Agnostizm

Öncelikle cevaplar için teşekkürler.

Ben kendimi ateist olarak tanımlayabileceğim için agnostikler üzerine yaptığım yorumun biraz taraflı olduğunu farkettim. Düştüğüm hata septisizm ve agnostisizmi aynı kefede değerlendirmek oldu bu yüzden. Ancak bu ikisini ayrı kavramlar olarak değerlendirdiğimizde ise şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor; bir agnostik pekala teist ya da ateist olabilir. Bu ikisini biraraya getiren üstküme ise "Tanrının varlığının ne kanıtlanabilir ne de kanıtlanamaz" olduğudur, yani bir nevi bilinemeyeceğidir.

Şimdi burada bir çelişki yaşanıyor ve taraf olunması gerektiğimden kastım da buydu. Bir ateist aynı zamanda positivisttir de ancak bilim şu anda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayabilecek düzeyde değildir. Daha evren hakkında milyonlarca cevaplanamamış soru var fakat, ateist inanca göre, bilim evrenin nasıl oluştuğu hakkında yaradılışçıların inandığı her şeyin aksini kanıtlayabilecek kapasiteye sahiptir. Yine de, ben şu satırları yazdığım sırada, bilim Tanrı'nın varlığı konusunda kesin bir yargıya varamaz. Bu da pek çok ateistin aynı zamanda agnostisizmden de bir şeyler paylaşmasına yol açar.

Ancak, agnostisizmi kolaya kaçmakla eleştirdiğim nokta da tam olarak buydu, bu tartışmada bir taraf olmadıkça bir sonuç alınabilmesi de mümkün değildir. Bugün yapılan araştırmalar pek çok bilimadamının Tanrı inancı olmadığını gösteriyor ve bu ateist bilimadamları yaptıkları çalışmalar sonucu evrenin sırlarını bir bir ortaya koymaya uğraşıyorlar. Yani, mesela, zamanında Galapegos adasındaki kara hayvanlarının neden kanatları olduğu "Allahın takdiri" ile açıklanabilecek iken bugün evrim teorisi bu konu hakkında bilimsel ve akla daha yatkın sonuçlar ortaya koyuyor. Peki mesela bir agnostiğin tutumu ne olurdu bu konuda? "Abi Tanrı'nın varlığı bilinemez, uğraştığına değmez o yüzden gel PES atalım mı" derdi?

Olayı daha siyah/beyaz olarak görüyorum ben; agnostikler için de geçerli bu. İnanırsın veya inanmazsın ve olayları buna göre yorumlarsın. Bir örnek daha verip noktalayacağım:

Yakın bir zamanda, zannedersem Rio'da bir binanın camına Meryem Ana figürü yansımış olarak bulunur. Bu olay büyük bir yankı uyandırır, ne de olsa Hrıstiyanlara göre "mucizevi" bir olay vuku bulmuştur ve pek çok insan binanın etrafında toplanarak bu mücizeyi ilahilerle kutlar. Bu olayı duyduktan sonra Dawkins ve beraberindeki 2 bilim adamı (hatta bunlardan birisi septikti, ismini hatırlayamadım) olayı yerinde görmek için Rio'ya giderler. Binanın etrafında şöyle bir turladıkları zaman, binanın arkasında yer alan bir palmiyenin binaya yansımasının aynı Meryem Ana figüründeki gibi olduğunu farkederler. Yani pek çok inanan tarafından "açıklanamaz", "mucize" olarak görülen bu olayın bile çok basit bir açıklaması vardır.

Benim inandığım, yaradılışçıların kutsal kitaplardan yaptıkları (ki bunlar Allahın kelamıdır) açıklamaların bilim vasıtası ile çürütülerek Tanrı'nın varolmadığı kabullenebilir. Elbette bir idea'yı bilimsel olarak çürütmek mümkün değildir. Ancak o ideaya dayandırılan kitapları, peygamberleri vs. çürüterek Tanrı'nın olmadığı konusunda da bir fikre sahip olabiliriz diye düşünüyorum.
 
