Abartı Ilanlar

Abartı mı bilmiyorum ama şu cümleyi pek anlamadım:
"Gitarın üst eşiği tünelde Fatih Yılmaz usta tarafından daha iyi ve geniş bir ton aralığına sahip olması için kemikten yapılma eşik takıldı. Yani sadece metal çalmakla sınırlanacak bir gitar değil."
Bir üst eşik gitarın ton yelpazesini bu kadar genişletebiliyor mu, deneyimleyen var mı biz de takalım öyleyse ?
OO benim ilanıma mesaj gelmiş yanıtlayayım. Gitar benim değil bu arada, arkadaşım satmak istiyor ilan açtık.

Üst eşik gitarın tonunu etkiliyor. Üst ve alt eşik (köprü) telin titreşiminin ne kadarının gövdeye geçip rezonansa gireceğini, tele aktardığın kuvvetin nasıl sönümleneceğini yani sustaini, eq karakterini ve gitarın attack tipini değiştirir. Kemik eşik daha geç bir attack'a sahip olduğu için vintage karakterlidir. Pirinç eşikler de mesela daha fazla attack ve tiz karakterleri ön plana çıkardığı için metalik ve country'e uygun bir ses verirler. Materyalini geçtim, üst eşiğinin tel havuzunun nasıl açıldığı bile önemlidir sustain ve akort stabilitesi için.

Önceki eşiği plastik. Üst seviye olmayan gitarların eşikleri genelde plastik oluyor, buna da uğraşmayıp hızlıca plastiği takmışlar malesef. Pazarlama falan değil. (Gitarın özelliklerini detaylıca yazıyorum sonuçta.) Hatta bu plastik eşikleri söküyorsunuz, içini bile boş yapabiliyorlar. Hem yoğunluğu/öz kütlesi düşük, hem de ortası oyulmuş iyice kütlesi azaltılmış bir eşik oluyor. Alt seviye gitarlar ile üst seviye gitarları böyle ufak detaylar ve işçilikler belirliyor. Üst eşik farkı pek anlaşılacak bir şey değil diyenler sanırım gitara yeni başlamışlar. Doğru düzgün bir luthiere gidip kemik eşik ile plastik eşiğin fark yaratıp yaratmayacağını sorabilirsiniz. Fiyatı çok etkileyen bir şey değil fakat iyi üst eşik işçilik gerektirdiği için orta seviyenin altındaki seri üretim gitarlarda hiç uğraşmazlar. Fender zamanında daha ucuz olsun diye sap birleşiminde 4 yerine 3 vida kullanıyordu, düşünün nerelerden kısmaya kalkıyorlar ucuzlatmak için bazen...

Gitar zaten "kalın saplı" ve maun + gül ağacı gövde. Dolayısıyla vintage tonlara müsait. Floyd Rose yerine, tune o matic ve kemik eşik olunca da vintage tonlarda çalabilmeniz gayet normal. Gövde şekline bakıp ahah ne vintage'i ya diye düşünmeyin, gitaristler bazen gövde şekli sertse gitarın karakteri sert olur gibi basit hatalara düşebiliyorlar. Dave Mustaine manyetiklerini söküp ton yelpazesi daha geniş manyetikler takılırsa gayet geniş bir ton yelpazesine sahip olur bu gitar.

Hatta şöyle bir detay daha vereyim, bazı yabancı luthierler aynı ton ağacı seçer gibi, kemik eşiklerin çıkardığı sese bakıp gitara hangisi uygun onu takarlar. Sonuçta organik bir materyal olduğu için her kemik aynı tonu vermiyor. Paul Reed Smith'in farklı eşikleri karşılaştırdığı bir videosunu ekleyeyim.

 
Son düzenleme:
@Eldrun
Merhabalar. İlanınızdaki "Ayrıca recessed sabit köprüye sahiptir .... action tune o matic bir gitara göre çok daha aşağıda olabiliyor, teller neredeyse klavyeye yapışık çalabiliyorsunuz, hızlı çalan shredciler için de ideal yani." kısmını açıklayabilir misiniz? Tune-o-matic gitarda action bu sizdeki gitarın köprüsünden ne olursa olsun daha mı yüksek oluyor hep?
 
