Ekonomi

Dünyanın her yerinde devlet kesimi vergiyle var olur. Ortalama devlet gelirlerinin %90, %95'i vergiden oluşur. Vergiyle ayakta duran bir ekonomi de pek mantıklı bir söylem değil.
Turkiye de daha çok talebi olan enstrümanların yerli üretimi mevcut. Yerli pazarın zaten cok küçük olması ve o pazarda da fender ile rekabet etmenin pek mümkün olmadığı bir ortamda, nasıl yerli bir uretici bekleyebilirsiniz ki.
Şimdi gördüm yorumunuzu, demek istediğimi sanırım anlamamışsınız. Dediğinize gelirsek halktan alınan vergiler ayrıdır ihracattan ve ithalattan alınan vergiler ayrıdır. Ülkede dışa ihracat olursa devletin kasasına da dışarıdan para akışı olur. Devlete bağlı şirketse kazanç payı büyüktür, özel şirketse vergi alır bir nevi win+win durumu. Fazla politikaya girip uzatmadan basit bir şekilde anlatacağım biz şuan üretim-tüketim ve dışa alım-satım dengesi bozulmuş bir ülkeyiz az üretip-satıyor, çok alıp-tüketiyoruz. Ki bu durumda aradaki cari açığı kapatmak için devlet vergi zamlarıyla vatandaşa yükleniyor sonuç ortada. Klişe konuşursak ABD'de üretilip 1 birime satılan gitar devlet vergileriyle ülkemizde 2,5-3 birime satılarak aynısından devlete almış oluyorsunuz. Ki vergiyle üreticinin bile 2 katını kazanan devlet üretmeye ihtiyaçta duymaz. Bu durumda devlet zenginleşir ama halkın refat seviyesi alım-gücü düşer. Nasıl dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olduğumuzu anlatabildim mi?

Diğer yazınıza gelirsem de pazarlama ve arge iyi geliştirilebilirse yerli pazar genişleyebilir. Çinden ucuza dandik gitar ithal edip kendi logomuzu basmaktan bahsetmiyorum. Mesela yerli bir marka bilindik markaları aratmayacak orta-üst segment gitar-amfi üretimleri yaparsa TR pazarında daha uygun fiyatlı nispeten daha kaliteli alternatif bir kapı açılabilir. Bunun içinde üretim, iş gücü, maliyet gibi şeylerin iyi dengelenmesi lazım. Gitar piyasasında da şu saatten sonra zaten Fender, Gibson gibi kült markalarla rekabet edecek bir firma elbet çıkaramayız elbet ama pazarlama iyi geliştirilirse yurtdışı piyasasında bile alternatif bir yer bulunabilinir. Örneğin; Yunanistan'da yurtdışı piyasasında yer etmiş Crazy Tube Circuits, JAM Pedals gibi klon+kendine has modelleri olan butik pedal üreticileri var. Bizde de yerli pedal üreticileri var ama neden yurtdışında yaygın olmamışlar olay pazarlama ve kendine has mühendislik.
 
Şimdi gördüm yorumunuzu, demek istediğimi sanırım anlamamışsınız. Dediğinize gelirsek halktan alınan vergiler ayrıdır ihracattan ve ithalattan alınan vergiler ayrıdır. Ülkede dışa ihracat olursa devletin kasasına da dışarıdan para akışı olur. Devlete bağlı şirketse kazanç payı büyüktür, özel şirketse vergi alır bir nevi win+win durumu. Fazla politikaya girip uzatmadan basit bir şekilde anlatacağım biz şuan üretim-tüketim ve dışa alım-satım dengesi bozulmuş bir ülkeyiz az üretip-satıyor, çok alıp-tüketiyoruz. Ki bu durumda aradaki cari açığı kapatmak için devlet vergi zamlarıyla vatandaşa yükleniyor sonuç ortada. Klişe konuşursak ABD'de üretilip 1 birime satılan gitar devlet vergileriyle ülkemizde 2,5-3 birime satılarak aynısından devlete almış oluyorsunuz. Ki vergiyle üreticinin bile 2 katını kazanan devlet üretmeye ihtiyaçta duymaz. Bu durumda devlet zenginleşir ama halkın refat seviyesi alım-gücü düşer. Nasıl dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olduğumuzu anlatabildim mi?