Bende bir teist olarak bilimsel verilerin birçok uydurma inançları temizlediği konusunda Johnny e katılıyorum..
Ancak önceki yazımda da dediğim gibi bilimsel sonuçları öznel yorumlamak bizlerin inançlarını oluşturmaktadır..Bilimsel verilerle inançlarımı değerlendirdiğimde kafamdaki tanrı olgusu sağlamlaşmaktadır;bilim bana, kaosun içinde muhteşem bir düzenin nasıl oluştuğunu sergilemektedir..Örneğin organik elementleri evrimsel dizgelerle insana kadar getiren oluşum sürecini muhteşem karşılayarak,aklımdaki tanrı olgusunu destekleyebiliyorum.. Buna benzer daha birçok malzemeyi bilim bana veriyor..Bilimsel gelişmelerle aklımdaki birçok hurafe temizlendiği gibi inançlarımda daha derinleşerek sağlamlaşıyor..

Sonuçta bilimin ortaya koyduğu şey hiçbir zaman tanrıyla ilgili olmayacaktır ama insanoğlu bilimsel verilere anlam yükleyerek kişisel inançlarını oluşturacaklardır.

Agnostisizm tanrı konusunda "inanmak" kavramına karşı gibi geldi bana..Daha çok "bilmek" üzerinde duruyor..Bildiği şeyi kabul ediyor ve bilmediği şeye inanmıyor..
Yanlış mı yorumluyorum?
 
JohnnyThunder demiş ki:
Peki mesela bir agnostiğin tutumu ne olurdu bu konuda? "Abi Tanrı'nın varlığı bilinemez, uğraştığına değmez o yüzden gel PES atalım mı" derdi?

Abi dediğim gibi agnostiklerin hepsi o kadar pasif değildir. Aradaki fark şudur örneğin, inançlılar: "evren mükemmel bir düzende hüküm sürmektedir, bir sivrisineğin öz iradesi yokken bu kadar detaylı bir hayat yaşayabilmesi allahın kanıtıdır" der. ateistler "cansızlardan canlıların oluşabildiği bile kanıtlanmışken ne tanrısından bahsediyorsunuz "der. agnostikler çok farklı şeyler diyebilirler bir iki örnek vermek gerekirse: "belki dünya veya yakın bir gezegende fosil kayıtlarına erişilemeyen bir zamanda gelişmiş medeniyetler vardı, 1 milyar yıllık bir medeniyet, (1 milyar yıllık "zeki" bir ırkın nelere kadir olabileceğini hayal edin lütfen) yaşadıkları gezegende buzul çağı başgöstereceğinden teknolojileri de uzak bir galaksiye gitmeye elverişli olduğundan, gittiler ve milyonlarca yıl sonra dünyayı ziyaret ettiler ve buradaki canlı hayatına müdahale ederek evrimde bir makaslamayla insan ırkını yarattılar. ara ara ziyaret edip mucizeler gösterdiler dev uzay gemileriyle ayı kapatıp işte size mucize" dediler. Belki de tanrı dedikleriniz bu uzaylı ırkıydı diyebilir mesela agnostikler. Bu çok uç bir örnek oldu, ama agnostiklere bu bile dinlerdeki tanrı mantığından daha mantıklı gelir. Aslında agnostikler taraftırlar, sadece ateistler kadar tek yönlü düşünmezler. Bu da biraz kişilik meselesi sanırsam, iki tarafın da kendi güzellikleri var. Ha ateistler tabi ki daha büyük oranda şekillendiriyorlar bu konuları. Şunun da altını çizerim ama "nasıl olsa açıklanamayacak" değil, nasıl olsa "henüz" açıklanamıyor" derler agnostikler. Birileri açıklasın da görelim diyenler olduğu gibi, Darwin gibi aktif rol oynayan agnostikler de vardır. Bu sandığınız gibi bir ikilemde kalma, rahatsız bir ruh haline sahip olma değildir.

cesareborgia demiş ki:
Tanrının varlığının yada yokluğunun kanıtlanması işlemini kim ve neyle yapıyor? Hangi kanıt bir agnostik için yeterli olacaktır?Kimin yaptığı kanıt?

