ölü doğan albüm bende de var.içimde hafif bir sızıdır bu olay.üzüldüğüm nokta,20'li yaşlarda şarkıları yazmakla geçirdiğim 5-6 sene değil,o yaşların enerjisi ve tavrını barındıran bu şarkıları o ruhla zamanında kaydedememek.başka bir zamanda o şarkıları diriltmeye çalışmak absurd olur.kaldı ki,çok farklı tarzları bir arada denedigimi görüyorum.müzikal arayış olarak baktığımda bu bana anlamlı geliyor.ama tarzı oturuşma emareleri gösteren naçizane bir stilist gözüyle bakmayı denedigimde,çok alakasız gelen şeyler var.arayış halindeyken,içimde çok köklü yer etmeyen şeyleri benimseyip kullanabildiğimi görüp şaşırıyorum.bu sanırım kendimi zorladigimdan.çoğunu çalmak istemediğimden bu şarkıları beğenmiyorum.severek çaldığım küçük bir azınlığı da ya fazla naif,gizemli,mistik,romantik veya depresif buluyorum.sonuç olarak,ölü doğan bu şarkılarla birlikte bende,insana bir albüm için şarkı yazdıran,o müzikal veya poetik fırtınalar estirme güdüsü büyük ölçüde kayboldu-ki bence altında kadın var olmasina vardir ama cinselligiyle direkt olarak degil,erkek olarak bu dünyada varolma sancılarına etkisiyle dolaylı olarak (tabi bu çoğunlukla seksist değil başkaldıran rock özelinde geçerli olabilir).şimdi geldiğim noktada ise müziğe ve özellikle şarkı formuna bakış açım değişti.şarkıya kısa ve müzikli bir anlatı olarak bakmaya başladım.böyle olunca önceliğim de,müzikal veya poetik fırtınalar estirmekten duygusal karşılığa,isabete ve ölçüye kaydı.kusursuz başlayıp biten ve iyi bir etki bırakan sade ve ortalama bir şarkı,iddialı veya rafine bir şarkıdan daha fazla ilgimi çekiyor.saçları kestirip,hard rock'tan grunge'a geçip softlasmak anlamına gelmiyor bu.tam tersine icerik daha tutarlı bir hale gelip güçlendikçe,biçim ve dolayısıyla müzik güçleniyor.bu yeni vizyonun,seri ve homojen bir üretime geçip,7-8 şarkı daha zorlamaya yol açacağını sanmıyorum.zaten bunun için zaman da yok sebep de.keyif aldıkça yavaş yavaş yazmak daha cazip.böylelikle gitarı askerlik gibi 6 ay uzun aralardan sonra elime aldığımda bile hala bıkkın olmam.peki san'at yolunda harcadığım beyhude yıllara pişman mıyım?pismanliklar şimşek çakma kisaliginda neyseki.çabucak kendi normalime yani anormale dönüyorum.pismanliktan çok niye müziği bu kadar ciddiye alıp bir olmak yada olmamak veya bir kimlik meselesi haline getirdiğimi merak ediyorum.son olarak;bu zehiri bir kere tattiysaniz her zaman risk altindasiniz.keep on keepin' on!