Diğer yazınıza gelirsem de pazarlama ve arge iyi geliştirilebilirse yerli pazar genişleyebilir. Çinden ucuza dandik gitar ithal edip kendi logomuzu basmaktan bahsetmiyorum. Mesela yerli bir marka bilindik markaları aratmayacak orta-üst segment gitar-amfi üretimleri yaparsa TR pazarında daha uygun fiyatlı nispeten daha kaliteli alternatif bir kapı açılabilir. Bunun içinde üretim, iş gücü, maliyet gibi şeylerin iyi dengelenmesi lazım. Gitar piyasasında da şu saatten sonra zaten Fender, Gibson gibi kült markalarla rekabet edecek bir firma elbet çıkaramayız elbet ama pazarlama iyi geliştirilirse yurtdışı piyasasında bile alternatif bir yer bulunabilinir. Örneğin; Yunanistan'da yurtdışı piyasasında yer etmiş Crazy Tube Circuits, JAM Pedals gibi klon+kendine has modelleri olan butik pedal üreticileri var. Bizde de yerli pedal üreticileri var ama neden yurtdışında yaygın olmamışlar olay pazarlama ve kendine has mühendislik.
Dediklerinize lafım yok benden belkide kat kat kat fazla bilgilisinizdir ve ek olarak belkide profesyonel olarak bu işlerle uğraşıyorsunuzdur yani amacım sizi baltalamak değil. Ancak şu kısma bir şey söylemek istiyorum.
Bizde de yerli pedal üreticileri var ama neden yurtdışında yaygın olmamışlar olay pazarlama ve kendine has mühendislik.

Paypal ilk kapandıgı zamanlar bazı insanlar ekmeğimden olacağım yurt dışına yazılım satıyorum grafik satıyorum ekmeğimi ordan kazanıyorum diyordu ama kimsenin umrunda olmadı. Paypal kapandı gitti. Paypal sayesinde ülkeye ne kadar para girerdi bilmiyorum ama şu an düşününce yanlış bilmiyorsam 100 euro gönderirken 30-40 euroya kadar kesinti var. 100 euroluk bir pedaldan ya 50-60 euro üretici kazanacak kendisi ya maliyetine verecek ya da az bir karı olacak ya da 140 euroya satacak bu sefer rekabet edemeyecek. Ha ben belki bir şeyleri eksik yanlış biliyorumdur kendim böyle düşünüyorum.
 
Şimdi gördüm yorumunuzu, demek istediğimi sanırım anlamamışsınız. Dediğinize gelirsek halktan alınan vergiler ayrıdır ihracattan ve ithalattan alınan vergiler ayrıdır. Ülkede dışa ihracat olursa devletin kasasına da dışarıdan para akışı olur. Devlete bağlı şirketse kazanç payı büyüktür, özel şirketse vergi alır bir nevi win+win durumu. Fazla politikaya girip uzatmadan basit bir şekilde anlatacağım biz şuan üretim-tüketim ve dışa alım-satım dengesi bozulmuş bir ülkeyiz az üretip-satıyor, çok alıp-tüketiyoruz. Ki bu durumda aradaki cari açığı kapatmak için devlet vergi zamlarıyla vatandaşa yükleniyor sonuç ortada. Klişe konuşursak ABD'de üretilip 1 birime satılan gitar devlet vergileriyle ülkemizde 2,5-3 birime satılarak aynısından devlete almış oluyorsunuz. Ki vergiyle üreticinin bile 2 katını kazanan devlet üretmeye ihtiyaçta duymaz. Bu durumda devlet zenginleşir ama halkın refat seviyesi alım-gücü düşer. Nasıl dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olduğumuzu anlatabildim mi?