Eğer bilim dersen revoltenin tanımına dönersin 🙂

Aslında şöyle birşey demek istemiştim. Bilim "nasıl yaratıldığı" ile ilgilenmez. Dinamikleri içine böyle bir ihtimal katmaz. Ama dinlerde "ol deyince oldu" muhabbeti olduğundan biraz çelişkili oluyor. Ama baktılar bilim birikimli biçimde tüm dinamikleri birer birer açıklıyor, o zaman tanrı ya yok olacak ya da "saati kuran ve giden varlık" olucak. Çünkü şu anda işleyen dinamiklerde, dönen çarklarda bir müdahale yok. Herkesi allah yarattı. Hadi canım, bir canlının nasıl doğduğu belli değil mi. Eski kafalılıktır bu. Evrimci-teistler (evrimci-dindar demek istemiyorum, gülesim geliyor sonra 😀 ) ancak ve ncak bu "saati kuran ve giden, veya "saati kuran ve gözleyen, nadir de olsa müdahale eden, ama bunun dışında aktif bir rol oynamayan tanrı" modelinden başka, aktif olarak yaratıcı bir tanrıya inanıyorlarsa hala, bu "güdümlerindendir".

Verdiğim müsamere örneği bu noktada önemli. Ergenlikten önce enjekte edilen din inancı insanı güdümler, ve söküp atmak istesen de çok zor bir iştir bu. Ve olay bu müsamere örneğine dönüşür, hayat boyunca da öyle gider.
 
cesareborgia demiş ki:

Tanrının varlığının yada yokluğunun kanıtlanması işlemini kim ve neyle yapıyor? Hangi kanıt bir agnostik için yeterli olacaktır?Kimin yaptığı kanıt?

Eğer bilim dersen revoltenin tanımına dönersin


Aslında şöyle birşey demek istemiştim. Bilim "nasıl yaratıldığı" ile ilgilenmez. Dinamikleri içine böyle bir ihtimal katmaz. Ama dinlerde "ol deyince oldu" muhabbeti olduğundan biraz çelişkili oluyor. Ama baktılar bilim birikimli biçimde tüm dinamikleri birer birer açıklıyor, o zaman tanrı ya yok olacak ya da "saati kuran ve giden varlık" olucak. Çünkü şu anda işleyen dinamiklerde, dönen çarklarda bir müdahale yok. Herkesi allah yarattı. Hadi canım, bir canlının nasıl doğduğu belli değil mi. Eski kafalılıktır bu. Evrimci-teistler (evrimci-dindar demek istemiyorum, gülesim geliyor sonra ) ancak ve ncak bu "saati kuran ve giden, veya "saati kuran ve gözleyen, nadir de olsa müdahale eden, ama bunun dışında aktif bir rol oynamayan tanrı" modelinden başka, aktif olarak yaratıcı bir tanrıya inanıyorlarsa hala, bu "güdümlerindendir".

Verdiğim müsamere örneği bu noktada önemli. Ergenlikten önce enjekte edilen din inancı insanı güdümler, ve söküp atmak istesen de çok zor bir iştir bu. Ve olay bu müsamere örneğine dönüşür, hayat boyunca da öyle gider.

Din hakkında fazla bilgisi olmayan yorumcularda teist ve evrimci kavramlarının birbirlerini dışladığını zannediyor.. Bu onların ya dini ayrıntıları yada bilimsel ayrıntıları tam bilmediklerinden kaynaklanıyor..Acaba sen " Ol " emrinin anlamının ne olduğunu düşünüyorsun..Belkide H.Y ciler gibi gökten ışınlamak ve at at olarak insan insan olarak öylece hemen yaratıldı diye biliyorsun..Elbetteki öyle değil bunu burada anlatmayacağım..