Son düzenleme:
Normal tune o matic ne olursa olsun fazla değil, gayet alçak actiona sahip olanları da var ama genelde actionları daha fazla oluyor. (Telle gövde arası mesafe de azalıyor recessedda, sağ elin konforunu etkiliyor bu)

Tune o matic olan gitarlarda sap gövde ile bir açı yapar. Set neck bağlantısında hata payı bırakıp sonra bunu fazla yapışkan sürerek tölere ederler, sap milimetrik yapılmayabiliyor. Bunun neticesinde gövde ile sap arasında 2 ile 8 derece civarı bir açı oluyor. Mesela Gibson Les Paul’de ideali yanlış hatırlamıyorsam 4 veya 3,5 derece. Fakat 7 derece olan bile yapıyorlar kalite kontrolün ve işçiliğin çok kötü olduğu dönemlerde.

Sap açısı az olunca tellerin manyetiklere çok yaklaşma problemi olur, manyetiğe çarpmasın diye mecburen yüksek actionda kalır. ayrıca tellerin köprüde eşikten sonra aşağıya doğru tailpiece’e veya string thru ise gövdeye doğru yaptığı açı çok azalır bu break angle’ın azalması sustaini azaltır, ton değişir. (Telin saddlea baskısı azalıyor)

Eğer sap açısı çok fazlaysa, bu sefer de köprüyü sonuna kadar aşağı indirseniz bile teller perdelere yeterince yaklaşmaz. Bunun da tona ve sustaine etkisi var. Rezonansın sustain ile uyumlu olması lazım, elektro gitarda ikisi de tek başına anlamsız. Ayrıca köprüden aşağı çok sert inince bu sefer köprünün üstüne binen yükten dolayı zamanla tune o matic ortadan çökme yapabiliyor. Les Paul’cular mesela “top wrapping” denilen, tailpiece’e teli üstten sarmayı yapabiliyorlar sert break angle’ın etkisini azaltmak için. Her gitarda sap açısı farklı olduğu için köprü ve tel yüksekliği ve bunun sonuçları farklı oluyor.

Açılı saplarda böyle bir problem var, iyi bir işçilikle ideal açıya yakın yapılmadıysa. (Archtop gitarda köprünün yüksekliğinden dolayı sap açı yapar, mantığı bu. Klasik ve akustik gitarda da yine köprüden dolayı)

Sap açısız geliyorsa da tune o matic kullanmamak lazım ama kullanmışlar. Bunun çözümü de recessed bridge yapmak.

Floyd Rose’ları aklınıza getirin. 80lerde yapılan ilk Floyd Rose’lu gitarlar “un-recessed” yani floyd gövdenin üstünde oturuyor, kolu geriye çekemiyorsunuz. Tremolo gitar gövdesine takıyorlar çünkü yeni vida deliği ile. 80’ler Kramer ve Charvellerine bakın, Van Halen’ın gitarlarına falan... Daha sonra recessed sistem yapılıyor gövdelere ve Floyd Rose gövdede bir havuzun içinde oturuyor. Daha da rahat.
 
Son düzenleme:
Haa aklıma gelmişken, ben o gitarın (el yapımı) piyasasını bilmiyorum. Üstündeki manyetiklerden ve abanoz klavye be quartersawn saptan dolayı öyle koyduk fiyatı. Uzun bir süre gitar piyasasında olmayınca kestirmek zor. Manyetiksiz hali ile abanoz klavye + quartersawn gitarın 3000 den aşağı etmemesi lazım diye düşündüm, fiyat şu nedenden dolayı şöyle olmalı derseniz arkadaşa durumu anlatırım, fiyatı güncelleriz kabul ederse.
 
Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkürler ama ilanınızdaki açıklamadan recessed köprüler, tune-o-matic köprülerden her zaman daha alçak action'a sahiptir gibi bir izlenim çıkıyor. Tabii ki gitar kötü işçilik ile yapılmışsa köprüsü ne olursa olsun, düzgün action'a sahip olmaz. Dolayısıyla ilanınızda da belirtmediğiniz üzere işçilik kıyas olamaz burada.

Fiyat konusuna ben takılmadım açıkçası, işçilik iyiyse günümüz piyasasında bence gayet güzel fiyat.

Son olarak eşik konusunda üstte de dediğim gibi ton açısından sadece açık telde etkileyeceğini tekrar söyleyeyim, akort stabilitesi ise eşiğin materyalinden ve kesiminden direkt etkilenir tabii ki.
 