Diğer yazınıza gelirsem de pazarlama ve arge iyi geliştirilebilirse yerli pazar genişleyebilir. Çinden ucuza dandik gitar ithal edip kendi logomuzu basmaktan bahsetmiyorum. Mesela yerli bir marka bilindik markaları aratmayacak orta-üst segment gitar-amfi üretimleri yaparsa TR pazarında daha uygun fiyatlı nispeten daha kaliteli alternatif bir kapı açılabilir. Bunun içinde üretim, iş gücü, maliyet gibi şeylerin iyi dengelenmesi lazım. Gitar piyasasında da şu saatten sonra zaten Fender, Gibson gibi kült markalarla rekabet edecek bir firma elbet çıkaramayız elbet ama pazarlama iyi geliştirilirse yurtdışı piyasasında bile alternatif bir yer bulunabilinir. Örneğin; Yunanistan'da yurtdışı piyasasında yer etmiş Crazy Tube Circuits, JAM Pedals gibi klon+kendine has modelleri olan butik pedal üreticileri var. Bizde de yerli pedal üreticileri var ama neden yurtdışında yaygın olmamışlar olay pazarlama ve kendine has mühendislik.
Anlatabildiğinizi sanmıyorum. Dediklerinizin ekonomik büyüklükle pek alakası yok. Ekonomik büyüklük GSYİH esas alınarak ölçülür, satın alma gücü eklenebilir veya nominal olarak da hesaplama yapılabilir. GSYİH ülke coğrafyası içerisinde elde edilen gelir demektir. Vergiler hesaplamada negatif olarak toplanır.
Türkiye'nin cari açığı 1946'dan beri kronik bir sorun ama arada ki dengeyi halktan alacağınız vergilerle karşılamıyorsunuz. Ödemeler bilançosunda ki fark ya dış borçlanma ile sağlanabilir ya da merkez bankası rezervleri ile.
Devlet her halükarda üretime ihtiyaç duymamalı. Kominist bir ülkede yaşamıyoruz, üretime ihtiyaç duyacak olan fiyat yüksekliğiyle rekabet etme şansını gören özel kesim. Dediklerinizin bazılarına katılsam da ekonomimizin büyüklüğünün vergilerle sağlandığı veya ekonominin vergilerle döndüğünü gerçekten anlayamadım. Verginin ekonomi üzerinde ki etkisi negatiftir hem de çarpan etkisiyle. Vergilerle ekonomik büyüklük sadece kamu harcaması çarpanının, vergi çarpanından büyük olduğu durumda, vergilerle finanse edilen kamu harcamalarının, verimli yatırımlara aktarılması ile mümkün olabilir. Eğer kastettiğiniz bu ise bu da kötü bir şey değil pek.
 
1900 liraya, 2500 liraya İKİNCİ EL sx gitarlar görüyorum ilanlarda. 1-2 tane de değil üstelik. Korona gibi yayılmaya başladılar. Çok yazık halimize. Dolar 8.60'ı geçmişti bugün. Umarım önümüzdeki aylarda bugünlerimizi aramayız. Aziz nesin'in zamanında az bile dediğini düşünüyorum artık.
 
Biz halktan yetki istedik, onlarda bize herşeyi verdi. Biz onları değil, onlar bizi seçti. Sonuçlarına katlanmak zorundalar. Hiç kimseyede acımıyorum.
Dr. Paul Joseph Goebbels
Nasyonel Sosyalist Özgürlük Partisi
Partsi sözcüsü-Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı
16.04.1945
 
Biz halktan yetki istedik, onlarda bize herşeyi verdi. Biz onları değil, onlar bizi seçti. Sonuçlarına katlanmak zorundalar. Hiç kimseyede acımıyorum.
Dr. Paul Joseph Goebbels
Nasyonel Sosyalist Özgürlük Partisi
Partsi sözcüsü-Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı
16.04.1945
Almanca'da da de/da ayırmıyorlar mıymış? Fakat asıl mesele Goebbels'in bu lafları bu şekilde ve bu bağlamda etmemiş olduğu. Sizin alıntı Der Untergang isimli filmden.
 