Benim ailem ateist değildi ama agnostik bir yapıya sahipti..Annem peygamberin kadınlar konusundaki davranışlarına aşırı sinirlenip eleştiren bir kişidir..Ben 6-7 yaşlarındayken babam ve annemin Kur an ayetlerinde ne gibi çelişkilerin olduğu konusunda tartıştıklarını hatırlıyorum..Ben babamın sol yayınları kitaplarıyla büyüyen ve varlık yayınlarını didik didik eden bir kişiyim..Babam 68 senesinde İ.Ü Edebiyat fakültesinde 4. sınıfta hızlı bir solcuydu..
Ben ise şu an Tanrıya inancı olan müslüman biriyim..İslam ın her şartını yerine getirmiyorum ama iman konusunda çok fazla sorunum yok..Yargılamaktan ve sorgulamaktan asla sakınmadım..Bilimin evreni anlamak adına ne kadar önemli olduğunun bilincinde olan ve inançlarımla bilimsel verileri sürekli derleyen bir kişiyim..

Bunları neden anlatıyorum..Anlatıyorum çünkü senin güdülenme teorine tamamen yanlış demesemde bende onun etkisinin olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim..Evet..Güdülenme yoluyla oluşan inanç sisteminin kişiyi ne hale getirdiği açık..Araştıran,sorgulayan ve öğrenen meraklı ve şüpheci insanların sadece inançları değil, her türlü hayat görüşlerinin de sağlıklı olduğunu görüyoruz..Tersine durumunda sadece din değil diğer hayat görüşlerinde oluşturduğu bağnazlığıda..

Birçok insanda güdülenme yoluyla oluşan tanrı inancının varlığına katılmama rağmen,tüm inanç sistemlerinin güdülenme yoluyla oluştuğu konusundaki düşüncene katılmıyorum...

Bilim her şeyin nasıl yaratıldığıyla(oluştuğuyla) ilgilenir,onu kimin yarattığıyla ilgilenmez..Bu görüşüne de katılmıyorum..Yani bilim "nasılı" çözmeye çalışır..

Ek olarak,
İnanan insanlar (çok küçük bir çoğunluğu için) tanrının var olduğunu biliyorum demezler..Tanrının varolduğuna inanıyorum derler.."Ortada tanrıyla ilgili hiçbir kanıt yok ama kanıtın yoluluğu yokluğun kanıtı değildir;hislerim var olduğunu söylüyor ve bende inanıyorum" der. İnanan bir kişinin tanrı inancı büyük oranda evrendeki oluşum dizgelerini mükemmel olarak yorumlanmasından kaynaklanır...
 
Yani demek istediğim, bir dindar veya teist canlıların veya evrenin oluşumunu araştırsa, nasıl "oluştuğu" değil "yaratıldığı" ile ilgilenirdi, bu da bir gözlükle bakmak gibi olurdu. Oluşumun, meydana gelmenin tüm dinamiklerini tek tek açıklayınca, herşeyi allah yarattı demek saçma olmaz mı aksi takdirde? Dağları yaratan allah mesela, hayır efendim dağların nasıl oluştuğu belli. Allah ille bu aktif kreasyon muhabbetine dahil edilmek isteniyorsa, anca demiş olduğum gibi "saati kurup giden" kişi olmalıdır. bir bebeğin nasıl doşduğuna, büyüdüğüne olan şaşkınlığımız artık sönmüştür sanırım, o kadar da mucize gibi gelmemektedir.

İşin özeti, şu andaki "yaratım" değil "oluşum" lar üzerinde hiçbir ilahi müdahale görmemekteyim şahsen...
 
Edwin_Odesseiron demiş ki:
Yani demek istediğim, bir dindar veya teist canlıların veya evrenin oluşumunu araştırsa, nasıl "oluştuğu" değil "yaratıldığı" ile ilgilenirdi, bu da bir gözlükle bakmak gibi olurdu. Oluşumun, meydana gelmenin tüm dinamiklerini tek tek açıklayınca, herşeyi allah yarattı demek saçma olmaz mı aksi takdirde? Dağları yaratan allah mesela, hayır efendim dağların nasıl oluştuğu belli. Allah ille bu aktif kreasyon muhabbetine dahil edilmek isteniyorsa, anca demiş olduğum gibi "saati kurup giden" kişi olmalıdır. bir bebeğin nasıl doşduğuna, büyüdüğüne olan şaşkınlığımız artık sönmüştür sanırım, o kadar da mucize gibi gelmemektedir.

İşin özeti, şu andaki "yaratım" değil "oluşum" lar üzerinde hiçbir ilahi müdahale görmemekteyim şahsen...