@Eldrun gitarın fiyatı ile ilgili herhangi birşey belirtmedim, abartı bulduğum kısım açıklamadaki üst eşik ile ilgili cümlelerdi ama onu da anlatmışsınız güzelce, teşekkürler. Kilitli üst eşik ve plastik üst eşik farkını doğrudan deneyimleyebiliyorum ama daha kemik denemediğim için son söylediklerinize "abartı" diyemem.
Ama şöyle bir yanılgı var sanki benim gördüğüm: köprünün içe girip girmiyor olması doğrudan actionla(tellerin klavyeye olan mesafesi) alakalı değil. İkisinde de köprünün yüksekliği ayarlanabildiğinden dolayı action gerçekten alçaksa bu köprüyü değil, perdelerinin iyi ve düzgün olduğunu gösterir.
Gibson gitarlarda da action teorik olarak oldukça düşük olabilir ama tellerin gövde ile olan mesafesi köprüden dolayı recessed köprülere göre fazladır. Bazıları bunu seviyor, ben sevmiyorum. Tellerin hem klavyeye hem de gövdeye yakın olması benim için daha iyi. Action denilen şeyden kasıt tellerin gövde ile mesafesiyse doğru olmuyor tabi bu önerme. Ama bence tellerin klavye yani perdeler ile mesafesidir herhalde.
 
Ama şöyle bir yanılgı var sanki benim gördüğüm: köprünün içe girip girmiyor olması doğrudan actionla(tellerin klavyeye olan mesafesi) alakalı değil. İkisinde de köprünün yüksekliği ayarlanabildiğinden dolayı action gerçekten alçaksa bu köprüyü değil, perdelerinin iyi ve düzgün olduğunu gösterir.
Gibson gitarlarda da action teorik olarak oldukça düşük olabilir ama tellerin gövde ile olan mesafesi köprüden dolayı recessed köprülere göre fazladır. Bazıları bunu seviyor, ben sevmiyorum. Tellerin hem klavyeye hem de gövdeye yakın olması benim için daha iyi. Action denilen şeyden kasıt tellerin gövde ile mesafesiyse doğru olmuyor tabi bu önerme. Ama bence tellerin klavye yani perdeler ile mesafesidir herhalde.
Fiyatla ilgili yazılmadığını biliyorum canım. O yönde eleştiri gelse zaten ben uzun süredir piyasayı bilmediğim için baya dikkate alırım. Action denilirken kastedilen dediğin gibi tel ile perdelerin mesafesi. Sol el için geçerli. Fakat rahatlık sağ eli de ilgilendiriyor, action demesek bile.

İyi action sadece düzgün perde anlamına gelmiyor onu anlatıyorum. Ben perdeler hariç (perdelerin etkisi zaten biliniyor, kötüyse mecbur yükselteceğiz action'u) diğer değişkenleri yazdım (üst eşik yüksekliği de çok etkiler de neyse şimdi). Sapın pozisyonu etkiliyor. Açılı saplardaki durumu zaten açıkladım. Düz giden saplarda ise action'u çok iyi bir şekilde indirebilmeniz için, klavyenin yani sapın gövdeden yukarı taşan kısmının yüksekliğinin ideal olması gerekir. Sap fazla alçaktaysa, köprüyü aşağı indirmenin bir limiti olduğu için, alt perdelere indikçe action'ın yükselmesi sorunuyla karşılaşırsınız. Eğer sap fazla yukarıdaysa bu sefer mecburen köprüyü fazla yükseltirsiniz. Klavyedeki action evet baya düşük olur fakat bu sefer teller ve köprü gövdeden fazla yukarıda kalır, sağ el için konforsuz olur. Bu konfor olayını hız basan shredciler için söylüyorum tabi.

Çalınan tarza göre değişiyor tabi. Vintage işlerle uğraşan, blues, jazz vs yapanlar yüksek action tercih ediyorlar, sustain biraz artıyor. Slide kullanılıyorsa zaten yüksek action gerekiyor. Fakat shred yapanlar düşük action tercih ediyorlar. Olay şu, düşük action'a sahip gitarda köprüyü biraz yükselterek action'u yükseltirsiniz fakat yüksek action'a sahip her gitarda telleri klavyeye silme şekle getiremezsiniz.

Bak mesela, şu Epiphone Les Paul'da neck angle inanılmaz fazla olmuş, haliyle action normal olsa bile teller ile gövde arasından gemi geçecek neredeyse.
1G4Qr1l.jpg
TFForzZ.jpg


Çok düşük neck angle olunca köprüyü indiriyorsunuz ama sıkıntı fotoğraftaki gibi. Manyetik çerçevelerine değecek neredeyse.