Almanca'da da de/da ayırmıyorlar mıymış? Fakat asıl mesele Goebbels'in bu lafları bu şekilde ve bu bağlamda etmemiş olduğu. Sizin alıntı Der Untergang isimli filmden.
Filme yansımış metin iyileştirilmiş kısmıdır. Konuşmanın tam metni fbi arşiv kayıtlarında net şekilde mevcut. Filmde saçma sapan şekilde her monkhe ile konuşma betimlenmiş ancak bu cümleler fbi kayıtlarında yazılı propaganda metni olduğu gerçeği mevcut. Fbi nazi ve ww2 arşivlerini tamamen açtıktan sonra lebaleb belgeseller düzenlendi. En iyisi şuan için natgeo nazilerin mega yapıları ile hitler gençliğı ayrıca viasat explorerda da ww2de ve savaş suçlularının yargılama ve sorgulamasında göre almış gerçek kişilerin anlatımı ile yapılan belgeselde hitlerin sekreterinin net anlatımları var.
Lâkin sorun lafın nerede geçtiği değil. Sorun bu cümlenin günümüz ile uyuşup uyuşmaması.
 
Biz halktan yetki istedik, onlarda bize herşeyi verdi. Biz onları değil, onlar bizi seçti. Sonuçlarına katlanmak zorundalar. Hiç kimseyede acımıyorum.
Dr. Paul Joseph Goebbels
Nasyonel Sosyalist Özgürlük Partisi
Partsi sözcüsü-Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı
16.04.1945
Malum şahıslara oy vermeyenlerin suçu ne peki?

Bazen demokrasi, eğitim seviyesi Türkiye gibi düşük ülkelerde gerçekten iyi bir şey mi diye düşünüyorum. Oy verme işine bizim ülkede bir kriter getirilmesinin çok iyi olacağını düşünüyorum. Belli bir iq veya eğitim seviyesinin altındaki insanlar oy vermemeli. Kurunun yanında yaş da yanıyor yoksa bu şekilde.
 
Malum şahıslara oy vermeyenlerin suçu ne peki?

Bazen demokrasi, eğitim seviyesi Türkiye gibi düşük ülkelerde gerçekten iyi bir şey mi diye düşünüyorum. Oy verme işine bizim ülkede bir kriter getirilmesinin çok iyi olacağını düşünüyorum. Belli bir iq veya eğitim seviyesinin altındaki insanlar oy vermemeli. Kurunun yanında yaş da yanıyor yoksa bu şekilde.

Türkiye’yi yönetenler ve muhalefetin %80’i dünya görüşleri sığ ve eğitimsiz insanlar. Ülkeyi yönetecek olanları seçenler de, sabah programlarında görülen, tarlasına taş attı diye amcasının oğlunu katleden iç Anadolu insanı. Aslen İstanbulluyum ancak mesleğim gereği 2 yıl Aksaray’da görev yaptım. Yerli topluluğun geneli 2023’ten sonra dünyayı fethedeceğimizi, haritanın yarısının Türkiye olacağını falan sanıyordu.
 
Malum şahıslara oy vermeyenlerin suçu ne peki?

Bazen demokrasi, eğitim seviyesi Türkiye gibi düşük ülkelerde gerçekten iyi bir şey mi diye düşünüyorum. Oy verme işine bizim ülkede bir kriter getirilmesinin çok iyi olacağını düşünüyorum. Belli bir iq veya eğitim seviyesinin altındaki insanlar oy vermemeli. Kurunun yanında yaş da yanıyor yoksa bu şekilde.
Dağdaki çobanın oyuyla sizin oyunuz bir mi, değil mi?
 
Çoban olmakla alakası yok olayın. Eğitimden kastım okul bitirmek değil. Kendini yetiştirebilmek ve düşünmeyi, fikir yürütebilmeyi öğrenmek. Yoksa okul bitirmemiş olup nice okul bitirmiş insanlardan daha kültürlü kişiler de var ülkede. Olay düşünmek ve beyni kullanabilmek bence.
Dediğiniz, bu. Taşra bir bölgede ailesi gerekli olanakları sağlamadığı için ne kendini geliştirebilmiş, ne de eğitim alabilmiş bir insanın, kendisini yöneteni secmesin, onun yerine ben seçeyim diyorsunuz. Ve seçmen ile siyasi arasında ki ilişkiyi ortadan kaldırıyorsunuz. Yani bu insanlar bir sorun yaşadığında bunu dile getirecek insanlar olmayacak çünkü bunlar oy veren insanlar değil. Seçmen-siyasi ilişkisi sadece yonetini seçmek değildir, bu ilişkinin ekonomik sonuçlarını açıklayan onlarca teori mevcut. Bu hakları birisinden almak istemek, ne kadar bencilce umarım farkına varabiliyorsunuzdur.
 