Edwin,canlıların yada başka bir şeyin oluşumu hakkındaki görüşlerimiz tamamen aynı..Canlıların nasıl oluştuğunu evrim bize anlatıyor ve ben bunu kabul ediyorum zaten..Aramızdaki fark;sen bu oluşumun nasıllığını bilimden benim gibi öğreniyorsun ama "Bunu kim yapıyor" sorusunu sormuyorsun..Belki gereksiz buluyorsun belkide aklına gelmiyor onu bilemem..ben soruyorum ve bu canlıların oluşumunun bir mimarı olmalıdır diyorum..fark bu..
Eğer canlıların oluşumu bir sır ve ben bu sırrın ne olduğunu bilmediğim için tanrıya inanmış olsaydım sana katılırdım..Ama benim tanrıya inanmamın sebebi bilmediklerim değil,bilimden öğrendiklerimdir..Evrim teorisinin nasıl işlediğini,DNA dizilimlerini ve mutasyonların nasıllığını öğrendiğimde bu bana mükemmel geldi ve "kim bunu yapıyor yahu" diye sordum..
Düşünüyorumda organik elementlerin bulunduğu bir balçıkta öyle bir kimyasal reaksiyonlar olmuş ki bu canlılığın temellerini atmış..En küçük canlılardan en karmaşık canlılara kadar ki oluşum süreci ne müthiş ve örneğin nöronların hareketlerinin bir sonucu olan insan aklının oluşumu ne mükemmel bir süreç..Mucizevi demiyorum..Mükemmel diyorum..
Ve evrendeki galaksilerin oluşum süreci,karadelikler fotonlar elektron-proton yapıları vs vs öğrendikçe hayran kalıyor ve daha çok inanıyorum..

Olay budur dostum anlatabilmişimdir insallah 🙂
 
Cesar, anladım evet. 😀 Ama her teist senin gibi "tümevaramaz." böyle konularda. "Tümdengelim" daha yaygındır. hoş seninki de ikisinin karışımı biraz, ama bunda bir terslik yok bence. Ama konu dinler olunca, çok kısırlığa mahkum tartışmalar dönüyor. En basidinden yaradılışçı belgesellere bakın, hep tümdengelim ve çok temelsiz ve sürekli tekrarlanarak pekiştililmeye yönelik bir beyin yıkama söz konusu. "Bu balık, binlerce kilometre ötede doğduğu yere, ölümünden önce gidiyor, tam da aynı noktaya tekrar yumurtluyor, o kadar küçük bir beyni olan bir canlının bunu yapabilmesi tesadüflerle açıklanamaz, "şüphesizdir ki allahın kelamı bu" diy6orsun tamam anladık, ama sonra şu örümcek bu kadar beyiniyle bunu yapamaz" efendime söyliyeyim "şu kelebek bunu yapamaz, demek ki allah var" eh tümden gele gele bayıyorsun, bir de her örneğin sonunda sanki tüme varmışsın gibi davranıyorsun. 😀 Tabi bu dindarların sinirbozucu kesimi, senin gibi bataklıktaki inciler de çıkabiliyor ama inan çok nadir. Bir de her durumda koz olarak kullanılan "kuran hiç değiştirilmemiştir" muhabbeti var: "NEREDEN BİLİYORSUN?" hafızlar ezberlemiş cart curt. Yahu insanlık tarihi bile yalanlar üzerine kurulu, bir grup hafızı yönlendirmek çok mu zor? Ben direk dinler hakkında atıp tutan bir insan da değilimdir aslında, belki de hepsinin ilk hali böyle değildi ve değiştirildi ve kullanıldı vs. Ama sen her inancından olmayanı "putperest" olarak itin bi yerine sok, tanımadığı kişilere hırlayan şımarık köpek edasıyla. Konuyu da böyle dağıttım, özür 😀
 
