipmanlara ise müzik yapmayı unutturacak kadar önem vermemeli bence.
 
Son düzenleme:
Gitar alırken tek önemsediğiniz şey tonu mu gerçekten ?
Benim için önem sırası şu şekilde: 1- görüntü 2- hissiyat 3- rahatlık 4- ton. Tonu zaten manyetikle büyük oranda halledebiliyorsunuz.
Bu arada evet, bolt-on, set neck ve neck thru bağlantılar arasında oldukça fazla fark var. Kayıtlarda çok net belli olmuyor bu farklar ama elinize alıp çalarsanız anlayabilirsiniz. Deneyip de gene anlamadıysanız allaha beni neden böyle yarattın diye yakarın. Bolt-on parlaktır, fenderler niye bolt-on oluyor sanıyorsunuz. Ben de amfi karakterimden dolayı parlaklığa ihtiyaç duyduğum için son tercihimi bolt-on yapılı gitarlardan yana kullanmaya karar verdim. Sustain farkı da var tabii ki ama neck thruların hissiyatını beğenmiyorum ve tonları biraz fazla koyu.
 
Vay be mesele nerelere gelmiş. Post apokalips sonrası hayatta kalanlarımız, gece ateşte kertenkele kızartırken 'dede, o anlattığın mavi denizler, yeşil ormanlar niye yok oldu?' diye soran torunlarımıza boynumuz eğik, gözümüz yaşlı 'çünkü turkrock forumdaki ton ağacı tartışmasından 3. dünya savaşı çıktı yavrum, gökten ölüm yağdı, yer küre anamız alev aldı, şimdi kertenkeleni ye itoğlusu, bak onu da bulamayanlar var' diyeceğiz tahminen.

İnternet ortamında nispeten küçük, yüzyüze konuşulsa en fazla güldürecek türden tartışmaların neden kanlı bıçaklı hale geldiğine dair çok yazı var da naçizane şunu önerebilir miyim: Burada veya online olarak başka bir yerde tartışırken karşınızda bir arkadaşınız varmış gibi hayal edin. Gerçekten de mesela birlikte çaldığınız bir arkadaşınızla aranızda 'SENSUSÖKÜZEVLADINASSSIIIDERSİNSAPAÇISININETKİSİYOKPİSCAHİLOMAUNUVARYAMONTELERİMBİRYANINARRS!!1' şeklinde bir münakaşa oluyor mu? Oluyorsa helal, çok tavizsizmişsiniz. Benim gördüğüm insanlar gerçek hayatta daha anlayışlı oluyorlar en fazla biraz şakalaşıp bırakıyorlar böyle muhabbetleri. Biz de öyle yapsak?
 
Türkiye şartlarında fikirler ne yazık ki kutsaldır. Ama herkesin fikri kendine kutsaldır, kimsenin kutsalına çomak sokmadan paylaşacağım argümanımı iki tarafında da makul bulacağını düşünüyorum.

Ağacın gitar tonuna etkisi vardır fakat elde edilmek istenen tonun türüne göre değişiklik gösterir. Clean tonlar gerektiren bir müzik icra edeceksek ağacın yanında gitarın tüm komponentlerinin tona etkisi kirli tonlara göre daha fazladır. Hi-gain tonlara çıktıkta ağacın ve gitarın önemi zaten sinyali çok fazla manipüle edeceğimizden ötürü giderek azalmaya başlar. Bu gain seviyelerinde kullandığımız preampten bile çok daha önemli olan değişken kabin ve mikrofonlama tekniğidir. Şahsen enstrümanımın stabil ve konforlu olmasını (action, akort stabilitesi, ağırlığı) metal çaldığım için çok daha fazla önemserim.

Son olarak özellikle ağaç dışındaki materyellerden yapılan gitarların ağacın tonuna etki etmeyişine argüman olarak gösterilmesini tamamen yanlış buluyorum. Burada tartıştığımız gövde materyelinin tona etkisi olmalı, aynı duyumun yakalanmış olması deneyci bir mantıkla sonuç çıkarmaya çalışırken; aslında farkında olmadan son derece ilkel bir düşünme sistemi ortaya koymamıza neden olur. En sonunda yeni bir başlık açıp içimizden biri farklı materyelleri örnek gösterene kadar Aryum'un tona etkisi diye aynı şekilde tartışırız yoksa... Kısaca mevzu marangozluğa kaymamalı diyor ve bahsettiğim ton olayını çok güzel açıklayan bir video bırakıyorum.

 
Geri
Üst