Dediğiniz, bu. Taşra bir bölgede ailesi gerekli olanakları sağlamadığı için ne kendini geliştirebilmiş, ne de eğitim alabilmiş bir insanın, kendisini yöneteni secmesin, onun yerine ben seçeyim diyorsunuz. Ve seçmen ile siyasi arasında ki ilişkiyi ortadan kaldırıyorsunuz. Yani bu insanlar bir sorun yaşadığında bunu dile getirecek insanlar olmayacak çünkü bunlar oy veren insanlar değil. Seçmen-siyasi ilişkisi sadece yonetini seçmek değildir, bu ilişkinin ekonomik sonuçlarını açıklayan onlarca teori mevcut. Bu hakları birisinden almak istemek, ne kadar bencilce umarım farkına varabiliyorsunuzdur.
Bu kısır döngü içinde sonsuza dek sürüklenelim o zaman bu mantığa göre? Ben fikrimin arkasındayım ve bunun bencillik değil aksine diğerleri için de bir fırsat eşitliği yaratma şansı ve kendini geliştirmek için bir motivasyon kaynağı olduğunu düşünüyorum. Ekonomik olarak ise şu andan kötü olamayız diyeceğim ama ne zaman öyle desem daha kötüsü oluyor hahahaa 🤣

Sonuç olarak ülkemizin eğitim kalitesinin yerlerde olduğunu ve acilen bu konuda devrim niteliğinde gelişmeler yaşamazsak daha kötü günlerin bizi beklediğini düşünüyorum. Bunun için de ilk adımın fırsat eşitliği yaratmak ve hatta belki de (en azından bir süreliğine de olsa) imkanı olmayan vatandaşlarımız lehine pozitif ayrımcılık yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bunu da ancak ülkeye GERÇEKTEN faydalı işler yapmak isteyen yöneticilerin yapabileceğini düşünüyorum. O yöneticilerin nasıl seçileceği ise tartışma konusu... Mevcut durumumuzda başarılı olamadığımız kesin ama bu konuda :D
 
Hepimizin aynı fikirde olmak zorunda olmadığına katılıyorum. Ama seçim konusundaki düşüncenizi radikal ve sonuçları bakımından yeterince tartmadiginizi düşünüyorum. Onun haricinde turkiyenin gercek sorununun eğitim olduğuna katılıyorum. Eger düzgün bir eğitim sistemimiz olsa halkın değerlendirme ölçütü sadece ideolojik ve siyasinin söylediği doğrulardan ibaret olmazdı. Bunu sadece iktidar partisi için değil başta ana muhalefet olmak üzere diğer partiler için de söylüyorum.
 
Siyasi taraf ve düşünceler yüzyıllardır tartışma konusudur. Kimisinin doğrusu kimisine yanlış gelebilirken bu durum tam terside olabiliyor.

Çok sevdiğim bir cümle var ve bunu çok sık kullanırım " farklı fikir ve düşüncelerin, düşmanca bir tavır olmadığını anlamalıyız " derim.

Lakin bu cümle günümüz Türkiyesi için asla kullanılamayacak bir cümle.
 
Eğitim filan geçin bunları .... hukuk olmayan her yer çökmeye mahkumdur, eğitimi, sağlığı, ekonomisi hepsi.
Bütün millet Harvard mezunu olsa, 80 milyon 3 dil konuşsa ne değişir? Mevcut hukuk düzeni, nasıl uygulandığı malum, yorum yapıp da başımızı derde sokmayalım. Önce adalet, önce hukuk. Gerisi gelir.
Bugün çoğu ülkede ve "demokraside" seçilenlere Tanrı yetkisi veriliyor resmen, oradan başlamak lazım. Bu kontrol de güçler ayrılığı ile olur ki bu da zaten hukukun üstünlüğü ile olur.
 
Geri
Üst