Eyvallah..bende seni anlayabiliyorum 🙂
Agnostisizmi ateizmden daha mantıklı buluyorum..Ama eğer ateistler "Tanrı yoktur" yerine "Tanrının olmadığına inanıyorum" derse ki bu da biraz agnostisizm kokar;o zaman ateizmi mantıklı bulabilirim..Çünkü inanmak bilimsel birşey değildir..Ortaya konulup kanıtlanması gerekmez inançların..İnanan inanır ve inanmak içinde herhangi bir kanıta gerek yoktur. 🙂

saygılar
 
kendimce bir çok kitap okudum son 6 senemi gerek agnostizm gerekse de ateizm kıyısında dolaşan kitaplar da ve bir taraftan da din ve inanış üzerine yazılmış olan yapıtlar içinde buldum bazen çok çok uç noktalarda sorularım da oldu ancak şunu söyleyebildim kendime, inanç kişiye bağlı birşeydir herkes kendi ruhunu nasıl rahat hissediyorsa o görüşe ait hissetmekte özgürdür. Ben çok sorular sordum ama hiç bir cevap alamadım inançsızlığa dair. Ama inanç konusunda sorduğum soruların çoğuna kendi bilgilerimle kendi okuduklarımla ulaştım ve yazanların hepsini kendi mantığımla özümsedim. Kendimi inanarak mutlu hissediyorum. Amam inançsız bir çok arkadasım olduğu gibi ev arkadasım da agnostik mesela gayet saygı duyuyorum o da bana aynı şekilde öyle .. Yani demek istediğim önceki sayfalarda insanlar birbirleriyle alay etmişler düşüncelerini aşağılamışlar vs vs... Bizim her konuda olduğu gibi inanç ve inançsızlıkta da karşımızdaki ne saygı duymayı bilmemiz gerek herşeyden önce... O nun düşüncelerini aşağılamak sadece basitlik ve kolay bir kaçış yolundan başka birşey değildir bence...
 
Bilimle din aslında iç içedir ama bazı inançlar için ayrı dururlar.
Agnostisizm de bilime yöneliktir. Maddeci kişiler böyle düşüncelere sürüklenebiliyor. Ama kendi varlığına inanmayan bir insan, Allah'ın varlığına da inanmaz. Agnostisizmde bilinmezcilik var ama "bilmiyorum" demenin yarısı da inanmamaktır. Ortada kalmışlık durumu...
 
Bilim ve din iç içe falan değildir. Agnostikler de "arada kalmış" kişiler değillerdir. Yani sürekli "var mı yok mu" diye kendi kendilerini yemezler. Çoğunluğu sadece bilimin şu ana kadar geldiği noktada spiritüel olayların varlığını veya yokluğunu kanıtlayamadığı için "bilmiyorum, emin değilim" rahatlığı içindedirler. Bu ateistlerin veya inançlıların iddia ettiği gibi kolaya kaçma, korkak ateizm vs gibi bir durum değildir. Aklı başında bir agnostik gayet iç huzuruna sahip birisidir. Agnostisizm ile maddeciliğin de alakası yoktur. 3 satır yazıda bu kadar saçmalamak da zor bir şey olsa gerek. 🙂

Esas arada kalan insanlığın çoğunu oluşturan, inanan ama ne namaz kılma ne dua etme gibi şeyleri yapmayan, sürekli alkol tüketen, zekat vermeyen vs gibi şeyleri yapmayan tiplerdir. Zaten dünyada böyle arada kalmış tipler çoğunluk olmasaydı, insanlar inanan ve inanmayanlar olarak keskin biçimde ayrılsalardı bir biçimde herkes birbirine saygı duymayı öğrenirdi. Ama sen her gün alkol al, namaz kılma, ancak sıkışınca allaha dua et. "Eğer allah yoksa biz bişey kaybetmeyeceğiz, ama eğer varsa siz cehennemde sonsuza kadar yanacaksınız" şeklinde çocukça ahmakça bir sakat kafa yapın olsun, sonra bekle dünya güzel bir yer olacak diye. Onu bırak, ben kaç tane müslümanım diyen kişiyle karşılaştıysam, yemin ediyorum çoğu daha kuranı bir kere okumamış. Olayın sağlıksızlığını özetleyen bir tablo bu aslında.
 