SDC17970-1024x768.jpg


Sap yükseliği derken de şunu kastediyorum. Sağda kalan Gibson ES345'te sapı daha yüksekte konumlandırmışlar, sap açısı da biraz farklı haliyle köprünün de yukarıya çıkartılması gerekiyor.
SDC17966.jpg
SDC17963-1024x768.jpg


Sap açısı az ve aşağıda konumlandıysa da, gördüğünüz gibi manyetikleri iyice gömmeniz lazım fakat, ilk koyduğum fotoğraftaki gibi köprü yüzünden bu düşük açıyla giden sapta action'u indiremeyeceksiniz. Yukarıdaki 2 fotoğraf da alttaki fotoğraf da Gibson ES gitarlar. Dikkatsizce yapıldığı için böyle farklar oluyor. Şu alttaki gitarda en iyi tesviyeyi, sap ayarını ve köprü ayarını yapın, action'u düşürememeniz çok olası. (aşağıda görselini koyduğum jazzmaster'daki problemi kısmen yaşar bu gitar alt perdelerde)
59_angle.jpg


Jazzmaster'da mesela, tune o matic köprü ve düz giden sap olduğu için alt perdelerde yüksek action problemi vardır. (benim ilanda sattığım gitardaki problem de buydu) Fakat bu gitar bolt-on olduğu için, köprüyü recessed yapmak yerine, sapı söküp arkasına açı verdirecek bir şey koyularak action azaltılıyor. (hem daha kolay, hem de köprünün break angle'ının aşırı azalması problemi olmuyor)

lklkl.jpg


Sapın gövdede taşan kısmının ideal yükseklikte olması gerekir dedim mesela. Telecaster'da bu 6.5mm ile 8.5mm arası değişiyor. Sapın girdiği cep ise 16-17mm arası değişiyor. Dolayısıyla bazı gitarlarda sapın girdiği cep zımparalanır, bazılarında neck shim konulur, bazılarında sapın kendisi zımparalanır.

Olay sadece perdelerle bitmiyor yani. Gitara göre problem farklı, çözümü farklı. Benim ilanını koyduğum gitarda, sapı söküp jazzmaster gibi açı verdiremeyeceğimize göre, veya telecaster gibi neck shim koyamayacağımıza göre yapılması gereken recsssed tune o matic işlemiydi. İlanda esas vurguladığım kısım pena tutan elin, tel ve köprü aşağıda olduğu için daha rahat etmesi. Bende Les Paul tipi gitar da var Floyd Rose'lu gitar da, eskiden tremolo sistemli de vardı. Vintage tremolo ve tune o matic'te elin köprüye koyulan kısmı rahatsız ediyor açıkçası. Tune o matic'te saddle'ların sivriliği, tremoloda ise saddle yükseklik ayar vidalarının ele batması falan of of... Floyd Rose'da elimi köprüye koyunca rahat hissediyorum. Bu gitarda recessed yapıldıktan sonra benzer bir rahatlık oldu, köprü ele batmadı. Elin bütün ağırlığı köprüye gitmiyor çünkü, gövdeye daha çok temas ediyor el. Batma hissi azalıyor.

İşçilik denmiş, gitarın sapı (headstock kanatları hariç) tek parça quartersawn kesim, OK gibi gidiyor. Haliyle baya kaliteli. S çizme veya sağa sola doğru yamulma da yok. Gövdeye de paralel gidiyor. Dolayısıyla bu işlem gitarı daha iyi hale getirdi. Eğer açılı bir sap olsaydı ve uygun bir açıyla setneck yapılmasaydı, yukarıda örneğini koyduğum diğer gitarlar gibi, o zaman baya kötü olurdu. Çünkü resmini koyduğum gitarların gerçekten iyi bir hale gelmesi için (köprünün aşırı gömülmesi veya aşırı yukarıya çıkmaması için) yapılması gereken şey sapı sökülüp düzgün bir açıyla tekrar takılması ki Gibson'dan, Epiphone'dan falan bahsediyoruz...