Aeonian_Lich demiş ki:
Bilim ve din iç içe falan değildir. Agnostikler de "arada kalmış" kişiler değillerdir. Yani sürekli "var mı yok mu" diye kendi kendilerini yemezler. Çoğunluğu sadece bilimin şu ana kadar geldiği noktada spiritüel olayların varlığını veya yokluğunu kanıtlayamadığı için "bilmiyorum, emin değilim" rahatlığı içindedirler. Bu ateistlerin veya inançlıların iddia ettiği gibi kolaya kaçma, korkak ateizm vs gibi bir durum değildir. Aklı başında bir agnostik gayet iç huzuruna sahip birisidir. Agnostisizm ile maddeciliğin de alakası yoktur. 3 satır yazıda bu kadar saçmalamak da zor bir şey olsa gerek. 🙂
😀
Böyle düşünmemin sebebi din hocasının bize izlettirdiği bir dvd aslında. Ama ben kesinlikle iç içedir demedim... Ayrıldığı yerler de var çünkü. Farklı açılardan bakınca da kaos oluşabiliyor.
Neyse, kimine veya kimilerine göre saçmalıyor olabilirim, ama bu da benim düşüncem sonuçta. =) Felsefe işte... 🙂
 
bence ateistim diyenlerin çoğu agnostizmi tanımayan insanlar çevremde biçok örneğine rasladım. ben ateistim deyip geçiyo. çok yanlış tanrının var olup olmadığını peygamberim diyen insanlardan mı öğrenicez ki dine inanmadığımız zaman tanrının varlığınıda yok saymış olalım.üzüldüğüm husus günümüz dünyasında hala din büyük bir irade. bilim adamlarının bir çok sırrı radikal kesimlerin tepkisini çekmemek için açıklamadığını hissediyorum. örneğin günümüzde her okulda okutulmasına rağmen evrimin yalan olduğunu iddia eden öğretmenler yaşıyo. bunun gibi biçok şey.
 
Agnostizm diye birşey olmaz, eğer ben yanlış algılamamışsam. İsim verebilmek için orda bir tepkinin olması gerek. Agnostikler mevzubahiste tepkisiz kesimdir. Bu inanmakla inanmamak arasında kalmak gibi bir durum da değildir. Bu bilinmezliği olduğu gibi kabul etmektir. Ona bir tepki vermemektir. Arada kalanlar teist ve ateistlerdir. Eğer bir ara varsa tabi. Agnostik diye isimlendirilenler tamamen bunların dışındadır.

Tanrı var da olabilir, olmayabilir de değil olay. Aslında bir olayda yok o yüzden isim verilmeside saçmadır. 1800 yıllarda zaten akım manyaklığı vardı herkes ortaya bişey atıyordu. Doğaldır. Agnostik bir insan eğer Tanrıdan yola çıkarak varlığı ve yokluğu üzerine düşünen bir sonuca varamayan bir insansa ben yanlış anlamıştır. Hayır ne varlığını nede yokluğunu düşünmeyen, kendini bu konularda soyutlamış başka boyutlarda insanlardan bahsediliyorsa ona isim vermekte baya bir saçmadır. Çünkü ben agnostiğim diyen bir insan bir tavır koyar ortaya aynı ateist gibi. Belirsizlik bir tavır olamaz. O doğal bir iç güdü olabilir ancak varoluşun gizeminden kaynaklanan.

Bir insan kendinden şüphe etmedikçe ben ateistim yada feministim ıvır zıvırım demez. Agnostizm biraz destekçi aramak gibi oluyor bir akım gibi. Tanrının varlığına yada yokluğuna tepkisi olmayan insanda kendine sıfat takmaz. Tepkisi olansa agnostikler adı altında kendini tatmin eden boş adamdır başka birşey değildir.
 
agnostik ortada kalmaktır, ateist nettir. yok der, deist var ama dinler yok der, agnostikse bilinmez der ortada kalır ve genelde çoğu agnostiğin bir sonraki aşaması ateizm oluyor.
 
Evet benim düşündüğüm şeyin adı olmazdı zaten. Eğer agnotizm diye isim verilmişse dediğin duruma geliyor. sonraki aşamayı bilemem ama intihar bile olabilir 😀
 

Geri
Üst