"hem de action tune o matic bir gitara göre çok daha aşağıda olabiliyor" kısmı abartı olabilir evet buna katılıyorum. İlan güncellerken bu cümleyi değiştiririm. Bütün tune o maticlerden düşük action diye düşündürmesin.

neckangle-1024x768.webp
 
Son düzenleme:
''Ayrıca recessed sabit köprüye sahiptir, sadece custom gitarlarda bunu bulabilirsiniz. Normalde sabit tune o matic köprü gövdeden çok yukarıda olur ve rahat çalıma izin vermez. Bu gitarda sap gövdeye açısız bir şekilde gelmekte ve köprünün gövdeye daha yakın olması için özel köprü havuzu var. Bu sayede hem pena tutan el için daha rahat bir çalım oluyor hem de action tune o matic bir gitara göre çok daha aşağıda olabiliyor, teller neredeyse klavyeye yapışık çalabiliyorsunuz, hızlı çalan shredciler için de ideal yani.''

''Gitarın üst eşiği tünelde Fatih Yılmaz usta tarafından daha iyi ve geniş bir ton aralığına sahip olması için kemikten yapılma eşik takıldı. Yani sadece metal çalmakla sınırlanacak bir gitar değil.''

Derdim aslında ilanla ilgili bir şey yazmak değil ancak sevgili Eldrun siz uzun uzun yazınca ben de biraz bilgi karmaşası olabileceğini düşünerek birkaç kelam edeyim.

Öncelikle ilanınızdan alıntıladığım iki paragraf da bence yukarıda arkadaşların belirttiği gibi hatalı veya yanlış yönlendirme içeriyor diyelim.

Tune-o-matic köprü ile tellerin klavyede yukarıda olması arasında bir bağlantı yok. Tune-o-matic köprü zaten Gibson'ın genel olarak archtop gövde ile ürettiği gitarlarında daha iyi entonasyon olanağı için geliştirdiği bir köprü olduğundan ve archtop gitarlarda (hollow, semi-hollow ve LP gibi) zaten köprü alanındaki gövde kısmı diğer gövde alanlarına göre kalın olduğundan ve tellerin köprüye doğru gövdeden yüksekte olması gerektiğinden (karakteristik archtop özelliği), bu amaçla üretilmiş bir köprü. Eğer sizin de belirttiğiniz üzre sıfır sap açısıyla set-neck düz gövdeli gitar yapılırsa tune-o-matic köprü yüksek kalabilir ama bu tune-o-matic köprünün suçu değil, luthierin hatalı köprü seçimi olur. Bence bu ilandaki gitarda da başka bir model yerine tune-o-matic köprü seçildiğinden recess gereği duyulmuş çünkü teller fazla yukarıda kalmış olabilir. Tellerin klavyeye yakınlığının köprü yüksekliği ile sınırlı kaldığı bir gitar sadece ve sadece luthierin hatalı gitar geometrisi tasarımı kaynaklıdır.

Üst eşik de Ketamin'in dediği gibi sadece açık tellerde tınıya etki eder. 1. perdeden itibaren bir etkisi yok tona.
 
Eğer sizin de belirttiğiniz üzre sıfır sap açısıyla set-neck düz gövdeli gitar yapılırsa tune-o-matic köprü yüksek kalabilir ama bu tune-o-matic köprünün suçu değil, luthierin hatalı köprü seçimi olur. Bence bu ilandaki gitarda da başka bir model yerine tune-o-matic köprü seçildiğinden recess gereği duyulmuş çünkü teller fazla yukarıda kalmış olabilir.

Eee ben de bunu anlatıyorum zaten. Sapın açısız olduğu yerde tune o matic yüksek kalıyor. Bunun çözümü de ya başka köprü, ya da recessed tune o matic. Bu illa hatalı köprü seçimi değil (bu gitarda en başta öyleydi), estetik olarak böyle bir seçim tercih eden luthierler var yurtdışında. Warmoth gövdelerinde de seçenek sunuluyor. Bu RR, Flying V, Explorer gibi gitarlarda sap LP gibi açılı geliyor ve tune o matic takılıyor genelde. Luthier açılı gelmeyen sap yapıp tune o matic takmış, son perdelerde action biraz yüksekti, aslında bir Les Paul'e göre normal sayılabilen bir action'dı, (çünkü sap açısız da gelse LP'lere göre daha yüksekte konumlanmış. Haliyle ciddi derecede yüksek action yoktu, ama köprü dibine kadar gövdedeydi) recessed yapıldı. Neyse ki başka bir problem yokmuş, action gayet düştü.

Tune-o-matic köprü ile tellerin klavyede yukarıda olması arasında bir bağlantı yok. Tune-o-matic köprü zaten Gibson'ın genel olarak archtop gövde ile ürettiği

Tune-o matic'İ gömüyorum gibi mi anlaşıldı acaba... Hocam alıntıladığınız yerde dikkat ederseniz teller klavyeden değil "gövdeden yukarıda ve rahat çalıma izin vermez" diyorum. Rahatlık göreceli tabi ama, gövdeye takın tel genelde daha rahat çalım sağlıyor. Dolayısıyla açılı gelen sapla tune o matic ikilisine göre, düz sap + recessed bridge olunca, teller gövdeye daha yakın olmuş oldu. O paragrafın geneli tellerin gövdeye yakın olmasıyla ilgili. Bir cümlem action ile ilgili. Action eski haline göre düştüğü için, hatta baya da alçak olduğu için öyle yazdım. O cümleyi değiştireceğim ama. Bütün tune o matic'leri döver gibi bir anlam çıkmasının önünü keseyim.

Yukarıda verdiğim örnekleri kafaları karıştırmış sanırım. Anlatmak istediğim seri üretim gitarlarda özellikle kalite kontrolün düşük olduğu marka veya modellerde aynı marka ve model gitarların sapları birbirleriyle alakasız olabiliyor. Şansına ne çıkarsa durumu hakim. "action tune o matic bir gitara göre çok daha aşağıda olabiliyor" cümlemde bakın olur değil olabiliyor yazmamın nedeni buydu. Gitarlar ideal şekilde çıkmayabiliyor fabrikadan. Sadece sap ayarı ve köprü yüksekliği ile düşük action başarılamayabiliyor bu yüzden. Eh bu gitar da hazır düşük action da.. öyle yazmıştım.

Üst eşiğe gelince. Açık akor basmıyor musunuz şarkılarda yav RR gitar alınca cıncın mı yapılacak illa 🙂 Açık akorlu ritimlerde daha vintage bir ton yakalanır. Onun haricinde, hiç etkilemez diyen de var etkisi hissediliyor diyen luthierler de var. Perde materyalinin etkisi hissediliyor esasen. İyi o cümleyi de törpüleyeyim bari. Geniş bir ton yelpazesine sahip olduğunu bu şekilde birkaç yerde vurgulamaya çalıştım. Dikkat ederseniz, kemik eşikle birlikte sapın kalın olduğunu da söylüyorum. O nedenle vintage vurgusunu yapıyorum maunla birlikte. Hiç açıklamaları okumadan mesaj atanlar oluyor, veya açıklamada birkaç kere yazdığım şeyi tekrar soranlar oluyor, bende haber sitelerinde nasıl aynı cümleleri çevire çevire yazıyorlarsa, öyle yazmaya başladım artık.

Aynı gitara turkrockta ilan açsam bu kadar açıklama yazmam zaten. Sadece özelliklerini ve yapılan modifyeleri yazıp geçerim. (forumda zaten yazan çok az kişi kalmış, onlar da sarı siteden zaten ilanlara bakıyorlar. Üşendim açıkçası) Sarı siteye "el yapımı" gitar koyunca, marangoz yapmadı bu gitarı, şöyle iyi özellikleri var, bakın ağacı da şöyle iyi diye yazıyorum detaylıca.
 
Son düzenleme:
Tartışıldı daha önce ama arkadaş açıklamayı sürekli yenilediği için arada hatırlanması güzel oluyor. 60-70.000 verenlere teşekkür etmiş. Eğer o parayı gerçekten veren olsaydı zevkten gitarın üstüne oturur sonra temizlemekle uğraşırdı, gelmiş teşekkür ediyor. 😀
Birkaç gün önce malum ilana yazdığım yorumu alıntılayayım. Daha önceden de dediğim gibi arkadaş ya trol ya da sorunları olan biri. Bence trol, varsa Antalyalı gidip bi görürse güzel olur. 🙂

Daha önceki ilan açıklaması nasıldı hatırlamıyorum ama şu anki hali düpedüz terbiyesizlik bence. Bu aşağılayıcı üslup nasıl onaylanabiliyor anlamıyorum doğrusu.
Adamların onay sistemi tamamen otomatik. Hadi onaylanan şeyleri geçtim, çok fazla ilan var takibi zor olur ama onaylanmayan ilanlarda da insan takibi yok. GET'ten ve reklamlardan para geldiği sürece malum, yaşadığımız coğrafyada başka bir şeye bakılacağını düşünmemek lazım.
 

Geri
Üst